12 Şubat 2009 Perşembe

Ondört subat ve sevgiliye mektuplar


Disariya bahar geldi karicigim, bahar.
Disarida bozkirin üstünde birden bire,
taze toprak kokusu, kuş
sesleri ve saire...
Disariya bahar geldi karicigim, bahar,
disarida bozkirin üstünde piriltilar.....


VE içerde artik böcekleriyle canlanan kerevet
suyu donmayan testi
ve sabahlari çimentonun üstünde günes...
Günes

Iste Nazim; sevgiliye böyle seslenir, Bursa Kalesi’nden.
Bugün on dört subat, yil 1938.
Bugün on dört subat.
Disarida kar yagiyordur, belki...
Ya da yagmur ve yahut firtina.
Ne ölüm korkusu,
ne de yaşamak korkusu.. demis ya Nazim usta.

Bugün on dört subat. Dün bol soslu sevgiler günüydü. Haftalar önce piyasaya sunulan özel sevgililer günü.
Bugün ondört subat 270. St.Valentino adli rahip zindana atilir. Ve bir müddet sonra I Cladius tarafindan asilir. Sevgililer savastan kaçiyorlar, diye.
Yasaklanmis sevgili olmak.

Özel mülkiyet kavrami gelistikçe, çeliskiler derinlesmiş. Yeninin eskiyle rekabeti, antogonist zitliklar; yerini yeniye birakmak zorunda kalmis.

Böylece günümüze kadar gelmiş, on dört subat.
Sermayenin katkısıyla, 90'lı yillarda ülkemizde de kutlanir olmus.
Türkiye, bu sosu seviyor. Her sevgiliye özeldir. Vitrinlerde, restoranlarda, ya da reklamlarda.
"Seni seviyorum sevgilim! Bugün, on dört subat!"

Ask, sevgi ve emek; sinifsal karakterlidir. Örneklersek:
Sevgili karıcıgım; Bana "kendine dikkat et " deme. Neden dersen, 'kosullar elverdikçe bunu aksatmayacagimi' bilmen gerek.
Ama görüyorum ki; senin bir zorunlulugun olmadigi halde kendine bakmiyor, sagligini ihmal ediyorsun. Yemiyor, içmiyorsun. Bana hep 'sigara içmeme telkini'nde bulunuyorsun. Ama, sen de kederle beraber, dumana boguluyorsun, hep.
Unutma ki, sen uzun ve saglikli yaşamalisin. Ikimizin buna ihtiyaci var.

Gözlerin hep canliligin resmi,
askin ve sevginin okyanusu,
bana umut ve
yarina güvercin sembolleri olsunlar.

Hüseyin Demircioglu
03-07-1996.Ulucanlar

Mektubunun en çok neresini sevdim, biliyor musun! "Ikimiz de kisisel yasamimizi örgütleyebilecek kadar genç ve yetenekli oldugumuzu" söyledigin yeri.

Ah Dyadyo, altinim! bir verdigin sözleri tutabilsen. Ikimize ait bir kat, güzel esyalarimiz, kütüphanemiz, düzenli ve sakin bir çalisma biçimi birlikte yürüyüsler, arada bir opera, yemeye çagirabilecegimiz dost arkadaslar, her yil köylere yaz tatili, bir ay hiç çalismadan...
Ve belki de bir çocuk.
Ah Dyadyo, benim de bir çocugum olmayacak mı?

Roza Lüxsembürg
06.Mart 1899, Berlin,
Sevgiliye Mektuplar kitabindan

Seninle ben; her yaşta aşkin yaşayabilecegine, askin; umut içinde direnerek beslenecegine inanıyoruz.
Bu; askin, hep var olacagina inanip çiktik, yola. El ele tuttuk. Ve çiktik yola.

Azime Korkmazgil. .'Gök Mavisi' türkü kitabından

On dört subat; kapitalist reklam kültürünün yasalarina göre iyi yasam, lüks hayat, para mal-kariyer sahibi olmak.

Yasama insan gibi bakmak; iyi yasamak inançlarina bagli uygun hüküm sürmek, yasamin gelgitlerine de Hamzalar gibi, olanlara karsi durmak, moda deyimle "inançlarini, kimligini, sevgilisini, halkini aldatmamak"ti ask, sevgili!...

Yasami nasil tasavvur edersen öyle yasarsin.
Sevgiliye de öyle. Bakarsin sevgiyi, emegi, aski yasamda daha üretken kilan bir duygudur. Ask ve sevgili ve emek almak vermek pazari degildir. Paylasmaktir, sevgiye ait olani.

Eger düslerimiz ve düsüncelerimize uygun yaşiyorsak, gelecekten umutlu olmamak için, sevgili dostlar! bir neden yok.



berdan ildan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder