28 Şubat 2009 Cumartesi

Haydarpasa'da bir direnisci Kadin


Haydarpaşa garında bir kadın
turnikelerin yanında
kimi bekliyor meçhul.

Birden bire karanlık
Acı bir fren sesi yankılandı,
birazdan kopacak fırtınayı,
müjdeliyordu san ki.

Plakasız araçtan üç kişi koşarak
hep etrafı süzerek,
turnikelerin yanındaki
kadının yanına yaklaştılar
Bir şey arıyorlardı
aradıkları
Turnikelerde
etrafı kolaçan eden genç kadındı.

Saat 8.45’si vururken
bilinmez dakikalar yelkovanla yarışıyorlardı
Orada bulunanlar meraklı korkuyla bakıyorlardı
turnikelerin yanında olup bitene.

Arabadan inen faili belli üç kişi
genç kadını apar topar tartaklayarak,
gözlerine kara bir
bez parçası bağlayarak turnikelerin yanında,
herkesin gözleri önünde
hiç bir şey sormadan hızla uzaklaştılar.

Genç kadın bir şeyler söylemek istedi
ama ağzını kapatmış,
Gözlerine mil çekmişlerdi.

Haydarpaşa tren garında turnikelerin yanında ki kadın
haykırıyordu ancak kimse duymuyordu.

Korku
Sindirilmişlik
Hiçlik
Sahiplenmemecilik
Kendini kurtaran kaptan vb.

Haydarpaşa garında gözaltına alınan genç bayan gayet
soğukkanlı ve kendinden emindi.
Arabadan inen üç kişiden biri, şişman kod adli olanı
savaştan galip çıkan bir komutan edasıyla
kadının çantasında bir şeyler aradı
çantayı didik didik ederek
Çantadan siyah-beyaz çekilen bir resim çıktı
Siyah beyaz resimde tek başına
güleç yüzlü şirin mi şirin bir bebek
Kim bu diye sordu ikincisi,
yani sinek lakaplı zat
Bizimkisi sanki lal.

Turnikelerin yanında herkesin yanında
alınan genç kadın asla konuşmadı onlarla.
Epey bir zaman yitik kentin
cadde ve sokaklarında dolaştı plakasız araba.
İçinde dört kişi vardı
Şişman
Sinek ve
46 isimli belliler
bir diğeri de turnikelerin yanında
etrafı kolaçan eden şu genç kadın.

Tereddütsüz ve endişesizdi kendinden emin.
Basını öne eğ dedi şişman olanı,
sinek ise tekmeledi destekleyerek onu,
46 ise kafasını kapıya yapıştırdı
Ama boşuna, ne bir ses,
ve ne de öne eğmedi basını asla.

Ve bir türkü tutturdu;
Basın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın diye.

Suratına inen tekmeyle mırıldandığı ağzından
ince kan kırmızı bir kan kapladı yüzünü.
Alçaklar
Bunun hesabini vereceksiniz
Bize gücünüz yetmez dedi son kez.

Ayıldığında kendisini soğuk bir duş altında
ve pervanenin vücudunu titreten sok etkisindeydi ama o
başına neler geleceğini bilerek halkın mutluluğu için her
türlü saldırıya hazırlıklıydı hem de endişesiz.

Ve son kez basin öne egilmesin,
aldirma gönül aldirmayi söyledi
o gün sekiz mart dünya emekci kadinlar günüydü.

berdan ildan

Morsümbül ciya


Bahar anarahminde depresiyor.Hewale Ciya'ye ansizin.Yikadi kirini pasini zihinlerimizin,dayanisma bilincini,paylasmayi,ortak duygularimizi ve siirler
yakacagiz ellerine yoldas Ciya

Sehrin üzerine kipkizil günes acti birden.Ozan kendi dilinden türküler söyleyerek halaya durdu.
Hayat ömrümüze karisti birden,cakan simsekler,ürkek kuslar,aksam erken cöktü bugün Newrozca

Önce bulutlar öyle bir havalandi ki,dalga dalga masmavi gökyüzü bir anlam veremedi,birden bir kocbasi kizila
kesildi dört mevsim gibi,sonra yagmur ciseledi göyaslarimiz gibi,gözyaslarimiz Newala kasabasinda güle döndü.
Öyle vedalara,selamsiz gidislere alisik degildim.Kabardi Munzur,Dicle,Firat
ve Murat, oy hewale ciya

Mutluluk denen ey zülüm deryasi,bir Kürce ezgidir simdi esmer yüzlü Ciya,öyle mahsun,öyle garip,öyle güclec
yüzlü,öyle yasama tutkulu a cocuk,sessiz gitmelere alis degildik biz yoldas Ciya.

Disarida bahar seni beklemekteydi esmer cocuk,bizde umutlu bir beyaz güvercini düslemekteydik,duyduk ki
yasama inat yasamak icin,dört nala sürmüsün Kocero gibi atini ciya hewal,yigilip kaldim calisma masamin yaninda.
Seni düsledim,sensiz ve sizsiz sessizce o masamin yanida her zaman ki gibi gözyasi akitim kirmizi fularimin
üstüne.

Disarida bahar bizi beklemekteydi özgürce ben sürgün bir kente tutsak edilmis bir güvercin,sen kanatlanmayi
bekleyen bir Anka.Birazdan bulusacagiz gibi randevü yerinde,karsi ciyanin yamaclarindan yanima süzülecektin Hewale Ciya


Bahar direnc kokusu tasimaktaydi kizilyildizlara,eskimek ölmeden yasamaktir demis ya esmer yüzlü sairler daglara bakarak.

O sevdadir ki biz esmer gibi özgür
Umutsuzluga karsi gözyasi akitmamakta
Hep direncle emer ananin sol yanindan
Memeleri kirletmez Ciyanin dudaklari

Insan gitmektir esmer cocuk önemli olan,yeni ve yenilenmek.Yildizlarin koynunda salancak kurmak,gögün
coskunlugunu cikart a cocuk,dolas geceler boyu,günesle dans et,asme ile sakalas,masal anlat cocuklara
icin mutluluk olan,özgürlük her cümle de olsun Ciya hewal.O yildizlarla türküler söyle kendi dilinden.

Iki türlü yasar ya demis büyük ustad,ya avuclarinda akip gider hayat yasadim diyebilmek icin,ya da avuclarinda
siki tutmussun ya korkuyu yenerek,bitimsiz bir Ozansin ya kutupca dizeler sana yolun acik olsun ciya hewal.

Yasiyorum iste
Yitirmesin diye yaprak agalarini
Yasiyorum iste
Suyun carpsin diye yüregin
Yasiyorsun iste
Gün yeniden dogsun diye Ozanca.

Güle Güle Esmer Yüzlü Cocuk Güle Güle.Adin gibi özgürlük olsun yolun.Xatire sima yoldas Ciya,Ugur bo ji tera.

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...

Hüseyin Morsümbül anisina


berdan ildan

Newroz bu baharda AZADI


Bu,sürgün kente yine tutkuyla yasama sariliyorum,yaprak toprak rengi,agaclar filize durmus,sürgün bu
kente koyu bir renk tonu hakim olmus gökyüzüne,hani hepimizi ayni gögü ve yildizlari seyrediyorduk,
fakat bu kent hep buz gibi,bahar ne zaman gelecek diye düslerim.Henüz cemre düsmedi topraga,yagmur
ciseliyor bu kente,lodos esiyor,kirlangic rüzgari dans ediyor,ucusan yapraklarla,agac dallarini sigirci kuslari
tünemis,serceye benzeyen baska kuslar raks ediyor,adimlarim bu kente bahari ariyor.Güvercinler bir sacak
dibinde kur yapiyorlar.

Sevgili ülkem,iyice bahari mücdeliyor simdi,cemre topraga kavusacak her an,bulutlari tek renk masmavi bir
gökyüzü,ayin etrafindan kayan yildizlar,ta ötede ki kutup yildizi.Ve ben oturmusum bir bankin üstüne seyre
daliyorum ülkemi,zozanlari,nergizleri,kengelleri,gelincikleri,newroz ciceklerini.Seni düsünüyorum asme bir bahar
gibi,gülen gözlerini,yumusacik ellerini,en cok saclarini oksuyorum.Baharim benim canim ülkem.Yeni yeni tomurcuk
vermistir yasamin tüm renkleri,her karis topragimiz sariya,kirmiziya ve yesile bezenmistir,genc nisanli kizlar
daglara kina yakiyorlardir,analar gözyaslarini beyaz tülbente diziyorlardir bir tespih gibi.Daglar siirler okuyor,
delalyi caliyor botan,kösede ki o evde rahim catliyor,azadi doguyor.Sen benim bahari özledigime bakma bu
sürgün kente,yillarin direnc yüklü dom kilisesi barisa yanit ariyor,her renkten,her dinden,her ulustan insan
umud ariyor,bizim umudumuz sensin newroz.Düsünsene asme ninova zalimi dehak'i kan gölüne cevirmisti bu
halki.Ama bu halk her tirpandan sonra,salarak köklerini topraga,yeni düsler ektiler bilinclerine.Yani asme
anlayacagimiz dünün Med'leri simdi yine dehak zalimlerine karsi savasiyor,bir öyle bir hainlar varki hizir pasa
gibi,hangisi digerini aratmiyor ki ?.

Tarihin süzgecinden ariniyoruz tipki dicle,firat,munzur gibi,önemli bariderler atlatiyoruz bu gecis sürecinde,cok
sancili,bir karinca gibi yol aliyoruz,bazen bir damla yagmur engel oluyor,bazense damlalar sel oluyor yikiyor
emeklerimizi,ama biz yeniden yol aliyoruz ülkemize asme.Sansliyiz gercekten bu kez,tüm gecmis ihanet ve
kazanimlara ragmen ,bunlardan dersler ve sonuclar cikartiyoruz,disimizi tirnagimiza takip direniyoruz asme,
gelecek güzel günler icin.Bu yüzbinyilik sürecin ortak düsü,özgür bir ülkeye kavusabiliriz.Zülmün oldugu her
yerde direnmek mesrudur ve sonra zozani azad edecegiz.Yani tüm zozanlar,berfinler,asmeler,leylalar,dilanlar,
semalar.delilalar gibi azad tarihimizde yanlizca onlarin maceralari olacak,ah beritanim büyük kurtaricimiz.Bir
daha kanlara bulanmayacak ülke.Umut bakislim maralim,güzel gözlerine siirler okuyacagiz.Öyle bir sevda ki
ne isanin 19 havarisi,ne muhammedin dört halifesi cözebilir bu sirri.

Canim newrozum bahara ha geldi ha gelecek.Ve biz o gün geldiginde topraklarimizda üc kutsal renk özgür
olacak bunu böyle bilesin asme.Kisi bahara cevirmek,tomurcuga su vermek icin,gir kolkola yasli,genc,cocuk
halaya katilalim,azadi newrozla gelecek bu asla unutma sevgili kizim asme asla.


berdan ildanN

25 Şubat 2009 Çarşamba

Önce Ben Olmaliyim;DEMIRCIOGLU


Yasamak ve yasatmak icin ölümün orta yerine randevuya duran anli kizil fularli yoldas,artik o randevuda
zamanin geldiginin farkindaydi kizil fularli yoldas Demircioglu.Ve yildizlara salincak kurmak icin yoksul
emekci halklara bir adim öne cikti.Ve bir mermide benden aslanim diyen Kemal Pir/daha gelmesin mi
bahar diyen Memet Fatih Öktülmüs sesini acligina katik yapti kizil fularli yoldas Demircioglu.Erkenci bir
safak vakti firar etti zuladan Aygün Ugur,artik bahar gülüslü devrimin cocuklari,ölümü yenmek icin en
önde maratona kosmak icin yarisiyorlardi,altmisli günlerde safakca türküler zamaniydi

Simdi bahar,
Simdi hasretin yelkenleri
yesil rüzgarlarla dolar,
Ve genç türkülerle
kolkoladir voltalar.

Simdi bahar,
Simdi çiçege durur anilar,
Safak gülüsü elleriyle
Tahammülü sunsa da özgürlük,
Boyunlarinda agir halkalarla
Günler dikine akar.

Simdi bahar,
Simdi hayatin ortasinda
Gözlerin var.
Gözlerinde yesil siriltili sular
Leylek yuvalari,
Gözlerinde inancin tarifsiz güzelligi
Karanfil kokulari,
Gözlerin bahar.

Simdi bahar,
Simdi kondularin
koyaklarin sohbeti
Ranzalarda isildar,
Ve kilide, sürgüye bakar da
Sezdirmeden aglar duvarlar.

Yasam bir baska örgütlüyordu,sesler ortaklasa,analar pusu kuruyordu ölüm fermani cikartan bezirganlar,gizli gizli
yiyiyorlar diyor itin biri,oysaki biliyoruz yasamlarini yiyiyorlardi kizil fularli yoldaslar.Kizil karinca müfrezeler aydinliköyü
molotoflarla aydinlatiriyorlardi,dogan cocuklara isim takiliyordu ve gün geceye evrildiginde iceriden disariya
direnisler basladi"icerde,disarda hücreleri parcala.Baran ana ve yoldaslari Genel kurmay karargahlarina barikat
kuruyorlardi,zindanlarda bagiye oy bagiye halaylari oynuyorlardi ölüme meydan okuyanlar.Sokaklar,iller,caddeler
barikatlarla kusatilmis,aydinlar ve yazarlar gözyasi döküyorlar sokaklarda.Öldükce cogaliyorlardi yüzyilardir
katledilenler.Basaklar zindan duvarlarini asarak,sokaklara ve sehirlere serpistiriyor tohumlarini.Dört iklim kusatilsa da,
analar,babalar,esler,cocuklar ve Kürtler,aleviler,devrimciler dimdik umudun yaninda saf tutmuslardi.Vandalistler
diyen ödlekler yoktular meydanlar,umudu ihanet olanlar ihanetlerini pazarliyorlardi mehmetcik plazalarda.Ama
umut dimdik ayaktaydi.

Sosyalizmin ve devrimin kizil fularli ögretmeni

MK üyesi ve ayni zamanda il komitesi sekreteri Ankara gözü kara sehrinde derin arastirma labarutarlarinda Imran
Aydin gibi direnisi ilmik ilmik örüyorlar ve öldü diye bir cuval gibi atiyorlar kenara iskenceciler ve devrimin kizil
fularli yoldasi Demircioglu bir kez daha iskencecilere diz cöktürüyor ve direnisini Ulucanlar zindanin da ölüm
orucuna dönüstürüyor ve zazaca cok güzel söyledigi le dotmam klamiyla bize yol yol gösteriyor.Birinci baskisi
yeniden düzenleyen Ceylan yayinlari bir bilinmeyene daha imza atiyorlar.Hüseyin Demircioglu'nu muhakkak
okumalisiniz...

Hüseyince gülüsler düssün payiniza...

berdan ildan


Kavganin Safagi


Okumak üzerine yazidan sonra size bir romandan bahsedecegim.Roman Carlik Rusya,sinda gericilik yillarini anlatir ayni suan ülkemizde yansandigi gibi.1905 devrimi yenilgiye ugramis devlet dumasi kapatilmis yil 1907,dir bizde ki gibi 27 Nisan benzeri bildiri ile 3 Haziran hükümet darbesiyle azgin karanlik bir gericilik yillari baslar.
Devlet Dumasi dagitilmis,Sosyal Demokrat grup yargiya verilmis isci sinifi örgütleri hapis cezalarina carpitilmistir
Tarihe "Stolipin gericiligi"olarak jandarma ve polis ve ajan-
pravakatör emekci siniflara karsi yürüttügü haydut ve alcakca saldirilari anlatiyor yazar.
Peki gericilik yillarinda devrimci cephede durumlar nasil
Iste Kavganin safagi bu süreci bizlere tasiyor.yazida bahsettim Rus devrimci edebiyatinda PAVEL karekteri ile ünlüdür,Ana,ni Pavel Ulasof,u,Ve Celige Su Verildi,nin Pavel
Korcagin,Kavganin Safaginda ise Pavel Ivanovic bu kitapta bir devrimci partiyi anlatir kahraman degil anlaticidir.
Partinin gericilik yillarinda emekci yoksullari kucaklama
ve ayakta kalma mücadelesini anlatir.
Pavel Ivanovic,devrim yenilgisinden sonra sürgüne gönderilen genc bir partilidir.O yillarda sürgün partilerin
pek cogu gibi,dostlari ve partili arkadaslarinin yardimiyla
sürgün yeriden kacar,yaninda son anada katilan deneyimli bolsevik Surabstov da kacar.Sürgündeyken devrim cephesinde ki gelismelerden haberdardir.Ama Surabstov kötü haberlerle
gelir.yenilgi yillari bolsevik partiyi icten darbelemistir
ayriliklar baslamis hem Carin karayüzleri hemde devrim kackinlari gericiligi bahane ederek partiye savas acmislardir.
Evet devrim yenilmistir Menseviklerin büyük bölümü yasadiklari soku mutlaklastirmis devrime inanmamaktadirlar ve illegal parti örgütünü dagitmak,devrimci istemlerden vazgecmenin teorisini yapiyorlardir.
Bolseviklerse durum tahlili yaparlarken yenilginin gecici
oldugunu bir kac yil icinde devrimci dalganin yükselecegini
ve tüm parti kadrolarina ve taraftarlara illegal parti calismasini emekciler icinde yükseltin cagrisi ile üyeleri
mücadele alanlarina gönderir ama ayni zamanda Menseviklerlede mücadele ederler.Pavel eski calisma alani ve dogup büyüdügü kent Moskova,
ya ulasir ama hic bir sey biraktigi gibi de degildir.Köprünün
altinda cok sular akmistir.Tüm sifreler degismis,bulusma noktalari terk edilmis.Gidecek yeri yoktur."Devrimci arkadaslari"arasinda inancsizliktan cözülme(Cözülme sadece
iskencede itiraf etmekle olmuyor),yozlasma ve umutsuzluk ala
bildigine yaygindir"12 Eylül gibi" toplumsal mücadelenin yükselis kosullarinda ki gibi partiye katilanlar partiden kaciyorlardir
Bir kismi bizim dönekler gibi Medya plazalarinda
yoldaslarinin kani satiyorlardir yada anilarini pazarliyorlardir,kisi ise gericilige atiflarda bulunuyorlardir.
Kisi ise fasizm kosullarini unutmus legal parti kurmatelasindadirlar.
Surabstov,Pavel,eski asker yasli Timofey,Klavdia,Surabst-
ov önderliginde mücadeleye yeniden baslarlar.Partinin omurgasi il ve bölge komitelerini Lenin iliskileriyle yeniden örgütlerler ve Aralik 1908,de ki kararlar onlara rehberlik eder.
Bu roman gericiligin tüm saldirilarina karsi yigit devrimcilerin nasil Rus devrimci atilimini Moskova,ya Peters
burg,da sekillendiginin özverisini anlatir bize.
Bu bize neden illegal calismayi anlatir,sendikalarda kitleörgütlerinde nasil calismak gerektigini anlatir.

Gözünüz hep kitaplarda olsun

berdan ildan

Ivan Ilyic'in Ölümü


Ivan Ilyic Golovin,bir yargictir.Düzenin bir insanidir.Varolani kariyerizm adina
kabüllenir.Toplumsal öngördügü bicimimde yasar.Kurumlarin icinde,onlarin yapay güclülügünden
kaynaklanan gücüyle,saniklarin yasamini bir anda degistirebilme"yetenegine" sahiptir.Onun icin
bu piriltili yasam,aslinda hic de piriltili degildir.
O,bu gercegi ölümüne cok yakin bir zamanda,kendi kendisiyle giristigi hesaplasmada
kavrar.Oysa her sey cok gectir.Cürümeye yüz tutmus toplumsal yasam,onu bogazina kadar
zehirlemistir.Cürüyen ruhunu kurtaracak hic bir seyde yoktur.

Tolsoy;evrensel dünya mutlulugunu arayan Rus edebiyatinin güzel yazari bir
yargicin ruhsal dramini anlatir..Biz de ki Golavin,ler ise emekcilere ceza verirken,derin devletin
iyi cocuklarini ise serbest birakiyor..Manisa davasini hatirlayin,yada ezilenlerin sosyalit platformu
sözcüsü Birsen Kaya gibi hemen tutukluyorlar ruhsal cöküntü yasayan savcilar..yada Dogan Öz
gibi dürüst yargiclar derin infazlarla katlediliyor.
Ivan Ilyic hastadir,Onun vucudunu isten ice kemiren,onun ölümüne yaklastiran,tip
dilinde adi gecen bir hastalik ölümcül bir vaka degildir.Baska bir seydir onu ölüme yaklastiran.
Fisiksel hastalik disinda bir seydir onu ölüme yaklastiran.Ruhsal dengesini ölüme yakinlastiran
insani insan yapan hic bir erdemi bulunmayan ve yansimasini Golavin beynine yerlesen ölüm,
tüm bir tolumsal yasaminin cürümüslügüdür
Iste bu toplumsal hastalikli,adam Kenan Evren gibi binlerce devrimci gencimizi
asmayalimda beleyelim diyen Netekim su siralar kendi gibi hastalikli yargiclarla ölümü
cebellestiriyor.
Artik eskisi gibi güclü degildir.Eskiden olsa sanik sandelyesinde ki insani bir anda
hayatini degistire bilirdi,istedigi insani sorguluya bilirdi,oysa simdi sanik sandelyesinde oturan
sorgulanan kendisidir.Sorgulayan ise yasamin kendisidir.ve ona sorar.Bugüne kadar yasamak
icin ne yaptin"Ivan Ilyic bu soruya mantikli hic bir yanit veremez,veremedikce hastalikli vucut
ölüme biraz daha yakinlasir.Daha büyük sorgulama beyin hücrelerine akinlar düzenler,bu akinlar
onu ölüme vardiracaktir.

Evet her sey aciktir,ona aci veren bedensel aci degildir.Hastaligi daha derinlerdedir.
Sorun düsünsel haznesi zehirlenen bir bedenin direncini sorgu yöntemleriyle nasil hesaplastigini
iyi anlatir yasam ve ölümün savasimini.
Devletin tüm kurumlarinda ki ahlaksal cürümelerle,onlarin saltanatida ölür mü ?
Toplumsal ahlaksiz burjuva yasam ölümle sonlanir.Onlarin kendi varliklariyla kurumlariyla
ayakta tutmaya calistiklari bu vahsi zülüm düzeni erdemsiz,bos,cürümüs insanlari yargilayan
zindanlara,agir cezalara,idamlara,mühebbet hapse,tek kisilik hücrelere tikan bu yargida
yeniden kendi panzehiri tarafindan ölüme yolculuklarinin iyi ifadesidir.

Tolsoy devrimin aynasidir der...Lenin

berdan ildan






Sömürgecilerin ahlaki


Sinif mücadelesi tarihinde hep iki sinif vardir.Sömüren ve sömürülen,köleler ve köle sahipleri,isciler ve kapitalistler
Ilkel komünals toplum disinda,toplumlar hep sömürenler ve sömürülen iliskisiyle belirlenmistir.Sinifli toplumun ortaya
cikisiyla birlikte,sömürülen kesime karsi kapitalist özel mülkiyeti koruyacak ve sömürüyü devam ettirecek icin bir
örgütlenmeye ihtiyac duyuldu.Ve böylece devlet olgusu tarih sahnesinde yerini aldi.Devlet sömürücü siniflarin
cikarlarini korumak,sömürü ve zülümü devamini saglamak icin tüm kurumlariyla,yani düzeni koruyan güvenlik kurum-
lariyla,mahkemeleri ile,yasalari kendinelerine uygun düsen ahlaki degerleri ile yer aldi.O günden bu emperyalist-
kapitalist barbarlik düzeniyle kendi cikarlari geregi dünyamizi kana buladilar.Bu tarihsel sürecler boyunca hep alt
yapi üst yapiyi belirledi.Yani hakim olan üretim iliskisi,hukuk sistemi,egitim sistemi,ahlak gibi üst yapi kurumlarini
belirledi.Iste ahlak bunlarla beraber ortaya cikti.Burjuva ideolojisinde ahlak deger yargilari tanri isteminde ya da
insan toplumu disinda ,bir baska ifadeyle yani soyut seyler bagli olarak gelistirildi.Ama bu degerler,sömüren sinif
icin degil,sömürülen sinif icin bir ölcüttür.Bu sömürülerini ve barbarliklarini gizlemenin maskesidir.AKP Ve devlet
bunu cokca kullanmasida bundandir.

"Her dönemde egemen düsünceler,egemen güclerin düsünceleridir.Baska bir degisle,toplumun maddi
gücü olanlar ayni zamanda toplumun düsünsel gücüdür.Maddi üretim araclarini ellerinde tutanlar,ayni
zamanda da düsünsel üretim araclarinida ellerinde bulundurular.Dolayisiyla düsünsel üretim araclarindan
yoksun olanlarin düsünceleri genelde egemen düsünceler,egemen durumda bulunan maddi iliskilerin
eksiksiz bir yansimasindan baska bir sey degildir derler Marks ve Engels.Alman Ideolojisi"
Kapitalistler ve sömürgeciler isci ve emekci milyonlari kandirmak ve göz boyamak icin sık sık nutuklarda
atarlar bu günlerde bunu sıkca yasiyoruz.Halkin degisik katmanlarini bir birinede kirdirmada ustadirlar.
Bunun cok somut bir örnegi tek dil,tek,vatan,tek millet ya da genel kurmayin irkci Sari Gelin eseri
ders kitaplarinda halklari özelde Türk emekcilerinin cocuklarini irkcilastirmaktadir.Iste yönetenlerin
ahlaki budur

Burjuvazin ahlaki Kürtlerin,alevilerin,azinliklarin,isci ve emekcilerin sömürülmesi ve bu sömürü zülüm cendersi
üzerinden bir avuc parababasinin palazlanma saltanatidir.Ve ahlak üzerine kopartiklari bu yalan dolanlar
bu sistemin bekasi icindir,böl,parcala,yönetme sanatidir bu.Burjuva ahlak anlayisi kapitalist sömürü,irkcilik,
zam,issizlik,vergi,halklari yok sayma yani sömürülerini kutsamaktir.Böylece iliklerine kadar sömürülen
emekcilere kriz bize teget gecti diye biliyor basbakan onun ahlakida aynidir.Kapitalist özel mülkiyeti
Fettullah Gülen'le kutsamak.Bu sahte ahlak anlayisini DTP es baskani mecliste yaptigi Kürtce konusmayla ahlaksizlari pacavraya cevirdi.Kanal şeş fiyaskosu böylece bitti ve DTP tüm sömürgeci partiler saldiriya giristiler iste ahlaki irkcilik olanlarin fasist-gerici ahlak anlayisida bu..




berdan ildan

24 Şubat 2009 Salı

Demir Ökce


Romanimizin kahramani Ernest Everhard yasadigi emperyalist-kapitalist düzenin
ve kölece sömürüyü meshurlastiran parababalarinin siyasal iktidarini kendi bakis ve
zaman zaman biyografi sekli alan anlatimiyla,halkin kani üzerinde yükselen burjuva
yasam tarzini,burjuvalarin kar üzerinden nasil zenginlestiklerini anlatir sade ve yalin.
Ernest aslinda Jack London,dan baskasi degildir.
Egemen sinif iliskilerinin düzenbazlari burjuva gazeteleri,din bezirgani papazlari vd,
halki aldatmak icin nasil birlikte gerceklerin görülmesine engelleride iyi kavratiyor
bize ve aktarimlari Ernst,in gözüyle Jack London,un siyasal durusunuda ögerniyoruz.
Bu Demir Ökce,de ifaedilenler 1900,lerin ABD,sidir.Cünkü emperyalist yagma politikasi
kültür,felsefe,edebiyat ve toplumlar tarihi ve sömürünün yeni tarzi sermaye ihracini
yeni isgal edilen ülkelere Amerika özgürlügünün tarihinide anlatir bize.
*****
Ernest bir isci lideri,bir sosyalist devrimci olarak Amerika devrimci kadrolarindan
biridir.Sosyalizmin teorik ve pratigi Marksimin gelisimine katki sunar ve söyle denir
Amerika pratikciligi olarak felsefik bir terim olarak yerinide bulur.Bu emekci Ernest
bu konuda yetenekli,uzman ve ikna edicidir ve bulundugu tüm mekanlarda burjuva
yazarlarina sosyalizmin maddi gercegini usanmadan anlatir.
Kilisenin mevcut statüsünü bize söyle anlatir"Kurulu toplumsal düzeni degistirebilecek
yegane sinif ezilenlere karsi din bezirganligini koyarak bizim birlikte gelisimimizi engellerler"
alevi-sünni yada Türk-Kürt celiskisi gibi.
Devamla Insanin insan kölesi olarak kutsama.Kilise yada baska bir ibadet sekli olarakta
okuyalim,kapitalist parababalarinin biz iscilere reva gördügü alt-üst iliski zülmünü de
yuturmaya calisirlar.Kilise egenmenligini besleyen de kapitalizmdir..say.29
Ernest Everhard zengin külüplerin toplantilarina katilir.Burjuvazinin cesitli temsilcileriylede
buralarda hararetli tartismalarda yürütür.Kurulu düzenin yasama meclisi.yargic ve valilerin
sömürücü potronlarin yalakalari oldugunuda anlariz.
Sayfa 74-75,te Parababalari isci sinifinin önderleri devrimcileri ve komünistleri ayi,ya
benzetirler."Ayi,yi avlayacagiz.Sözcüklerle yanit verecegiz ayiya.Yanitimiz kücük kursun parcalari
halinde gönderilecek.Bunu herkes kabül etmek zorunda.Iktidar bizim elimizdedir.Gücümüzü
kullanarak elimizde tutacagiz.
...O güclü nasirli ellerimizi saraylariniza ve alinterimize uzattiginizda,gücün ne oldugunu
göreceksiniz.Memilerin ve saraplen gürlemesi ile makineli tüfeklerin ninnisi yanit verecek size.
Siziniktidarinizi devrimimizin birlesik gücü altinda ezecegiz.zor tüm aygitlarinizin üzerine
basa basa iktidara yürüyecegiz.Dünya ezilenlerindir.Biz yoksullar bu yüzden iktidara talibiz
der.
Ve devam eder Tarih siniflar mücadelesi tarihidir.Sizin sinifiniz,eski feodal
yönetimi devirdigi gibi,benim sinifimin temsilcileride sizi devirecek ve sosyalist dünyayi
insa edecektir baylar der.yillar mi sürer,ama bu sömürücü sistem bir mutlak yikilacak
derken bile ezilenlerin iktidarina olan güvenin nasil dipdiridir hala.
Demir Ökce,de cesitli sinif ve ezilen tabakalarin durumu bize ülkemizde ki durum hakkinda da
veriler sunar yazar Jack London.Kücük orta ölcekli isletmelerin nasil büyük tekeller tarafindan
yok edildigini ve bu sinifin temsilcileri emekcilerin saflarina katiliminda ip uclarini verir,güclü
tekellerin kücükleri nasil yok ettigini de okuruz.
Kapitalistlerle-Isci sinifi arasinda ki kücük burjuva unsurlar durumunu Ernest der ki
onlar iki sinifin arasinda ortada durandir der.say.114.
Asil önemlisi Demir Ökce,nin Oligarsik tekellerin ismidir..Adi üstünde Demir Ökce
bu kapitalist zor aygitidir.bu zor aygiti Grevlere,sosyalistler,komünistler,in üzerine salar
kapitalizm.
Kapitalist rekabet krizi derinlestikce"Suan bizde ki gibi;Cumhurbaskanligi,derin devlet,secimler,
Kürt sorunu,Össym,301,secim yasasi vd,"saldirilar yogunlasir tutuklanmalar,saldirilar,iskencede
ölümler Polis yasasi ciktigindan bu güne üc kisi Iskencede öldürüldü.
1910,da Ernest burjuvazinin saldirilarindan nasibini alir ve su aciklamayi yapar,
Yenildik,Demir Ökce dikildi basimiza.Oy sandiginin basinda,ezilenlerin bariscil bir zaferini
bekliyordum....Yanilmisim.
Elimizde ki son kazanimlarimizda alinacak.Demir Ökce alinterimizi ezerek yürüyecek.Isci
sinifi bu zor aygita karsi devrimci zoru kullanacak ve..O zaman biz kazanacagiz.130-131
Jack London,un Demir Ökcesi ABD Emperyalizminin yok etme deyim yerindeyse Özgürlük
getiriyoruz katliamlari Guantoma zindanlarinda ve Ortadoguda orta iste Demir Ökce
özgürlügü bu ayni suan bizde ki Demir Tampon Bölge Ökce,si gibi

Berdan Ildan..

Marko pasanin acili kusagi AZIZ ve RIFAT ILGAZ


40'li ve 50'lili yillar,her yerin didik didik arandigi (S) harfinin orak-cekice benzetilerek,resmi kemalist ideolojiden
farkli düsünen yazarlara tahammül edemeyen resmi devlet ergenekonculari her kesi fisledigi,komünist damgasini
vurdugu dönemlerdi.Aydin olmanin,yazar olmanin,ve hasil yazarligi meslek edinmis,yasamini sadece yazdiklari ile
gecinenlerin diyet cok agirdi.

Bu yillarda öyle bir iki vardir ki Marko Pasa'nin iki mizahcisi,Rifat Ilgaz ve Aziz Nesin.En cok bu ikili nasiplerini
alirlar resmi ideolojiden.Kimi zaman mahsus mahalde,kimi zaman iskencede ve sorguda.Kimi zaman yazdiklari
yasaklanir,cikarttiklari dergiler kapatilir.

Su Temmuz sicakliginda ikiside ayak diretirler.Temmuz'da aramizdan ayirlircasina sözlesirler.

Madimak'tan aydinliga giden bir yasam.Aziz Nesin kendi yasamsal dogruluklarindan ödün vermeyen,aydin
kisiligini pratiginde de ispatlamistir.Aziz Nesin yasadigi topluma duyarli,resmi ideolojiyi sorgulayan,12 Eylül
askeri fasist darbesinde toplumun toptan susturuldudugu bir dönemde bir kac aydin ve yazarla"Baris Dilekcesi"
kaleme alir ve onu sonuna kadar savunur.

Bilinc zayifligi tasiyanlarin analizlerinde ölmeden önce zikrettigi su sözleri"Halkimizin yüzde 60'i ...."teziyle
Aziz Nesin degil ama,sözü kullananlar gündem de kalamak istiyorlar.O toplumu sürekli elestiriye tabi tutar,
ilerlemesini ister,degismesini arzuluyordu.

2 Temmuz Madimak katliamin da sag olarak kurtulur,o görüntüler tazedir su Temmuz günlerinde.Ateste Temmuzca
semah dönemedi fakat ,iki yil sonra Temmuzda cocuklarinin yaninda yasama veda etti.Ardin da onlar kitap,bir sürü
tartisma birakarak hadi bana eyvallah mizahci edesiyla gitti.

Elleri Kelepceli,Halka sevdali bir Rifat IlGAZ.

Günlerce iskencede,elleri kelepceli,yasami uzun soluklu,milyonlarin sevdigi "Hababam Sinifi" ile emekcilerin kalbinde
saltanat kuran bir yazar.1944 yilinda yazdigi"Sinif" adli eserinde komünizm propagandasi yapmaktan kitap
toplatilir,yazar zindan atilir.

Aziz Nesin,Rifat ilgaz,Sebahattin Ali önderliginde "Marko Pasa" adli mizah dergisini cikartirlar.Resmi ideoloji
derginin elestirilerine dayanamayinca hemen kapatilir,onlarda inadina "Hür Marko Pasa" olarak yeniden
faliyete gecerler.Kendisi de ögretmen olan Rifat Ilgaz bos ögretiler,egitim sistemini elestirdigi Hababam
Sinifi hala günceldir.

Rifat Ilgaz'da Madimak katliami sonrasi bu aciya fazla dayanamaz,cok üzülür,bedeni dayanamaz Sivas
katliamina o da 7 Temmuz 93'te semah dönerek aramizdan ayrilir.O derin yarayi yirtarcasina.

berdan ildan.daima bizimlesiniz...

NAME LACE AYE DELIL BI


Waxto ke bi nêzdiyê lacê xo,vengê cıgera xo nêheşêna.Baya êy his nêkerde.Heskerdene u qesê ke wastê vaco,qırtıka aye de, zê letê de gule bi gıre.
Şiya ra bi zozanê bınê barê xoverdayena koyanê ke niyamêne dêm diyene.Heni tibar dayene u zelal.
Kewte qabinê juyine. Lacê xo veciya bi rêbitiya vêşaniya merdene, astêra beleka ke astêrakan fet keno, aye ra gêrêne.
Lacê xo nêdi qabin de.Namê lacê xo, dı temsilkaran ra pesr kerde.Hewca ki nê bi.
Çı ke her kesi lacê xo nas kerdêne.Ebe kolonyalistan se ke leqi kerdêne, bı kurmanci, ê makumanê binan, ju bı ju pers kerde.Pêro lacek u kênekê aye bi.Asimilasyon her hêl de nêşıkiyêne nêzdiye na maya Barane bo.Cesaretê inan şıkiyêne.Ebe kurmanciyê xo wo ke bı omıd pır bi, iyê ke qabinan de bi,lacê xo pers kerde.Qabine de ju tırk ju ki kurd makum esti bi.Her dıdı ki nêbi cuwabê na maye.A ca de ju keso ke namê MemedAli bi u zonê xo vira nêkerd bi,venga êy da bi.Memed Ali ame lêwe na namye;
-Tı senêna lacê mı?
-Ma rındime dayê
Ebe Memed Ali derga derg kewti qesan. Biyeran u roje ra qesi kerdêne.
Barane lacê xo Delili ra pers kerde.
-Delil hina qey niyame?
-'Ma Delili anime dayê' va temsilkarê qabini.Na ca duriyo,ebe sandali ardene, cendekê êy qefelneno.
Bêvengiyê de xoriye, zê şelavê deryayi , gına bi dêsan ra, a ca de suziya, pê têlan de ame u gına bi a mêydan.
-Eger ke Delilê mı biyo şehid, mı ra vacê,ez meyitê Delilê xo mınasibê ê nami wazena oxur bıkeri
Maye Memde Ali ra niya va..
-Vanê ewro ju keso bin biyo şehid, rast o? Eke o Delilê mıno, vace mı ra ez damış bena.Ferqa Delilê mın u ê binan çina.Seba mı pêro ki lacek u kênekê mın ê.
Zılım ejderha bı bo ki, maya Barane, agidiye suziyêne.Pêro zindani kılaman vatêne.Azmên çicegan dotêne, gulsosıni, zozani, guli goşdariya aye kerdêne.
-'Delil na sate rındo dayê' va Memed Ali.
No vate, ebe omıd u xoverdene ra pır bi.Kemerê qabini, têlê demırıni, kewero demırın çeqiyêne.
Bı saatan ebe zonê xoyê qedexın qesi kerdi.Zê dı dılope çıman ke jumıni ra rındiye antêne, kewtêne derya.
-Dayê satêna ma to gênime cayê diyene
Vengi bırıya..
Maye ardi zere.Hama Delili ardene bê imkan bi. Zaf bi bi zayif, imkanê vênıtene u qesi kerdena xo zaf bi bi şenık.Sewda u omıdê xo,êy pay ra gırotêne .Çı beno wa bı bo, dışmeni ra inad, ju roje zêde wastêne bıcıviyo, no prensibê êy bi.
Dıme ra ke peodusur bi tamam,şiyi qowuşê makumê ke kewti bi vêşaniya merdene.
Dayika Barane, kewte zere, se ke kewte bi zerê kê xo.Delil ki na ca de bi.Bala maye çiyê nê ante.Domani a ca çarna bi baxçê çiçegan.
Delil, verê xoverdayene, ranza cori de rakewtêne.Xoverdayene ke dest da pıro, seba ke rehet manevra bıkero, ame ranza cêri.Dayika barane kewte qoxuş,raste rast nê rest lêwê lacekê xo.Veren de,gırotokê ke wêşaniya merdene de biyi,ebe zonê xo ju bı ju sılam kerde.Çımanê pêrune paçi kerde.Dıme ra çımê xo verba ranza cori vırdiya ra.
'Xebera to esta desa kemerıne
Kewro demırın,
pencero kor
Xebera to esta
Mêynamê mı pıyazo kesk ruşno
Cıxarê mı de baya qerenfili'
Ranzanê cori tıp u tal bi.Ranzanê bıni de,vist u çar boriyê hucumi,çaran de çiçegê newrozê suri gırêdaye,vist u çar eriskarê fedekari kewtêne ra.Zılmê ejderhayi ra inad, bê xoverdene ra inad, zê bıhare huyêne dayika Barane ra.Merdene tersa, waxto ke serbestiye diye.Seba wêşaniya merdene, zanyariye dêne na xanıma ke lêwê inan de biye.Memee Ali cuwab kerdêne.
Dayika barane,zê ju dılopa şıliye,verba razna ke lacê xo a ca de bi,biye nêzdi.Gırotê ke a ca de bi,xo da kışte,raye dayi cı.Heycan,ebe jumıni vırar kerdene dest da pıro.Demo ke Delili arde bi dınya, hata nıka dolıma verêna ke,êr bı huzur diye.Çı bi a waxt?Çı amêne vatene, kesi nêzanıtê.her kes şahidê bêvengiye bi a roje, bına a ranza de.Çımê keweyê Baran dayike, heni bı tik, o dem neqışnêne iyê a ca ra.Têkê de başaqe tenya nênamena.Bı esıran i kewti bıne, i kewti ser.Hama nıka,iyê ke bı esıran kewti bi bıne, nıka bı zonê de serkewtene ra bi bi kilıd,qesi kerdêne.
Maye u lacek, bı saatan vırare ardi b jumıni ra.Bı saatan jumıni baye kerdi.Zonê inan de,vateyi rışiyêne bı dans kerdene de, şewqê Karêri da ruyê maye u laceki ra. Huyayena domantiye suziyêne bı zonê xoyê kurmanci de.U alınci, kulmê roştiya ke şewe fistê ta bi.
Bı mırdiya xo Delili paçi kerde.Na dayika kurda ke cer ra hata cor bı duruşmê zanayê ke bi bi sıpê,cendekê lacê xo ra haliye.
Maye u laceko ke resmê xoverdayene ka vırare ardi bi jumıni ra, keso ke kurmanci nêzanıtêne, tarıqe ra not gırotêne.
Dayika barane veng kerde lacekê xo ra; 'Delil, na ca cayê agidan o, kam ke agido wa bêro mêydan.Lacekê mı eeb agidan piya ro.na raye de kewtene onır o' va Delili ra.
Dıme ra 'Çiyo ke tı mı ra vana nasihatê to wo' va dayika barane dolıme pêyêne.
Delili Va 'Nê dayê'
Dayika Barane;
-Na ca de tenya ju lacekê mı çino,şıma pêro domanê mın ê,şıma pêro emrê mayê
Ame lêwê Yaşar Kemali,sare ra bi nêzdi, lêwê maye de laceki ra va ke va ke 'heval Delil, tayêna xo verde'.

Berdan İldan

Ocak 2008

Çeviri: İllhami Sertkaya

Jin,Jiyan Azadi


Kürt emekci kadini; Kürdistan'in yeni tipte bir sömürge sahibi olmasi, icinde bulundugu geri sosyo-ekonomik yapi ve
feodalizmin kismen cözülmesi,ezilen,baski gören,dili,kültürü imha ve inkar edilen kisacasi Türk kadininin sömürü
bicimlerine"Cinsel ve sinfsal"ek olarak ne anlasilmasi icin ulusal sömürüye tabi kalmaktadır.

Cinsel-sinifsal ve ulusal sömürüye son siarini rehber edinmeliyiz.

Yüzyillarin ürünü olan cagdisi gelenekler ve kültürel önyargilar,kadin erkek iliskilerinde kendini acikca göstermektedir.


Kentlere nispeten biraz daha iyi olan sosyal yasam,Kirsal kesimde Kürt emekci kadinlari icin feodal asiretci deger
yargilarinin olusturdugu cendereyi de kiriyorlar.

Kürt kadini evlenecegi erkegi kendisi severek tercih etmez,erkekler arasinda söz hakki olmaz,hatta kiz cocugu dogurmak ve kiz cocugu olarak dogmak bazi yerlerde hala ayip sayilmakta,aile reisine sorarsan kac cocugun var diye sadece erkek cocuklarini söyleyebiliyor.

Kürt kadinlar arasinda okuma-yazma oranin düsük olmasi(kürtce egitim kurumlarida yok)bu oranin düsük olmasinin
nedeni islami-gericilik kiz cocuklarini egitimin disinda tutmuslardir,yani islamiyetin gerici karekterinin etkisindedir.

Kirsal kesimde kadinlar üretime dogrudan katildiklari halde,ekonomik bagimsizliktan yoksundurlar.Kadinlarin üretime
büyük emek harcamalarina karsin ve bunun sonucu olarak erkek hala elde edilen gelir erkege aittir.Üretim sürecinde
baslayan esitsizlik,bölüsüm süreclerinde de devam eder.
Bunun bir yani ekonomik iliskilerden,bir yani erkek egemen iliskilerden kaynaklaniyor.

Türk sömürgeciligi ve isbirlikcileri,ideolojik-kültürel sistemetigi,Kürt kadinini,üretim araclari üzerinde ki her türlü
mülküyet hakkindan edilmis,ekonomik,sosyal,idari,kültürel ve politik iliskilerde erkege bagimli kilinmis.Kürt kadinin
dünyasi ailesi,yakin cevresiyle sinirlandirilmistir.

Toplumsal olaylardan tecrit edilmis,ülkesinden,ulusundan ve toplumsal gelismelerden bihaber kilinmis,kimligine sahip
olamamis nedeni sömürgeciligin imha ve inkar konseptinde aramakta gerekiyor.

Kürdistanda kapitalizin gelismesiyle ve Kürt emekci kadinlarinin üretime cekilmesi,toplumsal ve kültürel alana bir
devinim de getirmistir.Kürt kadini pazar iliskileri ile üretimde ki rolüylede sosyalist kültürün etkisiylede olsa,
egitim-ögretim ve iletisim tekniginin getirdigi olanaklarla cagdas dünya kültürüne biraz daha yaklasti.Böylece Kürt
kimligini,kültürünü,icnde bulundugu durumu,toplumu tanimaya basladi.

Kendi gercekligini sokaklarda bir bir mücadele ederek sömürgeciligi sorgulamaya basladi,iste tamda bu kosullarda
dünyada gelisen ulusal özgürlük hareketlerinin temsilcilerinin ideolojok-politik ve kültürel etkileri"Kürt kadinlarin"
dünyasinida etkileyerek aydinlati ve Kürt kadinlari kölelik zincirlerini kirarak mücadelenin aktif unsurlari haline
geldiler.Mücadele icinde ki Kürt kadinlari örgütlü yasama katilinca,aileyi korumak,asiret namusu,erkege baglilik
degerlerinin yerini Kürt ulusuna baglilik,Kürt kimligine bagliliga dönüstü .Ampül partisinin korkusuda yerel
secimler yaklasirken en cok korktugu nokta da bu.

Kürt emekci kadinlari;ulusal bilinci kavramasiyla,sömürge zincirini kirmaya yönelmi,kurtulusun,özgürlügü ve zaferin
yolunu yakalamistir.yasamin her alaninda Kürt kadinlarini macarelari var.

Bütün bu gelismeler gösteriyor ki: Kürt kadinlari irkciliga,emperyalizme,kapitalizme karsi dimdik ayaktalar iste
bu Kürt analarin gelisimi

Berdan ildan

Marksizm-Leninizm canli bir organizmadir hala


Mücadelenin yükselise gectigi,devrimci düsüncenin kapiyi calmakta oldugu dönemlerde saflar daha da netlesir.Ya devrim yahut karsi-devrim saflarinda yer almak kacinilmaz olur.Bu bilerek ve isteyerek yapilan bir tercih olabilecegi gibi,gelismelerin etkisinde kalmakta sözkonusudur.Cünkü artik ücüncü bir yol yoktur,ya teslimiyet,ya direnis.



Güc,teorik,pratik-siyasal donanim,algilama ve sorgulama yetisi vb,bir dizi somut gerceklik bizi sonuca götürmeye ulastirir.Bu
sürecler teorik-siyasal donanimi yetersiz,ideolojik gidasi yetersiz olanlarin sarsildigi ve ayakta duracak meallerinin kalmadigi ve
sonuc olarak toplumsal özgürlük mücadelesinin gercek gücünü göremeyenlerin en kolay cözüm yolu olarak mücadeleden
kacislarinin teorisini yaparak,kendilerini karsi-devrimin saflarina teslim ederler.Onlarin sürecleri böyle baslar.

Böylesi dönemlerde ideolojik saglamlik,örgütlü devrimci durusla devrime,halka ve mücadeleye olan inancin önemi daha bir
belirginlesir.Teorik-pratik ve siyasal devrimci durusu ön plana cikartarak,geri bilincli yiginlarin egitimi,dolayisiylada karsi-devrim
saldirilarindan etkinlenmelerini aza indirmek,onlari her seye ragmen devrim saflarinda yeniden örgütlemek,kazanmak görevi,böylesi dönemlerde agirligini daha cok hissettirmektir.Ergenekon katillerin potrelerine bakarsaniz bu dediklerimi daha net görebilirsiniz.


Aydinlik ve Dogu Perincek ve Derin Devlet cetelerinin ic iceliginden,bilinc bulanikligi yasayanlar sinmis olaylari izliyorlar,acaba
ucu bize dokunurmu diye.Türkiye devrim hareketiyle hic bir zaman ayni safta degillerdi ki.12 Eylül öncesi günlerde Aydinlik
dergisinin misyonu devrimcileri ihbar etmekti ,bunu Aydinlik arsivlerinden görebilirsiniz.

Güclerin örgütsüzlügü,gelecege hazirliksiz yürüme,ic devrimci dinamiklarden yoksunlugun yani sira;devrim ve karsi-devrim gücleri
arasinda ki dengesizlik,mücadelenin zorluklarini gögüslememe,ekonomik sikintilar,devlet saldirilarin yogunlasmasi vb,bir dizi
olumsuzluklarin üst üste geliserek yayilmasi karsisinda panige ve dolayisiyla erken bir sekilde direnmeden teslim olunmasi
kacinilmaz olur.Cünkü,söz ettigim unsurlar acisindan siyasal sartlarin tüm dezavantajlarina erken bir hiclemeyi secme
kacinilmaz olur.Ideolojik saglamlilik,halka baglilik,irade ve inanc,siyasal-teorik yetmezliklerimizi yükselme icin harcanacak emege
ve zamana yazik etmis oluruz,

Idealler ve inanclar,tüm zorluklara ragmen can bedeli yürütülen mücadele yerini teslimiyete,ihanete,sinif isbirligine,egemen
sinifin saflarinda saf tutmaya götürür.Egemen siniflarin ve onlarin isbirlikcilerinin elinde bir oyuncak olursun.Karsi-devrimin
her türlü saldirilari ya da imha amacli girisimlerine dogrudan veya dolayli,su veya bu sekilde rol oynarlar.Cok somut bir
örnek olarak Yalcin Kücük bunlardan biridir.Yada Osmangiller icin ihanetin,cürümüslügün,alcakligin siniri yoktur.Iliklerine,
kemiklerine kadar Aptülkadir Avgan kadar satilmislardir artik.

Korku Cumhuriyetinde inancini yitirme,bilinc bulanikligi,insan acisindan öylesine büyük bir tehlikedir ki,bir kere bulasmaya
görsün.Buna yakalanlari buz gibi eritir,cukurlastirir,yitip gider.Yalpalanma ve sarsilmaya baslayan bu tükenis süreci,
giderek kendisini daha üst boyuta tasir.Ardindan bir geri cekilme baslar yavas yavas.Ve giderek cözülür cözülür.ihanet
nihayetinde teslimiyetle sonuclanan bir final.

Mücadele bosluk tanimaz"12 Eylül fasist askeri darbesi cok somut veriler tasir"Devrim.her zaman,her kosulda karsi-devrimle
kiyasiya bir antogonist catisma halindedir.Ideolojik birikim ve saglamlilik;ancak cesur,fedakar,özverili,halka,devrime ve
yoldaslarina baglilik,atilgan ve yaratici,zorluklardan asla yilmayan inanc ve iradeyle birlestiginde asla yenilmez 96-2001
Ö-O'lari somut bir irade zaferidir.


Söz konusu gerceklik her atacagimiz adimda,devrime,gelecege olan inancimizi büyütmemizi,siyasal donanimimizi yükselterek
cevap vermeliyiz.Tüm tarihin her alaninda bularin cok somut örnekleri var.Tabi ki görmek sitersek.Bu anlamiyla siniflarin
oldugu,dolayislada sinif mücadeleleri sürüyor ve sürdügü sürece,zenginliklerimizi,tecrübelerimizi aktarmaya ,tarihimizden
ögrenmeye devam edecegiz.

Örgütleyici,ögrenci,arastiran,sorgulayan yol gösterici özellikleriyle devrimin söndürülmeyen yüzmetre kosucularimizdan ve
onlarin tecrübelerinden ,miraslari yolumuza ses olmali,isik olamali,yumruk olmali,bizimle beraber yasayacaklar direnenler


berdan ildan

Is Cinayetleri ve Kapitalist sömürü


Kapitalizm tarih sahnesine,yogun ve vahsi bir emek sömürüsü.milyonlarca emekcinin öldürücü kar icin sanayi üretimine
cekilmesi ve ucuz,sendikasiz,sigortasiz is gücü olarak milyonlarca yoksulu asiri üretimin carklari altinda ezilmesi ile
birlikte,üretim araclarinin sahibi parababalarinin daha fazla arti-deger sömürüsü,daha fazla bir kar ekonomisi olarak
iktidari ele gecirdi.Tanrisi para olan kapitalist-emperyalist sistem icin emekcilerin bir makinanin dislisi kadar degeri
yoktur,yasama,yürütme,yargi ve iktidar kapitalist parababalarinin elinde.Hic bir sosyal güvencesi olmadan kadin,cocuk
demeden,hic bir saglik ve is güvenligi önlemi alinmadan,günde 10-12 saat olan calisma kosullari ve sadece yasamini
idame ettirecek kadar bir asgari ücret alan,her gecen gün kazanilmis haklarida gasp edilen,emeklerini isbirlikci
sendika agalariylada sermayeye peskes cekilen bu asiri sömürü ve zülüm ile bugünkü sermaye birikimi yaratildi.
Insanlik tarihi sinif mücadeleleri tarihidir der Marks,bu vahsi kapitalist barbarlik düzeni isci ve emekci halklari dise dis
örgütlü baskaldirilariyla,yüzlerce yillik savasimlariyla ve sosyalizmin muazzam kazanimlariyla sonucu sekiz saatlik isgünü
ve bir cok sosyal haklari bu mücadelerle kazandilar.Her tarihsel kazanimda isci sinifinin kizil kanlari var.Isci sagligi,
kadin ve cocuklarin haklari,is güvenligi,sendika ve sigorta gibi haklar bu mücadelenin ürünlerdir.

Kapitalistler icin isci sagligi ve is güvenligi icin yapilan harcamalar,azami karlarindan eksilmeye yol acan harcamalardir,
bunun en tipik örnegi Tersanelerde yasanmaktadir.Bu durumun görünen yüzü is cinayetleridir.Her ay,her gün,her yil,
her saat,her saniye binlerce isci is cinayetlerine kurban gitmektedir,binlercesi sakat kalmaktadir Cin'de maden ocagin
da ki patlamada yüzlerce isci kapitalistlerin toplu infaziyla katledildiler.Iste kapitalist kar.Türkiye'de is cinayetlerinde
dünyada birinci siradadir bunun temel kaynaklarinda biri isbirlikci fasist,gerici sendikalarin rolünüde unutmamak gerek
Türk-is,Hak-is,Ergenekon-is Türk metal yada Ekonomik sosyal konseydeki Disk'tir birazda suclusu.Reformcu sendikalari
da unutmamak gerek.Direnisci,mücadeleci sinif sendikaciligini savunanlarin ödedikleri bedeller olmasa bu isbirlikci
sendika parababalarinin asamesi okunmayacak,o yüzden sermayedarlarin bunlara ihtiyaclari var.tersaneler,deri,metal,
tekstil,orta ve kücük atelyelere bölüyorlar ve ilericileri,devrimcileri,sinif sendikalarini bu alana yogunlastiriyorlar.
Görünmeyen yüzü burjuvazinin tükettikleri yasamlarimiz,meslek hastaliklari"silikoz ölümleri" tüm iscileri,emekcileri
tehdit eden isci sagligi ve is güvencesizligi is cinayetlerine davetiye cikartiyor.Ve sendikal sinif sendikaciliginin olmadigi,
kücük ve orta isletmelerde is cinayetleri cok daha tehlikeli boyuttadir.Milyonlarca emekci cocuk,kadin,genc hic bir
saglik,is güvenligi olmaksizin kapitalist disliler arasinda is cinayetlerine kurban gidiyorlar,her ölüm,meslek hastaliklariyla
karsi karsiya,ucuz isgücü olarak calistirilmaktadir.Iste kapitalis-emperyalist barbarlik is cinayetlerinin nedenleri.


berdan ildan

23 Şubat 2009 Pazartesi

Iskence


Adi,Nuriye Aydin

Imran Aydin,Nuriye Aydin'in oglu.Ankara Hüseyingazi dogumlu.Yasami bu yoksul bölgede gecmis,yasami
ilmik ilmik sokaklardan ögrenmis.

Mezari basinda iskenceci polislere gür sesiyle haykiriyor Nuriye ana"söyleyin hanginiz katlettiniz Imran'imi.
dilinizimi yuttunuz,yoksa ben diyecek kadar onurunuz yok mu dedi ?Katiller Ankarar Derin Arastirmalar
bölümünde suskun,korkak,ne yapacaklarini sarsiriyorlar,mezarliktan geri geri adim atiyorlar.Ve Imran'in
yoldaslari ve Nuriye ana haykiriyorlar "Katil polis ! Iskencecilerden hesap soracagiz ! "

Ve Nuriye ana yüregi daha fazla bu aciya dayanamayip bayginlik geciriyor.Omuz basinda durdugu Imran
gözaltina alindiginda tarih 27 subat 1991'di.Ankara bembeyaz kar yagiyordu.Altindag,Hüseyingazi,Mamak,
ve en önemlisi Ostim'li emekciler Imran'i bekliyorlardi.Ama devlet,yükselen muhalefeti ve savas tam tamlarinin
caldigi sifir noktasinda,konusan,susmayan,bilgi tasiyanlari yok etmesi gerekiyordu tipki Birtan Altintas,Hasan
Asker Özmen,Satilmis Dokuyucu ve yüzlerce devrimci derin arastirmalar labaratuarinda iskencede katledildiler
ve Imran Aydin gibi ince yöntemlerle kaledildiler.Balyoz lakapli Hasan Özdemir Ankara emniyet müdürüdür.
Iste techilli iskenceciler hala yargilanmadilar tam 17 yildir suclular hala yargiya cikmadilar.

Devlet iskenceye hep tolerans tanidi bu yöntemle Imran Aydin'da diger devrimciler gibi direnerek susma
hakkini kullandigi icin DAL iskence merkezinde katledildiler.2 mart 1991 tarihinde Imran Aydin'in kendilerine
örgüt evini gösterirken cukura düsüp öldügü adli tip yalani düstü mansetlere.Bir kez daha insanlik sucu
olan iskence ve iskence yapanlarin dosyalari tekrar acilmalidir.

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler...



Ostim'in yigit evladi daima bizimlesin-daima seninleyiz



berdan ildan

Devrim Yillari


Isimiz cok
Saat yok
Aclik dolaniyor yeryüzünde
Umud zorluyor bilgiye
Asirlardir hep onlarin maceralari var
Saril ortak düsler sofrasina
ve Özgürlük kitaplarina
Aclik bilgisi icin....Asme Ildan

Ezilenlerin tarihi ezen siniflari ortadan kaldirmak ve sömürüsüz bir dünya yaratma mücadelesinde,örgütlenmek
ve örgütlü mücadele yürütmek zorundadir,ve bu mücadeleyi yürütürkende devrimci komünist bir marksist
leninist partide de örgütlenmek zorunlulugu var.Isci sinifinin ve ezilen haklarin en ileri,en fedakar,en cüratkar
ve bilincli,yigit emekcilerin kizlarinin,evlatlarinin bu partide örgütlendigi kizil müfreze hareketidir de parti.Parti
sinif mücadelesinin somut kosullarinin,somut program ve taktiklerle ezilenleri örgütleme cizgisini ortaya koyar.
Iste tamda bu teorik pratik siyasal görüsleri pratikte uygulamak icin de devrimci,komünist,yurtsever kodrolarla
mümkündür.Kodrolar ezilen emekcilerin ve yoksullarin örgütlenmesini,parti program,tüzük,calisma tarzini
ezilen haklara tasimasini,ideolojik mücadele dogrultusunda iktidari alasagi etmesini saglar.

Ezilenlerin mücadelesi düz bir seyir izlemez her zaman,yada her daim yükselisede gecmez.Bu ezenlerle ezilenler
arasinda ki savasta bazen yenilgilerde kacinilmazdir.Marksist Leninist parti savascilari yenilgi dönemlerinde
panige kapilmayan,kitleleri ajitasyon,propaganda,yenilgi dönemlerinde bir adim daha öne cikarak önderligini
ortaya serenlerdir.Duraksama ve düsman saldirilari dönemlerinde umutsuzluga kapilmayip,saglam,inatci ve sabirla
devrimci,sosyalzim,ulusal özgürlük mücadelesini yükseltmek icin calisandir parti kadrolari.Yükselis dönemlerinde de
ezilen yoksularin ezenlere karsi yönetir ve en öndedir.Özgürlük ve sosyalizm mücadelesi böylesi kadrolarla zafere
ulasabilir.Kemal Pir,Hüseyin Demircioglu,Kenan Bilgin,Orhan Bakir,Deniz Gezmis,Ibrahim Kaypakkaya,Mahir Cayan,
Sebahat Karatas,Tahsin Yilmaz,Hidir Aslan,Süleyman Yeter vb,yüzbinlerce kodro kanittir buna.

Inter yayinlari sahibi sevgili Ali Yavuz Cengeloglu basinda bulundugu Inter yayinlari artik yok,ama devrimci mücadelenin
hizmetini binler marksist eser biratilar Devrim Yillari'da onlardan biri.Iste bu roman komünist parti ve kadrolarinin
militanligini,dünyada ilk ezilen yoksullarin iktidari olan sosyalist devrimin önderi Bolsevik Partisinin tarihsel sürecinde
rol oynayan kodrolarin fedakarligini anlatir.Bu bolseviklerin tarihi ayni zamanda dünya ezilenlerinin de tarihidir.Ilk
kongreden itibaren partinin calisma tarzi ve kodrolarin isci sinifi icerinde yürüttügü iktidar marksist-leninist
devrimcilerin ayni zamanda sahte sol maskeli mensevilere karsida yürütükleri bir mücadeledir.Mensevileri 1903
yenilgiye ugratirlar bolseviler ve 1905 azgin gericilik yillari baslar.Marksist-leninist parti olarak bolsevik kadrolar
bir savas örgütü gibi yeni araclar yaratilar"PARTI TARIHI okuyanlar bilir"Reformcu mensevilerinde yogun saldirisina
da maruz kalirlar ve 1905 yenilgi yillarinda ki ayaklanmalari anlatan Devrim Yillari,marksist-leninist kadro tipini
ve bolseviklerin calisma yöntemleri.mücadelesi,yasamin diyalektiginde canli organizma olan yeni kadro tipleri yaratir.

Devrim yillarin'da bolsevik partinin basinda Lenin yoldas ve en yakin mücadele yoldasi Baumann isimli parti kadrosu
vardir ve onun gibi yenilgi yillarinda 99 tane daha kadro vardir.Dünyaca ünlü carlik polisi son derece basarili
yöntemlerle partiyi izlemektedir ama Baumann ve yoldaslarinin illegal calismayi dahada icsellestirerek bu takipleri
bosa cikartirlar.Illegal olarak basilan ilk isci gazetesi Iksra'yi dagitim aginda calisan ve parti kadrolarina,il komitelerine,
fabrika hücrelerine ulastiran bu ihtilalci kadro Baumann'dir.Okram polis teskilati artik onun pesindedir,o dönemlerde
teknik imkansizliklara ragmen,saldirilara,yakalanmalara ragmen inat ve sebatla parti calismasini asla aksatmadan
gittigi her alanda ve sehirlerde marksist-leninist cizgiyi ezilen yoksullara tasimistir.Bu kosullarda Baumann da yakalanir
ve tutuklanir,gerek iskencede,gerek tutsaklik kosullarinda militanligini sürdürür.Merkezi IKSRA yazi kuruluyla beraber
toplam onbir komünist en iyi korunan cezaevinde rusyanin en büyük firarininda mimaridir Baumann ve firar geceklesir
ve yeniden kaldigi yerden devam ederler.

Mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki sorunlara karsi mücadele eden,mizmizlanmayan,he sart ve kosulda
eksiklikleri elestiri ve özelestiriyi yoldasca kullanan,devrimin önünde ki tüm engellere karsi teorik ve ideolojik
olarak hep mücadele eder Baumann;Örnegin romanda bir diyalog Baumann ve Kosuba adli bir isci öneriyle su
konusma onun protipini ele veriyor;Kosuba merakla söyle der;

-Bana tek sey söyle yoldas,cok merak ediyorum.Her zaman böyle neselimisin ?
-Baumann kararli durusuyla söyle yanitlar.Gözlerini ates bürür,ciddilesir ve
Hakli olugumuzu ve dogru bir bicimde yasadigimi biliyorum der.

Iste devrim yillarinin bilinmeyen kodrolari Baumannlar bizim topraklarda binlercesi var,var olmaya devam edecekler
Sevgili yoldas Ali Yavuz Cengeloglu anisina....


berdan ildan

22 Şubat 2009 Pazar

Azginlasan sömürgecilik ve secimler


Son bir kac ayin verileri apacik gösteriyor ki,bütün temel ic ve dis sorunlar agirlasiyor ve ülkemizde mevcut
devrimci olanaklari bagrinda büyüten"bir krize" dogru ilerliyor.Ekonomik kriz teget gecmeden ilerliyor,emperyalizme
bagimlilik IMF ile daha da agirlasiyor dis ve ic borc yükü.Bir kabus gibi Kürt özgürlük haraketi karsisinda ABD'ci
Obama'ya sirtini dayayan Fetuhlahci AKP elinden tek bir sey geliyor MGK ile girdigi düelloda orgenekonlari serbest
birakarak elinde ki tuggenekonla pis iliskileri gizliyor.Ne milyonlarin issizlik sorunu cözülüyor,ne de isci ve emekcilerin
yasama kosullarinda bir düzelme.Tuzla tersanelerinde ölümler devam ediyor.Basta Kürt halkimiz olmak üzere isci ve
emekciler krizin faturasini ödememek icin sokaklardalar her gün.Kriz derinlesiyor.
Bu ortamda egemen siniflar siyasi bir cikis yolu bulamayincada,yerel secimler öncesi AKP valileri araciliyla vakiflar
adi altinda kömür makarna derken,simdi de Dersim de beyaz esya dagitarak emekci yoksullari manipile etmek istiyor.
Ama nafile,Siyasi reformlar diye sunulan aldatmacalar 1000 operasyonun katili Memet Agar'la tuz buz oldu.AKP oval
ofisci Fettullah cemaati iktidari devralinca hükümeti,bir yandan sahte vaatlerle emekci yiginlar icinde beklenti havasi
yaratirlirken,diger yandan azginca bir devlet terörü ile zayif halkasini gösterdi.Nitekim fasist ve gerici demogojilerin,
sövenizm ve militarizmin görülmedik ölcüde yogunlastirilarak,kirli savasin ve ergenekon örgütlenmelerinin egemen
siniflarin ve tüm isbirlikci takimlarin genel olarak üzerinde mutabakat kaldiklari bir devlet gelenegidir.Bu gelenekin
cirpinislari ve bunalimin boyutlarini görmemizide saglar.Kürt halkimiza karsi sürdürülen pis kirli savas yöntemlerinde
kullandiklari konrt-gerilal ve hizbullah örgütlenmeleri Dicle ve Firat'i neden kapsamiyor iste bu pis kirli AKP ve MGK'nin
ellerinde Kürt kanlari varda ondan orayi görmüyorlar.

Yiginlarin dikkatini "Davos fatihi"dis sorunlara yada deyim yerindeyse"Israile" cekerek,yiginlarda ki Filistin halkinin
sorunlarinida arkalayarak duygulari oksama haraketidir.ABD,Israil ve Türkiye gizli askeri antlasmalari aciklamak ve
iliskileri durdurmak,büyükelcilerini göndermek gerekmiyor mu ? Ve iste kara propaganda tam bu.Emekci yiginlarda
militaris ve sövenist duygulari kamcilamak,dikkatleri ekonomik kriz ve politik siyasal istemlerle devlete yüklenen
ulusal ve sinifsal mücadelenin baskisindan kurtulmak icin yaptigi bir manevradir AKP,nin.Devletin iktidar ve tüm burjuva
partileri ve digerleri hemen tümü ABD'nin Obama'ci tuzagina düserek,politik ve askeri olarak,ABD ve Israilin Ortadoguda ki
ileri karakolu,ekonomik bakimdan da IMF,Dünya Bankasi,AB,ABD'ye bagimli,kapitalist sömürgeci AKP maskesine denk
düsüyor.Bugün egemen sömürgeci Türk devleti bütün aygitlariyla iflas etmis politikalariyla,sistemiyle.cözümsüzlü icinde
debeleniyor.Yöneten MGK ve AKP ile Sermaye sinifi bu durumda saldirganlasmaktan baska bir cikista bulamiyor.Irak'a
ve sinir ötesine tezkere cikartanlar simdi de Somali korsanlarina asker göndermek icin tezkere ile bir yenisi eklediler.
Isbirlikcilikte cürümede sinir yok cünkü.Gericiligi,irkciligi,militarizmi saha kaldirmak istiyorlar.

Iste tüm bu saldirilara karsi ezilenlerin tek bir altarnatifi var,DTP ve Birlikte basarabiliriz adaylarini desteklemelidirler,kuskusuz ki kazansalar bile saldirilar durmayacaktir gercek
kurtulus emekcilerin nasirli ellerinin birligiyle gelecek

berdan ildan

Ziman,Dil Üzerine


Dil;duygu,düsünce.istek ve hedeflerini toplumsal yasamda ses ve anlam yönünden in organik olan kavram ve kurallardan editliyerek,o toplumun bireylerine düsüncelerini aktarma,iliski kurmaya yarayan bir tarzdir.

Dil,yazi ve konusma sanati olarak iki katagoride degerlendirilir.Yine gerek yazi dili gerekse de konusma dili,kendi icerisinde gruplara bölünebilir.Her hangi
bir dilin gelismislik seviyesi,o toplumun,o ulusun tarihsel olarak yada simdi icerisinde yasadigi kosullarla,yeni tipte sömürgecilikle de direk ilintiliridir.

Insanin dogayi degistirme,dönüstürme ve insanlik tarihini gelistirme mücadelesinde dünya halklariyla anlasmak,etkilemek,etkilenmek icin beyinlerinde olusan
belli olgulardan hareketle kullandiklari isaretler ve belli sistematige oturtulmus ortak seslerdir dil.O zaman,konusma özürlülerinin,dili lal alanlarin bir birleriyle
iletisim kurduklari isaretlerde bir dil sanatidir.Bir yaziyi da böyle degerlendirmek gerekiyor konusan yazilar,üreten yazilar,yazi ve dil.
Yazi dili ile konusma sanatini kendine has özellikleri vardir,her toplumun ve ulusalarin da kendi özellikleri vardir.

Dil beynimizde olusan kozmopolitik olgularin bütünüdür.Onun karmasikligi,insanlarin hem ici,hem dis,hem sosyal,hem ruhi,hem psikolojik dünyalarindan
haraketle,bireylerin bilinclerinin derinliklerine uzanmasindan gelir.Burdan yola cikarak tüm insanlarin yasadigi topraklarin her alaninda kendisine ait bir
dil yasasi vardir.Bu nedenle ki teknik dil,asimile dil,tip dili,sömürge dili,edebiyat dili,siir dili vb diyoruz.Zaten insani insan yapanda,insani doga üzerinde"toprak
üzerinde"tek hakim yapanda dildir,dil olmazsa asla.Sömürge dilini ögrenilirken,basta ana dilin mantigini kavramak ve bilmek gerekir.Diger yaniyla ise
sömürge dilde düsünmeyi gerektiri.Aksi tarzda ögrenmeye calisacagimizi dilin ortak paydasi bizim dilimizin özgürlesmesinden gecer.

Insanlik tarihi ezilenlerin tarihidir,bu kosullarda birisi de,sözlü yahut yazili dilin temel özelliklerini bilip,onu dogru okuyarak degerlendirmemiz gerekir.Dil
bir bireyin,bir toplum,bir dört parcaya bölünmüs Kürtlerin toplumsal gelecegidir.Cünkü toplumsal tarih"yazili ve sözlü" dilde yattigi icin,toplumlarin gelecegide
ondadir.Iste tam da burada hem yazli,hemde sözlü dilde tarz ve uslup önemlidir.

Iste bizimle güzellesen her sey / yine bir dostlukta /Bir ask sicakliginda/Bitmedi daha sürüyor o kavga /Ve sürecek /Yeryüzü askin yüzü oluncaya dek ( A. Yücel )

Hem ezilen bir ulusun bireyleri olarak,hem de toplumsal bir varlik olarak dilimizin köklü özelliklerini bilmemiz gerek.Örnegin A ile B'nin C'yi elestirdigini ele
alalim,A B'den daha hafif ve hatta daha uzlasmaci bir sekilde C'yi elestirdigi halde,C'nin A'ya zitlasmasi ve onun koruma ic güdüsü ile kirilmasi uslup iyi
secilemediginden bir birini koruma sahip cikmama bir kirilmaya neden olabilmektedir.Yazi dili acisindan da gecerli bir kavramdir uslup.


Sanat dili ve Yazar

Dil,dogrudan insanlarin sanati,edebiyati,muzigi,sinemasi,gecmisi,gelecegi ile ici ve dis dünyayla ilgili bir oldu oldugundan dolayi,toplumsal yasamda da üretim araclari "sömürgecilik" konumlari bir birinden fakliliklarda gösterebilir.

Cünkü günümüzde toplumsal tarih ezen ile ezilen arasinda ki ikiye bölünmüstür yada sömürgelestirilmistir "Kürt halkimizin dili yok edilince her seyi yok etmistir
sömürgecilik"bu nedenledir ki,yazi dili ve onu ortaya cikaran yazarlarda tarafli olmak zorundadir.Neden insan ürettiklerini nede bu üretim sürecin ve sonuclari
insandan nesnel olarak bagimsiz bir sekilde gelismiyor. Sürec icerisinde bunu nesnel sonucu olarak yazarin ic ve dis dünyala birlikte ,onun yasama bakis
ip uclarinida verir.Yazar ister bilincinde olsun yada olmasin,bu iletisim araclariyla kendisini yasama bakis acisiyla topluma kabül ettirmeye calisir.

Yazar,yazim sanatiyla profesyonelce ugrasan bir emekcidir.Günümüz de yiginla roman,siir,öykü,makale,vb,yazdigi halde,gercek bir aydin olamamis
entellektüeller var.Ama tek bir kitap yazarak o seviyeyi yakalamis yazi sanatinda ustalasmis aydinlar da yok degil.

Emekci halk sanati acisindan ölcüt,öz ve bicimin anlasilabilir,bir birini tamamlamasi gerekiyor.Bununla birlikte bicim sorunun özü üzerinde yükselmek
durumundadir.O halde her yazi,her makale,her öykü,yazili ebedi eseri okurken,gözlemleyecegiz,toplumsallastiracagiz.estetiklestirecegiz,bos kelimelerle
süslemeyecegiz,ayni zamanda da topluma gercekleri de yazim dilimizlede yol gösterecegiz.

Nasil ki bir heykel trasin malzemesi tas ve emekse,müzigin argümani ses ise,edebiyatin dilide Karerce sanat ,edebiyat,hayat,müzik,sinema,mizah,dil,dir

Konumuzla ne alakasi var;dil,tarz ve uslup,emek ve yoldasca seviyeli bir dil emekci dili

berdan ildan.


Ugur'lar ola Ugur Kaymaz anisina


Bir kardelen olsam,ekilsem
Simdi topragin kanayan nasirli ellerine
yagmur olsam
Güclü bir cinar agaci olsam
salsam köklerimi deniz,e
Ve deniz
Ve toprak
Ve ugur
Ve özgürlük zamanidir simdi kentler

Bir güvercin olsam,bembeyaz apak
ucsam gözbebeklerine
kanat cirpsam maviliklere
Diger güvercinlerle bulussam
randevi yerlerinde,elele
Bir deniz olsam
carmiha gerilsem celladin kan damlayan dislerinde
Dipten gelen tsunami olsam
zülüm kalelerini yiksam

Ve dost olsam o nasirli ellerinde
Can olsam
Yoldas olsam
Hewal olsam umut dolu gözlerinde bahara ucsam...

Ugur gözbebeklerinizde daim...Ugur Kaymaz daima bizimlesin.

Uğur Kaymaz Mardin Kızıltepe’de yaşayan 12 yaşında bir çocukken, bir gün evden terlikleriyle babasının kamyonunun yanına çıktığı sırada kurşunlanarak öldürüldü. Ardından terörist olduğuna dair açıklamalar yapılan Uğur, devlet terörünün kurbanı olmuştu. 12 yaşında bir çocuğun ölümünün sorumluluğunu üzerinden atmak isteyen devlet “terörist” propagandasında ısrar etti. Hatta silahlı çatışma iddialarında bile bulundu. Ama Kaymaz “ölü ele geçirildiğinde” ayağından yattığı yerin az ilerisine fırlamış terlikler devletin katliamcı yüzünün küçük birer kanıtı olarak tarihe geçti.

Sonra Kaymaz’ı katleden polisler mahkemeye verildi. Uzunca bir süreç başlamış oldu. Kaymaz ailesi ve davayı takip eden duyarlı kesimler için tam bir kaçma-kovalamaya dönüşen bu süreçte, duruşmalar güvenlik gerekçesi ile Mardin’den Eskişehir’e taşındı. Aynı süreçte ancak “mülkün” temeli olabilmiş adalet kapılarını bir kez daha topluma kapadı. Devlet terörünü aklama kurumu olarak işletilen mahkemelerden dışarıya bilgi sızmaması için duruşmaların halka açık işletilmesi mahkeme kararıyla ve sözde kamu yararı için yasaklandı.

Sermaye düzeni içeriden dışarıya bilgi sızmasını, mahkemelerde dökülen pisliklerinin kamuoyuna duyurulmasını engelleme çabasına dalmıştı ama, içeriden dışarıya leş kokuları sızıyordu. Kapıların altını tıkasalar, bütün anahtar deliklerini, pencereleri, havalandırmaları da kapasalar engelleyemedikleri bir çürüme kokusuydu bu. Dışarıda mahkemenin sonucunu bekleyen, Uğur Kaymaz’a sahip çıkanlara sıkılan biber gazını bastıran bir kokuydu. 2004 Kasım’ında katledilen Kaymaz’ın katilleri, cinayetin üzerinden 3 yıl bile geçmemişken aklandılar. Böylece sermaye düzeni bundan sonra yeni cinayetlerin önünü açacak tarihi bir içtihat yaratmış oldu: “Bu ülkede Kürt öldürmek suç değil! Kürt öldürmenin cezası yok ama Kürt olmanın cezasını Kürt olan ölü ya da diri çekmek zorunda!”

berdan ildan

21 Şubat 2009 Cumartesi

Kapitalizmde Korku


Kapitalizmde korku her seyden önce burjuva psikanalistlerin tersine,bireyi Marksist diyaletik yöntemi kullanarak
ele almislardir.Bu bicimiyle de bireyi toplumsal üretim sürecinde ve üretim iliskilerinde bagli olarak ele aliyor.
Kapitalist is bölümünde birey nasil kendine ve topluma yabancilastigi,korktugu ve hem insanligina,hem de
tolumsal is bölümünde ki kendi irkina karsi yabancilasmayi ve beraberinde kendi ürettigi metanin kölesi oluyor.
Toplumsal yasamini idame ettirmek icin,egemegini sermaye satan ve bunun icin sadace yasamini devam
ettirebilecek kadar ücret alan bir modern köle.Kapitalist üretim iliskisinin yarattigi birey.Bireyin kapitalist
üretimde ki rolü ve toplumsal iliskileri,kapitalist sömürü,kapitalis yasalar,devlet erki,devletin siddeti,rekabet
ve issizlik.Sonuc metalasma,yani yabancilasma.

Kapitalist korku nasil doguyor:kapitalist üretim bicim ve iliskileri,devletin rolü,toplumsal düzenin sac ayaklari
tüm kurumlariyla nasil calisiyorlar.Yasamimizda ve aylik,günlük iliskilerimizde bize yansimalari,davranislarimiz
yönlendirmesi ögrenme bakimindan korku yani kapitalist korkuyu kapitalistlerden ögrenmek gerekiyor.Iste bu
kitap uyumdan,avrupa isci hareketi deneyimleri,yenilgiler,ezilenlerin biliclenmesi ve hala sinifa karsi sinif eksenli
bir hatta ki hatalarimiz nelerdir.Bu kitap akedemik düzeyi yeni genc isci ve emekcilere dair,agir bir kitap degil
bir ilkokul egitmeni gibi a,b,c yani sosyalizmin alfabesi gibi.Insanlarin düslerinde hep korku vardir,bu cesitli
görünümler olabilir,ölüm korkusu,is kazasi,trafik,devlet terörü,yada emekcilerin haklarini savundugun icin
Süleyman Yeter gibi iskence katledibilirsiniz.Iste korkularimiz cok cesitlilik arz edebilir,tüm bunlarin kaynaginda
ezen ile ezilen arasinda ki o cizgi var.Iktidar mücadelesi.Örnegin aclik,isgal ve savastan dolayi Karliova ilcesinden
Istanbul'a gelen,sendikasiz,sigortasiz kot taslama atolyelerinde Silikosiz gibi ölümcül hastaliga yakalanabilirsiniz.
Kim suclu ? Tabiki onlari ölüme yollayan her kes sucludur.Bu da konusma korkusudur ta ki ölenlerin ölümden
korkmasi gibi simdi ölüler kapitalistleri teshir ediyorlar Karliovanin ücra kösesinden iste Kapitalist korku'ya bir
somut örnek.

Bireysel acilar toplumsallasiyor,rakabetin,asagilanmanin,alinterinin,saldiganligin,acligin ve sefaletin tek kaynagi
kapitalizm nasil hasta bireyler ve toplum yaratiyor.Marks derki"bilincimiz toplumsal varligimiz degil,toplumsal
varligimiz bilincimizi belirler.Iste Kapitalist Korku egemen kapitalist meta iliskilerinde birey ve bireyciligin neden
önem verdikleri somut yanitlar var kismen kitapta.Gercek kurtulusun ancak ve ancak iktidari ezilenlerin
faliyetleri,birligi kapitalist korkuyu yenerse basaracaktir.

Insanlik icin bilim,bilim icin sanat,sanat icin emekci politika.

berdan ildan

20 Şubat 2009 Cuma

Mavi Tren


Berdan son kez annesinin yanaklarindan öptü,bir kardelen süzüldü gözyaslari arasindan,ne mutlu bana diye ic gecirdi.Tamer
ilgiyi cekmis olacak ki son kez
-Amca anneni neden o kadar öpüyorsun dedi
-Berdan Tamer'e dönerek anamin sözünü ilk kez beni mutlu etti de ondan dedi.

Ey ömrünü destan gibi yürüyenler/Yasayanlar kimdir gercekten/Ölen kim/Yasarken bile tükenenler ki/Yoksa/Cekilip tarihin
burclarina/Bayrak bayrak ölümsüzlesenler mi.

-Tamer cabuk gel Berdan amca emi'dedi.
-Berdan Tamer'e döndügünden dolayi,ananin bakislari boslukta bir yildiz gibi kaldi.

Berdan Tamer'e dönerek "sen akilli ol,annenin dediklerini bir bir yapmalisin,nenenide sakin üzme,ancak benim ne zaman gelecegim
belli degil.Berdan bunlari söylerken,Tamer ne icin,nereye gittigini hala kavrayacak düzeyde degildi,bir cift güvercin havalindi
tel örgülerin arasinda ki o mahalleden.Aglamak istiyordu lakin yapamadi,gözleri nemlendi.Birden konuyu degistirdi.

-Annesi Tamer'i kucagina aldi
-Hoscakalin dedi son kez Berdan.
-Tamer nenesinin sol omzunu tuttu.

Haydarpasa gari olagan bir gün yasiyordu,turnikelerin yaninda bir kadin etrafi kolacan ediyordu.Her haliyle birini bekledigi kesindi.
Biri biri ardina gelen ve kalkan trenler bir kossuzturmacadir yasam o tren garinda.Dogu experisi perona yanasmak üzereydi,son
kez merdivenlerin basinda durup masmavi denizi,ekmek arayan martilari,Sarayburnu'nu,Topkapi Sarayini,Süleymaniye önlerine
bakti.Hizla geriye gidecegi perona dogru namuslu adimlarla yürümeye basladi.Bir an gözü turnikelerin yaninda ki kiza takildi.
Bir kac adam kadininin etrafini sarmislardi,kadin direniyordu,iste bu direngenlik bir gün bize özgürlügümüzü getirecek dedi.

-Adamlar kadini apar topar gözaltina aldilar,turnikelerin yaninda ki kadin direniyor,bize gücünüz yetmez.
-Berdan yardim etmek istedi,ancak gidecegi o tren son sansiydi.Bir gün mutlaka kimse bizi böyle teslim almayacagi bir ülke
yaratacagiz,her kesin mutlu oldugu bir ülke.

Tren perona yanasti,kondoktör son hazirliklarini gözden gecirdi,trenin kapilarini kapatmak icin uzun uzun düdügünü öttürdü.Sonra
bir bir kapati kapilari,hizla son kapiya ulasti.Orda son kez bir daha düdügünü caldi,sonra sol elinin isaretiyle makiniste tamam
isareti yapti.

Tren,agir agir yerinden hareket etmeye basladi.

Haydarpasa ne filimlere,ne romanlara,ne direnislere konu oldu.Bu gün ne yolcularini yolcu edenler,sadece Berdan'i yolcu
eden ona direngeligi asilayan o turnikelerin yaninda ki kadin vardi.Berdan ve direnen o kadin.Biri özgürlügün pesine takilip
o ugurda bagdas kurmaya gidiyordu,digeri turnikelerin yaninda gözaltina alinan o kadin ise ülkesini yagmalayanlarla büyük
bir sinava hazirlaniyordu.Kim kazanakcak.Tabiki direneler hep oldugu gibi.

Trenin ani ritmiklerle hareket etmesiyle birlikte,Berdan ve Turnikelerin yaninda ki kadinin bakislari bir birinden tekrara koptu.
Artik Berdan sevdiklerinden gittikce uzaklasiyordu,günes ülkesine kavusmak icin.Bu uzaklasma belkide özgür bir ülkenin
belkide farkli bir yakinlasmasinin arzelendi.Peki bu mavi tren de ne degisti,o saatten bu anlara ?Sevda,ask,özlem,umud,
özgür bir ülke,sömürüsüz bir yarin ve mücadele dip diri tuttuk o düsleri bu Mavi Trenin icinde.

Tasidik ihaneti,acilari,sevdaligi,vatani,umutlarimizi bir cocuk tazeliginde hep diri tuttuk.Fiziken sevdiklerimizden ayrilmis
olabiliriz bu yeni umutlarin ilk basamagidir,bu kavga,bu mavi tren,sevdamizin ve ülkemizin kurtulusuna giden ilk mavi
bir kustur gagasinda ASITI olan.Bu son sözleri düsünürken yüreginde bir aci hisetti.Turnikelerin yaninda gözaltina
alina o kadin gözünde tüttü.

Berdan'i artik bekleyen sonuna kadar turnikelerin yaninda ki o direnis ugruna mucadeleydi...


berdan ildan.

19 Şubat 2009 Perşembe

Vaktimiz yok onlarin mahtemini tutmaya


Yasamlari Heserbaba'nin ögrettigi manifestodadir.Onlarin yasamlari,bize ses,yumruk,isik
tutuyor ve zülme karsi dövüskenligi emrediyor.Savasmayi,eskiyi yikarak yeniyi kurmayi,
bu köhnenmis dünyayi gökkusagina cevirmemizi emrediyor.


Tarih kendi idaaleri ugruna savasanlarin eylemlerinden baska bir sey degildir.Ve biliriz ki,insanlik tarihinin özü,
siniflar ve ulusal özgürlükleri tarihidir.Ve yine biliriz ki devrimler tarihin lokomotifleridirler.Insanlik ailesini ileri
götürecek devrimcilerin arkalarinda biraktigi iz düsümleri bizi isik sacar.Tarih yazarlarinin sabirsiz ve gayretkeslikle
"kahramanlik" öyküleri yazmasina gerek yoktur.Durun baylar,devricileri kendi tarihlerini kendileri yazarlar.Devrim
o tarihin hükmünü bir verecektir.Siniflar ve ulusal özgürlükler tarihi muazzam gücüyle ve dogrudan bu savasimda
tereddütsüz yer alan ve katilan devrimcilerin kanlariyla yazilidir bu tarih.Devrim ve sosyalizmin gönüllü halk
kahramanlari ve neferlerinin ölümsüz ve insanlik bilincinden silinmez olusu bundandir.

Evet,insanligin özgürlük ve sosyalist caginda yeni,sinifsiz ve essiz bir insanlik toplumu ve gelecegimiz ugruna
yasamin her alaninda savasarak ölümsüzlesen sehitlerimiz,devrim ve sosyalizmin paha bicilmez yoldaslari.Ve
insanligin bu yükselen bu onurlu degerlerimizi,tarihimizin dinoma taslarini olan maesrolarimizi belleklerimizi
sayfalarina kaziyalim,unutmayalim,unutturmayalim.Onlar gelecegimizin nihai kilometre taslarimizidir.

daiam bizimlesiniz-daima sizinleyiz


berdan ildan

18 Şubat 2009 Çarşamba

Hepimiz katiliz


Sömürgecilik Bir Sistemdir..

Reseau Jeanson üyelerine karsi askeri mahkemede acilmis bulunan davada sanik ve
avukatlarin desteklemesi amaciyla 121 yazar ile sanatci,oyuncu,gazeteci ve ögretim üyeleri
tarihe "121,ler manifestosu"adiyla bilinen 1960 tarihli bu önemli kitabi Karer.info okuyucularini
sömürgeci rejimin aydinlarinin Fransiz burjuvazine karsi verdikleri amansiz mücadeleyi ve bedeli
anlatiyor bu Hepimiz Katiliz belgesi yazari ise caniyla basiyla,ac ve issiz kalarak Cezayir halkina
destek veren Jean Paul Sartre.
Ilginctir bu 121 kisiye kimliklerine bakilmadan calisma yasagi,seyahat kisitlamasi,memur olanlar
ise islerinden atildilar müthis bir bedelin basegmez kahramanlari.
Sömürgeci savas cigirtkanliginin yükseldigi ülkemizde aydin tavrinin nasil olmasi gerektigini
ve bu ugurda bedelin nasil ödenildigi anlatir,bu bizim gercek namuslu aydinlarimizi dista tutuyorum.

***

Fransa,da son derece (1960) önemli bir hareket gelisiyor.Cezayir ic savasi,nda yeni bir dönüm
noktasi,bizi bizi alti yildan beri sürmekte olan krizi unutmaya degil,görmeye ittigi bir anda,Fransiz ve
uluslararasi komuoyunu daha iyi bilgilendirmeye ihtiyac var(bizim aydinlar böyle yapmadilar hic)
yada kendimizi zorunlu hissediyoruz.
Giderek Cezayir isgaline ve savasa katilmayi redden ve Cezayir halkiyla dayanismayi gelistiren
her kesime sorusturma aciliyor,ya haps oluyor ,yada mahkum veyahut isten atiliyor.Bu amaclari
karsi tarafca tahrif edilen yada aslinda görevleri bu insanlari savunmak olanlarca durum masum
gösterilmeye calisildigi icin,genelde anlasmamaktadirlar.

Ne var ki iktidara karsi olan bu direnisin saygiya deger oldugunu ifade etmek yetmez.Onurlari
ve gercege iliskin düsünceleriyle hareket eden insanlarin protestosu olarak gündeme gelen bu
direnis,icinde varolandugu kosularin ötesine gecen ve olaylarin baslangic noktasi ne olursa
olsun,yeniden ele alinmasi gereken bir öneme sahiptir.

****

Cezayir,liler acisindan,askeri,diplomatik araclarla sürdürülen savas,ta kesinlikle cift anlamlilik
söz konusu degildir.Bu bir Ulusal Bagimsizlik Savasidir.Pe ki bu savas.Fransizlar icin ne anlam
ifade ediyor.Yabanci bir ülkeye karsi yürütülen bu isgal hareketi olarak görür aydinlar.
Daha da ötesi bu savasi ve isgali yürütülürken Fransa herhangi bir tehdit altinda degildir.
Fransiz olmamak icin savasiyorlar.
Bu safasin bir Fetih savasi,üstelik irkciligin eslik ettigi emperyalist isgal oldugunuda söylemek
yetmez diyorlar aydinlar.Cünkü her isgal ve savas hareketi yasasi geregi böyledir.
"Gercekte devlet,temel bir tecavüzü ifade eden bu isgal karariyla,en temel insanlik
onurunu ayaklar altina almistir.topraklari isgal edilen halklarin direnmesi mesrudur derler
Fransiz aydinlari(bizimkiler böyle demezler)kendisine karsi gelenleri polisiye ve komplolarla
temizlik hareketine girisir Kontgerilla yöntemleri Cezayirde cok kullanildi,bizde ki gibi.

*****

*Bizler Cezayir halkina karsi silah kullanmayi reddedenlerin tavirina saygi duyuyor ve tavri hakli
buluyoruz.
**Bizler ezilen Cezayir,lilere,Fransiz halki adina yardim ve destek sunan Fransizlarin tutumunu
saygiyla karsiliyor ve hakli buluyoruz.
*** Sömürgeci sistemin yokedilmesine katkida bulunan Cezayir halkinin davasi,
bütün özgür insanlarin davasidir..Imzalar yüzyirmibir kisi.
Hepimiz Katiliz..Belge yayinevi...yazar Sartre

17 Şubat 2009 Salı

Devletin Kürt cocuk avi


Secimler öncesi devletin ilan ettigi"topyekün sürek avi" projesi Kürdistan'da uygun bicimlerle derin ergenekon
AKP tarafindan uygulanacagini oval ofisci Fettullahci zennejiler tarafindan pratik olarak gördük.Generalkon
baskani,topyekün savasi yeni bicimiyle ve "ic harekatta Kürdistan ile sinirli kalmayacagi" nida biliyoruz.
Subat ayi öncesi ve sonrasi her zaman ki polis komplolarina belli basli metrapol kentlerinde özel de Bursa'da
DTP adayi Serpil Aslan tutuklanmasi ve DTP adayi ile dayanisma sergileyen ESP'ye yönelik kontr-gerilla vari
devlet saldirilari terör gerekcesiyle kusatmalarla devam ediyor.

Diger yandan uluslararasi komplonun 11.yildönümünde nedeniyle Bati ve Kürdistan kentlerinde kepek kapatma
eylemleri ve gösterilere vahsice saldirildi.Diyarbekir,Adana,Istanbul,Izmir,Mardin'in cesitli yerlerinden onlarca
Kürt cocuk gözaltina alindilar.Subat ayi boyunca tam bir sikiyönetimi aratmayan yetkiyle donatildilar,caddeler
sokaklar,terminaller,otobüsler,tren garlari ve il cikislarinda yüzlerce polis ve özel tim nokta karakollar kurdular.
Kimine kimlik sordular,kiminin üstünü aradilar,kime top dagittilar.Rastgele cocuk avina ciktilar."kadin ve cocukta
olsa gerekeni yapin diyen"cocuk simsarcisi Tayyip ve Emine Erdogan Kürt cocuklari icin timsah gözyaslari bile
dökmediler.

*Adana 35 kisi tutuklandi 8'i cocuk.
*Diyarbekir'de 30 kisi tutuklandi 10'u cocuk
*Mardin'de 19 cocuk tutuklandi
*Istanbul'da 2'i cocuk 5 kisi tutuklandi
*Mersin'de 9 cocuk 23 kisi tutuklandi.
*Bursa'da 4 Esp'li tutuklandi

Son yedi ay icinden AKP 251 Kürt cocuguna ceza yagdirdi.AKP siyonistler gibi ilk Kürdistan cocuklari vurdu.Hangi
gerekceyle olursa olsun polisin yakaladigi yada ceza yagdirdigi cocuklara sahip cikmak bir insanlik görevidir.Savci
sadece Kürt cocuklari olduklari icin ceza yagdiriyor.Ne hitmetse Ergenekon pasalarini GATAKULE ile serbest
birakiyorlar.Gözaltinda cocuklara iskence yapanlara sessiz kalmayalim.Gözaltina alinan cocuklar sartsiz kosulsuz
derhal serbet birakilmalidirlar.

Atesin,günesi ve barikatin cocuklarina özgürlük.


berdan ildan