27 Eylül 2013 Cuma

Geçiyor içimizden yıldızlar
Mırıldana mırıldana
O bitimsiz şiirler
Kalbimin üzerinde



berdan ildan

22 Eylül 2013 Pazar

Kandil'den Yükselen Işık.......Kitap

İnsana önce onur gerek,sonra kitap,içinde aşk olursa.
Hüzünde
Gözyaşıda
Ölmekte,yaşamakta
Watanı sözcüklerinde taşımakta,eleştiride
Yani okumak dolu dizgin,arzusuyla.

Günay Arslan yazdıkları bize ışıktır,arzuhaldir,yaşam ve aşktır.Ama azadidir,özgürlüktür dağların doruklarından yansıttıgı.Kitap okumak alışkanlıktır.En iyisi göremediklerimizden beslenmek ise nasiptir.Bir özgürlük destanıdır işgal edilmiş,dört parçaya bölünmüş güneş ülkesinden.Ve onlarca acının milyonlarca gözyaşının saklandıgı o cografya.Ve hapislikler,ve işkeceler,zılgıtların kafi gelmesede tınısı.En güzel şey ise hakikatları yazma girişimi,bir ilaç gibi yaralarımıza derman olan.Kurt uyur,kuş uyur,ölüm uyur,bir tek acılar uyumaz.Birde acıların zılgıtlar dağlar ciğerlerimizi.

Yol uzun,gece karanlık,asmé apaydınlık.Düş te öyle.Ama yürümek kuytuluklarına.Umutta gerek düşmanlıkta hani.İşte o ışık her adımda,bir anı,bir anekdot.Türkülerin hürmetine,ardılların adına.Söze eyvallah gerek,incilerde.Ölüm ve zaferlerde.Umut ve ihanetlerde.Ağlayan ile gülen,ışıklı sözlerde gerek.Devrimde gerek;şahtan,padişahtan,okumak gerek.Okumak devrimci mülkiyet.Başımızın tacı,mayası KANDİL....




berdan ildan....Okumak devrimci bir eylemdir....

17 Eylül 2013 Salı

Leyla Erbile Mektuplara Eleştiri

Ahmed Arif'in leylâ Erbil'e gönderdiği mektuplardan (1954-1957) oluşan yeni bir kitap kültür emperyalizminin yayınevlerinden piyasaya sürüldü çoktan.Ahmed Arif'in kendi yaşamlarıdan yaşadıklarını anlat kitaba dair esas sözü olanlar devrimci sanat için mücadele edenlerdir.O yüzden ömrüm boyunca devrimci sanat ve edebiyata dair bir alışkanlık edindim.Hep tiksintiyle baktım bizim yaşamlarımızı çalanlara,bizim yaşamlarımızdan beslenen kültür sanat hırsızlarına.O yüzden 1954-1957 tarihi esasen 1920 yıllardan beslenmemiştir.O Kürt ayaklanmalar tarihini,33 Kurşunu,49'lardaki Kemalist devlet terörünü arka sayfalarda bekletmeyi tercih etmiştir İş Bankası yayınevi.O örtülü ödeneğe ödediği paralarla Kürdistan ve Anadolu şehirlerinde ötekilerin katledilmesini onaylamıştır....

....Hep açılanşan yanlarımızdan bu finans-kapitaller beslenmiştir tıpkı Nazım Hikmet yoldaşın tüm eserlerin telif hakkı Yapı ve Kredi Bankasına ait olduğu gibi.Şimdi de sırada yüzyılın ozan Ahmet Arif'in yaşamlarını pazarlama İşbankasına düştü.Ne tuhaf şey....Şimdiye kadar hiç sevmedikleri,hiç güvenmedikleri,onlarca yıl sonra bu cebberutçu parababaları sanatımıza el atmaya başladılar...Hep kafamızı karıştırmaya çalışıyorlar.Öfkemizi kendilerinde sevgiye dönüştürmeye çalışıyorlar.


Hani onun yaşamından biliyorum Sansaryan han işkencelerini.Ne tuhaf gerçekten yarın devrim yaparsalar bunlara şaşırmamak gerek.Devletin şifreli kasalarında gözaltında aldıkları 1915-16 yıllarına dair neler var biliyormusunuz.Yok ettikleri Ermenilerin,Kürtlerin,Alevi ve azınlıklara ait binlerce belge..İşte faşizm biraz böyle kendini güçlendirmeyi finans kapital İşbankası ile yapıyor.Yapı Kredi Bankasından sonra....

Bu kördüğümden kafası karışık olanlar/yeter artık,neyi sevsek,hangi şiirle başkaldırsak hep kirli edebiyata bulaştırırlar yüzyılın ozanlarını...



berdan ildan

Bir Yasaklı Sevdayım

Yasaklı Sevdayım Bilsen ki Ne kadar çok sendeyim Bilsen ki Ne kadar çok Gözlerindeki asiliğe benzerim İsyandır adım isyan Sendeki Suskun öfkenin sesiyim... Ondandır Yasaklı sevdayım Ondandır Amansız bir kavgayım Demir engelleri eriten Ateş topudur yüreğim... M. Kazım Ablak şiir kitabına böyle giriş yapmış..''Bana yazdıgın şiirleri söyle,imgeleri söyle,sana kim olduğunu söyleyeyim diye özlü bir halk sözü vardır.Ben yazmaya başladım başlayalı,nokta,virgül,der,dir,den,; noktalı virgüllerden bahs eder bazı edebiyatçı arkadaşlar ama şunuda söyleyemiyorlar ya siz ne okudunuz,biz sömürgeleştirilen bir ulusun evlatlarıyız,dilimizi araklamışlar,türkülerimizi almışlar,hep ölüm,acı,gözyaşı,yokluk ve yoksulluk bize rewa görülmüş.Dilini bilmediğimiz bir halkın okullarında dayak yiyerek o dili ögrenmisiz,yani bizi kendine benzetmeye çalışmış bu ceberrut düzen o yüzden okullarından attılar,sürdüler fabrika hüclerine.Emekçilikle böyle tanıştık.Yani emek işçiliği bizimkisi.Yaşamın magma derinliklerinde beslendik her daim...İşte bizim sevdalarımızı yasaklayanlara bir itiraz daha Kazım Ablak şiirleri...Okumak devrimci bir eylem olduğu kadar/dünyayı şiirlerle güzelleştirme çalışmasıdır.... berdan ildan

16 Eylül 2013 Pazartesi

Barışa Devrimci Yaklaşım





Doğanın ve toplumsal devrimci tarihsel gelişimi insanlığın kurtuluşu olan ezilenlerle ezenler arasında çatışkı yenilgi ve zaferlerle içiçe gelişmiştir,ancak bu tarihsel hesaplaşma özne ile toplumsal nesnelerin arasında eşit olmayan süreçlerde bazen devrimci ayaklanmalar ezilenlerin lehlerine doğru gelişmeyebilirde.

İnsanlığın tarihsel evrimleşmesin insanların ilk mücadele deneyimleri vahşi doğaya karşı başlayıp sonra düzene karşı koyuşu biçimlendirmişse,savunma ve karşı koyuşuda savaş araçlarıyla ona müdahale etmiştir.Ta ki emekçi insalık,toplumsal üretime karşı zorunlu karşı koyuşuda beraberinde geliştirmiştir.İnsanın insan tarafından sömürülmesinde şekillen sınıflara bölündükten sonra hak ve adalet ile özgürleşme savaşımları başlayarak günümüze kadar süregelmiştir.Ezen ile ezilen arasında ki güçlü ile güçsüz arasındaki savaşımda haklı ve haksız savşımların antogonist çatışıkları başlamıştır.

SAVAŞ

İlk insanlıgın sınıflara bölündükten sonra iktidarı ellerinde tutanlar ezilen sınıflar üzerinde bir baskı aracı yani zor ve baskı araçlarını asırlar boyunca ezenlenleri ve ezilen ulus ve milliyetleri bu savaş araçlarıyla susturmaya çalışmışlardır.İşte bu savaşları sınıf mücadelesinden ayrı düşünemeyiz.İnsanlık ve emekçi tarih bu savaşların çelişkileri üzerinde devam etmektedir.Biz devrimciler insanlar arasında bu savaşları ölüm,göç,açlık,sefalet,yoksulluk,tecavüz ve barbarca bulmamızın sebebi budur.Yani Emperyalim,Kapitalizm ve onun beslemesi faşizm ve işbirlikçilik ortadan kaldırılmadan savaşların son bulmayacagını söylüyoruz.Yani sınıflar artadan kaldırılmadıkça dünyadaki savaşlar devam edecek doğa ve insalık ölecektir.Bizim itirazımız ezenleredir.Ve biz ezilenler biliriz ki savaşlar binler irindir,acıdır,gözyaşıdır.Lakin bu savaşları ilerici ve gerici savaşları iyi tahlil etmek gerek.Fedodalizmi yıkan Paris BARİKATLARI ve Osmanlı ve Rus Çarını barbarizmi yıkılmasına ön ayak olan başkaldırıları iyi okumak gerek.Rojawa devrimi o yüzden ilerici ve devrimci bir rol oynaması bakımından desteklenmesi gereken bir devrimci savaştır.Hep emperyalist kuşatmaya karşı,hem onun beslemesi Türk Sömürgeciliğine karşı,hemde uluslararası dinsel gericiliğe karşı devrimci bir Serhildandır ROJAWA devrimi....

Yani savaş çeşitli politik argümanlarla yürütülme sanatıdır der Clavsewitz.Savaşın içeriğini o yüzden değerlendirirken devlet içindeki sınıfların iktidarlarının yürütülmesidir aynı zamanda.Kendi savaş pozisyonları haklı çıkartmak için onun nedenlerini telaşla yaymaya çalışan avanaklar bizi kendi halkını ezen işbirlikçilerle eş tutmaya çalışarak kafa bulandırmaktadırlar.Mısırdaki ikili iktidarların ikiside halklara düşmandır.Hem darbe yapanlar hemde Müslüman Kardeşler emperyalist silah tüccarlarının iktidarıdırlar.Esed müdahale hazırlığı yapan ABD,AB ve diğer barbarlala Esed aynıdırlar.Biz burda taraf olma zorunluluğundan kaynaklı EZİLENLERİN BİRLEŞİK SOSYALİST DEVRİMİNİ savunuyoruz.Neoliberalzimin modernitesi olan işgal ve gerici savaşlara karşı devrimci iç savaşı savunuyoruz.Ezilenlerin vatanını savunmak için...

Sonuç olarak silahı halk devrimi dahası ezilenlerin devrimci ayaklanmasını şöyle formüle edersek Emperyalist işgal ve savaşlara karşı,zorbalığa dayanan bu iktidarların devrimci şiddet yoluyla yıkılmasını öngörüyoruz.Silahlı ve silahsız zora dayanan sömürgeci tüm iktidarları alaşagı edecek devrimci şiddet olancaktır...Kendi iktidarlarını silahlı savunmak için emekçileri azgınca sömürerek milyarlarca emekçiyi açlık ve yoksulluk cenderesine iten bu ceberrut militarizmi yıkmak gerek....Devrim,demokrasi,özgürlük ve bağımsız Kürdistan sorunu bir başka araçlarla sürdürülmesi imkansızdır....Zor belirleyicidir....İşte dünyaya bakalım,her yer gözyaşı,açlık,ölüm,göç,sürgün,tecavüz,....


berdan ildan

15 Eylül 2013 Pazar

İnsana önce kimlik gerek
Sonra aşk
Hüzünde gerek,ağlamakta
Ölmekte
Yaşamakta
Direnişte gerek
Tükürmekte ihanetin suratın
Devrim arzusuyla

...

Umutlar büyütmek elbetteki kolay değil,umutsuzluğu dizmek gerek
Zindanda yatmak gerek
Voltada
Ranzada uzanıp dalmak anıların yakamozlarına
Şiir yazmakta gerek
Türkü söylemekte
Küfür etmekte gerek ceberrut düzene


....


Kahramanlık masallarını taşımak gerek,tek başınalığıda
Ülkemize gözyaşıda taşımak gerek
İnsan yaşamak olmalı yani önce
Aşkta gerek yani meşkte
Vuruşmakta gerek

....


Söz kuşanmalı,şiir söyleşmeli yüreklerde
Öpmeli yani kiraz gibi dudaklardan
Devrim gerek önce devrime yani
Düşlerimiz o nehirler gibi akmalı yani
Bir yanımız dicle
Bir yanımız bahar bahçe

...


Sevmekte gerek güneş gibi,nar gibi
Yani başımızın tacı
Teberiklerin hürmeti adına
Devrimciligin kiymetini bilmek gerek
Sevgiden ölmez hani insan,sevgisizlikten ölür kelimeler


Ben gerçeklerin izini sürüyorum o yüzden
Her şafakta
Her aydınlıkta


berdan ildan

13 Eylül 2013 Cuma

12 Eylül 2013 Perşembe

12 EYLÜL

12 Eylül

İlk eylem günü ortaokuldayım yine günlerden mayıs,bir yandan ders çalışırken bir yandan da okul aralarında okulun deposunda militan gençlik dergisi okuyordum,bir yanda da yarın okulda boykot konuşma için hazırladıgım bildiriyi ezberlemeye çalışıyordum,çok heyacanlıydım.İlk defa okulda boykot yapılacak ve ben tüm sınıflarda konuşmacıyım.

''Sabah,akşam derslerden artan zamanlarda Ermeni mezarlığı arkasında ellerimizde sosyalizmin alfabesi,üç dünya teorisine dair tartışma notları ile egitim çalışmalarına katılıyorduk.Hava zifiri karanlıga bürünene kadar tartışmalara devam ediyorduk,akşam ise yazılamaya çıkıp ögrendiklerimizİ pratikleştiriyorduk,yani devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz;öyle öğrendik,öyle anlattılar bize,öylede hep devam ettik yola.Ögrenmenin yaşı yoktur,insan her yaşta,her an ,yeni bir şeyler öğrenebilir ki öğrenmelidir.Yaşamın tüm acıları,açlıkları,hüzünleri,sevinçleri,arkadaşlıkları,paylaşmayı,omuz omuza his etmeyi hep böyle onurlu bütünsel öğrettiler bize devrimciler.1978 günü Zeytinburnun'da Malatya Pötürgeli Necdet abinin kahvesinde ev ekonomisine yardımcı olmak için çalışıyorum.Dikilitaş'ta deri işçilerinin ve devrimcilerin uğradıkları bir kahve daha çok işçi kahvesi.Öyle oturup arkadaşları ile düşünüyor,O günlerde bir sevgilisi var,gelip kahveye onlara takılıyor,sonra bir gün silah sesleri içinde Trakyalı berber Hüseyin abinin yanında ki Tuncay'ı katleder faşistler,onu katledilmesine dayamayan Aptullah Tekçe Trakyalı ve Adalet Partili katilin peşinden onu yakalamaya çalışılırken o gün 24 Temmuz günü ikiside katledilirler''Bunda öteki okuyanlara kalmış.Ama aklıma düştü 1978 günü burjuva basında çıktı hukuk ögrencisi solcu genç ve onu kurtarmaya çalışan Adalet Partili öldürüldü

Bütün genç kızlar Tuncay abinin peşinden pervane dönerdiler,bizse onu hep Sarıkaya maçlarında faşist takımlara attıgı göllerle mutlu olurduk,ilk onları biz çocukları Yeşilköy Menekşe'deki Aylaf Plajına götürmüşlerdi.Sinan Kahraman ve Haydar abide vardı.Bunlar o yılların en güzel anlarıydı işte o gün 1978 günü bunu hazmedemeyen faşizm tarafından kana bulandı Zeytinburnunda.O günden sonra bir kıza aşık oldum,onu görünce dilim titriyordu,tam konuşacagım gün hep vazgeçiyordum,sonra o mayıs boykot konuşmasından sonra Gülcan'a mektup yazmaya karar verdim.O günler böyleydi.Ve ne utanıyorsun dedi Hüseyin,böyle şeyler böyle olur dedi.Ondan sonra hızla gelişmeye başlıyorduk,zaman su gibi akıyordu.

Eylül günü

Eylül,tüm acımasızlığını göstermek üzeredir.Gün geldi 04,memleketin güvenliğini daha iyi sağlayabilecegini iddia eden asker cuntanın darbe yaptıgını mahallede asker olan Muzaffer abinin kapımızı çalmasıyla ögrenecektik.Yalınayak ve Deli Mediyenin köpeği Cinonun yavrularıyla Erzincalı bakkal Rızaların aralığına evdeki kitapları zuladım.O gün Cino yoktu arada yok paramparça ederdi beni,Cino kimseyi yaklaştırmazdı aralığa.Dişi köpekler daha onurlu olurlarmış ve bir ana şefkatiyle emanetlere sahip çıkartlarmış.Ama Cino çok acı çekti o aralıkta,bir gün mahallenin kocaman eşşeklerinden biri ona tecavüz ederken yakalandı,o günden sonra Cino hep saldırganlaşmaya başladı.İşte niye mi yazdım,unutulmasın ne de olsa kimsenin umrunda da değil.


12 Eylül o günü yüzlerce asker tarafından kuşatılan 85/6 sokaktaki Ali Karacaların evinde gözaltına alındım,uzun bir araç konvoyuyla sorgu merkezine doğru ilerliyen arabanın önü mahallenin gözyaşları arasında geçiyordum.O gün aklımdan şunlar geçti,her şeye ragmen diren diren.Öyle yaptım....''Seslen dedi Laz Osman koğuş hecresinde babana,duysun sesini/babam baktı/Yorgun görünüyordu/Ses döndü/Asker dipçiğiyle dürttü/İçeri girdi/Yüzbaşı Adnan ÖZBEK onu terbiye etmeye çalışıyordu/Davutpaşa zindanın devrim kavgası sürüyordu....Direnişin ölümsüzleştirdigi İrfan Çelik/Ölümüne onurları savunanların devrimci militanı/O karşıladı ölümü/kavgası/kavgamız sürüyor.



berdan ildan



11 Eylül 2013 Çarşamba

KIZIMA MEKTUP


Merhaba Muhabbet, MERHABA MUHABBET YÜREKLİ YANIM
Semahların senfonisi Sarya çiçekleri Açar kan kırmızı Dağların diklerinde Adları Bir birine bezenmiş Biri Güneş Digeri Asmé Melodisi Sarya Gecenin son saatinde düştün yine aklıma,anılarıma öyle bir daldın ki hüzünlerim dalglara vurdu kendini.Vurdum bende tuşlara aksın anası satayım ne çıkar.Senin yüregine akmak istiyorum kim engelleyebilir ki bizim damlalarımızın buluşmasını.Varsa ki ziyaretçin benim,seni demir parmaklıklar ardına sabırsızca bekleyen devrimci bir hücreyim.Hüzünlüyüm,şiirlerdeyim,sohbetlerdeyim yanlız başıma.Ve yoldaşlıgımızın şahmeranına sıgınarak sana sözcükler diziyorum sürgün şehirlerin diplerinde.Gecenin 0'larında uyanıyorum kalbim ateş hattında devrimin,gözlerinde dolanıyorum,sığlıklarında kayboluyorum.Elimi sürüyorum yüz hatlarında ki kıvrımlara seninle yolculuklara çıkıyorum gecekondu mahallelerinde.Kayıp mezarlıklarda buluşuyoruz.Kimsesizlik sarıyor tenlerimizi,acıtıyor Leyla bizi.Serda uyandırıyor bizi Şahin tepesinde.Taş duvarlar,hücreler,tel örgüler firari düşlerimizi engelliyemiyor..Dalıyorum seninle anıların kulvarına,bir yanım Karer öte yanı Munzur..... Bir barış vardı Yannis Ritsos yoldaşın Herkesin hem fikir olduğu Sonra bunu unutanlar Halklara düşman oldu Benim sözcüklerim devrim kokulu ve benle söyleşir..... Akınlar düzenliyorum yürginin delhizlerine ve ah kalbim dayan diş ile tırnak ile.Anlayacagın acayip yanlızım tek kişilik hücremde.Yüregininin tüm dallarına yolculuklar düzenliyorum,ne çok özlemişim ben seni,oy sevmişem ben seni le.Yeniden çogaltırken dört mevsimde çiçeklerimi,yürürken patika yollarda,özgürlük nakş ederken Rojawa da,seni düşünüyorum emekçi semtlerde.Demek ki hala damarlarımızda hızla akıyor damla damarlarımıza.Gözlerime devrim inerdi.... Ellerdeki incidir istiridye üreten Yanılmaz su Anaları ana yapan Sokakların gizli fotograflarıdır 95 Nisan.... Düş ve devrimci eylem hattında yürümek bizim onurluca yaptıgımız işlerden biri.Bu özelliğidir her kesin yetenegine göre iş yapma ilkesi.Kanla bağlıyız yani....Yazdıgım mektupların ulaşmadıgını biliyorum,yada ulaşıyorsa sen yazmıyorsun.Ama bence yeter her şeye ragmen bana yazmalısın.Ali Haydara dair yazını okudum,kozmopolitik karşık.Kırlarda hazanlaşan çiçekler adın.Bana yaz.... berdan ildan.
HÜSEYİN WELAT Sözümün son hali Umut bitmez Yürür geçer karanlıkları İlk kurşunda oldugu gibi berdan ildan

Barış Bitti Savaş İsteyenler

BARIŞ BİTTİ SAVAŞ İSTEYENLER Şafakların rüzgar serinliginde üşüyorum buzulların doruklarında mevsim Eylül.Gecenin ilk yıldızları düşüyor üzerimize,ayaz bir kayıp iklim vuruyor yüzüme.Bir yoldaşım yaralı,pansuman yapmam gerekiyor,sol tarafında MG 3 mermisi.Sayıklıyor,düşleri terinde akıyor yüz hatlarına,ne güzel bir yüzü var,ay parçası.O katılmadan önce görmüştüm Merga Siran bölgesinde.Birliğimize erzak almak için inmiştik,yaşam bazen öyle koşulluyor ki bazı simaları beyimize kazınıyor,yerleşiyor umut gibi gözbebeklerimize.Tekrardan düşünüyorum o şimdi yaralı bir ceylan,yüregi kıpır kıpır,gözleri ateş gibi kankırmızı. Bu gün o ayağa kalkmalı ,günlerden Eylül yek.Eylül acılar ayı,gidişler ve zılgıtlardır bize arta kalan.Hep düşlerimizde o hercai anlar vardır.Anlatmak aşkı hepimizde yoğun.Hepimizin anımsadıgı o güzel fotografları bir düşünün,canlandırın coğrafyalarınızda.Pınarlarımızın vardiyalarında grev misali.Şevişmek sokak izlerinde.Haykırmak işkence merkezlerinde.Bitimsiz bir aşk hani bu.Sözümüz var güneşe gidenlere. Aşka dair ne varsa heybemizde/yüregimizde/gözlerimizde/dilimizde/orak/çekiç dalgalanmalı zafer için devrim tüm şehirlerde. İşte barış bitti yaşasın devrim berdan ildan