22 Ekim 2009 Perşembe

Hidir Aslan anisina


Yiğidim Aslanim


Su Sılanın Ufak Tefek Yolları


Ağrıdan Sızıdan Tutmaz Elleri


Tepeden Tırnağa Şiir Dilleri


Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor


Bugün Efkarlıyım Açmasın Güller


Yiğidimden Kara Haber Verdiler


Demirden Döşeği Tastan Sedirler


Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor


Ne Bir Haram Yedi Ne Cana Kıydı


Ekmek Kadar Temiz Su Gibi Aydın


Hiç Kimse Duymadan Hükümler Giydin


Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor


Mezar Arasında Harman Olur Mu


On Üç Yıl Mahpusta Derman Kalır Mı


Azrail Aç Susuz Canım Alır Mı


Yiğidim Aslanım Burda Yatıyor"Canım Abim
Uzun uzun yazacak değilim. Bu ana hep hazırdım. Son yolculuğum yaşamım kadar güzel olmalı. Üzütmek mi? Bunu hiç istemiyorum canlarım. Büyük sözler etmeyi
gereksiz buluyorum. Herşey yaşamımız kadar açık ve sade olmalı.

Yaşamak bir türküyse bunu bu türküyü en güzel biçimiyle söylemeye çalıştım. Zafer şarkısınırı söylendiği günler de gelecek. Kısa da olsa onurlu yaşamanın yolunu
seçtiğim için mutlu gidiyorum. İyi güzel şeyler uğruna yaşanıyorsa her şey katlanılmayacak şey yoktur. Ölüm bile basitleşiyor. Anlamlıysa ölüm yaşamak kadar
güzeldir.
Şu mektubu yazarken bir yandan çay sigara içiyorum. Ağır ağır. Tadına vara vara. Neşesiz değilim. Bir yandan yaşamımın film şeridini toplamaya çalışıyorum
kafamda. Kısacık zamanda bu anlık hemen her şeyi baştan sona ayrıntılarıyla izlemek oldukça zor gibi.
Vasiyet yazmamı istemiştin. Acele etmemiştim ama buna zamanımız oldu işte. İyiden güzelden yana olun. Budur isteğim hepinizden. Tüm dostlarıma dost yüreklilere
sevgimin sıcaklığını iletin. Utançsız onurlu gidişimi. Üzülmek acımak hiç kimseden beklemediğim bir şeydir. Bana yapılacak en büyük kötülük budur. İnsan acılarla
da yaşamasını bilir bilmeli. Güç de olsa.
Benim üzerimde büyük emekleriniz var ödenmeyecek kadar büyük. Senin ve ötekilerin. Siz emeğin tüm temsilcilerine dünyadaki tüm emekçi onurlu güçlü insanlara
layık olabilmenin yolunu seçtim. Yapabileceğim her şeyi yapamamış olsam da bu görevi yapacak yeni insanlar topraktan fışkırıyor.
Ailedeki bana düşen tüm hakları sen ve Aydın'a bırakıyorum. En yararlı biçimde kullanacağınıza inanıyorum.
Çok şey söylemek istiyorum ama zaman öyle kısa ki. On dakikamız var. Üzülmeyin acılara yenilmeyin hayata karşı güçlü olun yaşam budur. Seçilmesi gereken
yaşam. Sultan'a sevgilerimi yolluyorum. Herbirinize isim isim yazamayacağım. Dostlara da. Bu hepsini karşılasın.
Yüreğimin tüm sevgisiyle tüm onurlu güçlerimle seni sizi hepinizi kucaklar doyasıya öperim. Güçlü olun. Başı dik olun. O güzel günlerde tekrar yanınızda olacağım.

Amcanız kardeşiniz dostunuz."


Ilyas yoldasin son an'larina dair

Cezaevi günleri ve işkence başlamıştı. O günleri, "İlk kez siyasi mahkûm görüyorlardı. Korkunç işkenceler yaptılar. 1971' den sonra 'ihtilattan men' (mektup, konuşma, görüşme yasağı) kararı alınan tek gruptuk. Yatağa zincirlediler, ellerimiz kelepçeliydi. Böyle 1.5 ay yaşadılar. Zorlu cezaevi ve uzun savunmalarla geçen dava günleri bittiğinde, Hıdır Aslan ve Ali Akgün idama mahkûm edilirken, davanın diğer sanıkları müebbet hapis cezası aldı. İdam kararlarını Yargıtay onadı ve dosyaları TBMM'deki infaz sırasına konuldu. İlk sırada Hıdır Aslan, ardından Ali Akgün geliyordu.
Karar kesinleşince tüm idamlıkları İzmir Buca Cezaevi'ne gönderdiler. 16 kişiydiler. İlyas Has da aynı yerdeydi. Onun Meclis'teki infaz sırası üçtü. Akşam türkü söyleyip, şiir okuyorlardı. İlyas'in sesi çok güzeldi. Her seferinde 'Kozanoğlu' türküsünü söylüyordu. Kimi zaman siyasi tartışmalar, kimi gün de idam sırası üzerine espriler bile yapılıyordu.
İlyas'la sıkı dost olmuşlardı. Hatta yaptıkları bir eylem sonucu açık görüş hakkı bile kazanmışlardı. Oysa idam, adım adım yaklaşıyordu.
1984 başında Mamak'ta başlayan açlık grevi Türkiye'ye yayılmaya başladı.
İstanbul'daki cezaevlerinin ardından Buca Cezaevi'ndekiler başladı eyleme. Eylemin 20'nci gününde hücreler basıldı. Aralarında Hıdır Aslan'ın da olduğu altı kişi Burdur Cezaevi'ne götürüldü. Hiçbiri vedalaşmaya fırsat bulamadı. Bir ara yükselen 'Biz gidiyoruz' sesleri, postal seslerine karışarak yok oldu. Ali Akgün dava arkadaşı Hıdır'ı bir daha hiç göremeyecekti.

Ve biz unutmadik yoldaslar daima bizimlesin-daima seninleyiz,bu kalp seni unutur mu

berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder