Seyh Bedreddin henüz Seyh Beddrettin olmadan önce Osmanli gelenekleri icinde yasami ve söylemleriyle sayili bilginler icindeydi.Ancak
Bedreddini Bedreddin yapan arastirmaci,sorgulayan,sonuclar ve dersler cikartmak icin yazilar yazmis ve sonra Misir'da Seyh Ahlati ile yol
lari ortaklasinca gercekleri daha iyi görmüs,kavramis,ögrendiklerinin kimlere hizmet ettigini orada daha net görmüs.Yoksul Osmanli zül
münden inim inim inleyen halkin safinda yer almistir.Ve bir gün tüm kitaplarinida Nil nehrine atmis,bu eylemi Osmanlidan ögrendigini,ya
ni eskiyi sulara gömmüs,Seyh Ahlati'den ögrendiklerini rehber edinerek devrimcilesmis Seyh Bedreddin.Ve Bedreddin eskinin yerine yenisi
ni koyar,cünkü eskiyi atmak yetmezmis.Önemli olan eskinin yerine neyi koydugundur.Iste ögrendi,ögretti,tekrar tekrar ögrendi.Kendi ile
savasti.Bedrettin o ve bu cagin aydini,ve önderi,eylemcisi olmasi devrimci düsündügündendir.Iste bizde bu yolu takip etmeliyiz.Ne biliyo
ruz ? Nasil yasiyoruz ?Yaptiklarimizla kime hizmet ediyoruz ? Cevrimizden nasil etkileniyor,nasil ortaklasiyoruz ? Tüm bu soru ve cevapla
rin neresindeyiz.Önce Seyh Bedreddin gibi devrimciler kim,devrimci olmayanlar kim,bunlara yanit aramak,zihnimizdeki cürüyeni atmak,biz
olmayan bizi devrimcilestirmek,okumak,arastirmak,sorgulamak,tartismak,ögrenmek ve ögretmek.
Hic kimse,hic bir toplum kendi gercekligini bilmeden,kendi öz benlgini,mücadelesini,deneyimlerini ve birakilan mirasi kavrayamaz.Bu sadece
kuru,ise yaramayan,is olsun diye ögrenmeye degmez demeyin,bunlar bizim gereksinmemizdir,ac kaldigimizda yemek yer gibi.Hic bir seyi
yasamimizdan kopuk ele almamaliyiz.Cin atasözü var"Bir ikiye bölünür"Iste bizlerde efsanelerimizden ögrenme,tecrübelerinden yararlanma,
tarihimizde,gelenek ve göreneklerimizden,fikralarimizdan,yasanan anilardan,insanlarimizin yasantilarindan,duygu ve düsüncelerinden yarar
lamak istiyorsak,onlarin duygu ve düsüncelerinden yola cikarak,cok zengin bir dil,uslup ve tarz yakalayabiliriz.Bunun icin zihinlerde ki Nil
nehrine atilan kitaplari devrimcilestirerek ilk adimi atabiliriz.
Ilim ilimi bilmektir
ilim kendini bilmektir
sen kendini bilmezsen
ya nice okumaktir.Ancak okumak ta yetmez,tatbik etmek gerekir.Kendi zihnimizde yapacagimizi sorgulama,tartisma,sohbetler,sormalar ve
kullacagimiz metodlar kollektifce olmalidir,yani paylasilmali bilgi.Mevcut gercekligimizde bunu görmek istiyormuyuz,okumayi,ögrenmeyi
sevmek ve sevdirmek,gerekliligini bilince cikartmaliyiz Bedrettince.
Kıyıda çıplak ayaklı bir kadın ağlamaktadır. Ve gölde ipi kopmuş boş bir balıkçı kayığı bir kuş ölüsü gibi suyun üstünde yüzüyor. Gidiyor suyun götürdüğü yere, gidiyor parçalanmak için karşı dağlara. İznik gölünde akşam oldu. Dağ başlarının kalın sesli sipahileri güneşin boynunu vurup kanını göle akıttılar. Kıyıda çıplak ayaklı bir kadın ağlamaktadır. bir sazan balığı yüzünden kaleye zincirlenen balıkçının kadını. İznik gölünde akşam oldu. Bedreddin eğildi suya avuçlayıp doğruldu. Ve sular parmaklarından dökülüp tekrar göle dönerken dedi kendi kendine: "- O ateş ki kalbimin içindedir tutuşmuştur günden güne artıyor. Dövülmüş demir olsa dayanmaz buna eriyecek yüreğim. Ben gayri zuhur ve huruç edeceğim Toprak adamları toprağı fethe gideceğiz. Ve kuvvetli ilmi, sırrı tevhidi gerçeklendirip biz mülletlerin ve mezheplerin kanunlarını iptal edeceğiz... * Ertesi gün gölde kayık parçalanır kalede bir baş kesilir kıyıda bir kadın ağlar ve yazarken Simavnalı "Teshil"ini Torlak Kemalle Mustafa öptüler şeyhlerinin elini. Al atların kolanını sıktılar. Ve İznik kapısından dizlerinde çırıl çıplak bir kılıç heybelerinde al yazma bir kitapla çıktilar... Kitaplarının adı: "Varidat"dı. | |
berdan ildan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder