3 Ağustos 2011 Çarşamba

Anadoluyum ben taniyormusun...


Utanırım,
Utanırım fukaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak...
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun.....Haziran bahardir,barikattir,asktir,bir yangin ayidir.Zaferler kadar hep beraber sloganidir sokaklarda zilgizlarla kardeslesen.Anadoluyum ben taniyormusun diyen sair Ahmed Arif Haziranda salincak kurmak icin aramizdan ayrildi ise yüzdende kutsaldir kizil Haziran.Ölmek zordur haziranda.1925 yilinda bir kusluk vakti üc kursun sesiyle Amed'de dogmus,o günde bu günlere kadar yasamindan siirler,devrimci imgeler hic eksik olmamis.
Akşam erken iner mahpusaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete....Hasretinden prangalar eskitir 49'lar davasinda sonra 1960,1971 ve 12 Eylül'ün karanligini ve yasak günler,iskenceler ve zindanlar görür,yanliz degildir,kitaplarin kursuna dizildigine tanik olur ve Kasaplar deresi Zilan ve Otuzüc kursunu ölümsüzlestirir....Bunlar,
Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü...Yüzyillara dair bir düs gezginidir imgeleri alip götüre hasrete,hesap sorandir,imgeler soluk katar,barikatlara serhildanlar tasir,iskencede direnistir Ahmed Arif siirleri,hep yoldasimizdir bir ay gibi....Ay karanlık...
İtten aç/Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille/Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık....Kazlicesmeden Tersanelere,Tekstilden Tekele,Altinsehirden Cukurovanin kizil gelincik tarlalarina,acligi,yoksullugu,evsizligi,issizligi ve umud tasir bize bir yavru serce gibi.Vay kurban der....Beni, gözlerin götürür
Gözlerin
Aşkla, acıyla...
Kuşatmışlar
Sesimi, soluğumu
Kesilmiş
Tuz-ekmek payım
Vurgunum
Ve darda,
Gözaltındayım.
Dal, kor keser
Penceremde açarsa
Kuş, vurulur
Üzerimden uçarsa.
Ve hal böyle böyle,
Yol bu yöndeyken....Kimi aska dair bir hüzündür,kimi ilk opücügüdür gerillanin,kimi Dersimdir,kimi Adilos bebeler,kimileri haberin var midir.Zindan voltalarindan seslenir,duvarlari asar,tünel kazar firari güvercinler,görüs günüdür.....Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
eKaranfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin,,,,Ihaneti kursuna dizdiren dizleriyle umut sairimizdir Ahmed Arif.Iste bu zulüm macera degil,leylak ve kardeslik tohumlari saciyor her bir siiri yoldas yoldas,hewal hewal,kardes kardes,alinteri,emek anadiluyum ben taniyorumusun....Bin selam olsun Ahmed Arif siilerine....Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz halbuki,
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...

Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman, kendimi öldüresiye.
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpusaneye.
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya ....................


berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder