1 Ekim 2009 Perşembe

Defterimde kus sesleri...kitap




Her yere yetişir
Hiçbir şeye geç kalınmaz

Çocuğum beni bağışla
Ahmet Abi sen de bağışla.

Boynu bükük duruyorsam eğer
içimden böyle geldiği için değil
Ama hiç değil
Ah güzel Ahmet Abim benim
insan yaşadığı yere benzer
O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
Suyunda yüzen balığa
Toprağını iten çiçeğe
Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
Konyanın beyaz
Antepin kırmızı düzlüğüne benzer
Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
Denizine benzer ki dalgalıdır bakışları
Evlerine, sokaklarına, köşe başlarına
Öylesine benzer ki
Ve avlularına
(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
Ve sözlerine
(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
Ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer
Sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne
Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
Öyle bir cigara yakımına, birinin gazoz açmasına
Minibüslerine, gecekondularına
Hasretine, yalanına benzer
Anısı ıssızlıktır
Acısı bilincidir
Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
Gülemiyorsun ya, gülmek
Bir halk gülüyorsa gülmektir
Ne kadar benziyoruz Türkiye?ye Ahmet Abi.
Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
Dirseğin iskemleye dayalı
Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben
Cigara paketinde yazılar resimler
Resimler: cezaevleri
Resimler: özlem
Resimler: eskidenleri
Ve bir kaşın yukarı kalkık
Sevmen acele
Dostluğun çabuk
Bakıyorum da şimdi
O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.

Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
Biz eskiden seninle
istasyonları dolaşırdık bir bir
O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
Nazilli kokardı
Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
Kadının ütülü patiskalardan bir teni
Upuzun boynu
Kirpikleri
Ve sana Ahmet Abi
uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
Sofranı kurardı
Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
Çocuklar doğururdu
Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar büyüyecek
O çocuklar...
Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
Umudu dürt
Umutsuzluğu yatıştır
Diyeceğim şu ki
Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
Çocuklar, kadınlar, erkekler
Trenler tıklım tıklım
Trenler cepheye giden trenler gibi
İşçiler
Almanya yolcusu işçiler
Kadınlar
Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
Ellerinde bavullar, fileler
Kolonyalar, su şişeleri, paketler
Onlar ki, hepsi
Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlerde büyüyenler
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
işte o kadar.

Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri.

Aksam karanlik cökmüs hücreme,bir metre eni,iki metre boyu,yaninda esantiyon lavabo ve idrar kokan birde klozet,hücre penceresinin yaninda
tas bir metrelik masa,masanin üzerinde kitaplarim,kalemlerim,takvim,cizdigim karakalem resimler ve adini bu siirden alan kitabi okuyorum en lüks
olani ise bende yazar gibi tutukluyum kendimi okuyorum gibi.Defterimde kus sesleri Erdal Öz hewalin zindan anilarini okumak bir ayricalik oldu be
nim icin.Kitap 1971 Askeri Fasist Diktatörlügün darbe öncesi ve sonrasi sürecini irdelemekten ziyade o tarihsel gelismeleri gercekten yasayanlari
n dilinde okuyoruz kimler yok ki Defterimde kus seslerinde.O süreci yasayanlarin bugün ruhunu sattiklari medya plazlarinda sizofreni haller yasi
yorken ve yildönümleri geldiginde günah kecisi gibi ayni seyleri tekrarlayan robotlarin amaclarinin ne oldugunun bilgiside bu kitapta.Özellikle oku
ma ve bellek yitiminin cok oldugu bir corafyada yasiyoruz,ama devrimci irade asla ama asla unutmaz bir gün mutlak hesap sorulur ve onlarca yil
da gecse hesap defter dürülür.Deniz gülü,Yusuf gülü ve Hüseyin yoldas gülünün son süreclerini sevgili Erdal Öz bize tasimis o yüzden bu belge
niteligide tasiyor:Deniz Gezmis ve yoldaslarinin Gülün Soldugu Aksam adli eserle ölümsüzlestiren Erdal Öz'ün bu idamdan önceki ve sonraki süreci
bu kitapta roman tarzinda toparlamis.O günkü kosullarda bir Yasar Kemal'in güzel bir anisi var.Denizlerin idamini engellemek icin bulusup taksiye
binerler tabi taksici uyanik biridir Yasar Kemal'i öne alir baslar yaglamaya kitaplarini tabi kasildikca kasilir Yasar Kemal inecekleri yere ulasirlar
taksici kosarak kapisini acar,koltuk altlarinda ki karpuzlar sistikce patlamak üzredir,hesabi öder ve yüklüde bir bahsis verir taksiciye Yasar Kemal
ordan uzaklasan taksici hizla aracini sürer ve söyle seslenir büyük yazara senden iyileride var Sait Faik diye Yasar Kemal kasilmasi söner ve Er
dal Öz'e derki sakin ha sakin bunu kimseye anlatma ama bu kitapta anlatir.Okumak ve süreci bire bir yasamak istiyorsaniz ki öyle davranin
okuyum bunu...


berdan ildan....7 Temmuz 2009 Valdemoro zindani Madrid III

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder