
Anadolu ve Mezopotamya'nın bereketli topraklarının yetiştirdiği modern Kürt Edebiyatının köşe taşlarından Mehmed Uzun'un aramızdan ayrılışının 2. yıl dönümündeyiz.
O, on binlerce insanın ardından yürüdüğü bir yazar değildi sadece, o halkının dilinde kelam, yüreğinde dengbej, O halkının kavgasında bir militandı aynı zamanda. Yalnızca Kürt edebiyatının çok önemli bir temsilcisi değil, aynı zamanda dünya edebiyatının önemli bir direnç kalemidir. O, öteki dili yok eden değil, tam tersine onu üreten, çoğaltan, etkileyen ve besleyen bir dilin ve kültürün yazarıdır. O zindanlara, sürgünlere, yokluklara ve kurşunlara inat haklı bir davanın damarlarına sarılmış modern Kürt aydınıdır. O ülkesinin dağlarının, derelerinin, sevdalarının sözcüsüdür. Mehmed Uzun yaşamı boyunca Kürt Dili ve Edebiyatının savunucusu olmuş, bu mücadele içerisinde sayısız ürünler vermiştir.
Uzun, özellikle sözlü Kürt edebiyatı konusunda pek çok çalışma gerçekleştirmiştir. Yıllarca Kürdistan’da köy köy dolaşıp dengbej dinlemiştir. Biriktirdiği bu geniş arşivi ‘Dengbejlerim’ isimli kitabında toplamıştır. Bu çalışmaların içerisinde dokuz roman, dört deneme, bir inceleme ve bir de Kürt edebiyatı antolojisi sığdırmış olan yazar, Türkiye ve dünya çapında pek çok ödüle layık görülmüştür. O, sistemin Kürt dilini reddetmesine karşın dimdik durmuş ve kalemiyle Kürt dili ve edebiyatının özgürlük savaşçısı olmuştur.
"Ne ki zindan - ne ki tutsak olmak
ne ki kavga - ne ki dağlarda vurulmak
bir sehpada idam olmak ne ki
ihanet utancıyla yaşamak var ya hani
onursuzluğun lağım çukurunda yok olmak
üniformalı bir dehak önünde durmak
ve beyninin içindekileri bir bir kusmak
sonra bir et yığınına dönüşüp kalmak
işte buydu diyarbakır zindanında yaşamak...... "adnan yücel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder