29 Eylül 2009 Salı

Yeryüzü askin yüzü oluncaya dek XXIII


yarın devrim olacakmış…

iyi güzel de

gözlerin nerede


nerede

ruhumu sarsıp duran

çingene gizi gibi

kendine isyan saklı ellerin


neredesin söyle….


hangi haylaz çocukların

peşine saldın bu kez

sevmeyi


hangi zamanda dönecekler

seni

seninle

sen olmadan

beklediğim yere


bak

yarın devrim olacakmış…

aşk halindeyim

söyle

oraya geleyim


dünya şimdi

senin olduğun yerde..Ey tutuklu yanlizligim hey,tas duvarlar,tel örgülerle cevrilmis sol yanim.Sana gözyaslariyla görülmüstürü yolluyorum gagasinda ki

mektupla.Yarin devrim olacakmis analar,salin gözyaslarinizi siire,mavi limanlara,cocuklarda gelsin bayram yerine artik,kasirgalardan sonra öfkeleri ile.

Mum yaksinlar dokuz defa,saat dokuzda,dokuz gece,dokuz gün,dokuz ay ve dokuz köyde halaylar cekilsin yarin devrim olacakmis.Dokuz cocuk aglasin,

dokuz Munzur dogsun,dokuz sokaga bayram gelsin.Biliyorum hiclesmektir yanlizlik,ölümdür F-tipi zindanlarda;Bu ögrendim zindan da yatarken sol

yanimla beraber.Oysa sen simdi evinde kendi ocaginda devrimi düslemeden demli bir cay koyup fincana bizide umursamadan,bütün düslerin de

devrim olmadan yapmacik asortik kelimeleri seciyorsun bilgisayarinda.Voltadayim Madrid km beste.Zuladasin Franco'nun iti.Büyük insanlik teorik ve

pratik tezahürün feodal kalintilariyla kareri bayram yerine cevirmeden sapitan bir sarhos gibi kutsamakta kafirleri yeni sözcüklerle.Diz cökmüs bu

soysuzlasmanin teorisini yapiyorlar,dostluk,paylasim,kardeslik,sahiplenme yok bu cocuklari zindana tikayanlarin tüm dünyada aynilar.Oysa biliriz

yüregi bayram yeri olmayanlarin düsüde baskadir.Yarin devrim olacakmis siiir kitabini ele gecirmenizi ve evinizde bir örgütsel döküman da biriktirmenizi

tasfiye ederim.Yarin devrim olacakmis.sedat senoglu ceylanyayinlari.





Berdan ildan.madrid zindani.1 Eylül 2009...Sedat Senoglu F-tipinde tutuklu bir sair zindan da

Min dit...film


dünyaya gözlerini actiginda
kanlar icin
ve sabah
ve safak bir baska dogdu
eli annesinin memesindeydi
dogdugunda ilk adini o
söyledi
benim adim roni
olur dedi anne
canim hos geldin

bir kösesinde postal
digerinde cop
ve ötekinde silah
sonra gazbombasi bulunan
siddet dörgeninde bakiyor bize

gözlerinde kusatilmisligin
korkusu
yüzünde sabirsiz bekleyislerin
burusuk bekleyisleri var gibi

ertelenmis bir baharin
kacirilmis ucurtmalarin
hüznünü yasiyacak sanki

dörtgen karelerini parcalamaya
niyetli
bir safagin dingin denizleriyle doldur
avuclarini cocuk

sesini ucurtmalarin ipine sal
özlemlerini sürgün kentlerde büyüt
yelkenleri maviye dogru sür roni

sen düslerini molotfla cocuk
kavgayi ve korkuyu büyüklere birak
bir safya aciliyor cocuk roni
defterleri özgürlük dolu
Ey tutuklu yanlizligim Madrid zindanlarinda,tas duvarlari,tel örgülerle cevrilmis sol yani Kürdistan diyesi geliyor,öyle bir haldeyim ki bedenim
cirilciplak Amed surlarinda,sabah ezaninda yatarim upuzun.Madrid önlerinde öyle mahsun,öyle zamansiz ki Min dit San Sebastian kentin de
sömürgeci savas magduru olanlarinda Madrid'e tutuklu bulundugu Ispanya'da bizi anlatan film yarisacakti.Sürgün bir ülkede tutsak olup
filmi degerlendirmek nasil bir duygu gözyaslariyla savas magduru cocuklari anlatan film cocuklarin öldürüldügü,katillerin serbest birakilip
tas atan cocuklarla zindanlarin dolduruldugu bir dönemde Evrim Alatas ve Miraz Bezar'in yazdigi ve sömürgeci rejimin yok ettigi Kürdistan
cocuklarinin oynadigi film Min dit.Analarin göz yaslarini beyaz tülbente sardiklari gökyüzünde,düslerini mavi limanlara sürdükleri ve barisa
karsi genaraller cetelerinin savas nutuklari attigi bir dönemde bizleri kiminle baris aldatmacalarina bir yanittir bu film.Önemli olan süreci
cok iyi anlatimlarin degildir,önemli olan kiminle baristigindir.Baris cigliklarinin kan bastirilmaya calisildigi bir sürecte sömürgeci rejime iyi bir
yanittir gecmise yolculuk Min Dit filmi.Kendi cocuklarini Katalanlari yok eden bir ülkede genclik ödülü aldi film.Oysa cocuklar katledilmeye
savaslar yok etmeye devam ediyor hala Ispanya'da

berdan ildan.Madrid III Valdemoro.

Böyle buyurdu Zerdüst...kitap


Otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü ardına bırakarak dağa çekildi Zerdüşt. Dağda on yıl zaman zarfında, bıkmadan, usanmadan hep ruhunu dinledi... Ve sonunda içinde, gönlünün derinliklerinde bir değişiklik duyumsadı. Günlerden birgün yıldız, aydınlatacak bir şeyin kalmasyadı yazgın ne olurdu? On yıl varki buruya mağarama çıkıyorsun. Eğer, ben, kartalım ve yılanım olmasaydık, ışığından ve yolundan bezerdin. Fakat her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık ve bunun için seni kutsadık.
Bak! Ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım. İnsanlar arasında, akıllılar deliliklerine; fakirlerde zenginliklerine kavuştuğu o derin sevinci tekrar yaşatmak için armağanlarımı paylaştırmak istiyorum. Bunun için aşağılara inmeliyim. Nasıl ki sen, cömert yıldız, akşamları denizin arkasına iniyor ve arkadaki dünyaya ışık götürüyorsan, ben de senin gibi, inmek istediğim insanların arasına girmek istiyorum.
Ey, en büyük mutluluğu bile kıskanmadan görebilen tek göz, beni kutsa!... Taşmak isteyen kadehi kutsa ki içinden su, altın gibi aksın ve mutluluğun parıltılarını her tarafa saçsın.
“Bak, bu kadeh yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor.” Zerdüşt’ün on yıl sonra insanların arasına karışma isteği ve dağdan inişi böyle başladı.

Bu kitap ki herkese göre ve kimseye göre degil der Nietzsche.!5 Ekim 1844 yilinda Leipzig dogumludur.Höcken köyünde yasayan bir papazin ogludur.Dogumu
Prusya krali dördüncü Fredrich Wilhelm'le ayni günde dek geldiginde ön ismini öyle takar ailesi.Ama Nietzsche Polonya'li oldugunu söyler.1858 yilinda ilk dergisi
Gemenia diye bir edebiyat dergi girisimi yapar,kendi siir ve anlatimlarini burada yayinlar.Yunan filozoflarindan Sokrates'ten önceki mitolojik kahramanlari olarak
görür,Heralitus,Empedokles'den dahice söz eder 3 Subat 1883'te Zerdüst'ün ilk bölümünü yayinlar.Günes tam Valdemoro zindanin üzerindeydi ben bu kitaba
basladigimda.Gökyüzünde ki üc kartal yer yüzünü radarliyorlardi,cünkü midelerinde büyük ihtimalle acligin korkunc boslugunu his ettiriyordu ki yer yer dalislar
yapiyorlar,gözden kayboluyorlardi bir müddet sonra.Bir ara kitaptan basimi tam hücre penceremin karsisinda ki top top calilarin arasinda ziplayarak ilerleyen
tavsana gökyüzünde ki üc kartal hisimla saldiriya gectiler diyalektigin yasasiydi bu.Siniflar kavgasida böyle:iste Zerdüst'e bu yasamda düsünsel,mantiksal olan
la mücadelenin bir ucundan sorgulatiyor.
*Umudun icinde iki düsünce vardir bir birleriyle hep hep mücadele eden.bir birlerini ezen,elestiren,asarak,sentezleyerek gelisen.Umudun icinde irade var,örgütsel,
siyasal replikler var,elestiri-özelestiri var,yüzlesme var ruhun derinliklerinde ki feodal tortular ve kücük burjuva aliskanliklarla.Sormak gerekiyor icimizde ki bene,en
agir nedir acaba yasamimizda,bu zülüm ve sömürgeci makinalasmaya karsi diyalektikce yanit olmak degilmidir be kardesler.Su pis gururunuzu yücelten nedir ya?
baylar-bayanlar,okuyanlar-okumayanlar,kapitalist delhizlerde Zürdüs gibi aydinlik arayanlar neden bu kadar alcaktasiniz bir düsünün Nietzsche gibi.Bilgelik,paylasma,kollektifcilik,akilcilik,örgütcü gibi yapacagimiz isi önce kafada yenmek Dersim delisi Sex Hüse gibi akil mi ?deli mi olamayi sorgulamak.Yoksa
verice sopayi direnenlere kapitalistler,agziniza bal calanlar sizler neyle övünüyorsunuz,bumudur insanlik,nedir sizin ayirici özelliginiz.söylermisiniz Böyle Buyurdu
Zerdüs gibi


Madrid III Valdemoro zindani 17 Temmuz 2009


berdan ildan

28 Eylül 2009 Pazartesi

Memleketimden Insan Manzaralari...Kitap


Hatice Piraye Pirayeden
Dogum yeri neresi,
kac yasinda
sormadim
düsünmedim
bilmiyorum
Dünyanin en iyi kadini
Benim karim
Bu bahiste
realite umrumda degil
.....939'da Istanbul'da tefkihane baslatip.......................................................biten bu kitap ona ithaf edilmistir giris yazisiyla basliyor.
Memleketimden Insan Manzaralari polisi,hirsizi,ihbarcisi,haini,askeri,tutuklusu,tutuksuzu,iskence direneni,emekci,ranticisi,Kürt,Ermeni
ve Mezepotamyanin kadim halklari ve anadolundan insan manzalarini anlatir bize.Anlatilanlar her zaman yani basimizdalar halbuki,göz
altinda kaybedilen,Amed'de Enis Ata,Sirnak'ta Ebubekir Tanis,Karer'de Hüseyinler,Memetler,Iskencede Süleyman Yeterler.Emekci prole
terler Ape Hasan,Insaatta duvarci Halil Ildan,Seramikci Recep,Mezarci Hüseyin Ermeni mezarliginda.Münibuscu Vado,Ayakkabici Umo,
Ögretmen Sengül.Anne Devrim,Elektirikci Ertan,Üniversiteli Berivan,Tersane emekcisi Kerim Kizilkan;E-bes yolunda kapitalis pazarlar
iste bu yasam böyle Haydarpasa garinda baslayan Memleketimde insan manzaralarinda beni ve sizi etkileyecek iki bölüm
1941 baharinda
saat on bes
Merdivenlerin üzerinde günes
yorgunluk
ve telas
Bir adam merdivenlerde duruyor
bir seyler düsünerek
zayif
korkak
Burnu sivri ve uzun
yaaklarinin üstü copur
Merdivenlerde ki adam Garip usta
tuhaf seyler düsünmekle mesgül
Kagit helva yesem diye düsündü
5 yasinda
Babamin bicakci dükkaninda
aksam ezanindan önce ciksam diye düsündü
11 yasinda
Sari iskarpinlerim olsa
kizlar bana baksalar diye düsündü on bes yasinda...devami memleketimde insan manzaralarinda sizi bekliyor.1941 Kasim ayin'in on altisi
Alman tanklari Moskova önlerinde yüzlerce tank paleti.Moskova barikatlarinda ac,susuz,silahsiz yirmi bolsevik kimse bir birini tanimiyor,
fasizme karsi savasmak sosyalizmi savunmak icin orada yirmi sekiz bolsevik emekcisi var.Klockof haykirdi yoldaslar bakin geliyorlar,genc
bir bolsevikti klockof yoldas,korkusuz"Diev caliskan anlamina geliyor adi"merhaba emekci yoldaslar dedi sin kez siperdekilere ve vedalasti
lar.Onlarca tanka karsi yirmi bolsevik sempatizani anayurtlarini fasizme ve isbirlikcilere karsi savunmak icin önderleri Klockof gibi yigit
Kujebergunof ileri atildi sakin,sessiz ve tereddütsüzdü bir adim öne cikti tam yarim saatte 16 tanki imha etti bir el bombasi vardi usulca son
kez tankin önüne yatti.Alaman tankinin altinda sehit düstü.Mustafa Sungurbey haydi yoldaslar bizleri bekliyor kavga diyerek siperden bir
kartal gibi havalandi,tankin üzerine kanatlariyla kapiyi acarak elindekini iceri birakti nazileri hakladi ve sehit düstü oda tankla beraber-
Nikolay Maglenco cephane bitince eliyle bir kartopu yapti ve onu el bombasina benzeterek son kez firlatti tanklarin önüne dogru ve tank
paletlerinin altina uzandi son kez haykirdi yasasin devrimci demokratik sosyalist cumhuriyet.Nikolay yoldas böyle sehit düstü 1941 Aralik
onaltisinda...


Madrid III Valdemoro zindani 12 Haziran 2009 memleketimden insan manzaralari


berdan ildan Madrid

Tüm hasta tutsaklara ÖZGÜRLÜK


Taş duvar, demir karyola ve yerlerde sayısız izmaritler / İnsanı serseme çeviren kurşun gibi ağır bir hava / Ranzanın karşısında kafesli demir kapı/
Günde beş kere büyük başlar bakar içeriye;
Yüzlerinde tecessüs.
'Çılgın adam, 3-5 kişi ile koskoca karanlıklar İmparatorluğuna kafa tutan adalılar.

Burjuvazinin 21 yüzyilda gerilesmenin doruga ulastigi Emperyalist küresel yeni dünya düzeni ezilenlerin iktidarlarina alternatif olmalari icin
dünya sahnesine cikmasiyla 21 yüzyilda ezilen milyonlarin kutup yildiz oldu proletarya.Ezilenlerin marksist-leninist partileri sosyalizmin kay
bedilen perestijini yükseltmek icin mücadeleyi en zor sart altinda ilmik ilmik örerlerken fasizmin enagir saldirilariylada karsilasirlar iste ceza
evlerinde ki onbinlerce devrimci-komünist ve yurtseverin sayisinin ne artigini düsünmek gerekiyor.Iste böylesi bir sürecte politik devrimci
tutsaklarla dayanismada bulunmak bir insanlik görevidir.Iste
Onlarca hasta tutsak ölümü bekliyor !!!!I


Mustafa El Elçi, Gurbet Mete, Hasan Kert, Beşir Özer, Recep Çelik, İsmet Ablak... Bu altı isim sadece son altı ay içerisinde hayatını kaybeden tutsaklara ait.

Samet Çelik, Aynur Epli, Bekir Şimşek, Erol Zavar, Gazi Dağ, Gülezar Akın, Halil Güneş, Halil Yıldız, İnayet Mete, İsmet Ayaz, Menduh Kılıç, Nizamettin Akar, Yusuf Kaplan, İzzet Turan, Mustafa Gök, Nesimi Kalkan, Rasim Aşan, Remzi Aydın ve Güler Zere... Bu isimler ise sağlık durumu gittikçe kötüleşen hasta tutsaklara ait. İkinci gruptakiler tahliye edilmedikleri her an listenin diğer tarafına katılmaya bir adım daha yaklaşıyor. Hasta tutsaklar arasında öne çıkan bir isim olan Güler Zere’nin durumu ise, devlet kurumlarının devrimcilere karşı nasıl bir pervasızlık içerisinde olduğunu göstermesi bakımından son derece önemli. Devrimci ise yok

edilmelidir.Ergenekonculari,Erbakacilari Gatakülle ile tahliye edenler devrimci tutuklulari canli canli katletmeye devam ediyor.



Aclik,sefalet,yoksulluk,savaslarla,cevre ve doganin tahrip edilerek büyük insanligin yok edilmeye sürükleyen emperyalist-kapitalist ve fasist

yeni dünya düzeni insanligin kurtulusu icin mücadele eden devrimcileri,sosyalist yurtsever ile komünistleri cezaevlerine tikayarak,tel örgüleri

yükselterek,devlet terörü ile güvenlik yasalari,anti terör yasalari vb adi altinda en demokratik hak ve kazanimlarada tahammüösüzdür.Bilmeliyiz

ki F-tipi ve Guantoma ve Ebu Garib'e haps edilmek istenen Güler Zere,Erol Zavar,M.Ali Celebi ve tüm politik tutsaklarin özgürlük düsüdür.Eperyalist

saldirganligin yeni adi olan tecrid ve yok etme saldirilarina karsi hasta tutuklulara destek ol omuz ver,dayanismani yükselt,siir yaz,mum yak,mektup yaz,imza at,eylemlere destek ver.Bu yok edilen senin gelecegindir gelecegine sahip cik..





İŞkencede GÜnlerce
ÖzgÜrlÜk Mahkumları
Sayısı On Bİnlerce
ÖzgÜrlÜk Mahkumları


KelepÇelİ Ellerİ
Kollarında Zİncİr Var
Haykırıyor Dİllerİ
Zİncİrlerİ Şakırdar


AkŞam BoŞ Duran Saha
Zİndan Oldu Sabaha
Kİmİsİ Çocuk Daha
ÖzgÜrlÜk Mahkumlar


Sİzlerİ Tutan Onlar
Onlara Yakın Sonlar
PeŞİnİzde Mİlyonlar
ÖzgÜrlÜk Mahkumlari








Hasta tutsaklar serbest birakilsin

Tüm politik tutsaklara özgürlük...





berdan ildan..27 Eylül 2009 Madrid

Meme Alan Destani...Kitap


Her di nalim Şev û rojan, meger ez Eyyûbim ez
Hêstiran her vedimalim, meger ez Yequbim ez

Bigirin dest ji me bêrûn, kul û derdan ku yek in
Wer bi pêçin bi cefayê xwe, ku ez mektûbim ez

Hindekî xem hene daîm li min ew vêk dikevin
Ez nizanim ku bi çav wan çi qewî mehbûb im ez

Xem, telebkarê meye, em xo telebkarê dîyar
Weh tilismê telebim ez, talib û metlûbim ez

Eceb îqbalî ji bo min nihe “ Xanî “ ku li bal
PadîŞahê xem û derdan, wehe ez merxûbim ez..Ehmede Xani

Meme alan destani yüzyillardir sömürgeci saldirilarindan illegal mevzilere cekilerek Dersim daglarinin laci asarak Karer'e kadar
dilden dile klamlarla,dengebejlerle,cirokllara kadar yüz yillardir sözlü bölgesel farkliliklarda göstererek günümüze kadar ulasir.D
ünyada ki Kürdoloji bilimcileri arastirmalarina konu olur Meme Alan Destani.Fransizca,Almanca,Ermenice,Ingilizce,Farsca ve Ar
apca olarakta basilir.Ehmede Xani mem ü zin'i bundan etkilenerek yazmistir.
"Bu meyva ke sulu degilse bile
Kurmanci'dir bu kadar isler
Bu yavru ki nazli degilse bile
Tufandadir,bana fazlasiyla sirin görünen
Bu meyva leziz degilse bile
Bu yavru bence fazlasiyla azizdir
Sevimlidir o,hem giysileri,hem küpeleri
Kendi mülküdür,emanet degildir hic biri
Sözcükler,anlatimlar ve anlatislar
Söz kuruluslari,isaretler,yazismalar
Konular,maksatlar ve öyküler
Imlemeler,düsüncelere ve övgüler
Bicim,anlam,sözcükler ve niteleme
Ödünc almadik asla onlarin hic birini
Fikrin ürünleridir onlarin hepsi
El degmemis gelinlik kizlardir onlarin hepsi Ehmede XANI..Cizire-i Botan.
Kitapta ki anlatimlar cocuklugumuzda analarimizin bize anlattigi unutulmus masallarin mistik dünyasinda tasiyor anlatim bize tanidik
geliyor su hikaye gibi;Bir zamanlar iki kardes varmis Hystaspes ile Zariadres adinda.Bu iki kardesin iki cocuklari varmis Hystapes Medya ülkesini
hükmüne baglamis Dicleden Firata kadar tüm Kürdistan alanini egemenligi altina almis,Dehak ve Demirci Kawa'da ki nehir yukarisinda Marata ülkesi
nde cok güzel bir kiz varmis Odatis adinda.Odatis bir gece rüyasinda Zariadres'i görüp ona asik olmus.Ayni sekilde de Zariades Odatis'I rüyasi
nda görüp asik olmus,ikiside tipki Mem ile Zin gibi kara sevdaya tutulmuslar Zariades Odatis'in babasi Homates'in yanina bir elci gönderir kizin
istetir ama kizini vermez ! Cünkü hanedanligini devam ettirmek icin erkek cocugu yoktur ve asiretten biriyle kizini evlendirmek ister okumak isterse
niz Meme Alan Destanini oradan devamini okuyun ve ben ikidir okudum
"Iki yüz Zin ve Sirin bir kilin etmez
Ne olur bizi Ferhat ve Meme sanan
Yunan antik caginda ki mitolojik öyküler ezilen halklarin ortak kaderini cözümlüyor.Kitap tam olarak kendi tarihsek gercekligini ask gibi
zindanlarda daglara zilgit cektiriyor tek solukta biten bir türkü gibi Veldemoro Ispanya ic savasinda partizanlari barindiran Horoma
vadisidir türüküsü gibi kitap

10 Haziran Madrid III Valdemoro zindani


berdan ildan

26 Eylül 2009 Cumartesi

Baba yüzmeye gidelim mi ? Günlükten


Baba bana bir kitap oku icinde sen olan.Uzak bir sey olmasin ama,kimse de tutuklanmasin,baba havuza
gidelim mi
Tam otelin esiginde söyledigi bu cümleydi
Sivil polisler geldi
Havuza az kalmisti
Havuzdan söz etmek belkide en pis cümleydi
Söylesenize siz olsaydiniz dört yasinda ne
derdiniz ?
Mümkün mü tatil yapmak
Babanizla hemde
Aptal sivilde simdi sirasiymiydi gelmenin
Havuzun tam yanina yaklasmisken
Namlunun ucunu gösterdiniz bize
Anlasilan sizin cocuklariniz yok
O yüzden namlunuzu bize cevirdiniz
Babamizi kelepceliyerek

Tatil ayidir diyenler
Oniki ay calis iki hafta tatil
Izinin adi urlaub
Saka saka
Sizi acitmak icin söyledim
Bana bir hikaye anlat ki gercek olsun.Yada havuzun icin babamda olsun ama ben dail.

Sana ne anlatayim
Kahramanim sizlersiniz benim
Iki özge can
Üc saat korkarak ucan
Yüregi agzina gelen
Korkak bir tavsan gibi

Yazdikca bu bilgisayar
Baba yüzmeye gidelim olarak anilacak
Mayisin on sekiz kizilliginda
Ve arifesinde Temmuza direnisler

18 Mayis 1972
Diyarbekirde ögleden sonra
Iskencede direniyordu
Cocuklari düsünerek mühtemelen
Biyiklari göz altinda daha gürlesmisti
Eline kalemi aldiginda hangi satirlari
yazdi Cemil Kaypakkaya baba diyerek baslayan son mektubu ile
onu hep o direngen sapkasiyla bilecegiz.

6 Mayis 1972
Üc hercai menekse gülümsüyordu
Tipki Ispanya ic savasinda direnen Neruda gibi
Gülümseyerek ücüde sehpaya yürüdüler
Lugatlarinda aglamakli halleri yoktu hic
Son kez baba diyerek yazdilar son sözlerini
Ücüde
Bize
Merhaba demek kaldi

Tutuklandigim andan itibaren aclik grevine basladi
Son kez sigarasini o kiyida icti
Üzülmedim desem valla yalan olur.Ellerimi kelepceleyip götürdüklerinde bilinmeyen
bir yere,dudagimda ilk tezgahtan gectigim gün gibi direncli bir gülümseme vardi.
Selam yolladim size Bonadias,üzüldüm diyemem,son cümlen baba havuza gidelimdi
cünkü.

15-16 Haziran
Son hizla arabalar köprüden geciyorlardi
Martilar balikci teknelerinin ardinda uzun kuyruk olusturmuslar.
Arkadasina ihanet eden son cözülmelerini yapiyordu.
Sapkali pis genaraller yeni darbe planlarini devreye sokuyordu
Aci,ihanet,
Grev
Direnis
Ve
Barikatta mavi tulumlu kizil sapkali isciler direniyordu.

2 Temmuz aseton kokusu saliyordu kanli sehre
Pirsultan son kez direncekti
Temmuz ölüm sessizligine büründügünde
Madrid zindaninda
F-tipi hücrede
Sikili yumruk siir okuyordu
Gözyaslari duygu yüklüydü

Kusatilmis baris sözcüklerinin arasinda tutuklandi
Ama
Halkina
Yoldaslarina
Kizil bayraklara güveniyordu
Gülümsüyordu
Sizler vardiniz ya dostlar
Umudu dimdik ayakta siz tutacaktiniz
Baba havuza gidelim diye cocuklarin


Bakin simdi asme ve berdan nasilda ariyorlar.Birakip geldiler ya babalarini kelepceli
Iskenceciler
Yargiclar
Savcilar
Kirmizi bülteciler
Sinsice dolaniyorlardi
Bir solukta satacaklardi

Baba havuza gidelim mi ?
Delilere inat her gün
Baba sen ne zaman geliyorsun dedi
Tam dört ay
Umutlandi hep
Imzalar cogalmaya baslayinca
Konsolosluk önünde eylem hatti
Gülümsemece basladi

Bu ne kalabaliksizlik
Genclerimiz nerde
Ya taniyanlar
Cocukluk arkadaslari
Ya dostlar
Selam verdikleri
Biliyorum Nazim usta demisti sahaneye mi kosuyorlardi
Kac kisiyiz biz
Sicak bir cagriydi oysa bizimkisi
Babamizi istiyorduk her cocuk gibi


Komünist babam,
Gazi katliamina karsi barikatta dövüsen
Halktan hic ayrilmamislar
Iste ondan sonra
Sevgili arkadasi kayiplarin komutani Hasan Ocak'i gözaltinda katletmisler
Yüzünde o gülümse varmis
Tarihten silinmeyen

Su kan ve barut kokan
Binlerce evladi yok edilen
Yakilan-Yikilan
Satirlarla öldürülen
Yedien yetmise zindan da yatan
Iseken gören
Ceza alan
Sürgüne yollanan
Insanlarimiz
Simdi baris zamani diye aldatilan
Yaziyorlar üc sutuna manset

Gelenekten gelenege yürüyoruz
Mezepotamya halklarinin düsü bu
Omuz omuza verelim
Nasirli ellerde sizde birlesin
Haydi renklerimizi birlestirelim
Solugumuza soluk katalim
Ama icinde DEVRIM olsun
Verelim güvercinin gagasina


Iste öyle bir sevda ki bu isikca
Ispanya öküzünün üzerinde ki kanli bicak darbelerine
Milyonlarca yildiz salinca kurmus
Her renkten
Her dilden
Isci
Emekci
Ögrenci
Memur
Kürdistanli
Cingene
Ermeni
Sarisi
Siyahi
Ablaki
Cekik gözlüsü
Sevdalisi
Kelepcelisi
Görülmüstürü
Bitmeyen bu
Sürüyor yeryüzü askin yüzü oluncaya dek


Bize nasirli ülkenin
Nasirli emegi gerek
Biliyorsunuz sizde bizim hakli oldugumuzu
X noktasinda ölümde yok
Kutuplarda eriyor
Öyle bir ölüm-kalim cizgisindeyiz ki
Ölümde var
Her kusak icin
Özgürlük ve Kelepce adina
Ses verin sesimize
Yüregimizde ki insani
De artik özgürlestirin
Toprak olmadan
Cicek acmadan
Sonra......

berdan ildan...Madrid Zindani anlatim günlükten bir bölüm

23 Eylül 2009 Çarşamba

Mitkan'nin Gözyaslari..Kitap


Bireylerin ve ezilen yiginlarin insanlasma kavgasinin en yüksek bicimlerinden biri olan kendini halkla beraber özgürlestirme
mücadelesinde kendini bir adim öne cikmasini gerektiri tipki Hüseyin Demircioglu,Cüneyt Kahraman,Mazlum Dogan,M.Fatih
Ögütülmüs,Sebahat Karatas,Cafer Camgöz ve Sengül Boran gibi onlarcasi gibi,tarihin her dönemecinde yengi yada yenilgi
pratiginde somut bir anlatim,emekci halk yiginlarina her gelismeyi ve olguyu anlatan devrimci idealleri icin yasamlarini orta
ya koyan,gerek zindan da,gerek barikat baslarinda,gerek iskencede,gerek fabrika,okul,semt havzalarinda devrim ve sosyal
izm icin ölüme meydan okuyanlarin dilinden anlatimdir Mitkanin Gözyaslari.Ve dahasi bize devrimcileri,yurtseverleri,sosyalist
ve komünist kisilikleri anlatir bu kalem.Devrime,sosyalizme,komünizme sevdali genc kusaklarin egitiminin icin gerekli olan
yasadiklarimizi anlatmaktir tipki Memet Alagöz gibi ömrü zindanlarda gecmis yazarin iki kardeside özgürlük mücadelesinde sehitler
kervanina katilmis.Gerillada yasam ve ask (Memo) ve Roza isimli iki tane daha kitap yazdi bacisi Ruken ile Ismet icin bu can
yoldaslar 1994 yilinda yildizlara salincak kurdular.

Yakin mücadele tarihimize isik tutan ve sömürgeci rejim tarafindan toplatilan kitap Ceylanyayinlarindan cikmisti.Özgürlesme,
zindan,aclik,yoksulluk,cürüme,ihanet,ihbarcilik,özlem ve ask ile baslayan roman zindan da baslayip sürgünde son buluyor ve
Mitkanin Gözyaslarini ariyorsunuz,iste kendi kendisiyle yüzlesen yazar Mitkanin gözyaslarina siginmis.Ekim devriminin imgesi
Bulgar devriminin yigit Mitkasi simdi Kürdistan dört ikliminde özgürlestiriyorlar bahari hemde gözyassiz.

Devrimcilerin yasama korkunc bagliliklarinin ve büyük ask hallerinin ile devrim düsünün harmanlandigi,büyük-kücük mutluluk
ve acilarin,gözyaslarinin ic ice gectigi,devrimcilerin cilekesligini anlatmiyor roman.Idealleri ugruna yürüttükleri mücadelelerin
özveri ve fedekarlik gerektirdigini buna karsi saflari terkedenlerin ic hesaplasmalarini anlatan Mitkanin Gözyaslari okunmasi gere
ken ve temel espirisi yasak icin devrim,devrim icin sosyalizm düsü olanlarin yasasin dünya halklarinin emperyalizme,kapitalizm
e ve fasizme karsi verdikleri savas Mitkanin gözyaslari icin baris icin savas

Özveri Mitkalasmak isteyenleri özgürlestirir


berdan ildan 10 Haziran Madrid/Valdemoro zindani 20009

22 Eylül 2009 Salı

Isiga Yolculuk...kitap


Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin,
şeker de yiyebilsinler.

Uluslararasi emperyalist-kapitalist,fasist ve gerici dünya pasakcilari dünyamizi yerle bir etmeye devam ediyorlar.Iste Afganistan,iste Irak,iste
Kürdistan,iste Afrika,iste Asya,iste yasamizin her yeri ve her ani hala bazi pasakcilar Kyoto antlasmasini imzalamiyorlar.Iste Küresel isinma,
iste sera gazlari,termik santraller,siyanurla altin arayan kapitalist tekeller,hava,su,tüm canli ve cansiz varliklar yok etmeye devam ediyorlar.Iste
böylesi bir dönemde genclik gelecek-gelecek sosyalizm siariyla Saban Akbaba Isiga Yolculuk adli cocuk kitabiyla tüm canlilarin gözüyle bu kitabi
okumamizi istiyor.Uluslararasi bir konferansin yollarini,yöntemlerini,hazirliklarini,deneyimlerinin araclarini araliyor bu kitapta.Dünyamizi yok eden pasakcilarin yol actigi nükleer felaketlerden en cok ezilen dünya cocuklari,kadinlar ve canlilar nasibini aliyor.Iste Hasankeyef.Iste Munzur,
Iste Kazdaglari,Iste son sel katliaminda yasamini yitirenler.Iste bu kitapta cocuklarin ayni zamanda nasil örgütlemek gerektigini ve temsili demokratik merkeziyetcilik nedir sorusunu sorduruyor yazar ve daha önemlisi okullarda ki cöp sorunun temel nedenlerini cok yalin bir dille bize
sunuyorda.Kitabin bence en önemli etkisi pasakcilara karsi kongreye katilan delegelerin kimligi kimler yokki.Indira Gandi,Nelson Mandella,Teyfik
Fikret,Nazim usta,Ernesto Che,Fidel Castro,Ho Si Mi,Salvador Allende,Neruda,Enver Hoca,Simon Bolivar,Servantes,Berthol Brecht,Mikis Teodrokis,Lev Tolsoy,Emilo Zapata,Garazon Akina ve Ahmede Xani vb yüzlerce dünya ezilen halklarinin temsilcileri özgürlük,sosyalizm,ulusal özgürlük,demokrasi mücadelesine adlarini yazdirmis önderlerin kisa biyogrofileride daha bir anlam yüklemis Isiga yolculuga ve yazar cok iyi
tasfirlemis bence.Öyle ki bu kitabi okuyan cocuklarin elinde bir kilavuz,bir deney ve tecrübe yada iyi bir örgütlenme araci olacagina eminim.
Genelde genclik icinde yada cocuklara yönelik calismalarimizda genis cocuklari birlestiren kisimlari kitapta bulmak mümkün kitapta.Iste Hasan Hüseyin Korkmazgil'in daha dogmadan ogluna isim olan siiri gibi Isiga Yolculuk..Saban Akbaba..Ceylanyayinlari..

Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz
bir oğlum olacak adı temmuz
uykusuz
korkusuz
beter mi beter
ben beynimi satarak yaşıyorum
o benden proleter

bir oğlum olacak adı temmuz
karataşın göbeğinde aşk
karataşın göbeğinde barış
karataş çatladı çatlayacak
bende bitmeyen kavga
onda yeniden başlayacak

bir oğlum olacak adı temmuz
öfkede benden fırtına
sevgide deniz
ne samanyollarının ulu kervanları susuzluğumun
ne kutupşafaklarında tanrılaşması ilkelliğimin
temmuz gibi sıcak ve bereketli
temmuz gibi uçsuzbucaksız

bir oğlum olacak adı temmuz
dilinde en güzel sesi türkçemin
kulağı en yiğit şarkılarla delik
korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı
vivaldi'yi dinler gibi okuyup anlayacak
ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şaftalisine
ay'dan kendi sesini dinleyecek
vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle




berdan ildan...Madrid zindani 23 Agustos 2009 Valdemoro

Beyaz Karanlik...Kitap


Fasist Özden Örnek genaralin sari kiz,ay isigi adli darbe planlarinin Nokta dergisinde yayinlanmasiyla beraber es güdümlü
olarak derin devlet 1950 yilinda Emperyalist ABD'nin Nato karargahlarinda kurulan ve Israil ile Hitler'in fasist subaylari tara-
findan teorik ve pratik,psikolojik,askeri egitim verilen Gladio yada Özel Harp Dairesi yakin Türkiye ve Küzey Kürdistan tari-
hinde 1960,1971,1980 sürecinde yükselen devrimci halk atiliminin panaromasini anlatiyor Sacit Özkanli romanin yazari 12
Eylül yenilgi sürecinde,partisine,yoldaslarina,halkina sirt cevirerek kendisini sorguluyor yazar bu sorgulama sürecinde var
digi nokta cürüme pismanlik ve mücadeleden ne ayrildiginin teorisini yapiyor yazar.Kitap önsözünde ortaya konulan Krono
lojik eylem hatti kizil-elmaci ergenekoncu silivricileri anlatiyor.1923 'te Mustafa Suphi ve yoldaslarini katlettikten sonra TKP
örgütünün nasil evrimleserek nasil düzenin daha dogrusu Kemalist diktatörlügün kuklasina dönüstügünü bu gün icin mücade
le etmek isteyenleri daha da net görebilirler.TKP'nin uluslararasi komünist ve komünist enternasyonali nasilda aldatttigini,
Kürt düsmani bir pozisyona sürüklendiklerini,kadrolarinin sosyal söven olduklarini,o dönemin sosyal sövenlerinin yetmeleri
bayragi teslim aldiklari net okumak gerekiyor.Beyaz Karanlik kitabi biyografi niteligi tasisada o gün darbe kosullarinda ön
sayfaya da not düsmüs yazar bir birini izleyen üc ask hikayesini betimliyor aslinda.12 Eylül askeri fasist darbesinde yurt
disina cikan tüm dönemin kadro ve partilerin temel espisi yenildiler demek daha da ne olur,dersler ve sonuclar cikartma
bakimindan yenilginin muhasebesini yapmakti ne hikmetse bu yolu tek bir kac devrimci örgüt bugün partiler astilar kismen
Iste Sacit Özkanli da bu devrimci kadrolardan biri yurtdisinda yaptiklari gibi kendi biyografilerini yazmak oldu,bir bakin
gecmiste devrimci hareket icinde olan onlarca kadro simdi ihanetleri oynuyorlar.Yurt disinda yazilan tüm roman,edebiyat vb
hepsinde yenilgi ruhu var.12 Eylül de yenilenleri emperyalist-kapitalistler ruhlarini teslim almislar.Iste 12 Eylül sürecinin
bu kadrolari Arif,Hikmet,Semra,Zeynel ve Kitabin yazari da dail bu tortular

Bu kitabin en önemli özelligi 12 Eylül fasist darbesinin yaratmis oldugu tramvayi,yenilgiyi,ihaneti,güvensizligi,cözülenlerin
hala ortalikta cirit attigini görebilmek bakimindan okumakta yarar var.Mamak,Amed,Metris,Davutpasa,Selimiye görebilmek
icin Beyaz Karanlik..sosyal yayinlari..Sacit Özkanli


berdan Ildan...Madrid cezaevi..Valdemoro.3 Agustos 20009

21 Eylül 2009 Pazartesi

Yeryüzü askin yüzü oluncaya dek XXI


Sokak siirleri Sokaklar yasamin vucutta ki kan damarlaridir,kalabalik hali, öglen ayri,gece ise hep karanliktir,bazen sorguda bulunulan izbe bir bodrum dibi. Hep o karanliklari aydinlatan bir siir vardir mutlak zulamizda Ama o sokak ve caddeleri randevularda ki yoldasca bulusmalar aydinlatir,ister gece olsun,isterse karafatma gibi kapkaranlik O randevularda bulusanlar karanlikta isik sacan ates gecitleri gibi hep umud dagitirlar. Randevular özgürlügün bilinmeyen adresleridir,yeter ki dogru okuyalim söyle ki Bu randevulari tel örgüler ardindaki cocuklar gibi göre bilme tüm mesele Ömrü haps edilen üc mum gibi,dizelerim simdi asirlardir yol eyledi. Yasamin sah damarin nabzi atar kizil fularli ve pusili cocuklarin gözbebeklerinde Asi bir ceylandir simdi daglar da,simdi kardeslik zamani diyen,üc filinta patlamaya gece su siirler gibi. Sokak siirleri randevu siirleri karanliga isik damlalari sonra can yoldas elinde bir demet kir cicegi bulusma ani aylardan kizil renkli ay hemde sekizi *** Randevu konusmalari o zulada ki sözler bilinmedik cicekler gibi kaybolan cocuklara dair masmavi bir düs sokaginin dizeleri yanliz onlara ait bahceler ve nasirli eller *** Kaybolan cocuklara ey aileleri kaybedilmis kizlar simdi ömrünüzü yakomozlara sürme zamani artik plaza de mayo anneleri sesleri cumartesi anneleriyle bulusuyor bu kizil fularli bu beyaz tülbentli cocuklari kaybedilen annelerin tililisi gülü ektiler randevu yerine o gün .

Baharin manifestosu Yine bahara kesti newroz cicekleri.Toprak catliyor, cemre uyandiriyor icimizde ki cocukca gülüsleri. Doga büyük sancilar cekiyor bombalarla,kisin acimasiligina ragmen.Adar`e ayi bütün bu dogum sancilarini yasarken adeta bizlerde onunla birlikte ayni sancilari yasiyoruz. Ve günes yüzünü heserbaba`dan bütün cekiciligi ile yol gösteriyor. Gözyaslarini döküp topraga düslerde hep türkü söyleyen cocuklar rüzgar gülüslerini tasiyor barana cocuklar omuz omuza bir anne gibi direncli yasamak ve onlar gibi tilili cekmek hemde göz yassiz orada cocuklar var yazi yazan kalemlerine sansür konulan bir tek kursunla vurulan umut olup aciyor ozan o toprakta ki cicek kardesce filizlenmenin özgünlügü ah kundagi anne sol yaninda güldenler emzirir kipkizil cocuklari günesi kadar sicak günes kadar güzel günes kadar bereketli günes kadar güzel haberler aliyoruz....


berdan ildan

19 Eylül 2009 Cumartesi

Devlet ve Devrim....Kitap


Yasamızda
Akvaryumlu meyhanelerde
Zümrüt yeşili gözlerine
Türkü yakmak yok
Biz çoktan erittik
Yüreklerimizin çelik potasında
Sütün bacaklı kızların
Gözbebeklerini
Yasamızda
Kilit vurulmuş
Yasak kapıları
Kırmak yok
Açmak var
Suları
Gürül gürül
Akıtmak var
Ve tüm insanları
İnsanca yaşatmak var.
Devlet ve devrim dünya devrim hareketinin dinamo eserlerinden biridir ve bütün devlet sorunlarina sosyalizm öncesi
devlet tahlillerinide,devrimcilerin devlet karsisinda ki rolu,proletarya diktatörlülü,devletin ortadan kalkmasi Bukaninci
anarsistlerin,reformcu demokratik cumhuriyetcilerin,fasist devletlerin niteligini anlamamizi saglar.Tabiki devletin kökeni
de kavramamiz gerekiyor,sahte Kürt acilimindan bahs edildigi su günlerde fasist sömürgeci Türk rejimini anlamamiz icin
okunmasi gereken bir kitaptirda Devlet ve devrim.Devletin niteligi sorunu burjuvazinin cokca cesitli acilimlardan bahs
ettigi"Kürt,Ermeni,Alevi vb! fasist Fettullah Gülenci Ampulculerin yayginlastirgi tanima göre toplumun üzerinde yer alan
bu ulema sürpüntülerin karsisinda adil,bütün bicimleriyle toplumsal yasami düzenleyen ve onsuz kapilamayacagini söyle
yen sükürcü bir devlet.Iste ulemaci din bezirganlarinin ilahi kudret ve egemenliginin siyasal bicimidir devlet.Devletin niteligi
ni belirleyen ümmetci bir toplum yaratmak icin yarattiklari beslemelerinde niteligide budur.Bu durum biz ezilenlerin devlet
sorunu karsisinda ki bakis acimizida teoriklestirmeliyiz.Kapitalizmin merkezi ulusal devletler,emperyalizm dönemi ile tekelci
sermaye gruplariyla,fasist devlet haline nasil evrimlestiklerini böylelikle ümmetci sükürcü bir emekci yiginina nasil dönüstür
düklerinide ögrenebiliriz bu kitapta.Cok önemli olan bir veride pis kirli savasin Türk emekci yiginlarin nasil olagan üstü yoksul
lastiklarini,issiz kaldiklarini,irkcilastirildiklarinida iyi kavramamizi saglar bu kitap.Avrupa Birligi emperyalistlerinin sosyal
adalet,gericilesen uluslararasi sosyal demokratlarin nasilda fasist devletin borozanlgini yaptigini kavrariz bu kitapta.Devrim
karsitlarinin neden Kürt halki karsisinda gericilestiklerini,sosyal söven Kautsyk olduklarini neden baris istemediklerinide
ögrenmemizi saglar.Devlet ve Devrim kitabi yedi bölümdür özetle

*Devlet.toplumun gelismesinin uzlasmaz karsitlar dogurdugunun"ezen ve ezilen,sömüren ve sömürülenler"bir asamanin ürünü
dür.Nerede uzlasmaz karsitliklar varsa devlet orada var,eger devlet siniflarin uzlasmasi olsaydi devlet olmazdi,demek ki uzlasma
arayanlar ne ariyorlar sinif isbirligi.

*Devlet,toplumdan dogan ama onun üstünde yer alan ve siyasal erki elinde bulunduran ve topluma yabancilasan bir güctür,bu
güc ergenekonda,12 Mart,!2 Eylül fasist darbelerinde var,iyi cocuklardirda var,özel silahli birlikler,hapishaneler,iskence,baski,
öldürme,yakma,yikma araclaridir.Halkin özerk silahli örgütlenmeleri mesrudur bunlara karsi,iste halka kursun sikanlar özel sila
hli örgütlenmesinin adi Ergenekon örgütlenmesidir yani derin devlettir.

*Sömürü ve Zülme dayanan köleci,feodal ve burjuva ümmetci devlet tiplerinden devlet ezilen siniflarin sömürülmesinin aracidir.
Iste emekcilerin sirtindan kazanilan zamlar,vergilerle masraflari yoksullara ödetiyorlar.

*Proletaryanin zor yoluyla ümmetci devleti parcalayip yerine ezilenlerin dempokrasisini proletaryanin eline verip yoksullarin
adaletini hakim kilmak icin proletaryanin diktatörlügünü kurara.Üretim araclarinin üzerinde ki özel mülkiyete el koyar kimseye
imtiyaz tanimaz.


berdan ildan..madrid zindani 10 Temmuz 2009 Valdemoro

Diclenin Sirri...KItap.


Dinleyin!
Bu yıldızları böyle
her gece
niçin yakarlar ?
Herhalde birisine gerekli diye?
Herhalde yanmalarını isteyen birisi var?
Ve herhalde birisi
bu balgam parçalarını
inci diye sayıklar?
Ve zorlayıp
bir öğle vakti kalkan toz borasını
Tanrı katına varır
geç kalmak korkusu yüreğinde
yalvarır
"Zincirlerimizi götürürüz gittigimiz yere kendimizle birlikte,tam bir özgürlük degildir kavustugumuz,döner döner bakariz geride
biraktigimiza,onunla dolu kalir düslerimiz demis Mayakovsinin siiri ardindan Montaigne..
Onlar düsleri.mücadeleleri,umutlari,sevincleri,acilari ve en önemlisi ise devrimci duruslariyla bize hep direngenligi,
onurlu yasamayi,kollektif düsünmeyi asiladilar benim icin en önemlisi okuma bilincini asiladilar bize.Bazen yazi yaza
rak,bazen isyerinde,bazen iskencede,bazen zindan da,bazen idama yürürken,bazen barikat baslarinda,bazen newroz
la omuz omuza bir ciyaye gabarda,bazen illegal bir randevuda ve eylemde yüreklerimize molotoflayarak bize okumayi
asiladilar iste Hatice Akdogan'in ceylan yayinlarindan cikan ve Madrid zindaninda okudugum Diclenin Sirri ile bize Eylül
karanlik günlerinde o günkü kahramanlari anlatiyor.Diclenin o günkü yasami,özlemleri,ruhi sekillenisi,devrimci gelenegin
katisiksiz direncligi,sevgiyi,aski,ihaneti anlatir kitap.Aclik.yoksulluk ve ötekilestirme,sigortasizlik,issizlik ve evsizlik.Hava
sisli bulanik 1 Mayis mahallesinde ve bize isminden kesitler sunar mucadele tarihinde.12 Eylül karabasan gibi devrimci
hareketi ezdigi,ezilen halklari yasamindan bezdirdigi,aramalarin,ev baskinlarinin,infazlarin,gözaltinda kaybedilmelerin
olaganlastigi,devrimcilerin afislerle arandigi günlerin tanigindan gercek bir kesit Diclenin sirri.Ama Eylülün ezemedigi
isimsiz kahramanlarda var yazilmayan,iste bu kitap o kahramanlari anlatiyor sadece,direnen,ama yenilmeyenlerin gercek
hikayesi Diclenin sirri ve fedakarligi.12 Eylül darbesi devrim ve soyalizm mucadelesini fasist ergenekoncularla ezmis,devrim
ciler idam ediliyor Erdal Eren gibi.Iste tamda bu sürecte Dicle ve kizi Nursel'in fedakarligini anlatiyor bu roman.
Rüzgâr, umutsuz, boşuna
dövünüp durdu insafsızca.
Karartarak damlayan kanı
ürpertip damların omurgasını.
Ve bir yalnızlık düşkünü yine
doğdu dulkalmış ay gecede.
Nurselin nasil devrimcilestigini basitcede ele almis yazar evet,sinifsal,ulusal,cinsel celiskilerin derinlestirememis yazar,toplumsal
yasamda devrimcilesmek bir insanlik görevidir diye söylememis yazar kitap Dicle ve kocasi Riza'nin iliskisine cikistirilmis.Bazi
bölümlerde barti,nesnellikten uzak ve basitte indirgenmis randevular,ihanet,dayak vs.Randevulari kücümsemis yada cok basit bir
seymis gibi ele almis Kizil Kaylarda ki ajanlastirmayi sanirsam yazar okumamis.Isbirlikci fasist siyasal iktidar devrimcileri yok
etmek icin her türlü yöntemi biliyor ve deniyorda Iste bundan ders cikartmak gerekiyorsa düsman bilgilerinden iyi yararlanmak
gerekiyor okumak,okumak ve okumak.
"Bir de torna tezgâhı başında göreydik seni.
Şiir de ne?
Boş iş.
Çalışmak, harcınız değil demek ki..."
Doğrusu
bizler için de
en yüce değerdir çalışmak.
Ve kendimi
bir fabrika saymaktayım ben de.
Ve eğer
bacam yoksa
İşim daha zor demektir bu.
Bilirim



berdan ildan....Valdemoro zindani madrid..2 Temmuz 20009

18 Eylül 2009 Cuma

Direnme Savasi....


Yağmura susamış sabahlarda çoğalır,
Törenlerde dikilirdik burçlarınıza
Türküler söylerdik hep aynı telden,
Hep aynı sesten, aynı yürekten
"Direnme Savasi"1956-1964 yillarinda Vietnam'daki Saygon zindanlarinda Sömürgeci ABD emperyalistlerine karsi devrimcilerin ve Vietnam halkinin
yerli isbirlikci karsi verdikleri esitsit kosullarda ellerinde sadece iradeleri ile mücadele edenlerin direngenligini anlatiyor bu roman.F-tipi zindan mücadelesinde ki bu devrimci siyasal direnis geleneginin ve kararligi bakimindan oldukca sorgulayici ve büyüleyici bir belge niteligindedir.Bu Guanmtamo zindanlarinin nasil bir öncekini asarak yüksek güvenlikli ölüm kamplarina dönüstürdüklerini hep okuyarak,hemde ülkemizde ki Diyarbekir,Mamak,Metris,Sagmalcilar gibi tarihsel zindan muharabelerinin nasil gerceklestigini bu irade savasimindan nasil kazanimla ciktiklarini da
görüyoruz.
O sevda ki bizde bir murattır,
Yılgınlığa karşı direnci söyler
Hep aşkla temizler yüreklerimizi,
Dudaklarımızda kirlenmez türküler
Direnme savasinin kahramani Nguyen Due Thuan 1956 yilinda isbirlikci Saygon polisi tarafindan tutuklanir.Cok agir iskencelerden gecirilir.Ilk önce P
42 olarak tasfir edilen bir gizli karargahta CIA sorgu merkezinde sorgu bölümünde sorgulanir"Gerilla Bilanco cikariyor adli kitapta ABD'nin gezginci sorgu merkezlerini de okuyabilirsiniz,havada,karada,her yer iskence merkezlerine dönüstürülmüstür,CIA ucaklarin dünyada havada iskence yaptiklarini ücüncü sutun haberlerinde okumusunuzdur"Thuan daha sonra Gia Dinh cezaevinde,oradan da ölüm zindani olarak bilinen iskence merkezi Poula-Condor Hindicini'ye götürülür.CIA sorgulama merkezlerinde envayi iskence bicimleri icin denemeler yapilir.
Ey aç bebelerin, dirençli çocukları
Ey bir sesin yankısında kalanlar
Ey terini toprağa katan ustalar
Ey bağrımıza bastığımız deli sevda
Thuan daha cok yasayan ve anlatandir.Thuan yoldas devrim ve sosyalizmin bir neferi olarak Parti'sini en üs bicimde savunur iskencede,zindan ve aclik grevlerinde.Burada kendisini anlatmaz o direniste Partisiyle,isbirlikcilerin,iskencecilerin,emperyalist sömürgecilerle carpismasini bize sunar.
Poulo-Condor sorgulama ve iskence merkezi en vahsi,en barbarca en önemlisi Aslan Kafesleri ile ün yapan bir iskence merkezidir.Bu merkezde devrimci politik tutsaklarin nasil sistamatik olarak yok edildiklerini,ihma politikalarini CIA danismanlarinca,Hitler artiklarinca yönetilen Saygon Zindanlarinda ki baski,zülüm ve iskence hakkinda bizi aydinlatir bu roman.
Siz ki anlardınız o aşkın dilinden
Uzakta olsa bir umut adına
Siz ki bilirdiniz coşkuyla sevmesini
Gelecek uğruna ölürcesine
Poulo-Condor zindanlarinda binlerce devrimci ihma edilir.Devrimcileri ac,susuz birakarak tüm yasamsal insani istemlerinden mahrum birakilirlar.
Diyarbekir'de ki gibi her gün iskencenin yeni yöntemleriyle ölüme terk edilirler devrimciler.Bu yöntemler devrimcileri yildirmak,fasifize etmek tipki
Mamak zindanlarinda ki gibidir.Bu adaya getirilen politik tutsaklar pismanlik göstermeleri icin"itirafcilastirma" baski ve iskence uygulanir.
Iskencenin,ac brakmanin,tehditlerin kar etmedigini anlayan isbirlikciler ve emperyalist iskenceciler tutsaklara psikolojik savas taktikleri uygulamaya baslar"ailelerine geri dönme,özgürlüklerine kavusma" gibi yalanlarla onlara teslimiyeti dayatirlar,bütün bunlara karsi direnis gösteren devrimciler birinci hapisaneye,pismanlik gösterenler ise ikinci,ücüncü,dördüncü hapisanelere gönderilirler,burada ki esas amac birlikte
direnisi engellemeye dönüktür.Birinci hapisaneye gönderilen tutsaklara her sey ama her sey yasaklanir.Ölümler hizla yayilir,bulasici hastalik kol
gezer,en ufak bir hastalik ölümle sonuclanir.Bundan dolayi her gün bir iki devrimci ölür.En cok görülen hastalik ihsal,verem,deri dökülmeleri,
dis etleri cürümeleri,kan degerlerin düsmesi ve pitilasmasi.Iste Saygonda ki Poula-Condor'da bu hastaliklara yakalandin mi öldün demek.Iste bu
kosullarda direnmek yasamaktir diyerek direnme savasini veriyorlar.Kızgın bir demiri dövercesine
Ve tarihin en güzel yapraklarını
Güneşin parmağıyla çevirircesine
Siz bilirdiniz sevmesini

Zora direnirken yüreklerde söylenen,
O büyülü şarkılar sustu bilinsin
Ve hatta demiri çürüten bilekler,
Mühürlendi gün ve güneş denilsin
Romanda eger havalandirmaya cikan tutuklular varsa doganin yesilliklerin saldiriyorlar,yiyiyorlar.Yagmur yagdigi zaman duvarlara sinen nemini
yaliyorlar iste kapitalizmin zindan vahseti bu.Ve yahut ABD'nin bilenen yüzü,öldüren yüzü.Thuan yoldas ilk yakalandigindan beri direnisi bilinclice
sürdürüyor,Vietnam ve ezilen halklara bagli,partisine ve yoldaslarina sevdali bir devrimci Thuan yoldas.Yakalandigindan beri hep inancini ,yoldaslarini,partisini göklere cikartir direngenligiyle.Yoldaslarin hepsi Vietnam direnisinde cogu sehir düsmüstür,onlardan aldigi bayragi daha da
yükseltmek icin öfkesini kusanir,asla teslim olmayacagim,halkima,partime yoldaslarima,aile söz veriyorum ki asla teslim olmayacagim,devrim ve
sosyalizm davasina leke sürdürmeyecegim der .Aslan Kafeslerinde direnisini daha da üst boyuta tasir.Her gecen gün cözülenler,kandirilanlar,
pismanlik gösterenler,psikolojik olarak teslim alinanlar,kararsizliklar gösterenler de vardir.Birinci hapisanede ki direnis ikincisine sicrar,pismanlik
gösterenler,aldatilan tutsaklar bir zaman sonra görürler ki kandiriliyorlar ve direnlerin saflarina gecerler,onlara destek sunarlar.Birinci hapisanede
ki direnis dalga dalga,dilden dile dolasir,sayginlik kazanir her kesimden.Her gecen gün yeni mevziler kazanirlar,yeni mücadele perspektifleri gelistirirler,düsmanin koydugu yasalari islemez hale getirirler.Siz de bilirsiniz o kır çiçeklerini,
Özgürlük renginde sevgiyle açarlar
Hangi rüzgar dağıtırsa dağıtsın,
Düştükleri yerde yeniden çoğalırlar
Ve direnme savasi fasizmin en güclü oldugu zindanlarda bile onlara diz cöktürüler."Kaplan Kafesleri"devrimci tutsaklarin ihtiyaclari karsilanmaz,
dar ölüm kafeslerinde ölüme terk edilirler,direnis kirmak icin.yemek,su,tuvale götürmeme,yavas yavas ölmeleri icin zehirli pirinc köftesi veririler,yemek verilmediginde yediklerini,diski olarak cikartilar ve devrimci tutsaklar onlari diskilar icinde aykiliyarak tekrar yiyiyorlar,tüm bunlara
ragmen tutsaklar bu özgürlük savasimindan asla geri adim atmiyorlar,devrimci degerleri,siyasi kimliklerini korumak icin onurluca direniyorlar tüm
dünyada oldugu gibi.Poulo-Condor bu dönemde binler tutsak aslan kafeslerinde katledilir.1964 yilina girildiginde"aslan kafeslerinde dört devrimci
vardir"Diger direnenler öldürülmüstür,sehit düsmüslerdir.Iste Vietnam direnisinin bas egmeyen bu tutsak dört devrimci Hosimi devrimi yükseltince serbest kalirlar ve disarida tekrar Yankilere ve isbirlikcilere karsi sicak mücadeleye katilirlar sair Adnan Yücel yoldas son dizelerinde ki
gibi,bu direnenmenin mesrululugunun ,sorguda,iskencede,zindan da,sinif mücadelesinin her alaninda halkina,davasina,yoldaslarina,partisine bagligin romanidir.
Sabrın çiçeklerini açtığı yerden,
Asla kapanmaz yaşanan defter
Çünkü tarihin en güzel yerinde,
Son sözünü hep direnenler söyler



berdan ildan...Madrid zindani

16 Eylül 2009 Çarşamba

Iste O sevdadir ki ISIKCA


Yüzünü biriktiriyorum şimdi
çünkü ben, bir ardıç kuşu gibi
kendi ölümüyle beslenen
güncesi ayrılıklarla dolu
ve teni her yaz
ayrı güneşlerde yanan bir çocuğum.

Ne kadar alışkınım bilsen
yazılmayacak mektuplar için adresler alıp-vermeye
yılların yorgunluğuyla sararan
silik, umarsız, gizini saklı tutan
ve bir daha yaşanmayan resimlere.

Yüzünü biriktiriyorum. Çünkü yüzün
bir sevda tohumu şimdi.

Eylül'ün direngenligini tasiyor genc kizlar,bedenlerinde genc isciler,sikili yumruklarla.Eylül gülüslü.eylül direnisli ve
10 Eylülcüler yeni bir süreci örgütlüyorlar ates altinda dise dis.Yasadigi sevgilerin,asklarin en koyusunu yasiyordu o
zinda'da,halkini düsünerek her an,sair eluard demis ya;Devrim ve sosyaliz bir halkin dna'sidir,halkin Berdan savas-
cilari bu tarihsel dönemlerde hep bedel ödemislerdir,türkülerde,siirlerde,fabrikada,evde,okulda,ciyada,agittta,en
önemlisi sohbetlerimizde Eylül gülüslü direngenlikleri var hep,yasama karsi göz bebeklerimizde onlar var.
Benimki olmayan bilgeliğin adına seviyorum seni
Sağlık adına
Yalnız kuruntu olan her şeye karşı seviyorum seni
Zorla tutmadığım bu ölümsüz yürek adına
Sen kuşku sanıyorsun kendini oysa akılsın
Sen başımda yükselen güneşsin
Güvendiğim zaman kendime.
Iste o sevdadir ki Berdan'in gök gürlemesi gibi slogan attiran Madrid zindanlarinda
Iste o sevdadir ki susma hakkini her kosulda ve sart altinda kullanan
Iste o sevdadir ki düsmanlarimiza ve isbirlikcilere,fesatlara diz cöktüren
Iste o sevdadir ki Eylül'de parti bayragini daha da kizillastiran
Iste o sevdadir ki sariya,kirmiziya,yesile kesen
Iste o sevdadir ki adil,onurlu baris icin dicleye tülbent ucuran
Iste o sevdadir ki ilmik ilmik dayanisma icin imza atan

Iste 10 Eylül'de düsman karargahlarinda can telasina düsmeden bedenini acliga yatiran.iste o sevdadir ki sizlerin
imzalari,dayanismaniz icin seferber oldunuz omuz omuza.Iste o sevdadir ki simdi özgür olan.Iste o kizil güldür
her daim düsman gözlerin gözlerini kör eden.Iste o sevdadir ki Madrid ve Türkiye zindanlarinda ki Zerelere azadi
arayan.Iste o sevdadir ki Yüzünü biriktiriyorum şimdi
çünkü ben, bir ardıç kuşu gibi
kendi ölümüyle beslenen
güncesi ayrılıklarla dolu
ve teni her yaz
ayrı güneşlerde yanan bir çocuğum.

Ne kadar alışkınım bilsen
yazılmayacak mektuplar için adresler alıp-vermeye
yılların yorgunluğuyla sararan
silik, umarsız, gizini saklı tutan
ve bir daha yaşanmayan resimlere.

Yüzünü biriktiriyorum. Çünkü yüzün
bir sevda tohumu şimdi.

Geçerken ürpertilerle karanlıklar içinden
tutsak ve ağzımıza sığmayan dillerimizle
geçerken gecenin pususunda bir ırmaktan
bütün özlemleri tadan, bütün romanlarda
yeniden dünyaya gelen o çocuk
ağlıyor arkamdan
beni bırakma... Bırakma beni...

Kaç kişinin gücü yetmiştir
yasaklanmış bir aşkı savunmaya...

Yüzünü biriktiriyorum şimdi.
Soyları kocalarının adında eriyen
göçmen kadınlar gibi, hüzünlü ve sesim titreyerek
ne kadar alışkınım bilsen
bütün kanamalara... gülümseyerek.

Bir ardıç kuşuyum ben
toprağa düşeceğim bir gün
içimde çimlenen tohum çatlatıp yüreğimi
ağaca dönsün ve yüzyıl yaşasın diye
hiç ardıma bakmadan öleceğim.

Yüzünü biriktiriyorum şimdi.


berdan ildan...madrid 20009

14 Eylül 2009 Pazartesi

Zere....Siiir


İşkence dirençli sesi
Özgürlüğe sevdalı o kızlar
Hayır diyor, bilmem, söylemem
Ve direniyor ardılları gibi
Direnişi bayraklaştırıyorlar o kız gibi
Adını unutuyor


Ben sosyalist adım direniş benim
Dışarıda işçi
Okulda öğrenci
Kürdistan’da gerilla
Nasırlı elde çiçek
Hücrede direnişçiyim
Zindan da özgürdür adim
Gece çöküyor hücreye
Açlığa kesiyor beden
Yüzünde oluk oluk akan kan
Çıplak beden askıda
Dilinde direniş şiirleri

Hey uğruna dara çekildiğimiz dünya
Ben seni asi ceylanlar gibi seviyorum
Ve özgür ülkem için sevdalandım ben Munzur’a
Devrime,sosyalizme
Bizim lügatimizde açlık yok, savaşta, sefalette ama
Direngenlik var içimizdeki yeni insana
Kardeşçe, onurluca bir barış azadi
Karafatmalar yine geldiler hücreme
Alnımda onur
Ayaklarım çıplak üryan
Umudu dimdik ayakta tutuyordu o
Alıp götürdüler
Çarmıha son kez astılar
Akımlar düzenlediler beynine
Bilmiyordu, söylemiyordu
Ve bayıldı

Annesini gördü rüyasında
Onurluydu
Kızına sarıldı
Nazlı yanaklarına öpücük kondurdu
Kokladı
Kucakladı
Gözyaşı akıtmadan
Eline kına yaktı
Hoşça kalın analar, yoldaşlar, partim, halkım
Ülkem rojbas
Ve bağladılar gözlerini
Çırılçıplaktı
Adını bilmediğimiz o kız
Neden, niçin direniyordu Dehak’lara karşı
Neden, niçin söylemiyordu adını!
Soluk aldı
Son kez gözelere baktı
Dışa dışa serhıldan azadiya Kürdistan dedi
Usulca Beritandaki ceylan gibi süzüldü
Direniş çiçeğimiz
Güle güle yoldaş güle zere

Ve artık F-tipi hücrede zere
Özgürleşmek için bilinçlice o yerde
Özgür bir ırmağa akar gibi
Akacağız nasirli ellerine
Bir yakamoz gibi
Bir Mahir
Bir Deniz
Bir İbrahim
Bir ışık gibi
Sarı, siyah, beyaz, ablak, kıvırcık, öteki çocuklar gibi
Çocuklar büyüyecek Zere gibi ülkede özgürce



19 Mayıs 2009

Madrid Valdemoro zindanı

Berdan İldan