29 Aralık 2010 Çarşamba

Sokagin ötekilestirilmis cocuklari


Cocuklugumuza dair düs tasarimlarim,hep o sürgün kentin sokaginda ki Semsettin Sami Ilkokulunun zil ses beynimi kemiriyor,bilmedigimiz bu sehirde cocuklar hep bir agizdan mirildaniyorlar,yirtik pörcük mavi entariyi andiran bu utancimdan kipkirmizi olmustum,düslerim agliyordu sanki lan bu ne zülümdür.Sonra asker dizilimlerini andirarak rap rap,mars mars sesleriyle odalara dolduruluyordu.bir dilim hamur ekmek ve beyaz bir toz katip onu iciriyorlardi sonradan ögredik ki ABD süt tozu/bagimlilik yaratiyor.

O okulun merdivenlerinde sari sacli,kirmizi dudakli,elleri kocaman ögretmeden her gectigimde dayak yedim,bazen bu dayaklardan Sevim kurtarirdi beni.Hayat bize yasama dair düs kurdurmadi sairin dedigi gibi onlar bize asimile dilde ABC'yi ögrettiler biz devrimi sokaklarin pratiginde ögrendik.Bir agacin yesili tonu,elmanin kizilligini/baharin o hercai sarisinindan damitarak ögrendik.Bizim cocuklulugumuzu sürgün kentlerin dislileri arasinda mengene gibi gerenlerin cocuklari en güzel seylere layik görüldü.Biz yasami dayak yiyerek-asimile edilerek bir yesil yapraktan ögrendik,kestane sacli Sevim'de katildi bizim düslerimize.En cok mahallede ki Bati Trakya'dan göc edenlerin cocuklarina özeniyorduk,onlarla sokakta bayrak maclari yapiyorduk,bizim bayragimizin renkleri hep baskaydi onlarinkisi ay-yildizliydi,maclari biz kazaninca bayraklarinida kaybederlerdi,yeni bir bayrak almak icin tuhafiyecilerin yolunu tutarlardi.Sair demis ya bayraklari bayrak yapan seyyar saticilardir.

Mahallemizde tüm uluslardan cocuklar vardi,kardeslik sofralarindan besleniyorlardi,bizim gecekonunun sahibi Alamanciydi Erzincanli Mahmut abi,tüm kadinlar bizim avluda toplanir,ortak sofra etrafinda kardes kardes konusurlardi.Ismail ustanin köse basinda ki Riza bakkal,onun karsisinda Deli Mediye.Omuzlarimizda boya sandiklari ben Kemal,Hüseyin,Yavuz,Bülent,Hürcan,Müslüm,Ali Ekber,Cengiz,Cevdet,Mesut ve kardesi Arap Hüseyin ve daha onlarcamiz ilk siyah beyaz televizyonu o mahallede izledik ve bir kac gün sonra Asik Veysel öldügünüde o siyah-beyaz tv'den duymustuk.Vadide ki hayat.Oliver ise dedemiz Ismail Hakki dedelerde izlemistik onlarin evi bir sinama gigiydi tiklim tiklim,Yilmaz Erdogan filminde ki o sahne gibi.Anam güzel kuru fasulye yapardi,cocuklugumda en cok bu etsiz kuru fasulyeyi düsünüyorum,bilmezlikten degildi etsizligi fukaraliktan.Kömür tasiyorduk imece usulu,her seyimiz kardesceydi.Ta ki o düsleri yok eden güne kadar....



berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder