1 Nisan 2009 Çarşamba

Biji yek gulan,yasasin 1 mayis


Yine 1 Mayıs'ı karşılamaya hazırlanıyoruz. Tarihin derinliklerine baktığımızda onun etrafında gelişen geleneğin tarihinde yolculuk yapma fikrim depreşiyor. 1 Mayıs'ın Chicago'dan başlayan iz düşümü, uğradığı her yerde kavganın kızılına bürünmüş.

Yaşamın içinden filizlenen bir Newroz çiçeği gibi, kızıla boyanmış, o gücünü sömürüye karsı başkaldırıdan almış, ellerinde açelya, geçmişten bu güne sömürenlerin kabusu olmuş.

Mayıs'ın öyküsü insanın ve ezilenlerin ezilmişliği kadar, 1 Mayıs 2007 Taksim alanının özgürleşmesi gibi ülkemizi sarsan o gün kadar yepyeni.


Ve unutmak, yılların bilincinde yükselen yaşlı ve genç bir çınarın yeşil dallarını kırmak kadar zalim, kötü ve zülüm.

Burjuva karanlık dehlizlerde yok edilen hafızalara karşı, hatırlamak anlamı diri, taptaze bir bilinç anlamı kavramak, unutmamak.
Özellikle yoksulsan, açsan, ötekiysen, sigortasizsan, işsizsen, kadınsan, evsizsen, sendikasızsan, mağdursan bütün bu söylediklerimi ey insan seni anlatıyorsa, seni vuruyorsa ve buluyorsa...

Bugünün güzelliğini tatmak için geçmiş yakın ve geçmiş tarihini bilmek zorundasın, kirli perdeleri yıkmak zorundasın. Ve bir de insanca atıyorsa sol yanındaki cevahir, öğrenmek, bilmek gerek. Çünkü bilmek ve hatırlamak eyleme geçmektir.

Hafızalardaki gerçekler, onun haklılığı dürter insanı, emekçice düşüneni, en halk diyeni. 1 Mayıs halklılığı kuşanmış, hatırlanması ve sahiplenilmesi gereken bir gündür. Bir bayram gibi.


Sekiz saatlik eylem talepleri, 122 yıllık destan


19. yüzyılın sonlarına doğru bütün dünyada işçiler insanlık dışı bir vahşete ve kölece çalışma koşullarına karşı amansız bir direniş başlatırlar. Yaşamaya çalışan sadece yoksullar değildi, onun sınıf karşıtı burjuvazide kendi varlığını devamını sağlamak peşindeydi. Ama kendi varlığını, ezilen yoksulların üzerine basarak yükseliyordu. Yoksullar sofrasına koyacak bir tas çorba bulamazken, burjuvazi ise daha fazla kâr, daha fazla kendi mutluğunu istiyordu. Tüm ilişki bu cümle gizli; iktidar için mücadele.

Aynı yüzyılın başlarında ve sonlarında feodal sisteme karşı, köylüleri ve yoksulları katarak devrim yapan, iktidarı ele geçiren genç burjuvazi, iktidarı ele geçirince, feodal toprak ağalarını aratmaz oldu. Burjuvazinin devrimi yoksullara yaptığı vaatler, kurduğu dev isletmelerde tuzla buz olur.


Önce toprağa köle olanlar, şimdi fabrikaya köle oldular

O yıllarda ABD'de aynı koşulları yaşıyordu. Kapitalist gelişmeyi sağlamak için Güney Amerika feodal beyleriyle; Kuzey Amerika burjuvazisinin çıkar savaşı, Kuzeyin zaferiyle biter. Ve iktidar sahibi genç burjuvazi sofrasında ekmek ve sudan başka taleplerde isteyen işçi yoksullarına şöyle diyor, tıpkı bugünkü gibi rızkına razı ol. Bize minnettar olun, bunun karşılığı erkek, kadın çocuk 15-16 saat ölesiye çalışmak zorundaydılar.

1874 yılında tekelleşmeye bağlı yeni ekonomik kararla sermayelerine sermaye katan kapitalistler Amerika'da ücretleri düşürme kararı alırlar. Buna karşılık yoksullar 13 Ocak günü sokakları zaptedeler ve yine sermaye şiddet kullanır, kitleleri dağıtır.
Gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler ve bunu Pensilvanya'daki kömür isçileri izler. Ayaklanma sonrası 10 işçi idam edilir. 14 işçi cezaevlerine tıkılır. Direniş sonrası baskılar yoğunlaşarak 1877’ye kadar devam eder.1877'de Baltimor'da isçileri yine sermayeye savaş açarlar. Sermayenin kolluk güçleri eyleme müdahale eder, 12 demiryolu çalışanı katleder. Bu tür yüzlerce direniş ve ayaklama, 1886 yılına kadar devam eder.

Amerikan isçileri bu sınıf savaşımlarında, kayıpları kadar deneyim de kazanır, ama en büyük deneyimi emperyalist haydut ABD'nin kazandığı bugün ortada. Ama emekçilerin başkaldırısı kendine güveni ve örgütlülüğü 1871'de Paris barikatlarında görmek mümkün, sadece komün günlerine baksak bile emekçilerin adaletini görebiliriz. Bu barikat günlerinde tarih 1886'yı gösterdiğinde 1 Mayıs şafağında 8 saatlik iş talebiyle grev patlar.


Hafıza-Beşir Türkiye'de 1 Mayıs

Dünyadaki yoksulların mücadelesi Mezopotamya’da da etkisini hissettirir. 1800'lerin sonralarında "Amele Cemiyet" adı altında ilk işçi örgütleri cemiyetleri şeklinde örgütlenirler. Osmanlı döneminde ilk direniş 1872'de gerçekleştirilir. Talepler aynı, 8 saatlik iş günü. O günlerde çalışma saatleri 14-20. Ücretler ise çok düşüktü.

Osmanlı sınırları içinde ilk 1 Mayıs 1908 yılında Üsküp ve Selanik'te yapıldı, 1910 yılında 1 Mayıs rüzgarı diğer bölgeler de hızla yayılır. O dönem en görkemli eylem 1911'de Selanik'te yapılır. 13 bin emekçi eylemlerde taleplerini haykırılar ve 7 bin kişi ise toplantılara katılırlar. 1912 yılında ise yapılacak 1 Mayıs yasaklanır devlet tarafından, eylemde toplanan 7 bin emekçi zor kullanılarak dağıtılır.

İstanbul’da ise ilk 1 Mayıs gerçekleştirildiğinde tarih 1921. Binlerce emekçi Saraçhane Köprüsü’nden Hürriyeti-Ebediye Tepesi’ne çıkarak taleplerini dillendirirler ve 1924’e kadar artarak devam eder.

1924'te başta askeri kışlalardaki isçiler ve Devakit isçileri olmak üzere, emekçiler 8 saatlik iş günü, hafta tatili ve 1 Mayıs ücretli tatil günü talebi ile eyleme geçtiler. Bu kez Ankara sokakları kızıla kesilir, bu Ankara eylemi devletin gözünü korkutur ve hemen harekete geçerler, tutuklamalar ve yasaklamalar başlar. O dönem sendikalar nitelgitasiyan"Amele Teali Cemiyet" dağıtılır. İşçilerin gazetesi olan "Çelikkol" yayını ve dağıtımı yasaklanır.

1925 yılında Kemalist diktatörlük 1 Mayıs'ı "Bahar ve çiçek bayramı" ilan eder, anlayacağımız kavga günlerinin ismini değiştirmek yeni bir şey değilmiş, tıpkı Newroz’u, nevruz ilan etmek gibi.

Yasaklamaya ve bayram yalanlarına rağmen Türkiye'de 1 Mayıs her yıl farklı biçimlerde eylem ve anmalarla geçer.


Örs ve çekiç arasında kızıllaşan 1 Mayıs kronolojisi.

Türkiye'de ilk en kitlesel 1 Mayıs eylemi 1976'da yapıldı. Yasak olmasına rağmen cüretli ve her kesimden emekçileri kapsaması bakımından anlamlıydı. O gün yüz binlerce emekçi Taksim Meydanı’nı slogan ve talepleriyle işçi rengine büründürdüler. Taksim'i 1 Mayıs alanı ilan ettiler. O gün, 1976'da...

Sonraki yıl yine orada toplanmaya başladılar, 1 Mayıs 1977 kasırganın adıydı ve tarihte iz bırakacaktı.

Şişli Meydan’ın üç ki
bir çiğdem, biri nergis

Vuruldular güpegündüz
sorarlar bir gün sorarlar

Sermayenin ve sivil faşist hareketin saldırılarının yoğun olduğu kadar emekçi kitlelerin tepkilerini militanca ortaya koydukları dönemden geçiliyordu. Yüzbinler sokaklardaydı bir bayram havası gibi, eylemin sonuna doğru kanlı plan bağladı. Ergenekon; kitleye gelişi güzel kurşun yağdırıyordu. Hilton binası, TRT binası, Sular İdaresi binaları üzerinde açılan ateş sonucu 36 işçi ve emekçi katledilir ve hak alma bilinci ile güneşe uğurlanırlar emekçiler.

1978'de Taksim'e dolar yine emekçiler, 1979’a geldiğimizde ise sokağa çıkma yasağı ilan edilir ve yasaklanır 1 Mayıs. 12 Eylül askeri faşist darbesinde ise Kemalistlerin bahar ve çiçek bayramı da yasaktan nasibini alır ve 1 Mayıs tamamen yasaklanır.

12 Eylül dönemlerinde o zor koşullarda cılız da olsa yasadışı gösteriler yapılır, illegal ve dar olsa dahi. Ta ki 1989’a kadar.

O yıl gerçekleştirilen kitlesel ve militan 1 Mayıs eylemi ve Taksim ısrarı için yürüyüşe geçen emekçilere ateş açılır. M-Akif Dalcı şehit düşer.

1990 ise emekçiler yine Taksim sokaklarını işgal ederler, gösterilere devlet müdahale eder, Gülay Beceren kurşunlanır ve felç olur.

1996’a kadar olan süreç içerisinde 1 Mayıslar sermayenin ve derin devletin hep saldırılarına maruz kalmıştır, baskılara ve tutuklamalar karşı hep Taksim 1 Mayıs kutlaması dipdiridir.

Tarihte iz bırakacak 1 Mayıs eylemlerinden biri de hiç kuskusuz ki 1996 1 Mayısı’dır. Yüzbinden daha fazla emekçinin katıldığı miting coşku, görsellik ve militanlık özellikleri bakamından 1977 1 Mayıs'ı çağrıştırıyordu. Gazi ayaklaması daha diri ve taptazeydi. Emekçiler alana girdiklerinde Hasan Albayrak, Dursun Odabaş ve Yalçın Levent katledilirler.

Nihayet 2007'de tüm yasaklamalar, tutuklamalara , gözaltılara ve sokakların karakollara çevirmelerine rağmen bir kez daha 30 yıl sonra Taksim özgürlüğüne kavuştu ve bu 1 Mayıs'ta yine zafer, zafer, zafer Taksim.

Bir Mayıs Ücretli izin günü olsun.

Bir Mayıs Bayramınız kutlu olsun


Berdan İldan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder