1 Mart 2010 Pazartesi

Durma öyle


Durma öyle.

öyle yıkma kendini
öyle mahsun, öyle garip...
nerede olursan ol
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne
tükür yüzüne celladın
fırsatçının, fesatçının, hayının...
dayan kitap ile
dayan iş ile
tırnak ile, diş ile
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni!





Durma öyle boynu bükük caresiz/Birazdan gül vuracak yüzüne/Ellerini tutacak safak/
Ömrünü serecek ayaklarina/Sen farkinda olmayacaksin ey zülüm.

Subat dogayi uyandiriyor demis cocuk.Ahmedin meyvalari vardi elwan.Güneste berekeli ve namuslu.Subat yildizi Adar'e u Mayis'e.Daglarda bahar selamlayan meyvalar alo,dane,mendile,tirpuk,tezik isaretlerdir Newrozun.Simdi ekilen tohumlarin üreme zamani.Topragin derinliklerinde.Duvar takvimleri yirtilir simdi,arkasinda ki günlükler okunur.Düsen her yildiza dair gözyaslari akitir analar.Kar erir yeralti nehirleri harekete gecer Nisan onbese kadar,sonra Nisan Mayisin kulagina fisildar rojbas YEK GULAN rojbas.

Ve zaman gelip nasirli avuclarina su notu düser iyi bak kendine yoldas iyi bak.Ve bir cuma sabahidir idam edilecek,sevda kokar,gözyasi akitmaz Beriwan artik.Cünkü bu gün görüs günüdür,görülmüstür damgali mektuplar,resime saklanan güvercin gözleri sizlerden selam tasir gagasindan Devrimlere



berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder