31 Ocak 2009 Cumartesi

Cumartesi öyküleri 4 Sonbahar


Kisi bilirmisiniz,her kisi farkli degerlendiri mevsimleri,ilkokulda rutin olarak ezberletilir ya,Ilkbahar,yaz,sonbahar,kis
Sonbahari bilirmisiniz ? Ya da neden Sonbahar iste öyle hazir Sonbahar filmi vizyona girmisken birden mevsimlerden
Sonbahar yine kayiplari cagristirdi.Elmas Eren ananin yüreginde ki 12 Eylül'ün postal izlerini pesinden hala kayip oglu
Hayrettin Eren'i ariyor.

Sonbahar'da burusuk visne rengini andiri yapraklar.toprak nadasa sürülür,durgun don gibi.hava öfkeli bulutlar tasiyor
yine bu mevsimde,analarin göz yaslarindan topraga karisir umutlari.o bahar akitilan göz yasi filizlenir bir newroz cicegi
gibi bembeyaz örtünün icinden,acilan bir kardelendir.Elmas ananin yüreginde ki izleri takip edersek,bir söz diyecek size
siz hic bir yaninizin kaybedildigini duyumsadiniz mi ?Ama yine umud vardi,biliriz ki bahar yine gelecek.civil civil Mayistir
Newrozun öte adi,Mayis ve Adar siyam ikizleridir Anadolu kadim halklarin.Ama o sonbahar gözyasidir ogula kina yakilan,
o sonbahar bir direnistir yüregimde.Günlerden Eylül günlerinin Kasim 21 1980 Hayrettin evden cikmadan önce tras olur
o gün bir arkadasiyla randevusu vardir.Evden ayrilirken iki üc saatte gelecegim der,babasina ait arabayida alarak evden
ayrilir.Murat 124,34 F 6798 plakali araci Elmas ana oglu hayrettin'i ararken emniyetin bahcesinde görür.digerleri gibi
bizde böyle biri yok denir Elmas anaya.

Murat 124'te apartopar kaybedilir,tipki onu kullanan Hayrettin Eren gibi.29 yildir bekliyor Elmas ana,tam yirmi dokuz yil
oglu hayrettin kaybedilmeseydi devlet tarafindan torunlari bu yaslarda olacakti.Aradan yillar gecti oda Hasan Ocak
kampanyasiyla oglunun pesine düstü ve Ergenekon cetelerinden hesap sormak icin her hafta Cumartesi günü yine
Galatasaray meydaninda olacaklar.

berdan ildan

30 Ocak 2009 Cuma

Cumartesi öyküleri 3



"Biz asla yenilmeyecegiz.Aci yenilmez.Aciya cop,gözalti,panzer,tutuklanma islemez" diyenlerin hikayesi bu.

Yasam bazen cogu zaman insana akil almaz gelebilir.Her duygu,gözyasi o kadar gercek ki,büyük bir eyleme dönüsebilir ve
buna hiziniz yetmez.Bu gercek o kadar ciplaktir ki,o kadar hüzünlüdür.Alibeyköy cemevinin avlusu o kadar genistir ki bu
gercekleri görmek icin.

Yaslari o kadar genc ve fütürsüz cocuklar,o bos avluda top oynuyorlar,topun pesinden hep birlikte kosarken bile birlikte
türkü söylüyorlar.Onlar sevgilerini birlikte ve türküleri hep ayni agizdan haykirmalari seviyorlardi.

Bir ana haykiran türkülere eslik ediyordu
saclari isyan ve munzur
Halayin basina gecti ve ez kine dedi
elinde kina vardi
ellerine kina yakti o cocuklarin

Sasip kaldigimiz günlerdi,o günler.O ana acilar,yasanilan sevinclere ortak olmustu,süretinde acilar asili kalmisti o gün Gazi
mahallesinde.

Gözleri ogullari ve kizlarini arayan
kapi calindi
Günlerden Newroz'du

Seslendi Emine ana,günlerden Mayis'ti

Bu bir ana'nin ogula sevdasiydi.21 Mart 1995'te basladi.O gün Emine ana'nin yasami tamamen degisti.

Telefon calar.
-Arayan Hasan'dir,kizkardesinin yas günü icin eve balik alip gelecegini söyler
-Emine ana tamam ogul der,bende hazirlik yaparim der ve telefon kapanir

Saatler ilerler,hazirliklar tamamdir..

Ben Hasan'la bulusacagim yere erken varirim,karsidan önceden tanidigim Y.gelir ,telasli.
Ne oldu dedim,bir sorun mu var,aglamaklikliydi sanki kötü gidecek bir seyi söylemek istiyordu ama,ihtimal vermiyor du.

Saatler hem randevü yerinde,hemde Ocak ailesinde ilerledi,aksam oldu bizim görüsmemize Hasan Ocak gelmedi,ne de
Aysel kardesinin dogum günü kutlandi.

-Hasan randevuya muhakkak gelirdi,kardesinin dogum gününe de gelirdi,bir aksilik olsa evi muhakkak arardi.
-Ama biz randevuya gelmeyince hemen harekete gectik.
-Onun icin seferber olduk.Tüm kanallari devreye soktuk,hastaneler,emniyet müdürlükleri,savciliklar,valilik,akla gelebilecek
tük devlet kurumlarina basvurular yapildi.

BIZDE BÖYLE BIR YOK.

Hasani bulma mücadelesi böyle basladi.

Teslim olmaktir ölmek
Yasamak Hasanca direnmektir.


Hasan Ocak adi yavas yasas süzüldü Newrzca sohbetlere,sonra evlere bir ates parcasi gibi kivilcim sacti ve niyayet akillara
kazindi.Gözaltinda bir uslanmaz bir cocuk o KAYIP

Hasan Ocak kim ?
Kimdir Kaybedilenler ?

Hasan Ocak kacirildiginda tam yirmidokuz yasindaydi.Yirmi dokuz defa özgürdü yasaminda.12 Eylül karanlik dönemlerinden
gecmis,gözaltilarinda meydan okumus bir genc dersimli seyid riza'nin torunu.

O hic bir zaman gülüslerini ve direncini asla tartismadi asla,Ve her zaman nasil kazaniriz diye düsündü ta ki o
randevu öncesi bulusmaya kadar.

-Saat 13 Mart.0.6....semti o görüsmede Gazi Halk ayaklanmasinin stratejisini planliyor ve o barikat günlerinin örgütleyecisi ve
eylemcisidir artik.

Hasan Ocak her sözü ve düsüncesi serhildanlarin mücdeleyicisiydi.Halk komitesi insiyatifinde bana söyle dedi;
-Cik suraya bir siir oku,sonra su taleplerimizi anlat
-Bir bir dediklerini yerine getirdim-

Besikler verimisim nuha
hamaklar,salincaklar,havva anan dünkü cocuk sayilir Anadoluyum ben taniyormusun...diye

Tüm gözler ve binler beni dinliyor ve ayaklama,ve barikat günleri basliyor Gazi mahallesinde.

Hasan taniyanlar cok iyi bildigi gibi.Onu taniyanlarin,onun yasaminin tüm degisim ve dönüsümlerin kavgaya ve özgürlüge ile
iktidara yürümenin adidir.

Hasan Ocak ve tüm kayiplarin Gazi caddelerinde gecisi ve savasmasi hem devrimcilerin,hemde karsi devrimci güclerin ve isbirlikcilerin
hafizalarinda tazedir.

Emine ve Baba Ocak'in deyimiyle Hasan bir barikat arifesinde ellerine kina yakilan bir türküdür.

O bize söyle sesleniyor.Ölülerimiz bizi uyariyor

berdan ildan

Cumartesi öyküleri 2


Bir cumartesi sabahi,tras olmak icin suiletimi aynaya tasidim;Eski bir masal vardir
ya "Ayna ayna söyle bakalim bende güzel varmidir...."O sabah ayna yitik gözlerimi
gördüm,gelin seyran eyleyelim Cumartesilere yolculuk edelim.Gözlerimizi kapatalim
simdi sira neferleri konussun.

Kalabalik bir cadde Istiklal,her zaman ki gibi,bir adam elinde isik demeti papatyalarla
ilerliyor.Ve yanindan gecen kalabaliklar konusmadan,dikkat etmeden,sessiz bir yagmur
damlalari gibi hizla akiyorlar.Karanlik siyah paltolu adamlar birden cullaniyorlar elinde
papatyalar olan adamin üzerine,bagiriyor altta kalan papatyali adam."Susmayin yeter
artik"haykirislariyla kalabaligin görmedim,duymadim,bilmiyorum sessizligine carpip
geri dönüyor.Beyaz toros Reno yanasiyor aliyorlar papatyali adami ve onun agzini,
gözlerini baglayanlari.

Hic bir sey olmamis gibi kalabaliklar akmaya devam ediyor.Belki duymussunuzdur onlari
Cumartesi anneleri diyorlar onlara.Simdi aynanin karsina gecip okkali bir Cukurova,li küfrü
savurdunuz belkide,daha bunu sokunu atlatmadan yeni görüntüler canlaniyor gözünüzde.
Belki Istiklal caddesinde o kösede bes-on kisi tedirgin bekliyordur suskun kalarak o
kösede hala.Aralarindan biri cikarak hizla öne firliyor ve haykiriyor Cocuklarimizin akibetini
aciklayiniz"...

Birden karanligin bekcileri ara sokaklardan robokoflu elektronik uzaylilar ve otomotik silahli
korsanlar hayayi silah sesleriyle susturuyor.Meydanin ortasinda biriken analar birbirlerine
kenetleniyorlar caddenin x kösesinde sürek avi sona eriyor.Ne flaslar patliyor,ne onlarin
cigligini duyanlar.Kalabaliklar dönüp bakmiyorlar bile.

Simdi Fatma ana ve Hanifi amcanin gözlerine bakin,bu göz sizin gözünüz ama korkuyla
krisikliklarla kapli ve fermi sönmüs.Orada bir soru isareti göreceksiniz ?"Nasil bizi bu hale soktular
hayiflayacaksiniz"Bir.. ?.. isaretine cevap verecek birseyimiz olmali.
Bir zamanlar Cumartesi anneleri vardi.

Simdi susuyorsunuz ya,yarin bu kabuslar bizimde gercegimiz olabilir.


Biraz abartili geldi galiba,anlattigim bu yolculuk.Unutmayalim ki...Herkes hak ettigi düzende
yasar.Biz lal kaldikca,ölülerimiz cogalir,yasananlarda ki sorumlulugumuzu düsünelim
Bu kabuslarla yüzlesme,adressiz kayip mezarlarda isimsiz konuklari unutma.Unutma Hüseyin
Morsümbül.ü.Fatma ana ve Hanifi amcayi.

Berdan Ildan...

29 Ocak 2009 Perşembe

Cumartesi öyküleri 1


"Seni bir daha göremezsem
Kizimi benim icin öpermisin
Mutlu bir cocuk olsun emi
Güclü ama duyarli
Ve ögret ona paylasmayi
ve aciyi

Roza Lüxsenburg ve Kral Liebneckht Hitler SS subaylari tarafindan gözaltina alinip alcakca katledildiler.Maria Elena
ve Benje silahli ve sivil giyimli kisiler tarafindan 6 Subat 1977'de evlerinde herkesin gözleri önünde yakalandilar.Ikisi
de 17 yaslarindaydi ve ikiside 12 Nisan günü kayip edildiler.

Ve

Carlos ve Hugo 2 1977'de askeri ordu tarafindan gözaltina alindilar.Ikiside 18 yasindaydilar.Agir iskencelerden gecirilip
bir dipsiz kuyuya kollari bir birine baglanarak atildilar.Onlardan bir daha haber alinamadi.

Ve Silopi Ebubekir ile Serdar Danis Sirnak Cumhuriyetinin subayi Aptülkerim Kirca tarafindan Silopi tugayina cagrilirlar,
o gözalti merkezinden kaybolan bu insanlardan hala hic bir haber yok.Askeri yönetimlerin tarihinde sikca görülen yeni
olaylar degildir bunlar,heleki bu Türkiye Kayiplar Cumhuriyeti'yese.

Ve Ali Kayahan 6 Subat 1973 tarihinden beri hic bilgi alinamadi ve daha onlarcasi.

Ve

Bugüne kadar ne sayisi bilenen ne de nasil öldürüldügü aciklanan,ve Seyit Riza gibi mezarlari dahi bilinmeyen binlerce
dosyanin kabardigi bir ülke su Kayiplar Cumhuriyeti Türkiye.Gözaltina alinanlar ya iskence merkezlerinde görüldüler,yada
onlari gözaltina aldiklarini gören onlarca kisi olmasina ragmen yasama,yürütme,yasalar söyle dediler"Olay bizim yetki
alanimizda degil" "bizde böyle biri yok"Arkalarinda sayisiz iz birakmalarina ragmen.Sonra kayboldular.Nerdeler ?Biliniyor
ama hala sakliyorlar.

Ve Aileler,Avukatlarin basvurmadiklari kapi birakmadilar ama hala nafile.Sonuc vermedi bu ugraslar.Her zaman derin devlet
yanit verirken,yeni sorular biraktilar ardindan.Biz böyle birini tanimiyoruz,gözaltina almadik.Ama biliyoruz ki iskence
merkezlerinde,sokaklarda ve yagmur yagarken issiz sokaklarda,yasarken onlari gören birileri vardi.Böylesine aci veren
bu sorulara yaniti olanlar var mi ?

Ve ogullari ve kizlari icin hala calmadik kapi birakmiyorlar binlerce ana.

Bir ogul büyütmelisin
Kavgada yigit olmali
Yarin bizim yilmayasin
Yüreginde kin olmali


berdan ildan

Hüseyin Demircioglunun teorik ve pratik pusulasi


Hüseyin Demircioglu 1960 Cewlik'e bagli Kigi'inin Darebi'de dogdu.Yasaminin 30 yilini gelecegin ustalarindan
teorik-pratik önermelerini aratirmakta gecti.Cok yogun olarak okuyan,arastiran,üreten ve yazan bir ögrenci
profili cizdi.Daha 17 yaslarinda Cewlik'te okurken yasamin dönüm noktalarindan biri olan halki ve devrimci bir
soylu niteligi vardi Hüseyin Demircioglu'nun.Ve nihayet ögrenciligi ilk yillarinda Cewlik'te ilk öne cikan Karer'li
kadrolardan biriydi.

Hüseyin Demircioglu yasaminin bu evresinde Marksist klasikleriin teorik antogonist catiskilarini kismen kavradiktan
sonra etkin mir militan olarak mücadele saflarinda yer aldi.

O politik yasama etki olarak girdigi onyedili yaslarda tereddütsüzce Ulucanlar cezaevinde ölüm orucunda sehit
düsene kadar degin,entellektüel ve fizik enerjisini yaninda mutavaziligi ile Merkez Komite ile ömrünü devrime ve
sosyalzmin gelistirilmesine adadi.Hüseyin Demircioglu kuskusuz yasadigi süreclerin essiz bilgilerini özümsemesi derin
bir sezgisi ile aydin bir önderlik kisiligi yakaliyordu.Fakat Demircioglu dogmatik Marksistlere karsi, pratik Marksist
biri olarak ortaya cikmisti.O,ölüm orucu sürecinden yazdigi vasiyet mektubunda asla tereddüt etmedi,bütün
varligiyla kendisini nesnel sürecin bir unsuru olarak sürece bir aydin,devrimci ve yurtsever komünist yeni insan
tipinin ilkdir.Onun bulundugu alanlarda bizzat kendisinin müdahale ettigi,yapilacak islerin icinde hep kendisi de
vardi.

Ulucanlar zindaninda bulundugu sürec zarfinda Leninist bilim ve politia anlayisina ve onlarin organik bagina,diger
yandan tereddüt eden devrimcileri de icin alarak yeniden sekillendiren,tüm yasamini devrime adayan ve ülkemizi
en iyi nitelikli kadrolarinin profilidir Hüseyin Demircioglu.

Söyle der di Hüseyin Demircioglu;Partili "Örgütlü"insan teoriyi pratikten ayirmayan"bütünlüklü bir insandir"ve bu
yüzden her devrimci insan ve aydin insan tüm niteliklerini teorik formasyondan cok pratikte sinamaliydi.Icinde ki
arta kalan zamanin Karer edebiyatciligi yapanlar gibi teorik söylemleri o pratikte ispatlamis ve icinde ki devrim
ve sosyalizm fikrini bir meslek olarak kavramis bir devrimci komünisttir.O profesyonel devrimcidir.Karer aydin
safsatalari Hüseyin Demircioglu kavramak ve Karerce düsünmek istiyorsalar kizil anlinda ki o kipkirmizi bandaja
baksamalari gerekiyor,tabi ki cesaretleri varsa...

berdan ildan

28 Ocak 2009 Çarşamba

Berdanca Asi Sevdalar


Tepeden tirnaga yangin yeri namuslu yürekler,her yazma edimindeki yeni soluklarla yüklenmis bir mermide benden aslanin
bir mermide benden,zihnimde ki Prometheusla.Gülüslerimiz gökkusaginin tüm renkleriyle bulussun,bir yanimiz Tunca nehri,bir
yanimiz asi Dicle olsun,karanlik yanlarimiza günesin isinli direncini tasisin,anlimizda yildizli bere,yüregimizde ki kirmizi gül demet
demet türküsünü tasisin soluklari tükenenlere,kipkizil güllerle yagmurlarda dans etsin nisanli kizlar,ürkek güvercinler,yasamin
derinliklerinde sakli firavunun Magmasi gibi,mavi,siyah,ela,kahve renkli gözlü cocuklar düslerini okyonuslara sürsünler düslerini.

Yürekler birlesmekte,güvercinler yine Filistin zeytin agaclarini özgürlüklestirmekte,yer altinin tüm kizil karincalari maestro esliginde
kollektif düsler harmanlamakta,icimizdeki insani damla damla cogaltmakta.Ve tarihin tozlu sayfalari cukurlarla hesaplasmakta,tarih
hakikatlari yazmak zamani.Umutsuluk kursuna dizilmekte alinteri düsüncelerle mavi gözlü cocuklar.

Bir Berdan cayinin akisina sevdalanmakta o kizil gün iz düsümü,dilimizde asi sevda türküleri seyduna,dünya yürüyorken haksizliklara
karsi,aciyi bal eyliyoruz ucurumun kenarlarinda ki dur yolcu ile.Ve vakti ölüm olmayan,emek saati rehberi olan yasamin,bir tutuklu
gibi terk etmedi sevdam benim,ac kaldim,susuz kaldim gibi,sekil veriyoruz insana,emege,bilimsel verilere,yüzlesmektir ast olan.
Günesi karartanlara karsi/akin var/akin/günese akin/günesi zapt edecegiz/günesin zapti yakin siileriyle insanlasmak icin bir ömürde
benden aslanim bir ömürde benden diyerek ölümü yenecegiz.Gün simdi umutlu yasama bakiyor Heserbaba daginin ardindan.Yetim
kalmis anneler agitlar yakiyor kutsal o dagda.

Onalti rüzgar kanatlarinda büyüyor/gercekci ol/imkansizi iste/diyor kizil bereli Ernesto.Onlar bize miras sürgün düslerden kalan,
her birimizin nasirli ellerine,ne adlarini unuttuk,ne ideallerini.Bu insan burda biterse,bu ezilenlerin vatani elden ucarsa,bu dil yarasi
tükenirse,bu asi sevda Berdanca hic bir yerde yazmazsa,ne yol tükenir,ne umutlar.Bitmedi daha/sürüyor o kavga/ve sürecek/yer
yüzü askin yüzü oluncaya dek.Seslerimizi seslerinize"senize"katarak cogaldik delhizlerde,yekpare bir vucut olduk,Serez carsisinda
carmiha gerildik,Ekilir ekin geliriz/ezilir bin geliriz/beni vurmak kurtulusmu.Öylece haykirdik dönen dönsün/ben dönmezsem yolumdan.

O yüzdendir ki uzagindayiz ayriliklarin,bir ömürlük asi sevdalar düssün payimiza,ayri düsmedik.Ama ayni sofrada,ayni alanda,ayni
vatansiz sehirlerde ortaklastirdik düslerimizi,savrulan yaprak,kanadi kirilan serce ve Berdan cayinda kusatmalara karsi firtina BORAN
olduk.Kirdik mi düslerinizi,kanattikmi ürkek bakislarinizi,renkleri haps ettikmi,gürül gürül kilit vurulmamis emekci cesmelerden
oluk oluk Munzur suyu dagittik susuzluguna Kerbala gibi.Yüregimizde ki devrim ciceklerini paylastirmak istedik,gökkusagina,koklamaya
bile kiyamadigimiz cicekleri taktik basiniza.Simdi safak yüklü kirmizi gül gülüslü Berivanlarin,Sebahatlarin,Idillerin isimleri düssün
umudlariniza.Simdi o cocukca düsler;savasin,irkciligin,yoksullugun dünyadan silindigi X gezegeninde yasasinlar birer cicek gibi,
öldürmeyin icinizde ki cogugu,öldürmeyin cicek sagarken yeryüzü...

berdan ildan...

Baskaldirinin gür sesidir KÜRD ve FILISTIN siirleri


Filistinli sair Salim Jabran ve Diclenin ve Firatin asi ozani Cigerxwin/Hangi halki parcalamistir tarih/parcaladigi kadar beni
halkimi der Salim Jabran.Cigerxwin söyle yanitlar/Tümümüz insaniz önce/Beyaz,kizil,kara derili de ne/Yüzlerce tükürük
yagsin/Zorbalik ve diktatörlüge.Eger zalim Dehak'i öldürüp,halkini kurtaran bilge Kürt Demirci Kawa'yi duydu ve/Benim
halkimin kardes Kürtleri diye yanitladi.
Kelepce vurdular bileklerime
Günes anlima dayandi
batiya yönelmeden önce diye yanitladi.Cünkü devrimci ozan ve sairler direnen halklarin bitimsiz suvarileridir.Aclik ve zülüm
varsa,ekmek ile barista yoksa eger,dogaldir ki ezilen halklarin siirleri direnise boy vermek zorundadir.Bir baska ozan hep
Kürdüm der mavzerin ardindan/Cevrede olsam/evimde olsam/Ortadoguda olsam/arap olsam.Filistin kartali Mahmud Dervis
der ki Filistin/ya sevgili nerede baslar/sevgili nerde biter/belli degildir/Ve ant icerim ki,bir mendil isleyecegim icin Kürdistan
ve Filistin'de olsun.
Bu zulüm ne
zulüm ne
ister yok olus,ister kalis
Ya yasamak ya kara yas
Birlik olalim hep
Birlik olalim hep
Kardes gibi,kardes gibi der ya yine Cigerxwin özgürlük tutkunu siirler mutlak egemen olacaklar yeryüzüne ve dünya
emekci halklari kardescesine yasayacaklar X gezegenin de.
Baktim surat gene o surat
gözler iki yilanli
"Merhaba Zalim !
Gene oradasin demek
Nefret edermisin hala yahudilerden ?
Buralara ne zaman geldin ?
Dir Hanna olayi mi yoksa ?
Büyük deneylerden cikar siir dedigin
Otur,mahpuslar icin siirler yaz sen de ...Sömürgecilerin her türlü zorbaliklarina karsin,ezilen halklarin sairleri zindan da,
sürgünde,barikat baslarinda,kursuna dizilirken bile
Selamlarim,kucaklarim seni
Ne demeli bilmem
nerden baslamali,nasil bitirmeli,
gecip giderken durmadan günler ?
Iki seyim var burda benim,sürgünde
icine kuru ekmek koydugum canta
ve arasira icimi döktügüm,
kinimi tükürdügüm bir defter...


berdan ildan

27 Ocak 2009 Salı

Gözleri kaybedilenlenler.


Ali Tekdağ ve Sonrası

1956 yılında Diyarbekir'e bağlı Kocaköy beldesinde doğmuş. Evli ve yedi çocuk babası. Ali Tekdağ ailesi ile birlikte Diyarbekir'de yaşamını sürdürür. Yaşamak için pastanecilik yapar, en güzel yaptığı ise doğum günleri pastası.

1982'de ilk gözaltına alınır ve tutuklanır. Diyarbekir sıkıyönetim komutanlığına bağlı 5'nolu cezaevinde yatarken, cezası kesinleşir 6 yıl 8 ay ceza aldıktan sonra Ergani Cezaevine nakledilir. Bu cezaevinden 1986 yılında tahliye olur. Tahliye olduktan gözaltında kaybedilen kadar 19 kez daha gözaltına alınır. Bu gözaltılardan sonra İzmir’e yerleşir. Ülke özlemine dayanamaz yeniden Diyarbekir'e döner.

13-11-1994 tarihinde eşiyle birlikte alışverişten dönerken, ellerinde telsizler ve uzun namlulu silahlı kişilerce apar topar orada gözaltına alınır. Daha sonra Hatice Tekdağ ve akrabalarının tüm girişimlerine rağmen Ali Tekdağ'ın gözaltına alındığı kabul edilmez. Ancak gözaltında 45 gününde Çevik Kuvvet'te gözaltında tutulan Seyfettin Demir adlı tutuklu. Tekdağ'ı gördüğünü, onunla konuştuğunu ve ona demiş ki: "Aileme söyleyin beni katledecekler" Tanıkların olmasına rağmen ve bu tarihten sonra Ali Tekdağ'dan haber alınamaz.

"Bizde Böyle Biri Yok"

20-01-1996 tarihli Evrensel Gazetesi'nde yayınlanan bir JİTEM subayının itiraflarında "... Önce Diyarbekir İşkence merkezinde, sonra ise Çevik kuvvet işkence merkezinde sorgulandı. Silvan'a getirilmeden önce Pirinçlik ölüm timinde son kez sorgulandıktan sonra, Alman zırhlı personel taşıyıcısıyla Silvan'a getirildi. Buraya getirildiğinde saç sakal bir birine karışmıştı. 5-6 metreden acayip pis kokuyordu. Ben o zaman operasyon timindeydim. Ali Tekdağ'ı itirafçıların bilgisi dahilinde gözaltına alınmıştı. 90 günün sonunda hiç bilgi vermemişti.”

Plastik loylon yakilarak cinsel organını dağlamışlardı, tecavüz edilmişti kasapların kullandığı çengelle. 120 günün sonunda operasyon timindeki komiser yardımcısı TİMUÇİN ve BOĞA lakaplı komutan tarafından silahla taranır ve öldükten sonra tanınmaması için üzerine bezin dökülerek yakılır.

Ve Silvan-Diyarbekir karayolunda bir dere yatağına gömülür. Katiller ödüllendirilir. Hala Hatice ana Ali Tekdağ'ı aramaktadır bu anneler gününde.

“Bizde Böyle Biri Yok”

1967 Bursa doğumlu. Üç kardeşin ortancasıydı. Girdiği üniversite sınavını kazanarak İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’ne gelir. Jeoloji bölümünde devrimci demokratik üniversite taleplerine sahip çıkar. Defalarca gözaltına alınır, bir kez tutuklanır Ayhan ve bu süre içerisinde ailesiyle sık sık görüşen AYHAN EFEOĞLU ailesiyle sık sık görüşmez.

Ve bir akşam üstü evin telefonu çalar, arayanlar Ayhan'ın arkadaşlarıdır 17 gün önce Ayhan'ın 15 Ekim 1992'de okulun önünde sivil ellerinde telsizli polisler tarafından gözaltına alındığını söylerler ailesine telefon kapanır aniden. Arkadaşları ve avukatlarının tüm başvurularında, “Bizde Böyle Biri Yok” denilerek geri çevrilir.

Emekli astsubay olan Osman Efeoğlu hemen İstanbul’a gider. Avukatları Zerrin Sarı, Fuat Erdoğan ve Ulutan Gün DGM'den bozma Cumhuriyet Mahkemesine , Vatan İşkence merkezine yapılan başvururlara cevap aynı: “Bizde Böyle Biri Yok”

Avukatlar AHIM'e AF örgütüne başvurular. Her defasında aldıkları cevap aynı.

29 Eylül-19 Ekim 1992'de Vatan işkence merkezinde sorgulanan ve serbest bırakılan HACER ARIKAN “8 Ekim tarihinde bana Ayhan Efeoğlu'nun resmini gösterdiler, Ayhan bu mu ?” diye sordular. Fotoğrafı bana göstererek Ayhan Efeoğlu'nun nerede olduğunu resmediyordu.

Gözaltında kayıp edilmeye çalışılan olaya tanıklık ediyordu. Tüm tanıklara, eylemlere rağmen resmi devlet yetkilileri bizde böyle biri yok diyorlardı.

Ayhan'dan sonra İstanbul Üniversitesi İnşaat Fakültesi öğrencisi olan ağabeyi Ali EFEOĞLU 5 Ocak 1992'de gözaltına alınır. Ayhan'ın akıbetinin aynısı abisine uygulanır. Ama Halkın Hukuk Bürosu avukatları 27 Ocak 1994 tarihinde DGM nöbetçi cumhuriyet savcısına yaptığı başvuruya şöyle bir cevap alırlar: "Belki Kardeşinin Yanına Gitmiştir"

Evet Feriha ve Osman Efeoğlu hala çocuklarını arıyorlar.

“Bizde Böyle Biri Yok”

Düzgün Tekin 21 Ekim 1995 günü Güneşli Evren Mahallesi'ndeki akrabalarının evinden, Bayrampaşa'daki işine gitmek için evden çıkar ve kendisinden bir daha haber alınamaz. Taki Kasım Açık adlı devşirme ajanın itiraflarına kadar.

Düzgün Tekin 1974 yılında Dersim'in Mazgirt ilçesine bağlı Geçitveren köyünde doğar. Elif ve Veli çiftinin sekizinci çocuğundan üçüncüsüdür.

Ortaokulu bitirdikten sonra çalışmak için proletaryanın başkentine gelir. Konfeksiyon atölyelerinde ütücülük yapar ve abisinin yanında kalır.

Bu süreç içerisinde sendikal örgütlülüğü daha da ilerletmek için DISK tekstil 2 nolu üyesi ve delegesi olur.

Düzgün kaybedilmeden bir hafta önce anne ve babasına telefon eder onları İstanbul’a yanına çağırır. İstanbul’a binbir umutlarla gelen Elif ve Veli çifti Düzgün'lerini bir daha göremezler. Düzgün 21 Ekim 1995 günü akrabalarından ayırılırken onlara şunları söyler"Iki arabayla sürekli takip ediliyorum, bu arabalar evin önüne kadar gelip bekliyorlarmış. Birisi Renault marka 01 F 6676 plakalı, diğeri ise Kartal, her iki plakada sahte çıkmış araştırmalarda.

27 Ekim günü onlara da bir telefon gelir, kimliğini açıklamayan biri Düzgün Tekin'in gözaltında olduğu ona temiz çamaşır ve para getirmeleri söyleyerek telefonu kapatır. Avukatlarının ve ailesini tüm başvurularına rağmen her yerdeki gibi “Bizde Böyle Biri Yok”

Nisan 1997 yılında Gebze cezaevinde MLKP tarafından sorgulanan sızma ajan KASIM AÇIK itiraflarda bulunarak Düzgün Tekin, Talat Türkoğlu'nun kendisiyle birlikte Murat Demir, Murat İpek ve Mahmut Yıldırım tarafından sorgulanıp, öldürülerek Çorlu'daki Askeri alan içindeki Çadırkent'e gömdüklerini itiraf eder.

“Bizde Böyle Biri Yok”

18 Eylül 1980 günü İstanbul’dan kilometrelerce uzakta Bingöl'de akşam saatlerinde hedef bu kez Hanifi Morsümbül'ün evi askerlerce basılarak Hüseyin Morsümbül sorulur.

Bingöl Lisesi ve Sanat okulunda anti-faşist gençlik hareketine gelişen Hüseyin, 12 darbesinden sonra gözaltına alındı. Kendisinden bir daha haber alınamadı.

Hüseyin kapıya gelen Durmuş Kıvrak timinin neden geldiklerini iyi biliyordu. Ev didik didik ince aramadan geçirildi, sonra şüpheli kitap ve eşyalarla beraber Hüseyin Morsümbül gözaltına alındı. Ertesi gün 19 Eylül 1980 de tekrar eve geldiler baba Hanifi Morsümbül'ü gözaltına aldılar. Bingöl Tugay Komutanlığı'na götürülen baba, Hüseyin'i görebilme umuduyla her türlü işkenceye maruz kalır. O günü asla unutmaz Hanifi Morsümbül. Tabi ulaşan bilgiler, yayılan söylevler Morsümbül ailesini tedirgin eder. O gün daha Hüseyin'i sormadan Durmuş Kıvrak, Hüseyin Morsümbül kaçtı, der.

Durmuş Kıvrak, oğlunuz kaçtı, nereye gittiyse bulup getirin, yoksa kökünüzü kazırız, der

İnanmak çok güçtü. Bingöl Tugay Komutanlığı'nda olağanüstü güvenlik önlemlerine, hem de darbe koşullarını hesaba katarsanız imkansız, der Hanifi Morsümbül.

Hüseyin Morsümbül 18 Eylül günü işkenceyle katledilmiş ve bir battaniyeye sarılarak Genç yolu üzerindeki Murat suyuna atılmış. Bu Bingöl Tugay'da askerlik yapan askerlerin anlatımları.

“Bizde Böyle Biri Yok”

Kenan Bilgin 12 Eylül 1994 günü saat 10'00'da Kontra Başkenti Ankara'da Sokullu Dikmen durağında yine ellerinde telsizli sivil polisler tarafından gözaltına alınır. 12 Eylül 6 Ekim tarihlerinde bir operasyon çerçevesinde bir çok insanla beraber gözaltına alınır. Hepsi yoğun işkencelerden geçirilir. Kenan Bilgin dışında herkes savcılığa sevk edilir, kimisi tutuklanır, kimisi serbest bırakılır. Ama KENAN BİLGİN hakkında hiç bir iz ve belgeye rastlanmaz.

O ünlü Morrisson Demirel’in sözü düşer manşetlere “Fırat'ın kıyısında kaybolan her şeyi bizden sorun. „ Evet, bu kaybeden devlettin bir şifresiydi.

Kenan Bilgin'in ailesi gözaltına alınmasından sonra, abisi İrfan Bilgin ve avukatları yine aynı o cevapla karşılaşırlar: “Bizde Böyle Biri Yok”

Kenan Bilgin'le beraber aynı dönem işkence merkezlerinde sorgulanan ve DERİN ARAŞTIRMALAR LABORATUARI (DAL) 8-11 ölüm hücrelerinde tutuluyor. Ve gördüğü yoğun işkencelerden dolayı yürüyemiyor ve sorguya sürüklenerek götürülüyor. Kenan Bilgin şöyle haykırır hücreden: ”Adım Kenan Bilgin, 12 Eylül'den beri buradayım, beni kaydetmediler, beni kaybetmeye çalışıyorlar. ” Ve onlarca tanık olmasına rağmen Kenan Bilgin hala kayıp.

Onlarca tanığa rağmen hiç bir yetkili devlet kurumu bir açıklama yapmadılar. Ta ki itirafçı, JİTEM elemanı Abdülkadir AVGAN adlı alçağın itirafları sonucu akıbetlerini bir kısmı açıklığa kavuşmuştur.

Unutma, bir gün yanında biri kaybolabilir.



Berdan ildan.

26 Ocak 2009 Pazartesi

Yilmaz Yilmaz bizim Yilmaz


Umud filminde alti cizilecek ve üzerinde devrimci sinemaya dair anekdotlar bulunan pek cok sey var.Bunlarin her
karesinde emege dair,yasama dair,hayata dair yilmazca savasacak devrimci yönetmenlere rehber olacak ve
sokaklarin nabiz atislari,emegin vardiyada ki seslerle birlesecek ve cevremizde ki seylerin net olarak göebilmeyi
sayet istiyorsak Güney'in filimlerinde yeni bakmak ve özümsemek gerekiyor.

Umut filminden,Yol'a ve Duvar filminde hep yasamin hep kendisi var.O film yaparken diger Yesilcam ergenekoncularina
karsi derin devletin hep karsisindaydi.Bizzat hayati sundu ölü yildizlara,sinif emekcisi gibi,bazen isikci,bazen fügüran,
bazen kostumcü,bazen rol alan ve en önemlisi yasami hep devrimciydi Yilmaz Güney."Sanatci yanlizca yazdiklariyla
cektikleriyle degil,eylemleriylede gercek yasama tavir alandir"derkende cok hakliydi.Sonbahar,Bahoz,Kelepce,Beritan'da
olgugu gibi devrimci sanat ve sanatcilardan bahs ediyordu ezilenlerin Yilmaz Güney'i.

Baski,zülüm,ölüm ve zorun kol gezdigi,huhalif seslerin kursuna dizildigi ve agir cezalarla bastirilgi o günlerde,karanlik Erge
nekoncu güclerin hala hakim oldugu o dönemde.Yilmaz Güney'in filimleri Susma hayir mesajlarini hep yasakladilar.Ve
yine o yasakcilar itibar vadediyorlar alcakca.Nazim Usta söyle seslenmis o siirde Taranta Babu'ya./cok konusuyor Musolinni
Taranta Babu/cok konusuyor/cok korktugu icin/cok konusuyor/bizim silahli ve silahsiz kuvvetler bu siir gibi cok karkuyorlar
cok.cok saldirmalari da ondandir,itibari iade etmeleri de ondandir.Tipki Nazim usta,Ahmed Kaya onlarca ülkesiz aydindan
korkuyorlar ki,ehlilestirmeye calisiyorlar TRT ses gibi...


berdan ildan

Paraparecidos,beyaz ölümler=ERGENEKON


Adina Latin Amerikada Paraparecidos diyorlar,yerkürenin her corafyasinda farkli anlamlari olsada,yani haydut ABD'nin
tüm arkabahcelerinde ki isbirlikci iktidarlardaki adi"Beyaz Ölüm"Tüm kayiplar gibi ortak bir duygunun bir gercekligi bu
Paraparecidos liberatürümüzde.Hatta yeni bir olguda degil bu.Biliyoruz diyeceksiniz,ama bilmak yetmez,ölüm rengi
olurmu ? Yada ölümlerin rengi cok önemli.Kavramlara bakmak yetmez,tüm acilarin ortak özellikleri beyaz ölümlerle
yitirdiklerimizin en temel özellikleri insan olmalaridir.Ne isimleri,ne renkleri,ne gözyaslari toplumsal yasamimizin bir ayrin
tisi.Yillarca kayiplar,ve iddianamelerde adleri bile gecmiyor olagan mi bunlar diyesi geliyor insanin.

Evet.gün gecmiyor ki yeni dalgalarla,pis kirli iliskiler cumhuriyetinde.Ama gün ve zaman geciyor.Ve kayiplar-Parapareci
doslardan haber yok hala,eskiden oldugu gibi"bizde böyle biri yok".Her gün derin MGK'nin gücünü Encümen-Danis ile
arkalayan Fasist Ergenekon Cumhuriyeti susun diyor.Soner Gül,Hüseyin Morsümbül,Yusuf Eristi,Ali-Ayhan Efeoglu kardesler,
Hasan Gülünay,Hüseyin Toroman,Silopi kayiplari ve adlarini yazamadigim besbin kayip.Ergenekon derin devlet sebekesinin
suc dosyalari.Listeye her gün yenileri kacirilip ajanlastirmaya calisiyorlar.Kayip yakinlari cocuklarinin cesetlerini bile göremiyorlar.

Paraparecidos ABD emperyalizminin CIA labaraturlarinin tipik bir gercekligidir.Emperyalist,kapitalist ve gerici-fasist ülkelerin
Encümen'i-Danis'i da budur.Söz konusu bu somut olgu,gerici,fasist,isbirlikci,fasist,oligarsik ve askeri yönetimlerin egemenliklerini
ayakta tutmaya calisan siniflarin,fasist barbarlik yöntemlerinin her türlüsünü sahra talimatnamesinde ki gibi pervansizca uyguladigi
bir devlet terörü bicimidir.ABD ve CIA laborutuarlarinda yetisen bu tasmali köpekler özel kuvvetleri gece ve gündüz demeden
katliamlar yapmislardir.Devrimcileri ve sosyalist yurtseverler basta olmak üzere Ugur Mumcu,Behiye Ücok,Abdi Ipekci,Turan Dursun
ve onlarca aydini daha katletmistir.Paraparecidos ölüm timleri,devrimcilerden,insan haklari savunucularina,halktan insanlara,
evlerden,okullardan,sokaklardan kacirip yok etmislerdir.

Susukunluk zirhina bürünerek utanclarini gizleyenlere bir kez daha seslenmek gerekiyor.Bakin Cumartesi analari seni insan onurunu
koruma eyleminde cagiriyor.Düsürülen insanligina susma kayiplarina,kayiplarimiza sahip cik.

Sonuc olarak Türkiye ve Kürdistan cagrafyasinda binlerce kayip var,Silop mezarliginda,Altinsehir mezarliginda,Corlu Askeri cöplü
günde,Botas asit cukurlarinda"Muhtemelen orasi aciga ciktigindan temizlemislerdir"

Susma kayiplarina sahip cikalim,susmayalim bir kez daha...


berdan ildan

25 Ocak 2009 Pazar

Encümen-i Danis Bir Ergenekon Cekirdegidir


Encümen-i danis (Statratejik danisma kurulu)eski bakanlardan,yazarlara,konsolosluklara,milli savunma bakanlarina,genarallere vb
taninmis burokrat takimina,milletveillerine,gerici-fasist sendika baskanlarina 40 kisiden olusan ve illegal ve yari legal örgütlenen bu
kurumsal örgütlenme nedir ? Tarihe bir bakalim.

Kurulmasina Tanzimat döneminde 1846'da Osmanli döneminde gelisen halk hareketlerini izleme ve bunlari engelleme girisimini
olusumunu Abdülmecit'in izniyle Ahmed Cevdet Pasa'nin baskanliginda 1851 yilinda Darülmaarif okulunda ilk faliyetine egitim
alaninda baslatilir.Olusumda ki bu 40 kisilik ana kadro kendi alanlarinda uzman kisilerden secilmis ve en az bir yabanci dil bilme
zorunluluguda getirilmistir.O günkü gibi bu gün gibi üyeleri icinde Sadrazam,Seyhülislam,Serasker,hariciye ve Ticaret Nazirlari
ile taninmis tarih ve edebiyatcilarinda olmasi düsündürücü.Cumhuriyet tarihi döneminde kadrolarin niteligi asla degismedi Ali Fuat
Cebesoy,Rauf Orbay,Refet Bele ve Cumhurbaskani da olan Fahri Korutürk vb öne cikan isimler.Demokrat Parti dönemdeki iki
iktidarda Milliyetci dernekler rolu hic bilinmemislerdir.


berdan ildan

23 Ocak 2009 Cuma

6-7 Eylül Güz Sancisi


Yagmur kalabaligi yillarin
Catlak göbeginde bir aclik
Her adimda bir süngü yarasi
Her isikta bir karanlik
Neden sanki baskaldirmadik
Tamda baharin ortasinda
Yüregi agzindayken korkunun
Korkak yasadik ac kaldigimizda
O en coskulu
En delikanli caglarimizda
Neden sanki neden
Gözlerimizi gizleyip cevreden
Agladik sessizce kuytuluklarda
....
Tam ücgün üc gece
Yüregimizde kin....
Adnan Yücel

Yil 1955 Agustos 29 Taksim ve Enosis stratejileri etkince devreye sokulur.Kibris,ta halklar emperyalist isgal hareketinin hedefleri arasindadir.Isbirlikci Türk devleti,Nato,nun armagani olan Özel Harp Dairesinin "Ilk basarili operasyonu". 5-6 Eylül,ü baglayan gece Mustafa Kemal,in Selanik,teki evi molotoflanir ve beklenen isareti ise Experes gazetesi mansetten verir"Ayni Sivas katliami gibi"Atatürk,ün evini
Rumlar bombaladi diye.

6 Eylül aksami Istanbulun azinliklarin yogun oldugu noktalarda imha hareketi baslar. Taksimde toplanan irkci ulemalar Beyoglu,Istiklal caddesinde ellerinde Atatürk posterleri dillerinde Kibris Türktür Türk kalacak irkci söylemleriyle Rumlara,Ermenilere,Yahudilere ait ev, isyerlerini talan edip atese verirler yil 1955
Kiliseler,okullar atese verilir,saldirilar es anlamli bir sekilde Arnavutköy,Bebek,Besiktas,Istinye, Yeniköy ve Samatya,ya sicrar hizini alamayan irkci gerici-fasisitler Adalar ölüm diyerek kayiklarla seferler düzenlerler yil 1955


6 Eylül aksaminin bilancosu ve karabulut halklarimizin üzerinde dolanir.Rum kadinlara tecavüz edilir,papazlar bulunduklari yerde sünnet edilirler,ne yazik Rum mezarlari talan edilir. 3 Ölü 30 yarali,73 kilise bir hamam,2 manastir,3.584 Rumlara ait ev ile 5.538 ev ile isyeri talan edilerek yakilir, kullanilmaz hale getirilir. Izmir,de ise 14 ev 5 dükkan yakilarak atese verilir.

6-7 Eylül sonrasi 70 bin,in üzerinde Rum ve azinlik halklari ülkelerini terk ettirilmistir devlet politikasi olarak.
6-7 Eylül sonrasi günlerde Sikiyönetim ilan edilir,saldirilari gerceklestirenleri irkci ulemalari koruyan devlet,saldirilara karisanlara dokunmamistir.

Ve cadi kazani baslar Aziz Nesin,Kemal Tahir,Asim Bezirci,Hasan Izzettin Dinoma apartopar gözaltina alinan aydinlar tutuklanarak cezaevine konurlar.Aydinlari böylece susturular.Azim Bezirci Sivas,ta yakilarak katledilir.

6-7 Eylül yok etme hareketidir Hitler fasizmin Krital gecelerini hatirlatiyor"Milli duygulari gelismis halkin kendiliginden harerketi"diyorlar baslari sikistiginda Ogün Samast ile resim cekilenlerde milli histeriyle cekilmisti.

Ancak biz biliyoruz ki 1000 operasyonun ilk molotov,un Atatürkün evine atanlar hala yüksek kademeli derin iliskiler icinde eylem hazirligindalar. 1000 operasyonu düzenleyenler Atatürk,ün evinide bombaladilar yil 1955.

Simdi hasilat rekorlari kiriyor diyorlar ya "Hatirla Sevgili" her sey o kadar masum degil yalanlarini pazarliyorlar genc beyinlere. Ak pak degil Menderesler, Zorlular Yassiada durusma iddaanemisi Atatürk,ün evine bombayi Selanik Konsolosu Hasan Ucar ve Selanikte okuyan Oktay Engin tarafindan yapilir.Oktay Engin Özel Harp Dairesinin elamanidir. 1992,de Nevsehir,de validir bu zat.
Halki kiskirtmak icin icin ise Zürriyet,in sahibi Sedat Simavi ve Expres gazetesi sahibi Demokrat Parti Milletvekili Mithat Perin halki kiskirtarak yagmaya talana cagirirlar.

6-7 Eylül irkci-fasist saldirilar Özel Harp Dairesi biriminde calisan Sabri yirmibesoglu eylemi nasil örgütlediklerini anlatmistir ve MGK Genel Sekteri yapilarak mukafatlandirilir.
6-7 Eylül saldirisindan tam iki yil sonra,Özel Harp Dairesi Kibrista yeni bir örgütleme yaratir ilk yapida Rauf Denktas,Burhan Nalbantoglu ve Kemal Tanrisever Gladyonun cekirdek hücresinde görev alirlar.1957,dir tarih. Eoka ve Türk Mukavemet Teskilatinin amaclari halklari bir birine düsman etmektir simdi oldugu gibi. Bu irkci,gerici-fasist saldirilarin tek amacidir.

Biz ki ucurumun gecesindeyiz simdi
Önümüzde kuskunun namlulari
Arkamizda bizi kosusturan duygular
Ne lambalar acik
Ne kitaplar
Nerdesiniz hey güzel umutlar
Cicek umutlar gelecek umutlar..
A.Yücel

Berdan Ildan...6-7 Eylül ü unutma-unutturma

22 Ocak 2009 Perşembe

Ergenekon,Özal Harp,Jitem,Tit,


Gecen aksam 5 N 1 K Cüneyt Özderin Italyan savci Felice Casson'la yaptigi reportaji izledim.Italya'da basladi.Tüm Bati Avrupa
ve Bati ittifaki ülkelerini kasip kavurdu ve Türkiye'nin her yaninda derin vadiler,infazlar,kitle katliamlari,suikastlar.cürümüslük ve
kural tanimazlik akan bu Gladyo örgütlenmesi her seferinde inkar edildi ve hala ediliyor.Italya'da adi"Gladyo"(Roma Kilici" oldugunu
biliyoruz.Fransa'da"Rüzgar Gülü",Belcika'da"SDRA 8" Türkiye'de ise yaygin ismi Kontrgerilla yada esas ismi Özel Harp Dairesi yada
yeni dünya ismi Bati Calisma Grubu veyahut MGKSB olarakta bilinir.Savas sanatina göre ise Düsük Yogunluklu Savas Stratejisi
oldugunu biz devrimciler olarak biliyoruz.Özel Savas Örgütü olarak"illegal devlet örgütü"yeni dalgalarla gündemde.

Italya savcisinin sorusturmalari sirasinda ortaya cikan Gladyo,Bati emperyalistlerin saldirgan savas örgütü Küzey Atlantik Pakti
NATO bünyesinde örgütlendirilen ve Italya ve Almanya ile sinirli kalmayip,Isvec,Isvicre ve Avusturya gibi sözde tarafsiz ülkelerde
de varligini hep sürdürmüs.ABD ve CIA labaratuarlarinda calisan bu illegal örgütlenmeler,NATO kaynaklari ve elde edilen dökümanlara
göre,cesitli muhalif güclere,isci sendikalarina,dernekler ve kitle örgütlerie,devrimci ve komünist güclere karsi,onlarin gelisimlerini ve
iktidar olmalarini engellemek,eger iktidar olurlarsa önlemeye calismak,eger iktidar olurlarsa yikmaya yönelik bir ic savas bicimiyle
dizayn edilmek üzerine kurulmustur."Normal" rutin zamanlarda resmi devlet güclerince yapilmasi uygun görülmeyen isler,Bu illegal
örgüt olarak Kontrgerilla'nin alanina giriyor.SSCB den gelen bir komünizme karsi direnis örgütlemekte esas görevleri arasindaydi.

"Gizli NATO örgütlenmesinin varliginin aciga cikmasi ve Bati Avrupa emperyalist ülkelerde bir temiz eller niteligine bürünürken bu
gün hem avukat ve hemde savci olanlar Italya'n savciya övgüler düzdüler,ama Türkiye onlardan farkli siyasal cografyasi bir kez
daha gösterdiki tepeden tirnaga bir savas örgütü olarak tepesinde hep MGK vardi.Türkiye'de ilk defa Sebattin Ali ile gündeme
geldi,yarbayken ordudan atilan Talat Turhan ise 12 Mart askeri fasist darbe mahkemelerinde yargilanirken yaptigi savunmalarda
aciga cikarti Kontrgerilla'yi,dogrudan ABD tarafindan ve örtülü ödenekten kaleminden finans ile beslendi,dogal olarak bu örgütlenmeyi
tüm basbakanlar ve cumurbaskanlari biliyorlar.Kontrgerilal amacini gerceklestirmek icin hic bir yasa ve yönteme bagli kalmaksizin
haraket kabiliyetine sahiptir.Örgüt her türlü eylem bicimine,provokasyona basvurabiliyor.Örnegin sanki devrimci parti ve örgütler
yapiyormus gibi,örgüt timlerinin halka zulmetmeleri ve düzmece eylemler yapmalari da planlari arasindadir.

Özel Harp Dairesi'nin faliyetlerinin su yöntemleri kullanarak yürütülecegi illegal olarak dagitilan ve Operasyonlarda da yakalanan
kitapcikta belirtiliyor."Adam öldürme,bombalama,silahli soygunlar,iskence,kötü muamele,adam kacirma,taciz ve tecavüz,tehdit ve
provokasyonlar,halki tahrik etme,kundakcilik,molotoflama,sabotajlar,kara propaganda ve yalan haber yayma,zorbalik ve santajlar.
1970 dönemin Basbakani Bülent Ecevit'in acikladigi gibi;Kontrgerilal,MHP il baskanlari,MIT,Iskenceci polisler,askerler olusturuldugu
bir yapilandirmaya sahiptir,Ecevit'e bile suikast yaparak susturmuslardir o dönem.1915'ten bugüne,cesitli demokrat ve devrimci güc
ile azinliklara yapilan saldirilarin ve devrimciler adina gerceklestirilen bir takim eylemleride dogrudan Kontrgerila ve yahut onlarin
kontrolerinde ki yapildigini bugün politik olarak daha ne görebiliyoruz.Bunlardan en büyük kitle katliami 1 Mayis 1977 katliamidir.
Onlarin 2 Mayis 77 yalan haberlerine baktigimizda eylemi devrimciler yapmisti.Ama devletin arsivlerinde hala faili mechul,fakat
biz biliyoruz bu katliamin Orgenekonlar tarafindan planlandigini.

Öte yandan tüm Avrupa ve Türkiye ile bircok ülkelerde devletlerin ortak bir özelligi"Illegal NATO örgütü"biciminde ki tüm faliyetler
devleti,parlementoyu,ve diger legal silahsiz kuvetlerle yola cikmis,yasama ve yürütme,yargi,AKP,MGK ücgenine kadar burjuva
demokrat,liberalleri,kizil elmacilara bir samar bu gercekler.Kontrgerilla,Ergenekon,Jitem operasyonlari sol ve devrimci kamuoyunda
olumsuz bir takim önyargilar doguracagi ve güclendirileceginden söz edilebilir.Fettulah Gülen cemaatin görevide yalan haber yayma
Devrimci,Kürt yurtseverleri,kömünist örgütlerin icine ajan sokma ve onlarin adina eylem yapmayi baslica amaclari icinde gören
Kontrgerilla Kosuyolu Diyarbekir,Güngören Istanbul gücünü ortaya koymuyor mu bu eylemler.Derin Mehmetcik basin ve Fetullah
Gülen basinin baslattigi bu tarisma ve kompla teorileri arkasindan,cesitli reformcu cevrelerden devrimcilere dogru yönelmelerinin
nedeni de budur.

Dünyanin her santim metre karesine bakarsaniz devrimci ve komünistlerin,yurtsever sosyalistlerin örgüt tarihlerine bakarsak
görülecektir ki.Devletin,ajanlarin provokatif eylemlerin adresi sabittir.Kitlelerden kopuk olan ve mücadele hattinin nesnel
seyriyle organik bagi olmayanlar bu devrimci panzehire sahip degillerdir.

berdan ildan

MHPgenekon


MGK'dan "Topyekun savas"karari devletin bütün kurumlarini oldugu gibi,sivil uzantilarini da buna göre
konumlandirmaktadir.Yillardir sövenizm propagandasi altinda birakilan yiginlar her firsatta reaksiyoner
bir eylemlilige cekilerek Kürt halkina karsi yürüttügü savasin toplumsal dayanagi ve ayni zamanda
sivil cephe savasinin araclari haline getirme cabalari topyekün savasin gereklerine göre yogunlastiriyor.

Sövenizm etkiledigi kesimleri örgütleyerek,bu güc araciligiyla sövenizimden etkilenmemis emekci yiginlari
baski altina almak,bu saflarda ki kararsiz unsurlarida etkiliyerek kendi safina cekmek ve direnen sövenizme
alet olmak istemeyen emekcileri ise köseye sikistirmak,etkisizlestirmek bugün icin belirlenmis bir devlet
politikasi olarak karsimizda.

Kürt halkina karsi yürütülen özel savasin sivil cephesinin örgütlendirilmesinin ilk adimi MHP'nin "Vatan Bölünmez,
Ya sev,ya terk et" adi altinda baslattigi linc saldirilarinda görmek mümkün.Ve yahut secimler döneminde
Cumhuriyet mitingleri.Sermayenin sadik usagi ve Kontrgerillanin sivil uzantisi gecmisin eli kanli cetesi MHP ve
Ülkü Ocaklari'nin yerini alan simdi Haki Basin.Kürt ulusal özgürlük hareketine karsi bir savas gücü olarak
yeniden örgütlendiriliyor.MHP'nin zaten görevi budur.O bu göreve hazir oldugunu her zaman hazir oldugunu
kanitlamistir.Parlementoya adimini attigi ilk günlerden itibaren bu cabasini yogunlastirdi.

Ocak 1992'de parlementoya verdigi bir kanun teklifi sudur..."Ülkenin bölünmez bütünlügünün korunmasi,güvenligin
saglanmasi,destabilizasyona karsi toplumsal mutabakatin güclendirilmesi ve sosyal huzurun arttirilmasi icin faliyetlerde
bulunulmak,arastirma yapmak ve yaptirmak.Bu konuda projeler üretmek uygulamaya koymak.sayisi ihtiyaca göre
tespit edilecek özel güvenlik birimi olusturmak'cok önemli 92 sürecinde yüzlerce faili belli eylemin adresi bu cümle'
Terör ve destabilizasyonun sebeplerini kaynaklarini arastirmak,bunlarin önüne gecmek'cinayetler Kürt is adamlari'
komuoyunu güvenlik ve terör konusunda duyarli hale getirmek'Haki irkci basin yapiyor hala' sosyal amacli,dernek,
vakif,federasyon vb gönüllü kuruluslarla isbirligi yapmak,bunlarin güvenligine yönelik cabalari desteklemek'Ülkü
ocaklari,Alperen ocaklari vb....(yeni düsünce.10 ocak 1992)

MHP gelisen Kürt özgürlük mucadelesine ve batida gelisen devrimci-demokratik harekete karsi bütün gerici cephenin
devletin etrafinda siki birligini saglamak ve fasizmin burada alacagi gücle emekci yiginlar ve Kürt halkimiz üzerindeki
terörünü yogunlastirmak ve ülkeyi kan gölüne dönüstürmeyi istemektedir.
Yillardir sürdürülen sövenist propaganda ve calismalarin etkiledigi kitle sayisi genislemektedir.Ama bu kitleler genel
devlet basinin propagandasina göre hareket ettiklerinde,tek bir vucut gibi olmak bakimindan örgütsüzdürler.Cesitli
partilerde bölünmüs ve daginiktirlar.
Sermayenin bu gücleri dogrudan devletin savas kurumlari etrafinda örgütlemelerinin bugün icin olanagi yoktur.Askere
yazilmalar psikolojik savas merkezli bir kirli Golbers taktigidir.Ama bu potansiyel,Kürdistan'da sürdürülen
savasin bir cok bakimdan önemli bir dayanagidir'Asker cenaze törenleri' ve bunun önemi savasin yogunlastigi su günkü
kosullardan daha da artacaktir.Bu potansiyelin siki birligi Genel Kurmay Eksenlidir.Bugün ise bu görevi yerine getirecek
ideoloji ve yapilanma anlayisina sahip güc olarak ise MHP görülüyor.

MHP ve cevresi bugün olaylara yanlizca siyasal tavir koyan bir görünüm vermeye calisiyor.Gercekteyese özel de Kürt
ulusal hareketine karsi stratejik bazi mevzilerde gittikce devlet tarafindan güclendiriliyor.Maras,Sivas,Kayseri,Trabzon,
Samsun,Erzurum,Kars,Erzincan ve Elazig gibi kentlerde kirsal alanlarda köylere kadar silahlandiriliyor.Bir kac Akdeniz
illerinde ise Özel Harekat Kuvvetleri araciligiyal yapiliyor mesala Adana,Tarsus,Mersin,Antalya,Hatay,Osmaniye vs.
MHP'ye yüklenen görev milis örgütlenmesini yaratmaktir.Ve MHP devletin Genel kurmayiyla da fasist milis örgütlemeyi
yayginlastirmak icin büyük bir caba icindedir.

1950'li, 60'li yillarda tamamen CIA'nin yönlendirmesi altinda bulunan Komünizmle Mücadele Dernekleri'nin devrimci ve
ilerici harekete saldirilariyla isci-emekci yiginlarin sinifsal uyanisini engelleme,karsi-devrimin genis kitle destegini koruma
calismalari vardi.
1970'li yillarda ise,yükselen devrimci harekete karsi yiginlari irkci-söven,anti-komünist saflara cekilmesi icin Milli Cepce
hükümetlerinin Bayrak Mitingleri.Bugün ise MHP "Vatan,Kuran,Bayrak mitingleri ile gündemde.
MHP'nin düzenledigi su irkci saldirilar bir yaniyla gecmise dönüp o karsi-devrimci calismalarinin bir benzeridir.Kürt
ulusal özgürlük mücadelesinin yükseldigi kosullarda yapilan bu saldirilar,Kürt halkinin en dogal siyasal haklarini,
istemlerini gerek mecliste DTP ve sokakta Kürtleri hedef göstermek,dogrudan bir Kürt-Türk catismasini hedeflemektir.
Dahasi Kürtlere karsi sövenizm ajitasyonu ve propagandayla Türk isci ve emekcileri zehirleyerek etkilemek ve onlari
Kürtlere karsi savasa sürmektir. 12 Askerin cenaze törenleri simdiye kadar bu is icin bir arac olarak kullandilar.
Kirli savas yogunlastikca sermaye ve fasizm söven-irkci cevresini genisletmek ve örgütlemek icin en basvurdugu arac
simdilik budur.
Bu irkci saldirilar sadece Kürdistana yönelik degildir,Bati'da ki devrimci hareketide hedeflemektedir.Bu saldirilar
ayni zamanda da cephe gerisini güclendirmektedir yipranan cetelesen devletin..

Sermaye ve sivil fasist hareketin her rengini böylece tanimladiktan sonra,karsi-devrimin.Kürt özgürlük mücadelesine ve
devrimci harekete karsi daha kapsamli bir savasla ve konseptle karsi koyacaktir.
Sermaye ve fasizmin her cepheden Kürtlere ve devrimcilere karsi saldirisi ,ancak ezilen güclerin ortak bir eylem ve
cephesel güc birligi ile güc ve dayanismayi zorunlu kilmaktadir.Karsi devrimin bu top yekün direnisine karsi ezilen,
sömürülen ve baski altinda bulunan yiginlarin birligi ve direnisiyle püskürtülür.

Berdan Ildan

Kanda "huzur"Arayan Ergenekon


Kimi gelişmeler karsısında anlatım gücü yüksek olan en çarpıcı sözcükler bile aciz kalabiliyor.

Anlatımın dili ve sözcüklerin gerçeğe olan sevdası gibi. Ama bazen ifade edilemez yazılarda, şiirlerde en önemlisi günlük yasamda.

Ne var ki yasadığımız topraklar böylesi örnekler bakımından (yalanlar) oldukça zengin deneyimlere sahiptir.

Tesadüf değil ya bir koro halinde burjuva medya kalemsörleri hepsi sessiz yürüyelim deyip katillin arkasında ki esas gücü koruma telasındaydılar. Bunlara eşlik eden reformcular da az değildi vokal yaparak.

Burjuva medyanın baslıklarına baksak bile.
Biz Türküz...
Neden hepimiz Mehmet değiliz. S. Kazan
Katil Ermeni
Dış ve mihrakların oyunu vb....

Ortaya çıkan gerçeklerden ve kendileriyle yüzleşmekten korkuyorlar. Kökleri tarihin toz sayfalarında gizli temel nitelikleri :

Irkçılık
sövenizim
barbarlık
soykırımcılık ve tetikçi iyi çocuklar.

Tüm bunların sonucudur ki Sivas’ta diri diri yakılanların katilleri grup grup serbest bırakıldılar, diri diri yanmaktan kurtulanların ise idamı istendi.

İşin ilginç yani şunlar hep hasır altı edilen sorular:

Vali yardımcısı kim, yanında iki mitçi kim?
Alperen Ocakları devletin yan örgütü mü?

16 Mart İstanbul Üniversitesi katliamında adı gecen polis ödüllendirilerek Trabzon’a
emniyet müdürü olarak atanan Resat Altay tetikçi mi yetiştiriyor okul önlerinde?
Celal Cerrah milliyetçi histeriyle yapılmış, dedi sanki kendini tasvir ediyor, ama hala görevde.

Turan Dursun
Uğur Mumcu,
Namık Tarancı
Metin Göktepe
Enis Ata
Musa Anter
Bedrettin Cömert
Uğur Kaymaz
Süleyman Yeter
Hasan Ocak
Metin Yurtsever
Hüseyin Morsümbül ve diğerleri...

İyi çocuklar hala iş başındalar. Şimdi iyi çocuklar 17.yaşındalar. Yaşananlara
baktığımızda bile, her biri bu ülkede katledilmiş milyonların içinde belki
sıra sende dedirtiyor.

Söven ırkçığın "ezelden beri" var alan barbarlığın iç içe geçtiği o kanlı pusunun bir devlet politikası olduğu gizlenmeye çalışılıyor. Sorun katliamcı, inkarcı geleneğin kendisiyle yüzleşmemesidir kanımca.

İste yarattıkları reisler “Türkiye seninle gurur duyuyor” sesleri duymayınca gider ayak “akıllı ol” diyerek Orhan Pamuk’u tehdit savuruyor.

Onlar ki, "huzura" doymazlar, her infazın ardından yeni huzur avına çıkarlar;

Gizli toplantı yaparlar Kerkük için, devlet sırrı
Katiler yakalanır dosya kapatılır, devlet sırrı
Mit raporları açıklanmaz, devlet sırrı
Bin operasyon yapılmıştır, devlet sırrı
katil rüşvetçi generaller sıra kadem basar devlet sırrı

Biz ölürüz, tutuklanırız onlar huzur bulur
Yardım yataklık bize beş yıl, onlara huzur
Susma hakkını işkenceye karsı direnme örgütlü suç 18 yıl, onlara histeri duygular denir.

Sembol, flama, ambleme 1-3 yıl, onlara boş meydan... 301 devleti iç ve dış mihraklardan koruma, Türklüğe hakaretten altı aydan başlayan vb...

Alın size onların kandan kazandıkları huzur!
Onlar huzura doymazlar...

Onlar ki huzurlarını güvercinleri vurarak;
laikleri pusuda katlederek; kimsesizler mezarlıklarına gömerek; işkencede kendini astı, kalp krizi geçirdi diyerek diri diri yakarak huzur bulurlar...

HUZURU KANDA ARAYANLARIN geleneği sürüyor ve artarak gelişecek. Ataları Kuyucu Murat Pasa insanları diri diri kuyulara gömerek kuyuculuk lakabıyla huzur buldu.

Techiri siz düşünün sürgünde huzur bulanları Enver ve kemalleri...

Sözcüklerin bazı şeyleri tam olarak anlatmaya yetecek gücü her zaman olmuyor ama bir gerçek var ki kendi tarihleriyle yüzleşenler kendi kanlarında huzur arayanlar gereken dersi verdiler hepimiz KÜRTÜZ, ERMENIYIZ, CERKESIZ; ÇİNGENEYIZ, INSANIZ, HEPIMIZ HRANT DINKIZ, diyerek.

berdan ildan

Ergenekon rejiminin iktidar dalaslari ve biz


Kontr-ergenekon devletinin iki kurumu ordu ve yesil sermaya islam arasinda ki catisma yeni kontra-ordu darbecilerini
gözaltina alinmasiyla birlikte ortalik kizisti.

Kontr-gerilla cumhuriyeti tarihi en büyük catismasi gün gectikce tüm sermaye.oligarsik örgütlenmelerini aciga cikiyor.
Rejim iktidar krizi,devletin temel kurumlari arasinda siddetli bir catismanin labirentine dogru sürükleniyor.Kontro-ordu
genaralleri cephesi"laikligi koruma"Akp'yi hizaya cekme görüntüsüyle kontra-Cumhuriyetinin kendi icinde girisecegi daha
sert bir hesaplasmayi dogru evriliyor.

Aylardir süren bagirsak temizle hareketi rejimin yüzeysel bir gerginlik olmadigini Susurluk'tan bu yana Ordu'nun
kendisini yeniden yapilandirmasi politika tarzina göre tasfiyeleri hizlandiriyorlar.Ordu AKP'yi hizaya cekerken
burokrasi,polis,ordu vb,icinde ki kadrolari temizleme sürecine girismislerdir.Butün bu yasananlar her iki
kontra örgütünün bu konuda kararli olduklarinin mesajini veriyorlar.Ama diger yanda da kendi iclerinde klik catismalari
yasanirken ortaklastiklari noktalarda basta Kürt halkimiz siyasal ve özgürlük taleplerine ,ve Türkiye emekcilerin taleplerine
karsi ortaklasiyorlar.

Rejim Icinde ki Iktidar Savas

Cumhuriyet'in bütün tarihi boyunca,hep"ic tehdit"e göre sekillendirildi.Zaten bir ic savas örgütü olarak olusturulan
Ergenekon örgütlenmesini bir kenara birakalim.Ama ordunun en az ergenekon kadar ic savas yöntemlerine kadar
örgütlendirildigini,Cumhuriyet tarihi boyunca oniki defa sikiyönetim ilan edip üc defa askeri fasist darbe yaptigini
kimse unutamaz.Genel kurmaykon gercekte savas pratigi uyguladigi tek alan ise Kürt corafyasidir.

Yani fasist Ergenekon örgütlenmesi rejimin tepesinde ki ordu egemenligini Kürt ulusuna karsi giristigi sömürgeci
isgalle tecrübe kazanmistir,siyasal islam ise isci-emekci milyonlara yönelik terörün tecrübeleriyle sekillenmistir.Bu
iki Gladyo örgütlenmesinin aktörleri,onlari kendi iclerinde yeni kurumlar yaratmaya zorlamistir.Ordu ile AKP
arasinda ayri ayri ve özel istihbarat örgütleri olusturmuslardir.

Kürt özgürlük savasina,devrimci hareket ile toplumsal dinamiklere karsi özel yöntem ve örgütlenmelerle basvuran
Derin devletin ergenekonculari,özel tim.jitem.tem.mit vb,örgütlenmelerle,artan silahli,silahsiz ceteleriyle.siyasi ve
teknik olanaklari,etki ve insiyatif alanlariyla devasa boyutlara ulasmistir.

Bu yasanan gelismeler.kusku yok ki bu karsi devrim,ic savasa göre örgütlendirilen güclerin varligini koruma ihtiyaci
dogal bir geregidir.Kirli savas rejimi özgürlük isteyen,bagimsizlik talep eden yiginlara karsi ancak kanla susturmayla
basarabilecegini saniyordu.Ama basarmak bir yana,uyusturucudan silah kacakciligina,kara paradan insan kacakciligina,
dek uzanan mafya sermayesi üzerinden epey bir ekonomik güc olusturdu.Yer yer kendi aralarinda ki ic hesaplasmalar
yargi tarafindan örtbas edildi.

Siyasi ve askeri olanaklari.bu cikarin dalasinin araclari olarak bir birlerine yöneldiler.Bu gün yasanan ergenekon,orgenekon,
tugenekon akpgenekon böyle okumak gerek.Devletin tüm kurumlarini kapsamasinin anlami budur.

Sonuc olarak sadece ordu icinde catlak yok,bir bütün olarak rejim catlamis gemi su almaktadir.Esas sorunu ezilenlerin
iradesi belirliyecektir.Bu büyük catlamayi genisletecek olan ise halklarin direngenlidir.Ne kadar cürümüs olursa olsun
bu rejim kendisini yeniden modernize etmesine izin verecekmiyiz.


Sarıkız ve Ayışığı darbelerinin mimarı generaller ve 'silahsız kuvvetleri', başarısızlıklarının bedelini ödüyor. Ama halk sokağa, eyleme çıkıp bastırmazsa devlet; ayyuka çıkan bu çetesini de sadece hizaya çekecek. Tıpkı; Susurluk'ta ve Şemdinli'de olduğu gibi. Tıpkı; Maraş, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlarında olduğu gibi. Ergenekon, AKP'nin elinde sadece bir koz. AKP, sadece işine geldikçe adım atıyor. Darbe planlarının Meclise taşınmasını ise engellemeye çalışıyor. AKP, sorunu adi bir suça indirgemeye çalışıyor, Ergenekon'un başı, darbeci paşalarla siyasi bir hesaplaşmaya girişmekten kaçıyor. İşçiler, emekçiler darbecilerden de, sahte demokrasi havarilerinden de hesap soracak.



berdan ildan

Bin Operasyon=ERGENEKON


Devrim fikri ;karsi devrimi örgütleyerek gelisir ve gelisiyor.Siniflar mücadelesinin küvvetleri ezilenler/ezenler cephesine dogru
analizler,tespitler,öngörüler belirleyici olan genel yasa,somut kosullarin somut tahlilini iyi kavramak icin anadolu corafyasinda ki
Kürdistan ve Bati görünümlerinin ulastigi karmasik iliskileri cözmek icin ezilenlerin cephesinden bakarsak dogru tespitlere
ulasabiliriz.

ABD, Bati Avrupa isbirlikcisi tekelci parababalarinin tüm ahtapot kollarina bakalim ekonomik,siyasal ve ideolojik ve yok etme
1000 operasyonu derin genelkurmaya bagli oldugunu net görecegiz.

Toplumsal ve siyasal yasamimizda yarattigi sonuclar bakimindan karsitliginin en somut bicimiyle bir karsi savas örgütü olarakta
ergenekon yada özel harp dairesidir bir bütün olarak.
Fasist-gerici milli siyaset konsepti (MGK)diktatörlügü generaller eliyle yürütüldügü 1990 konseptiyle"Tansu Ciller,Dogan Güres,Murat
Karayalcin ile yeni konsep Kürdistan'da varligini ergenekonla yeni bir tarzi gelistirmis 1952 sosyalizmi engellemek icin ABD tarafinda
desteklenen özel harp dairesi generaller cetesinin darbeleriylede beslenmistir.

ABD isbirlikcisi fasist-gerici rejim'in yapisinda var,katliamcilik.
-6-7 eylül olaylari
-Kanli pazar
-1915 Ermeni katliamlari
-Dersim,Agri,Kocgiri ve onlarca ayaklanma
-Otuzüc kursun
-Kizildere
-Ibrahim Kaypakkaya ve Deniz'lerin katledilmesi
-1 Mayis 77
-Yüzlerce katlima,16 Mart,Balgat,Bahcelievler vb
-Taris direnisi
-Fatsa katliami
-Maras,Corum.Malatya , Lice katliamlari,
-Binlerce köyyakmalar
-Failleri belli cinayetler
-Gözaltinda kayiplar
-Üc askeri fasist darbe,onlarca postmodern darbe.
-Diyarbekir,Bayrampasa,Eskisehir,Buca,ve Hayata dönüs adli cezaevi katliamlari
-Binlerce derin devletin yok etme infazlari
-Tutuklamalar,iskenceler,sürgün,onlarca binlerce suc.
-1 Mayis 1996 katliami

Bu 1000 operasyonun tüm belgeleri ve özel harp dairesi'den ergenekon'a oradan medya'ya kizil elmacilara,mafya'ya,manukyanlara,
Demirellere,Baykallara,Ertugrul Özköklere kadar derinlesen bu derin kontrgerilal cumhuriyetinde tüm operasyonlarin faili devlet
olmasina ragmen Fetullahci ceteler,AKP'ci Taraf,Zamancilar hedef sasirtiyorlar.

Egemen devletin isbirlikci,liberalcileri,sosyal demokratlari,sahte soslu TKP'cileri egemen erk olan parababalarinin,itcilerin,mitcilerin,
orgenekonculari aklamak icin emekci milyonlari oyaliyorlar.

Ezilenlerin Sosyalist Platformu'nun baslatmis oldugu kanpanya ile DTP'nin baslatmis oldugu kanpanyayi iyi degerlendirelim.tüm derin
devletin magdurlari taraf olmak zorunda.Evleri yakilanlar,cocuklari kaybedilenler,tecavüze ugrayanlar,iskence görenler,göce ve sürgüne
yollananlar,faili devlet olan cinayetle katledinler,cezaevdekiler elele ergenkonun tuglasini cekmek zorundalar.

Yoksa fasist MGK kenekoncularin tümü yeniden yapilandirma ile genis emekci yiginlari manipile edecektir.

Yani esasen sermaye devleti,sistemi ve derin kenekonculari,krizin aktörlerini ortadan kaldirmayacaginin bütünüyle bilincinde olmaliyiz.
Sahte keneorgenekoncu AKP derin devletin derin ampül partisi kiblesi Siyonizm ve ABD'dir.

Kisacasi bin operasyon esittir =MGK


berdan ildan

CHPgenekon da sucludur


Kenekondan,dosyalara ve tutuklamalarla sarsilan derin devlet ve tüm burjuva partileri kritik günler yasiyorlar.Bunu belirleyecek
olan da Cumhuriyet tarihi boyunca imha,inkar,katliam,köylerin yakilmasi,köy bosaltmalar,iskence,gözaltinda kayiplar,5000 bin
faili cinayete eslerini,cocuklarini derin devlet teröründen kaybeden emekci halkimiz belirleyecek.

"Bu pisliklerin boyutunu anlamak icin katliamlara,infazlara bakmak yeterlidir.Aileler,magdurlar derhal harekete gecmelidirler.

Susurluk'ta baslayan gelismelerde de gördük ki,bu halk düsmani kenekoncular yargilanmadiklari sürece"M.Agar,T.Ciller,Demirel,
Dogan Güres,Sedat Bucak derin devlet kendisini yeniden yapilandiracaktir.

Esas olarak önemli olan AKP'nin kapatilip kapatilmamasi degil.bu derin devletin sunni bir günde mi.Önemli bir veri olarak devlet
asil olarak yönetememe krizi yasiyor,iste bu yeniden asagidan,yukariya kendisini yeniden düzenlemesinin esas halkasi burasidir.
"ayisigi,eldiven"planlari krize cözüm bulamamamistir.Orgenekon burada esas amaci AKP'yi hem magdur,hem ergenekonculari
aciga cikartan bir parti rölü görüntüsüyle emekci kitleleri manipile etmek istiyor.

Ama surasi kesin ki MGK ve AKP mutlak bir cözümün anlastiklari noktada burasi.Erdogan ve Ilker Basbug görüsmesinde
ele aldiklari nokta da burasi.

AKP ve MGK danisikli dövüs yapiyorlar.AKP medyasi dosyalari aciklayarak emekcileri AKP ye yedekliyor.Iste Taraf gazetesinin
rolu bu.

Gelismeler sasirtici degil.En iri Kenegenekondan,en ciliz kenegenekona kadar,bu ülkede ki tüm burjuva partileri mafyagenekon,
kontr-gerilla ile ic icedirler,el eledirler.Tüm gerici-fasist,liberal burjuva partileri,hem derin mayfyayla,hem derin kontr-gerilla
ile beslenmektedirler.Gürbüz olmalari ondandir.

Bir birlerine söylecekleri fazlada bir sey yoktur,tipki derin burjuva medya gibi,infazci timleri aklama yarisina girmisler.Hüseyin
morsümbül,Musa Anter,Taner Kislali,Ugur Mumcu,Sivas,Gazi,Cezaevleri katliamlari,Faili belli cinayet emirlerini bu derin
devletin kenegekonculari verdi.Üc darbe yapan genaraller de sanik sandelyesine.

Dikkat ederseniz ABD oval ofiste Orgenekon Büyükanit hükümetin arkasinda oldugunu söylemisti.Bunda cesaret alan Erdogan
ve Ampül partisi ile emekcileri yanilmak icin cesitli polemiklere girdiler,bunlarin hepsi emekci beyinleri ordu ve ceteler etrafin
da örgütlemekti ki basarili oldularda.

Zaten öteden beri susurluktan da önce emekci kitleler tarafindan biline özel harp dairesi bu iliskilerin kücük bir kismini"desifre
olmus" yeniden dizayn icin AKP ve MGK anlasmislardir.Kim hamle yaparsa yapsin amac bilinc bulanikligi yaratma.

Derin ordu'nun koltuk degnegi Chpgenekon sözüm ona temiz eller de bahs ediyor,ordu ve ceteleri aklamak icin
cirpinip duruyor.

CHP'nin cete,kontr-gerilla,özel harp dairesi derin faliyetlerine karsi cikmiyor,cikislari da sahte ve iki yüzlücedir.Birazdan
sonucta nedenlerini yazacagim.Fasizmin,kenegenekon,orgkenekon,tugkenekon'un bastonu olarak kendini sütten cikmis
ak ve kitlelere,derin devlete sirin gözükmesinin ardinda yatan neden Chpkenekon da pislige batmistir.Bu saldirilari
alevileri yedekleme,orduyu ve ceteleri aklama hareketidir.Tipki MGK gibi hareket etmesi bosuna degildir.

Simdi hapis günlerini yasayan ve usakligini yaptigi ordu'dan bir darbede kendisi yiyen Dogu Perincek yerini simdi Baykal
görevi üstlenmistir.Onurlu insanlar ki varsa Chpgenekondan istifa etmelidirler derhal.

Chpgenekon bu genel kurmay tarafından"Maras,Corum,Gazi-Ümraniye,Malatya" her zaman piyon olarak kullanildi.

CHPgenekon bu düzenin tüm partileri gibi elleri alevilerin,Kürtlerin,devrimcileri-yurtseverlerin,isci-emekcilerin kanlariyla
yikamistir yikamak icin hala ellerini ovusturuyor.

1991 yilindan sonra yogunlasan kenegenekon faili belli cinayetlerden ayni zaman da Chpkenekonda sorumludur,bu dönem de
yüzlerce ilerici,sosyalist,yurtsever,aydin-yazar.bilim adamlari,gözaltinda kayiplar,iskenceler,sokak infazlarda Chpkenekonun da
parmagi var.

Basaltilan köyler,yakinlan evler,Kürtlere karsi yürütülen sürek avinda,Kürtlere diski yedirenlerin sorumlusu da Chpkenekondur.
Alevi oylarini semirerek,duygularini sömürerek,isbirlikci alevi örgütleriyle kendisine yedekleyip sonra Sivas'ta 35 aydin ve sanatciyi
diri diri yakilmasina ses cikartmaya yine Chpkenekondur.

Chpkenekon ve üyeleri de sucludurlar hala.

Chpkenekon,Kürtlere,aleviler,isciler,emekciler,genclere,kadinlar karsi da sucludur.

CHPgenekon ergenekon.is sahip cikmasiylada sucludur

Chpkenekon fasizmin bastonu olarak rölünü oynamaya sarizeybek'le devam ediyor.

Gerisi hikaye-masal

berdan ildan

Ergenekon is ve sendikalar


Türk Metal Sendikası'yla ilgili skandallar bitmek bilmiyor. Bunun son örneği, sendikanın İzmir Şubesi'nde yaşandı. Şube çalışanı Canan Dağdelen, sendikada iki yıl boyunca sigortasız çalıştırılması nedeniyle dava açtı.

Kıbrıs'ta Denktaş döneminde sendika başkanı Mustafa Özbek adına satın alınan bir çok gayrı menkulle ilgili belgeler ortaya çıkmaya başladı. Öte yandan tasfiye edilen Manisa Şube Başkanının da ifadesi alındı.

Sendikada sigortasız çalıştırıyorlar

Ergenekon'a para akıtan, kurduğu ART Televizyonu'nda darbeci paşaları sahiplenmesiyle Ergenekon-İş adını alan faşist Türk Metal-İş'te skandal üstüne skandal yaşanıyor. Sendika çalışanı Canan Dağdelen, 2 yıl boyunca sigortasız çalıştırıldı. Üstüne işten atılan Dağdelen, sendika hakkında dava açtı.

Dağdelen, sendikanın İzmir şubesinde, 29 Eylül 2002'de çalışmaya başlamasına rağmen 1 Ağustos 2004'e kadar kendisine sigorta yapılmadığını ifade etti. Dağdelen, sigortasız çalıştırıldığını, geçtiğimiz ağustos ayında işten çıkarılınca öğrenmiş. Dava önümüzdeki günlerde, İzmir iş Mahkemesi'nde görülmeye başlanacak. Dağdelen'in avukatları, müvekkilinin 29 Eylül 2002'den itibaren sendikanın İzmir şubesinde hizmetli olarak tam zamanlı çalışmaya başladığını, ancak bunun SSK'ya bildirilmediğini aktardı. Avukatlar, Dağdelen'e, 1 Ağustos 2004'te işe giriş bildirgesi verildiğini belirtti. Dağdelen, 21 Ağustos 2008'de de işten çıkarıldı. İşyeri kayıtları, bilirkişi incelemesi ve tanık talep eden avukatlar, müvekkillerinin hiç bildirilmeyen hizmet günleri için sigorta girişi yapılmasını istiyor. Daha önce de Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'in müteahhit oğlu Haydar Özbek, işten attığı bir işçisine, 6 bin YTL tazminat ödemeye mahkum edilmişti.

Aile şirketi gibi

Türk Metal'e yönelik suçlamalar bunlarla da bitmiyor. Sendikanın genel sekreteri ile 6 şube başkanının, Sendikalar Yasası'na aykırı şekilde yöneticilik yaptığı belirtiliyor. Türk Metal'in genel sekreterliğini yapan ve Özbek'in halasının oğlu olan Muharrem Aslıyüce'nin metal işkolunda bir tek gün bile çalışmışlığı yok. Aynı şekilde Özbek'in kuzeni Murat Koçak, sendikada güvenlik görevlisiyken bir anda Çerkezköy şube başkanı yapılmış. Özbek'in teyze oğlu Şeref Özcan, ART Televizyonu'nda muhasebe işlerine bakarken Gebze şube başkanı oldu. Mustafa Özbek'in şoförünün oğlu Murat Salar da İstanbul şube başkanlığına getirildi. Dilovası Şube Başkanı Uysal Altındağ, Çanakkale Biga Şube Başkanı Aydın Çetin ve Kayseri Şube Başkanı Vedat Şahin'in de metal iş kolunda herhangi bir çalışması yokken sendikaya yönetici yapıldığı ortaya çıktı. Sendikalar Kanunu'na göre yasalara aykırı şekilde yönetici yapılan kişilerin 5 gün içinde görevden alınmaması halinde sendika faaliyetinin 6 aydan 1 yıla kadar durdurulması ve yöneticilerin görevden alınması gerekiyor.

Tasfiye edilen başkan konuştu

Genel Başkan Mustafa Özbek'i, Ergenekon korntrgerilla örgütlenmesine para aktarmakla suçlayan ve ardından tasfiye edilen Türk Metal Manisa Şube Başkanı Mehmet Ali Özaltın, Ergenekon savcısına ifade verdi. 5 saat ifade veren Özaltın, Türk Metal'den, Ergenekon'a akan paralarla ilgili bilgi verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise Türk Metal'in 5 yıllık muhasebe defterlerini incelemeye aldı. Çalışma Bakanlığı da sendikanın bilanço ve kayıtlarını istedi.

“Yavru Vatan”da villa ve zeytinlik

Serveti ile bir çok sermayedarı bile kıskandıran Genel Başkan Mustafa Özbek'in bir yolsuzluğu da Kıbrıs'ta ortaya çıktı. Özbek'in, Cumhurbaşkanlığını bıraktıktan sonra şimdilerde ART Televizyonunda program yapan Rauf Denktaş'tan, bir çok gayrı menkul satın aldığı belirtildi. Koalisyon hükümetinin büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Ali Gulle, Özbek'in Kıbrıs'taki mal varlığını Meclis gündemine taşımaya hazırlanıyor.

Gulle, yaptığı açıklamada, “Bütün belgelerine ulaştım. Kıbrıs İhtiyat Sandığı'na ait taşınmazlar eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş döneminde çok ucuz bedellerle Özbek ailesi ile Türk Metal Sendikası'na geçmiş” dedi. Özbek ailesinin Kıbrıs'ta 40'tan fazla tapu kaydı var. Girne'nin lüks bir semtinde 200 bin sterlinlik ev, Özbek'e 13 bin sterline satıldı. Kıbrıs'ın en pahalı yeri Ozanköy'de 4 milyon dolarlık villayı 677 bin dolara alan Özbek, 70 milyon dolarlık zeytinlik için ise 2 milyon dolar ödedi.

Ergenekon-İş Genel Başkanı Mustafa Özbek, Kıbras'ta servetine ilişkin geçtiğimiz günlerde şöyle konuşmuştu: “KKTC’de sendikamızın otelini ekrana getirip bu senin üstüne kayıtlı diyorlar. Bu sendikanın 250 tapusu var. Kıbrıs’ta 70 milyon dolarlık zeytinliğim olduğunu yazıyorlar. Eğer 70 milyon dolarsa o parayı onlara bağışlayacağım.”

21 Ocak 2009 Çarşamba

Kayiplar taniktir


Oglumu tam onbes yil sonra Jitem itirafcisi Aptülkadir Aygan'in aciklamalarindan sonra derin devletin
cukurlarinin birinde buldum diyor bir baba.Jitem ölüm tim komutani Aptülkerim Kirca infaz ettigi o gencin
utancindan dolayimi intihar etti bilinmez bir kursunla derin pis iliskiler desifre olunca intihar ediveriyor,he-
mde devletin verdigi silahla ve bu devletin seref madalyali infazcisinin merasimine tüm pis kirli iliski icinde
bulunanlarda törenin ön saflarinda yer aliyorlar.Ilker Basbug ve Tayyip Erdogan'in nasil ayni safta oldukla.
rinin resmidir o tören.Devletin tüm tetikcileri o avludaki musallat tasindan alinip birazdan o cukura
gömülecek devlet sirri.Onbes yil sonra infaz edilen Murat Aslan'in kollarini kiran,bacaklarini kiran,gözlerini
oyarak ve belkide canli canli o cukura Jitem timi tarafindan koyulmustur.

Belleklerimizin gecmise duyarsizligi,tehlikeli bir cenaze töreninde bir asinaligin esigine getirebilir.burjuva
mehmetcik basini okuyanlar bu yargisiz infazdir diyebilirler,bu yanilsamadir,dün söylediklerini bugün ne
cabuk yutuyorlar medya cukurlari.Öyle öyküler var ki bu ülkede I-N-F-A-Z.Öyle öyküler var ki bu ülkede
bes harfli K-A-Y-I-P.Iste bu bes harflik cümlede öyle bir cümle var ki J-I-T-E-M beyinlerimizi sakat birakan,
felc eden.
Cünkü derin ergenekon vadilerine sevinemediler bu cukurlardan demokrasi bekleyenler,o cukurlarda binlerce
kayip edilen can ihtimali yaratiyordu.Harac mezat her sey devlet sirriydi,her sey vatan icindi,katli vacipti.
Caresiz Ebubekir Deniz ile Serdar Tanis'in anneleri ellerini kanatircasina Levent Ersöz tarafindan tipki
Aptülkerim Kirca infaz edilen Murat Aslan gibi cocuklarini ariyorlardir Silopi'de.

Tarihin tanikliginda,insan olan ve olmayan bir kez daha tanimlanmali"insanlik ölmüstür"sorusnu umutsuzca
yanitlamak istemiyorsak,insanlik ölmemis,öldürmeye calisan derin kirli pis devlet,gönüllü Veli kücüklerin
ölüm makinalari yasami ve insanligi yok etmeye devam ediyorlar.MGK ve AKP ile tüm düzen partileri ve
mehmetcik,Gülen basinin olaylari carpitmalarina izin vermeyelim.Yasam aciya,yasam ölüme,yasam derin
vadilere,yasam asit cukurlarina.Yasam simdi hesap sormali aciyi katmerlestirenlerden.Eller kenetlenmeli,
kayip cocuklarimizi bulmali,yaralarimiza umut ekerek,kesin umutlarimiz icin yeniden umut yesertmeliyiz.
Derin devletin cukurlarina yeniden canlarimizi koymamak icin,bir toplumsal beyin felci gecirmemek icin.
Ve Unuturmamak-Unuturmamali.O benzer aciyi bal eyleyen kayiplari,belleklerimize kazimaliyiz,iste budur
ölmemis insanlik


berdan ildan

Esekli Kütüphaneci


Bilmem rumuzlu üye arkadasimizin esekler ve semerciler yazisini okudum ve
sevgili Fakir Baykurt,un Esekli Kütüphaneci kitabini daha önce okudum fakat
bu yazdan sonra yeniden okumaya karar verdim.Önemli gördügüm gözlemlerimi
de sizlerle paylasmak istedim.
Yillarca ortak sofralar kuran kadim halklarin birlikte yasadigi bu topraklar da
gecmisini 6-7 eylül olaylarinda birakan, sonra bu topraklari milliyetci histeriler
yüzünde, techir,ölüm,sürgün yasayan Dimitrios Katsikas adinda Yunan,li bir
genc adam, yillar önce bu toraklarda zorla sürgüne zorlanan büyükbaba ve
büyükannelerinin izini sürmek ve bir daha buralara dönmeyecek olan
akrabalarinin son istegini yerine getirmek icin bu sehre bir yolculuk hikayesinin gercekleri var bu kitapta.
.
Bu yolculukta Ürgüp,lü Esekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz,ün ve Dimitrios,un
öyküsü.
Ürgüp,teki kitapligi yöneten onlarca köye esek sirtinda bilgi tasiyan bir
semercinin öyküsü.Esekle özellikle kadinlara kitap okuyup,kitap tasidigi icin
adini burdan alir.
Bu iki dost arasinda ki kardeslik bagi sürec icinde kankardeslige dönüsür
ve Ürgüp ile Yunanistan,nin Larisa.yi kardes yapma fikrini büyük bir düse
dönüsürmü okursaniz göreceksiniz.Bu topraklarda kardeslik,esitlik ve bir
arada yasaminin gercek resmini cizmis Fakir Baykurt.
6 Eylül 1999,da hasta yataginda son düzenlemeleri yaptigini esinden
ögreniyoruz giriste.
Kaplumbagalar
Yilanlarin Öcü
Irazca,nin Dirilisi
Tirpan
Yarim Ekmek
Yayla
Keklik
Amerika Sargisi
Yüksek Firinlar
Onuncu Köy
Ve Almanya yazdigi Koca Ren.
Unuttuklarimizi hatirlamak icin
Sevmeyi
Hosgörüyü
Paylasmayi
Dayanismayi
Üremeyi
Direnmeyi
Ve karsi durmayi
hatirlamak icin.....Fakir Baykurt,la yeniden ve yeniden.

Fakir Baykurt,un yasam anekdotlari

Asil adi Tahir olan Fakir Baykurt 1929 Burdur dogumlu.1948 Gönen"Balikesir"köy enstitüsü
mezunu ve köy ögretmenligi dönemi-1955,te Gazi Egitim Enstitüsünü tamamlar,daha
sonra Sivas,Hafik ve Savsat,ta Türkce ögretmenligi yapar.Demokrat Parti dönemidir
ögretmenlikten el cektirilir.
1958 yilinda Cumhuriyet,te yayinlanan"Yilanlarin Öcü" ilk romani sonrasi kovusturmaya
ugrar.1960 darbesinde ilkögretim müffetisi olur.1962-63,de ders araclari egitimi alir
ABD,de.Türkiye Ögretmenler Sendikasi(TÖS) ve Türkiye Ögretmenler Dernekleri
Mili Federasyonu genel baskanliga secilir.1969,da boykotlara katildigi icin
bir cok kez aciga alinir.12 Mart darbesinde ise uzun süre tutuklu kalir Fakir Baykurt.
11 Ekim 1999,da Almanya,nin Essen kentinde yasama veda eder büyük köy enstitüleri
hocasi.

Sen olasin Ürgüp dumanin gitmez
Kir atim acemi konagi tutmaz
Oglum Ahmet kücük yerimi tutmaz

Cemal,im Cemal,im algin Cemal,im
Al ganlarin icinde galdin Cemal,im..

berdan Ildan

Kayip kentin yakisiklisi


Her sinifli toplum,kendi karsitlarini,kendi ihtiyaclarini yaratir.Ezen ezilen
iliskisinde bu carklari kirilir,düzene muhalifler,dipsiz cukurlarda,iskazalarinda,
oto yollarda,derin evlerde ve cukurlarda infaz edilir memleketimin en ücra
kent ve sokak,caddelerinde.Yilmaz Erdoga,nin Kayip Kentin Yakisiklisi yani
yani saglik müstesari amcasinin Ankara,da öldürülmesine misilleme olarak
bu siir güzelemelerini yazar kalemini konusturur.Hafizam beni yaniltmiyorsa
dönemin saglik bakani katil Osman Durmus,tur.Ilac yolsuzluklarina karisan
bu katil simdi milletvekili.
Yilmaz Erdoganin amcasi Namik Erdogan anisina yazdigi bi siir güzellemesi
de sadece bir siiri buraya tasiyacagim.

dokuzunda kayboldu mayis,in
cesedi bulundu
onikisinde.....

kacirildiginda da
kayboldugunda da
ve cesetken de
yakisikliydi...

amcamdi...Agustos 95,Istanbul.

Insanlar kaybedilirken ey cocuk
insanlik adina
Nasil baslar bu yesil ve mavi yolculuk
Hangi gemi kalkar bu ülke limanlarindan
Hangi mavilikler karsilar seni
Kiyilar zincir olmus bileklerde
Dalgalar yargisiz infaz
Al kalemi eline ey cocuk
Yesilin ve mavinin siirini yeniden yaz...

Sabah erkenden otobüse bindi.Otobüsü tekstil iscilerinin alinteri kaplamisti.
Gidecegi yere yaklasirken Cobancesme,de belediye otobüsünün önü cevrildi.
herkes merakli gözlerle meraklanarak cam kenarlarina üsüstü.Otobüsü ceviren
sivil aractan üc kisi indi,gözleri tanidik birini aradiklari belliydi kim di simdi
kaybedilecek bu otobüste belli degildi...

yasak bana gözlerini anlamak
ellerin
bana yasak

ah olaydim
gözünde yas
fikrinde telas
düsünce sucun
beratin olaydim

fakat yasak
yasak bana gözlerini anlamak
ellerin bana yasak

ah olsaydim
yüzünde sürgün
yataginda mülteci
vatanin
anayurdun olaydim

fakat yasak
yasak bana gözlerini anlamak
ellerin,uyrugum
bana yasak....Kayip Kentin Yakisiklisi.Sel yayinlari.

Berdan ildan.Namik Erdoga,a.Umutlu kalin.

20 Ocak 2009 Salı

Boyun egmeyeceksin


Insanlik tarihi,tüm toplumlarda siniflarin ortaya cikmasindan günümüze,insanin insan tarafindan arti-degerine el konularak sömürülmesi ve
bu sinif karsitlarinin iktidar mücadeleleri yeni bir sinifin yani isci sinifi kavgasindan asla vazgecmemistir,fakat umudunu yitirenler bu mücadele
hatlarinin tümünden yani insanliklarindan vazgectiklerini söylebilirim.

Ne yöneten siniflarin yalan ve demogojileri,ne de dinsel teolojilerin zirvaliklari,gelecekteki düslerimizi,insanligimizin güzelliklerinin üzerinde
yasadigimiz bu günkü emperyalist-kapitalist dünyada yasanmaz hal,ne insanca yasamin tam anlamiyla elde edilemeyecegi kara propagandasi,
ancak kapitalist dünya ile baris icinde bir arada yasanacagini savunan döneklerin söylevleri,kapitalist dünyanin sömürü sisteminin devamina
yönelik sermaye aydinlarinin beyanatlari,ezilen-sömürülen halklarin,azinliklarin mücadelesini asla engelliyemedi.Kisacasi ezilenler hic bir dönem
yilginliga düsmediler.

Basarmak,kazanmak ve yükselmek daha güzele ve iyiye ulasma mücadelesi,elbet ki insanligin dogasinda vardir.Ancak,esas üzerinde basa basa
durmamiz gereken bunun hangi sinifa tekabül,hangi gelecege hizmet edecegi dürtüsüdür.Iste emekci halklarla burjuvalarin arasinda ki uzlasmaz
sinif karsitligi"iktidar kavgasi"budur.Kapitalizmin gerceginden hareketle,büyük ölcekli finans kapitalin,sanaii ve ticari üretim yoluyla ile
dolayisiylada üretim araclarinin özel mülkiyetini elinde tutarak,giderek daha karmasik ve ince hesaplara dayanan sömürünün en uc boyutlara
ulastirmaya calisildigi tekelleme icin mi,yoksa üretim araclari ve üretimin toplumsal mülkiyeti bölüsümünün saglandigi,ücretli kölelik sisteminin
ortadan kaldirildigi ve gercek anlamda insan olmanin onurunu yaratildigi sosyalizm icin mi ?

Lenin Markszmin bir ütopya olmadigini pratigiyle ispatladi.Kapitalizmin yüzyillardir yönetme ustaligi boyunca emekcileri baski altinda tutarak
sömürdügü,ezdigi,yok etmeye calistigi yeteneklerini,ezilen ve sömürülen dünya halklarinin enerjilerini acigada cikartmistir sosyalizm.Onlara
bu kazanimlarini özgürce belirleme hakki ve sonuclarina ulasma olanagini getirmistir.Yüzyilardir sermayederlar icin calismak zorunda kalan
proleterya ve ezilen ulusal halklar sosyalizmin maddi gercekligi ile ilk kez kendileriyle birlikte tüm dünya halklarina kollektifce calisma,bölüsme,
üretme kosullari yaratmistir,elbette ki bu durum burjuvalari ve uluslararasi empeyalist ve kapitalistleri rahatsiz etmis devrim yenilmeliydi.

Iktidari ele geciren emekci proleterya sorunlarin cözümünde güclükler ve karsi-devrim saldirilari yasanacakti,kollektif üretim ve bölüsümde
yer almak istemeye asalaklar,özel mülkiyet dünyasinin deger kazanimlarini korumak icin taaruza gecerek,cürümüslere,isbirlikci ve yardakcilarina
karsi proleter emekciler kendi iktidarlarini korumak icin zor kullanacaklardir.

Bunlari ifade eden onlarca belge,makale,kitap ve roman kitabi ütopyamiz geregi okumusuzdur."Durgun Don","Uyandirilmis Toprak"adli eserler
dünya klasikleridir ve ayni edeyla halk demokrasisi ülkelerden bir olan ve ülkesinde ki sorunlari diger sömürülen ülkelerin sorunlarina
yaklasim göstererek kendi somut gercekligine indirgeyen Arnavutluk Büyük Cumhuriyet ödülünü kazanan Fatmir Gjata "Boyun
egmeyeceksin" bataklik
adli ölümsüz eserini okursak ya da okuyanlar bilirler ,kendini dogal olarak romanin akisi icinde Stavri Lara
ve yoldaslariyla karanlik gecede Malig batakligina girip,sabahlara kadar emekci halkla birlikte o bataklikta calismayi araliyor.

Bir yanda ülke fasizimden yeni kurtulmasi,karsi devrimci,isbirlikci cete saldirilari,uluslararasi emperyalist ambargo ile sikinti,aclik ve yoksullukla
mücadele ederlerken sosyalizmin zaferi icin var gücleriyle iktidari güclendirmek icin calisiyorlar.

Malig gölün esas espirisi aslinda bir simge.Ama,ayni zamanda Arnavutluk yoksullarinin gerceginin ta kendisi o bataklik.Simgeligi bir calisma
alani olmasindan,gerceklikse yeni insa sürecidir.

Insanlar tarihlerini kendileri yaparlar.Tarih,üretim tarzinda ki zorunlu degisikliklere karsi direnen gerici egemen siniflarin direnisini yikmaktir.
Bu yüzdendir ki,tarihi ezilenler ve sömürülenler yapar.Neden mi,tarih,maddi degerleri ürtenlerin tarihidir.Yani isin özü.Ezilen sömürülen
dünya emekci proleterya halklari,tarihin gercek sahibi ve gercek yaraticilaridir.

Doganin ve ekonominin yasalarinin insan iradesinin ve bilgisinin disinda isledigine ve bunun her seye hakim olduguna inan iradi felsefenin
aksine,kapitalist toplumda ulastigi boyuttan daha gelismis ve üstün bir teknik toplumsal üretimi durmadan gelistirip büyüten,toplumun
her gün biraz daha maddi ve kültürel gereksinimlerini karsilamak,sosyalizmin ekonomik gelisim yasasidir.Bu yüzden sosyalizmin asil amaci;
Tüm ihtiyaclariyla birlikte insandir.Benim kabem emektir/Kuranda kurtaran da insandir.

Yani anlatmaya calistigim esas sey bir baska dünya var,ya barbarlik,ya sosyalizm.

berdan ildan