10 Ekim 2009 Cumartesi

Braye delallar...Al sana acilim


Güzel kardeşim, ya da biraye delal ve yahut diğer dillerde...
Yürekten ve ikircimsiz bir his söylendiğinde, sayfalar dolusu cümleler, saatlerce süren konuşmaların çok ötesinde bir anlam yüklüdür, bu pragraf.
Dolaysız bir anlatımın kardeşleşmesinin ilk hecesi, şatafatsız, pürüzsüz ve yalın...
Aynı topraklar üzerinde, binlerce yıldır söylenmeyen, iç içe yaşayan halkların kardeşleşme köprüsünün mayası, umudu, birlikte yürümenin, yol almanın, uğruna ölümlere gidip gelmenin kardeşleşmesi...
Farklı ulusların ortak yazgısı... Ezilenlerin, umudu tüketilenlerin arasına düşmanlık tohumları, ayrık otu dikmek isteyenlere inat, bir sarmaşık gibi kenetlenmenin ilk ön koşulu; kardeşleşme...

"Bu halk, Kürt halkıdır" diyen 'biraye delal', "bu halk, Türk halkı" diyen güzel kardeşim" demeliyiz (her dilden).
Bügün; Ortak bir toprağın yetiştirdiği ağaçlardan biri, diğerlerini kesmekte olan baltaya sap yapılmaya çalışılıyor. Aynı dalın çiçekleri birbirine kırdırılıyor. Sosyal demokratlar bahçıvan.
Kendi de uşak olan, burjuva medya kırdıcıları, aynı olan halkları birbirine kırdırmak için canlı yayın yapıyorlar. Ekranlarda ve aradan sıyrılarak...
Vatan için, bayrak için edebiyatıyla, gencecik Türk delikanlıları, özgürlük isteyen Kürt/ Ermeni/ Çingene/ Çerkez halklarının üzerine sürülüyorlar.

PEKI NEDEN ?

Neden Türk genci, ya da Türk işçi- emekçileri; yıllardır baskı ve şiddet cenderesindeki halklara özgürlük, eşit haklar isteyenlere karşı olsunlar? Neden ?
Kendi özgürlüğünü isteyen halkların desteklenmesi kadar doğal ne olabilir ki( bakın Ortadoğu'ya)...
Hele bu istem, emperyal ırkçılığa direniyorsa, bir de...
"Misak-i Milli' kırmızı sınırlar içinde yaşayan herkes, Türktür. Vatan bölünmez bir bütündür" söylemleriyle ilk okuldan beri beyinleri felç eden kitaplar ezberletilmişse, ve hala kullanmaya devam ediyorlarsa, türbinlere oynayanlar belli. Sanırım ırkçılığın boyutu bu olsa gerek.
Örsü çekiçle döven ayni kol. Bu, bildiğimiz emekçi kardeşleşmesinin kolu değil.
Baldırı çıplaklar kaldırınca sopasını, kaçacak delik ararlar sömürücüler, ırkçı emperyaller.
Sömürücü asalak takımından bahsediyoruz. Irkçılıktan beslenen, şişko göbeklilerden.

Öyleyse bu kolu tutmak gerek.
Dostluk için,
Kardeşlik için,
Eşitlik için,
Sevgili Hrant Dink için...

Yanı başında, kafasına indirilmek istenen kanlı eli tutmaya çalışmak anlamlıdır, barış için...
Kürt illerinde, hazırlıkları tamamlanan kirli savaşa, halkların boğazlanmasına karşı çıkmak (Bugün bir aydın Kadıköy’de kaçırıldı- HACI ORMAN ), öncelikle insan olmanın gereğidir.
Her gün onlarca insanın öldürüldüğü Ortadoğu’yu (Demokrasisini istemiyoruz) düşünün.
Kendisine 'insanım' diyenlerin -özellikle- susma hakkı yoktur. Kanımca bu, bizim insanlık görevimizdir. Yani ezilenlerin...
Bilinmelidir ki, artık zorbalıkla, silahla, işkenceyle, cezaevleriyle, anayasayla katletmeyle, asimileyle kardeşleşme olmaz. Ortak sofralar kurulmaz.
Gönüllü eşitlik, onurlu bir itirafla olur.
Yoksa kahrolsunla başlayan; Kürt, Ermeni, Çerkez, Yahudi demek değildir.
'Güzel kardeşim' diyebilmenin gönül rahatlığıyla yaratılacak özgür bir dünya...
Başka bir cennet vaat edenlere inat...
Yeryüzünü cennete çevirmektir, bütün kardeşleşme... Aslolan budur.
Yarınları kuracak SEVGİLİ KARDEŞLERIM...

3150 güvercin
Ak göğü delip geçtiler.
120 mavi güvercin,
Güzelce oynaşırlar, gece çöktüğünde,
Neredeyse zapt ettiler,
kendilerinin olmayan.

Fakat bu, korkudan başka birşey değildi...
"Ki uçuşumuzu engelleyemediler..."


berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder