14 Mayıs 2009 Perşembe

Gül ve Insan


BIR GUL VER BANA, AÇAYIM KALBINI SANA

Üzerinde binlerce şiir, klam, türkü, hikaye yazılan önceden vahşi dikenli gül idiler yeryüzünde. Sevgili site sakinleri kurgumuz başlıyor. Apolitizm insanin öğrenme sevincini yok ediyor. Şüphe eden, sorgulayan düşünen akil istemiyor. Böylesi bir durumda merak ve öğrenme, okuma tutkusu kurulu saltanatlara ne sah takmışım, ne sultan bir meydan okumaya dönüşür dönüşebilir. Düşünüyorum da bir rivayete göre önce dağ yamaçlarında vahşi bir çiçekmiş. 1. Sargon, Ur şehrine yaptığı seferden dönünce beraberinde Mezopotamya’nin Dicle havzasında asma ve gülleri kendi ülkesine getirir. Grekler gülü Babil asma bahçelerinden alıp tüm Avrupa’ya yaymışlar.

GÜL ve INSAN

Hıristiyanlar İsa’nın çektiği eziyet ve işkence acılarını dindirmek için ölüm yıldönümünde çelenk bırakırlar başucuna. Müslümanlarda Muhemmed’in yorulduğunda gül ağacının gölgesinde yatarak rahatladığı rivayet edilir. Museviler gül, ü gül bayramıyla taçlandırmışlar. Yunan efsanesinde güzellik tanrıçası Afrodit doğduğunda beyaz köpükçükleri gül olmuş.

GÜLÜN INSANA OLAN ASKI

Mitolojiye göre sevdiği kızı dansa götürmek isteyen delikanlıdan sevdiği kız kırmızı gül istemiş karşılığında. Genç delikanlı dağ, tepe, diyar diyar dolanmış ama güle erişememiş... Çaresiz oturup düşünürken onun bu halini gören bülbül sorar merakından ve baslar aksam devriyesi candarmaların. Bülbül kanat çırpar beyaz güllere gövdesine saplanan dikenlerden dolayı akan kani beyaz güllere rengini verir kırmızı gül demet demet.

Genç delikanlı elindeki güllerle koşarak soluğu sevdiğinin yanında alır, ama ne var ki sevdiği kız kralla çoktan evlenmiştir. Delikanlı oracıkta ölür. Bülbül,ün güle olan karşılıksız sevgisi diyar diyar dolaşması ondandır Tanıma ve merak. Bülbül gibi insanin dünyaya itirazı olmalıdır. Yazgısına isyanı. İnsanın sorusu olmalıdır. Bizim seyircilik duruşumuz, gerçeğin tam bilgisine hakim olamazsak eksik kalacaktır.

İnsanin aklına çocuk gülüşlerini hatırlamalı 13 kurşunlu Ugur’u, Diyarbekir’de ki Enes’i yada saramplenle parçalanan Nidal’i ve yahut enkaz altında ki Ali Hamza’yı. Aç ve çıplak yasamaya itirazımız birlikte olmalı.

Sair demiş ya:

Kapılar tutulmuş neylersin
Neylersin içerde kalmışız
Yollar kesilmiş
Şehir yenilmiş neylersin
Açlık başlamış
Elde silah kalmamış neylersin
Karanlıkta bastırmış...

Yeni bin yılda sevincinizin bol olmasını diliyorum.

Bütün gözlerin görmesi için, düşünen bütün gözlerin. Yazmak kucaklaşmak kadar bereketli olsun, aşk olsun sana gül ask olsun

berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder