12 Eylül 2013 Perşembe

12 EYLÜL

12 Eylül

İlk eylem günü ortaokuldayım yine günlerden mayıs,bir yandan ders çalışırken bir yandan da okul aralarında okulun deposunda militan gençlik dergisi okuyordum,bir yanda da yarın okulda boykot konuşma için hazırladıgım bildiriyi ezberlemeye çalışıyordum,çok heyacanlıydım.İlk defa okulda boykot yapılacak ve ben tüm sınıflarda konuşmacıyım.

''Sabah,akşam derslerden artan zamanlarda Ermeni mezarlığı arkasında ellerimizde sosyalizmin alfabesi,üç dünya teorisine dair tartışma notları ile egitim çalışmalarına katılıyorduk.Hava zifiri karanlıga bürünene kadar tartışmalara devam ediyorduk,akşam ise yazılamaya çıkıp ögrendiklerimizİ pratikleştiriyorduk,yani devrimci teori olmadan devrimci pratik olmaz;öyle öğrendik,öyle anlattılar bize,öylede hep devam ettik yola.Ögrenmenin yaşı yoktur,insan her yaşta,her an ,yeni bir şeyler öğrenebilir ki öğrenmelidir.Yaşamın tüm acıları,açlıkları,hüzünleri,sevinçleri,arkadaşlıkları,paylaşmayı,omuz omuza his etmeyi hep böyle onurlu bütünsel öğrettiler bize devrimciler.1978 günü Zeytinburnun'da Malatya Pötürgeli Necdet abinin kahvesinde ev ekonomisine yardımcı olmak için çalışıyorum.Dikilitaş'ta deri işçilerinin ve devrimcilerin uğradıkları bir kahve daha çok işçi kahvesi.Öyle oturup arkadaşları ile düşünüyor,O günlerde bir sevgilisi var,gelip kahveye onlara takılıyor,sonra bir gün silah sesleri içinde Trakyalı berber Hüseyin abinin yanında ki Tuncay'ı katleder faşistler,onu katledilmesine dayamayan Aptullah Tekçe Trakyalı ve Adalet Partili katilin peşinden onu yakalamaya çalışılırken o gün 24 Temmuz günü ikiside katledilirler''Bunda öteki okuyanlara kalmış.Ama aklıma düştü 1978 günü burjuva basında çıktı hukuk ögrencisi solcu genç ve onu kurtarmaya çalışan Adalet Partili öldürüldü

Bütün genç kızlar Tuncay abinin peşinden pervane dönerdiler,bizse onu hep Sarıkaya maçlarında faşist takımlara attıgı göllerle mutlu olurduk,ilk onları biz çocukları Yeşilköy Menekşe'deki Aylaf Plajına götürmüşlerdi.Sinan Kahraman ve Haydar abide vardı.Bunlar o yılların en güzel anlarıydı işte o gün 1978 günü bunu hazmedemeyen faşizm tarafından kana bulandı Zeytinburnunda.O günden sonra bir kıza aşık oldum,onu görünce dilim titriyordu,tam konuşacagım gün hep vazgeçiyordum,sonra o mayıs boykot konuşmasından sonra Gülcan'a mektup yazmaya karar verdim.O günler böyleydi.Ve ne utanıyorsun dedi Hüseyin,böyle şeyler böyle olur dedi.Ondan sonra hızla gelişmeye başlıyorduk,zaman su gibi akıyordu.

Eylül günü

Eylül,tüm acımasızlığını göstermek üzeredir.Gün geldi 04,memleketin güvenliğini daha iyi sağlayabilecegini iddia eden asker cuntanın darbe yaptıgını mahallede asker olan Muzaffer abinin kapımızı çalmasıyla ögrenecektik.Yalınayak ve Deli Mediyenin köpeği Cinonun yavrularıyla Erzincalı bakkal Rızaların aralığına evdeki kitapları zuladım.O gün Cino yoktu arada yok paramparça ederdi beni,Cino kimseyi yaklaştırmazdı aralığa.Dişi köpekler daha onurlu olurlarmış ve bir ana şefkatiyle emanetlere sahip çıkartlarmış.Ama Cino çok acı çekti o aralıkta,bir gün mahallenin kocaman eşşeklerinden biri ona tecavüz ederken yakalandı,o günden sonra Cino hep saldırganlaşmaya başladı.İşte niye mi yazdım,unutulmasın ne de olsa kimsenin umrunda da değil.


12 Eylül o günü yüzlerce asker tarafından kuşatılan 85/6 sokaktaki Ali Karacaların evinde gözaltına alındım,uzun bir araç konvoyuyla sorgu merkezine doğru ilerliyen arabanın önü mahallenin gözyaşları arasında geçiyordum.O gün aklımdan şunlar geçti,her şeye ragmen diren diren.Öyle yaptım....''Seslen dedi Laz Osman koğuş hecresinde babana,duysun sesini/babam baktı/Yorgun görünüyordu/Ses döndü/Asker dipçiğiyle dürttü/İçeri girdi/Yüzbaşı Adnan ÖZBEK onu terbiye etmeye çalışıyordu/Davutpaşa zindanın devrim kavgası sürüyordu....Direnişin ölümsüzleştirdigi İrfan Çelik/Ölümüne onurları savunanların devrimci militanı/O karşıladı ölümü/kavgası/kavgamız sürüyor.



berdan ildan



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder