26 Kasım 2009 Perşembe

Sari gelin..kitap


Vardım kilsesine baktım haçına
Mâil oldum bölük bölük saçına
Kız seni götürem İslâm içine
Vay Sinan ölsün Sarı Gelin
Âh seni vermem dünya malına

13 yüzyil baslarken Şeyh Abdülkadir Geylani’nin müritlerinden Senani, şeyhine darılarak firar eder. Yolu Erzurum ve Oltu’ya düşer. Burada tanıştığı bir dervişle yola çıkarlar. Penek Suyu kıyısına geldiklerinde derviş, genç Senani’den kendisini karşıya geçirmesini ister. Senani, bu teklifi kabul etmeyince, dervişin, ‘Benden esirgediğin omuzlarına, domuz yavruları binsin!’ bedduasına uğrar. Misafir oldukları Hristiyan Penek Beyi’nin güzel kızına vurulan Senani, misafirliği uzatır ve sarayın hizmetçileri arasına katılır. Ardından ise sarayın domuz çobanı olur. Şeyh Geylani, müridi Senani’nin bu halini öğrenir ve çok üzülür. Beş yüz müridinden, onu kurtarmalarını, gerekirse sevdiği kızla birlikte getirmelerini ister. Müritler, Senani’yi, domuz güderken bulurlar ve şeyhin isteğini Senani’ye bildirirler. Senani, ancak yâriyle birlikte gelebileceğini söyler. Bir sabah erkenden kızı aldığı gibi, kendilerini bekleyen müritlere doğru yola çıkarlar. Hep birlikte karlı dağa doğru yürürler. Onların yokluğunu anlayan saray görevlileri, çevre köyleri ararlar ancak onları bulamaz ve dağlara yönelirler. Aşıklar ve müritler, takip edildiklerini anlayınca kaçmaya başlarlar ve dağın güneyine sarkarlar. Takipçiler yetişince çetin bir savaş meydana gelir. Aşık Şeyh Senani ve müritleri öldürülür. Bugünkü Allahuekber Dağları, adını bu müritlerin ‘Allahuekber’ sedalarından almıştır. Bu efsanede bahsedilen Sarı Gelin’in Hristiyan-Türk olan Kıpçak beyinin kızı olduğu iddia edilmiştir. Sarı Gelin hakkında Kars’ta, Azerbaycan’da ve Anadolu’nun diğer yerlerinde değişik hikâye ve efsanelere rastlanmaktadır. Ama simdi Hrant Dink'i katledenlerin Kafes

belgeleri isiginda bu akbabalarin 1915-16 ile 6-7 Eylül'ü nasil tezgahladiklarini bilmek isteyenler,gecmisin izini sürmek isteyenler sunu bir kez daha bilmelidirler ki psikolojik savas haraket merkezleri nasil ki Kürt halkinin ezgilerini calip yok ederek Türklestiriyorsa iste Mezepotamyanin kadim halklarina ait sari gelinde islamlastirmaya,sunnilestirmeye,türki cumhuriyetlerine benzetmeleri ondandir.Iste kitap bunlari aralamasi bakimindan bir arastirma niteligi tasiyor.



Eyüphan Kilic Karinca yayinevinden sari gelinin izini sürmüs ask hali ile.Iste sari gelinin öyküsünü bize araliyor kitap.





Dağlarda yaşayan bir Ermeni mi, Erzurumlu bir gelin mi? "Sarı Gelin"in nereli olduğu tam olarak bilinmiyor ama bu türkünün bir Türk-Ermeni aşkını anlattığı söyleniyor. Hrant Dink'in "kendi yöresine yakın olduğundan ve sözleri manidar geldiğinden çok sevdiği" türkü cenaze töreninin de simgesi haline geldi. Agos gazetesinin yanındaki müzik market gün boyunca "Sarı Gelin"i çalarken, kortejdekiler bu türküye kâh Türkçe kâh Ermenice eşlik ettiler. "Kime ait?" diyerek üzerinde birçok tartışma yapılan "Sarı Gelin" müzisyenlere göre aslında paylaşılamayan değil, aksine paylaşılan bir türkü: "Melodisi aynı olduğu halde her topluluk bu türküyü kendi dilinde, kendi duygusunda söylüyor"



İrevan çarşı pazar
İçinde bir kız gezer
Elinde divit kalem
Dertliye derman yazar



Iki dörtlügü iyi yorumlayin bakin nasilda asimile edilerek islamlastirilmaya calisiliyor.



"Türküler kardeştir, halklarda







berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder