30 Aralık 2008 Salı

Yeni Bütce: Aclik ve Sefalet Artacak


Gerici.fasist isbirlikci AKP hükümeti 2008 bütcesini 17.8 milyar YTL acikla yeni savas bütcesini acikladi.Gerici-fasist isbirlikci AKP ve onun
gölgesinde ki burjuva partileri bütce görüsmelerinde asemesi okumuyordu.DTP'li vekiller haric.29 Mart yerel secimler öncesi secim kampa-
yalarindan önce ulusa seslenis programinda Basbakan RTE aclik,sefalet,ekonomik kriz,issizlik,zam,hayat pahaliligi,isten atilmalar,savas
tan hic bahs etmeden AKP'nin ekonomik refah,daha demokratik,huzur vaatlerini siralayip durdu.Bu vaatlerin gölgesinde emekci yoksullari
ni yine secim oyunlariyla oy toplamaya calisiyorlar.2008 yilin geride biraktigimizda aclik,sefalet,zam ve issizlik yüzde 10 arti.Aclik siniri
Türk-is verilerine göre 697,16 Ytl.Asgari ücret 608 Ytl aradaki yoksullasmayi da sizin düsünün.

Yeni bütce de tüm ötekiler gibi,sömürücü siniflarin yararina isci.emekci calisanlarin sirtina yüklemeye,ücretlerin düsürülmesi,isci kiyimlari,
memur maaslari 0,1 zamla düsük tutulmasi,rant ve tekelici sermayeci Tüsiadcilari karini yükseltmektir.Yeni bütce saglik,egitim ve yatirim
paylari en cok faizlere ayrildi.Ordunun ve polisin yani savunma sanayi bütcesi yine en cok silahlanmaya ayrildi.Savasin ve isagalin
gerceklestirilmesi icin orduya ve polis gücüne,Milli savunma ve Icisleri ve Adalet bakanliklarina en büyük pay arttirilmaktadir.Bakmayin
az göründügüne tabloda.Tek basina bile bu bütce burjuvaziyi,sermaye diktatörlügünü ayakta tutmak icin cok önemli veridir.Sermaye ve
AKP hükümeti ve burjuva partileri eliyle emekci halk yiginlarini aldatma temelinde,egemenliklerini bütceyi onaylayarak sürdürme,sömürü ve
zülüm düzenine karsi gelisecek tepkileri gerektiginde bütcelerini yükseltikleri Milli Savunma ile silaha yatirarak ezme ve onlari beslemeye
ayirdiklarinin semasidir bütce görüsmeleri.Yillik bütce gelirlerinin yarisini "ülkenin sözde güvenligini"saglama adi altinda Antalya da Golf
oynayan,Skorkiyle piknik yapanlara aktarilmaktadir.Isci ve emekcilerden alina vergi,yapilan zamlar onlara 1 Mayis'ta gaz bombasi,sokakta
ölüm,daglarda dösedikleri mayin olarak geri dönüyor.Iste Bursa'daki isci kiyimlari
Bursa'da Ocak-Kasım döneminde 47 bin 303 kişinin işini kaybettiğini belirtti. “12 ayın sonuçlarının henüz elimizde olmamasına rağmen, Bursa'daki istihdam kaybının 55 bin olmasını bile bütcenin balonunu Melih Gökcek patlatsin ne dersiniz.

Otomotiv pazarlarındaki daralma ve siparişleri gerekçe gösteren OYAK Renault 18 Aralık 2008–12 Ocak 2009, Tofaş 27 Aralık 2008–12 Ocak 2009 ve Bosch 27 Aralık 2008–2 Ocak 2009 tarihlerinde üretimlerini durdurmuştu.

Burjuva partileri özelde AKP hizmetinde olduklari ve varliklarini borclu olduklari kapitalist sömürü düzenini aklama,kapitalis özel mülkiyet
sistemini krizden kurtarma icin"bu yapisal kriz dogasinda var"sefalet,aclik,issizlik sorumlusu AKP ve Kapitalist sömürü düzenidir.AKP'nin
ve burjuva partilerinin ön gördügü ekonomik-politikaya karsi sessiz kalinamaz.Türkiye emekcileri,sömürü egemen siniflar ve emperyalist
sermaye kuruluslarinin yararina fedakarliga hayir demelidirler.Yeni zamlara,isci kiyimina,yeni vergilere ve yoksulasmaya karsi seslerini daha
da yükseltmeliler.Yoksa RTE gibi hamdolsuncu bir toplum oluruz.zamlar geri alinmali,isten atilmalar durdurulmali,vergiler yoksular yararina
düsürülmeli,siyasal saldirilar durdurulmali.


berdan ildan...

26 Aralık 2008 Cuma

Yarin bizimdir yoldaslar.


1933 yilinda Salazar fasist ceteleri Portekiz'de iktidarada.Portekiz komünistlerinin fasizme karsi kurduklari yerel bir yeralti örgütünün
emekciler arasinda ki illegal mücadele aracindan kesitler sunuyor bize Yarin bizimdir yoldaslar.Bu yerel bölgede ki emekci katmanlar
agir ve yoksulluk,zulum icinde yasamaktadirlar.Ezilenlerin arasinda bir homurdanma var kendi kosullarina,bu aciga cikartacak olanda
onlarin siyasal örgütlenmeleridir.Stratejik bir alan olan bu bölgede merkez komite üyesi Ramos,Vaz,Antiano ve Paulo'dan olusan
profesyonle kadrolar var.Bu deyim bana sunu Sezayi Ekinci yoldasi animsatti.12 Eylül sürecinde gözaltilar yedi,sekiz ay sürdügü
günlerdi,Sezayi Ekinci yoldas direnis gelenegini en iyi temsilcilerindendir.12 Eylül mahkemelerini su sözüyle pacavraya ceviri.DGM
savcisi meslegini sorar Sezayi Ekinci yoldas su yaniti verir profesyonel devrimci.

Iste Ramos ve yoldaslari bu bölgedeki parti calismalarini belli bir düzeye cekebilmek icin yogun bir taktik calismasi yürütürler,belli bir
olgunluga eristikten sonra bir genel grev ve genel direnisi örgütlemek icin karar alirlar.Bölgenin bir cok isletmesinde ezilen yoksul
katmanlar üretimi durdurarak direnise gecer ve artik sokak gösterileri artarak devam ederken,Portekiz Komünist Partisinin örgütlü
oldugu Sicol'da üretim durmamistir.Jandarmanin saldirilari sonucu genel grev ve genel direnis basarisizliga ugrayarak yenilgi alir.An-
cak her seye karsin emekci yoksullar bir tecrübe kazanarak yeni iliskiler agi yakalamislardir.Ramos ve yoldaslari eylemlerde ki etkinli-
gini dikkate alan siyasi polis ve ajanlari da Komünist partiyi tasfiye etmek icin karsi bir saldiri üstünlügü yakalamak icin harakete
gecer,ve bir cok parti militani,taraftari,partinin illegal evleri ortaya cikar ve bir savascida öldürülür bu saldirilarda.Ramos öldürülmüs,
Vaz'dan haber alinamiyor,Antonia yakalanarak agir iskencelerden gecirilip tutuklanir.

Buna karsin bu saldirida esir düsmeyen Paulo ile düsman saldrilarindan yilmayan parti savascilari büyük bir inanc ve güvenle darbe
alan yerel örgütü insa etmek icin yeniden parti calismasi baslatirlar.Marguez,Manuel Ruto'yu,Jose Sagarra.Uzunca dönem zindan da
kalan Paulo'yu,Ramos'u Bütün bu Portekiz'de ki devrimcilerin karakterleri cevremizde,bölgemizde,okulumuzda,isyerimizde göz attigimizda
yanibasimizdalar.

Romani elinize aldiginizda kim olmak isterdiniz Marguez,Afonso,Gaspar yada Vicente,Paulo,Vaz.Ramos...

Ceylanyayinlari.Manuel Tiago


berdan ildan.

25 Aralık 2008 Perşembe

65/6 Sokagi Sakinleri..Öykü


Günes ta tepelerdeydi o gün,tulumbali cesmenin yaninda ki deli Mediye'nin gecekondusunun yaninda ki ceviz agaci gölgesini
tulumbali cesmeye vurmustu. 65/6'ki sokagin üzerine günesin vurmasina daha zaman vardi.Tulumbali cesmeden akan suyun
suyun sesi cocuk seslerine karsiyordu,su cocuklarin ne konustuklarini bastiriyordu.Gecekondulardan cikan Karerli kadinlar
tulumbali cesmeden su almak icin yarisiyorlardi,asagi mahalleden gelen kadinlar da bir kuyruk olusturmuslardi.Su almak icin
bekleyen kadinlar,birbirleriyle tanisiyorlar,bir yadan da sohbet ediyorlardi.Zaman hizla akarken,günes 65/6 sokaginda ki ceviz
agacinin tepesinden sokaga gran gran iniyordu.

65/6 sokakta ,hergün kendi dogal akis icinde yeniden kendisini üreterek,bir önceki güne benzemiyordu.Fakat aylar sonra
bu tulumbali cesme ilk günkü gibi olmayacaginin sinyallerini veriyordu.Tulumbali tek cesmeden su almak icin biriken kadinlarin
yanina onlardan farkli bir kiz daha vardi,su alma telasi tasimiyordu,suyun basinda ki kadinlar her zaman ki gibi yasadiklari
zorluklari tartisiyorlar,bazense dedikodu yapiyorlardi.Bu dedikodularin merkezinde deli lakapli Mediya abla vardi.Mediya abla
Karadenizli ancak esi söför Kemal abi ise Harput'luydu.Adeta Mediya abla 65/6 sokaginin kabadayisi denilebilir,öyle bir özelligi
vardi.Kemal abi ile sik sik kavga ederdi,tam sekiz tane erkek cocugu vardi.Oysa hep kiz düslerdi hamile kaldiginda,dilegi hic
rast gitmezdi.


Kemal burnu aktikca durmaksizin kazaginin koluyla burnunu temizlerdi,böyle sildikce Elif annesi Kemali güzel bir haslardi
-Allahin cezasi sana kac kere diyorum kazagini burnuna silme diye bagiriyor,bir süre sonra Güllü ablayla bahcede cay
icmeye daliyordu.

-Güllü bu cesmenin basinda ki kiz nerden gelmis biliyormusun ?

-Biliyorum su Raziye var Mensucat Santral'de calisan onun arkadasi,aksam bizde kaldi,oda ise baslamis o fabrikada ama
kalacak yeri yok ,ondan Raziye'de bize getirmis.Aksam ev sahibiyle konusayim kardesim Cemal'in kücük odasi vardi ya
onu bu kiza versinler Cemal Ümraniye'ye tasiniyor yakinda.

-Elif ana cok heycanlandi,Güllü ismi ne bu kizin.
-Emel dedi usulca derken yan gecekonduda ki Sadiye tooo sende Güllü cay iciyorsunuz beni de cagirmiyorsunuz diyerek söze karisti kizgin oldugunu belli ederek

Günes,artik 65/6 sokagin üzerine gelmeye baslamisti.Bahcede oturan kadinlari bir telas kaplamisti,yükselen günesle birlikte
aksam isten gelecek deride calisan esleri icin hazirliga baslama telasi ile sohbet kesildi,sabaha görüsmek üzre ayrildilar.

Emel mahalleye yerleseli aylar olmustu.Ancak bu sürec icerisinde hic arkadas edinememisti Raziye disinda.onun giyim ve
konusmalari 65/6 sokaginda ki insanlardan cok farkliydi.Bu yüzden iliski kurmada zorlandigini düsünüyor düsüncesiyle
mahallenin tek bakkalina daldi,Riza amca ve esi her zaman ki gibi sevecen karsiladilar yeni müsterilerini.Buyur kizim ne
istediniz diyerek kizi inceliyordu Riza bakkalin esi.Emel bir birinci sigarasi ve kibrit istedi,Riza amcayi bir ter basti ki sormayin.
Biliyordu devrimcilerin tek bu sigarayi ictigini.Ne yaparsa yapsin Emel mahallede ki kadinlarla iliski kuramiyordu,bir yandan
da aksam ki toplantiyi düsünüyordu,bir den aklina yemek icin bir seyler almasi gerekiyordu,cikmak üzereyken bir den geri
döndü Riza amca buyur kizim bir seymi unuttun dedi.Evet amca 100 gr zeytin,100 gr peynir,ceyrek sana yagi,iki ekmek istedi.

Emel toplanti icin hazirliklara gisirken kapi acildi,Güllü abla'ydi gelen.Bu gün seni göremedim,merak ettim Emel ise gitmedin mi?
dedi.Bu gün izinliyim abla,isyerinden kizlar gelecekler aksama hazirlik yapiyorum dedi.E ne hazirliyorsan sana yardimci olayim
dedi.Emel cok sevindi abla daha tam yerlesemedim,nedenini biliyorsun,ise yeni basladim,sikintim var,kahvaltilik bir seyler
yeterli kizlara dedi.Güllü abla cok duygusal biriydi,cok üzüldü,dur bende bicik yapayim dedi,sagol abla.

Aksam toplanti icin hazirliklar tamam di,ama Güllü abla sik sik toplantiya operasyon cekince toplantidan verim alamadilar.Bir sonraki toplantida konusamadiklari yeni kararlari birakarak evden ayrildilar.

Son zamanlarda Kemal'de bir degisiklik vardi.Aciktigi zaman eve gelip boya sandigini birakip ve hemen ortaliktan kayboluyordu.
O günden sonra Kemal hep Bati Trakyadan Sakir amcanin kahvesine takiliyor,mahallede ki cocuklar da Kemal'le beraber
her gün ordalar.Bu kahvenin mudahimleri devrimcilerdi.Uzun uzun tartismalarin yasandigi yer burasiydi,bir de 65/6 daki
Malatyali Necde abinin yeriydi.En hararetli tartismalar burda yasanirdi.Karerli gencler genelde bu kahveye takilirlardi.

Emel o gün evden erken cikti,nereye gidecegini,ne yapacagini kestiremiyordu.Ise gidiyorum diyerek evden ayrilmisti,is bitis saatine
kadar disarida kalmak zorundaydi.Ilk önce yeni yerlestigi bu bölgeyi tanimaliydi,tüm cadde ve sokaklari,nerelere baglantisi var,hangi
is kollari var,bölgenin tüm haritasini bir bir de not aliyordu.Aslinda bölgeyi taniyordu.Annesi cok yakin bir semtte oturuyordu.Özlemiyor
degil di annesini fakat kosullar annesini görmesine elverisli degildi.Okulda ilk devrimci düsüncelerle tanisti,edebiyat fakültesine gidiyordu.
16 Mart 1978'de fasistlerin ögrencilerin üzerine bomba attiklarinda o da oradaymis.Ve o günden sonra and icmis ödürülen arkadaslarinin
biraktigi yeri profesyonel devrimci olarak görev üstlenmis.Ve ilk görev alani 65/6 sokaginin bulundugu ilceye yönetici olarak görevlendirilmis.

Emel Kazlicesme tren yolundan,Ermeni hastanesini gecerek,SSK hastanesinin yaninda ki Yeni yol futbol sahasindan eve dogru yürümeye
basladi.Mahallenin zipkin gencleri Emel gectiginde yüzleri kizariyor,ona hic bakamiyorlardi.65/6 sokaga geldiginde sokakta deli Mediye ile
karsilasti.Bir an göz göze geldiler,Emel gözlerini kacirmak istedi.

-Emel heyacanlandi,kafasinda cesitli cagrisimlar olustu.Incecik vucudu ürperdi.Alimli ve güzel bir kizdi.
-Mediye abla biraz konusalim dedi
-Abla simdi olmaz,isten geldim yorgunum,bireyler de hazirlamam gerekiyor.
-Ne kiz tek basinasin,evde bekleyenin mi var ki dedi
-Ya ondan degil abla,biraz ayak üstü konusurlarken,yan sokakta Necla suileti belli olmayan bir gencle kösede gizli gizli bir seyler konusuyordu...

Birinci bölüm


berdan ildan....ani

Ah bir Ahmed Arif vardi.


Ah bir
Ahmed
Arif
Vardi....
Ve kosar oynayan
cocuklarin cigliklari arasindan
Geceye dogan
Yildizlarla beraber
Bir pazar aksami
Radyodan gelen
Bir kara sinyal
Ah bir
Ahmed
Arif
Vardi percemi mavi boncuklu,anlinda ak diye baslar
gece devriyeleri jandarma diye voltalari.Uy havar sesleriyle otuz uc kursunlu yuregi
anlatan bir Ahmed Arif...
....omrunun eli yilini adamis,hem yoksul dizelere,hemde yoksul emekci halkimiza.
Ahmed Arif,in ilk aski "Hasretinden Prangalar Eskittim"isimli kitabidir,daha dogrusu ilk siirlerini
bu hasretle ifade etti Prangalar Eskittim.Her saiirin kitabi vardi ama onun kitabi yoktu
A.Arif aslen Diyarbekirlidir ama o vataninda yasamamistir.Ilk okulu Siverekte
ortaokulu ise Urfa,da okumustur.Urfaya gitmesi babasi sayaesinde olur ve ilk siirlerini bu
Mezopotamyanin essiz kentinde uc solukta yazmaya baslar.Urfa halk kutupanesinde Nazimi
okur 1948-51 Ankara Dil Tarih Corafya Fakultesinde ogrencidir.
Tutunu bilirmisin
Kiz saci demis zeybekler
Su icmez her damardan
Yerini kolay begenmez
usur
Naz eder...
Yil 1943 iktidarda Milli sef unonu donemi.Olay Van,in ozalp ilcesinde gecer
bilirsiniz ozalp ilcesiyle Iran siniri arasinda 33 kisiyi sorgulamak bahanesiyle toparlarlar,sinira
yakin sifir noktasinda infaz edilir Kurt koyluler.O gun Muglali olayi kapatilir,halk zorla susturulur
Kursuna dizilenler icinde bir kisi tesadufen yarali kurtulur ve Iran,a kacar.Yakin koylerde tedavi
gorur ve bir yedi ay sonra doner ve olay boyle duyulur 33 Kursun ve Muglali.
A.Arif soyle seslenir.
Vurulmusum daglarin kuytulu dar bir bogazinda
Vakitlerden bir sabah namazinda
Yatarim kanli upuzun ve Iskenceli sorgulardan,tutuklamalardan gecirilir Kurt sairimiz.Ama yilmaz
Diyarbekirli sair yazmak eylemli bir filintadir der.
Yil 1952 Sansaryan Han,dayim,yani hucrede,cok hastayim.Sorgum cok uzun surdu
Benim bulundugum yer,hucremde lagim geciyor.uzerinde izgara,ne kadar akilmisim tuvaleti
kullaniyorum disari cikiyorum.Sakalim gogsume inmis,sacim kece gibi.Bir gun elime bir kibrit copu
gecti.Bu cople duvara cizgiler yaptim,boylece bir takvim yaptim tam hatirlamayacagim ama 128
gun lagimli hucrede Hasretimden Prangalar eskitmis devrimci ozan kimler yokki meshur SANSARYAN
handa.A.Arif,Enver Gokce kapi komsudur yaka yakaya,tavuklari karisir bir birine.
Benim hucremde sabah bilinmezdi.heryani kapali bir kutu gibiydi.der
A.ARIF "49,lar olarak bilinen devrimcilere ve sosyalistlere yurutulen cadi kazani operasyonuyla
sindirilmek istenmislerdir.Nazim,E.Gokc.Ruhi Su,A.Arif,Ape Musa yuzlerce aydin yargilandi yada
kovusturmaya maruz birakildi yada Enver Gokce gibi surgune yollandilar.
Devrimci sosyalist sairimizi okuyalim,okutalim Nazimdan Enver Gokceye,Ruhi
Su,dan Yilmaz Guney,e Can Yucel,e Safak Tamer,e ozdemir Ince,ye hepsi daima
bizimle
Seni anlata bilmek seni
Akan yildiza
Bir kibrit copune varana
Ard arda kac zemheri gecti
Kus uyur zindan uyurdu
Disarda gurul gurul akan bir dunya
Bir ben uyumadim
Hasretinden Prangalar eskittim
Saclarina kan gulleri takayim
bir o yana bir bu yana...Daima bizimlesin A.Arif

Berdan Ildan...Umutlu kalin

Ah bir Nazim Hikmet vardi


Nazim yoldas;bu halkin acilarini,ozlemlerini,sevdalarini ve en onemlisi fasizme karsi direnenlerin sesi olmus,bununlada
kalmamis halkinin ve tum insanligin kurtulusu,ozgurluk davasina hizmet etmis devrimci bir aydin olmanin yaninda,
orgutlu yasamin bir sanatcisi olarakta hala guncel olarak aydinim diyenlere mavi gozlerime bakin diyo

Denize donmek istiyorum
mavi aynasinda sularin
boy verip gorunmek istiyorum
denize donmek
denize donmek istiyorum derken,ulkeme donmek istiyorum der Nazim yoldas.

Nazim yoldas ozgurluk ve sosyalizm davasi icin bedeller odemekten asla cekinmemis,odemis de.Her firsatta,bu davaya
ozveriyle onu en ustte tutmus ve bunu kisik sesle soylememis bagira bagira.

Bagir bagir bagiriyorum
Kursun eritmeye cagiriyorum
Sen yanmasan
Ben yanmasam
Nasil cikar karanliklar aydinliga.

Nazim karsitlari,sahte dostlari,Nazim yoldasi susturabilmek icin her bir yontemi kullandilar ve kullanmaya devam ediyor,
edecekler.Toplam 47 yil hapis cezasina carptirildi,yasaminin 23 yili zindanlarda gecti.Nazim komunist bir yurege
sahipti.asla uslanmadi,asla teslim olmadi.

Belki ben
o gunden
cok daha evvel.
kopru basinda sallanarak
bir sabah vakti golgemi
asfalta salacagim

Belki ben
o gunden
cok daha sonra
matrus cenemde ak bir sakalin izi
sag kalacagim

Artik Nazim yoldas Turkiye'de cadi avi basladigini anladiginda 1951 tutuklamalari baslar ve Nazim yoldas o yilda yurtdisina
cikar,ne hikmetse hemen vatandasliktan o yil cikartilir.Nazim yoldasin sanatci,aydin,komunist kimligiyle butunlestirmesine
tahammul edemeyen isbirlikci devlet ve davaya ihanet edenler,Nazim yoldasin olum yildonumleri yaklastikca Nazim usta'dan
siirler okurlar.Cabalarinin esas nedeni ise Nazim yoldasin Komunist kimligini igdis etme.

Kimi
kemik
dizlerine vurarak
yuvarlak
bir karin tasiyorlar !

Kimi
deri....deri
Yanliz
yasiyor
gozleri !

Nazim yoldas oglu Memet olmeden once tum telif haklarini onu yok edenlere satmasini yasasaydi;Nazima yapilacak en
buyuk ihanet olarak gorurdu.Neden mi ?
Nazim yoldas her zaman kendini Neruda,Aragon,Sartre,Ehrenburg,Mayakovski gibi donemin komunist,ilerici,anti.emperyalist
onurlu aydinlari ile birlikte calisti.

Yasarken Nazim yoldas"vatan haini"ilan edilen;Deniz gulu.Mahir gulu,Ibrahim gulu ve onlarca devrimci,oldukten sonra devrimci
ozu bosaltilarak sahiplenilmeye calisiliyor.Bu sermaye sanatinin genc beyinlerin beyinlerini bulandirmaya,kitleleri manipile
etmeye calisiyor ve daima calisacaktir. Iste tam da burda Karerlice buna izin vermeyecegiz.
Nazim yoldas onlara soyle sesleniyor hala


"Nâzim Hikmet vatan hainligine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yari somurgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzim Hikmet vatan hainligine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde cikti bunlar, uc sutun ustune, kapkara haykiran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotografi yaninda Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede guluyor, agzi kulaklarinda, Amerikan amirali
Amerika, butcemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yari somurgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzim Hikmet vatan hainligine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan ciftliklerinizse,
kasalarinizin ve cek defterlerinizin icindekilerse vatan,
vatan, Sose boylarinda gebermekse acliktan,
vatan, sogukta it gibi titremek ve sitmadan kivranmaksa yazin,
fabrikalarinizda al kanimizi icmekse vatan,
vatan tirnaklariysa agalarinizin,
vatan, mizrakli ilmuhalse, vatan, polis copuysa,
odeneklerinizse, maaSlarinizsa vatan,
vatan, Amerikan usleri, Amerikan bombasi, Amerikan donanmasi topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuS karanligimizdan,
ben vatan hainiyim.
Yazin uc sutun ustune kapkara haykiran puntolarla :
Nâzim Hikmet vatan hainligine devam ediyor hâlâ.

Bir kez daha komunist sair olan Nazim yoldasi sanatci ve aydin kimligiyle kendi algilayisimla sizlerle 45 yilinda anlatmak
istedim bu dizelerle.Egitici ve ogreticiligi bakimindan Nazim yoldas siirleri her renkten Nazim yoldas sevenlerine ve devrim dusmanlarina
iyi bir yanittir...Sizce...

berdan ildan.

24 Aralık 2008 Çarşamba

Gövdesinde bir atesle yasadi ;Behcet Aysan


Seni düsündügümde her Temmuz'da,bahar cicek sagiyor gökyüzüne.
Garip bir sucluluk,eziklik durumu yasiyorum,yüregim öfke akitiyor beynime.

O sicak kavurucu Temmuz ayi,umut yüklü siirlerin geliyor aklima,bu Temmuz aksaminda.

kirginim,sacilmis
sesiz akan bir irmagim
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalirim

Anadolu halklarinin iradesinin Siwas'ta atese verildigi,umutsuzlugun dal budak salinmasi
icin Ergenekoncular yine is basindaydilar,tipki Dersim,Kocgiri,Agri,Maras,Corum,Malatya,
Madimak,Gazi,1 Mayis,Kizildere,Halepce,16 Mart,1915'te oldugu gibi Anadolu halklar mezarligina
dönüstürüldü.

Ve senin sesin Madimak'ta koynunda semah dönüyordu,tereddütsüzdün,ateste bir rüzgar gibi
okudun siirlerini yanan o merdiven basinda.

söylenmemis
sahipsiz bir sarkiyim

belki
sararmis
eski bir resimde kalan
belki esmer bir cocugun dilinde

Belki duygusalligimin sürgünde verdigi cümlelerdir bu yazdiklarim sevgili Behcet Aysan can.Kusura
bakmayacagini ve beni,benim gibileri anlayacagini cok iyi biliyorum.

bütün derinlikler sig
sözcüklerin hepsi igreti
degisen bir sey yok hic
ölüm haric

ayni gökyüzü
ayni keder
yagmura durayim

Ve her Temmuz ikisinde aralayacagiz penceremizi,umudu,direnc yüklü siirlerin yolumuzu aydinlatacak.
Bir kez daha alacagiz atesten haberini,okudukca siirlerini.
Kavgayi,omuz omuza siir okumayi,slogan atacagiz güzellemelerle.

Yani sevgili Behcet Aysan umud büyüyor hala,yavas yavas olsada,arka sokaklara kacanlar olsada,ahkam
kesenler olsada,baris,evrensel insan haklarindan tv'lerden yapsalarda köhne beyinsiz düslerinde
umud ateste semahla gelecek.

Yani devrim tüm sokaklara umud tasiyor hala,pusuda olanlar bunu anlayamazlar,sahte edebiyatcilar ise
asla,onlar mirasinizi yiyiyorlar can cekiserek,yani sen her Temmuzda devrimi yeniden örüyorsun.üretiyorsun,
onlar tükeniyorlar.

Cicek sagiyorsun gökyüzünden,yeryüzüne bir Temmuz gibi,atesi koynunda sakliyorsun.


Ve sana söz veriyoruz,her bahar cicekler sokaklarda bahari resmedecekler kipkizil.emekci Anadolu cocuklari
her renkten.

Ta ki her yer umud,her yer siir kesinceye dek.

Yani o büyük sürüvenci Özgürlük ariyor senin gibi Behcet Aysan Hewal.merhaba Temmuzca

Daima Bizimlesin...


berdan ildan.

Asme




Adi asme
gözleri cocuk
yüregi gökkusagi
bir adi umut

bir yagmur damlasi
bir safak vakti bazen
bazen ise adi deniz be a cocuk

iste toprak
iste o Kürt kizi
nerede mi
kizil bir fularin icinde

yasadim yangin gibi
teredtüzsüz
yillarca size dayanarak
yani günese

bazen ac kalarak
bazen ot yiyerek
bazen günesin sofrasinda
halaya durarak
birinin cocugunu severek
ama adi asme,dogu ve fidel
fark etmez

o zindandana girmeden evvel haziran yirmisinde


adi asme

berdan ildan

23 Aralık 2008 Salı

Sersale we piroz be.


Yuvalarin firlamis kocaman,kapkara gözler,dünyanin dört bir yaninda ki ötekiler.Derileri yirtarcasina sivrilmis kaburga kemikleri,avurtulari
cökmüs.Umudlu aglamakli degildirler.Öylesine isgal,savas,göc,aclik,doga katliamlari,tecavüz,yoksulluk,irkcilik,fasizm,emperyalist-kapitalis
kusatmalar ortasinda yasamalarina ragmen umudlari dimdik ayakta.Ta yüreklerinin icinde,beyninde.Karamsarlik bir yana,aglamakli degil
dünya cocuklari,ölümü beklemiyorlar,özgürlügü bekliyorlar bu yil yine.

Analar kina yakarak türküler,siirler okuyorlar gidenlerin ardindan,göz pinarlarindan azadi akiyor.Umudlari dimdik ayakta

yeni bir yiliniz acligin,sefaletin,özgür bir ülkede yasamak olsun.

Bir gün olacak
bizim dünyamiza da akacak özgürlük
her cicek renginde


berdan ildan

Venseremos Jose Marti


Ayni yalinlikta ölmek isterim
Kirda bir cicek gibi,sakin,gösterissiz.
Mum yerine yildizlar parlasin üstümde
Yeryüzü uzansin altimda sessiz

Küba'nin Ispanya'ya karsi verdigi bagimsizlik savasinin dinomusu olan Jose Marti 28 Ocak 1853 Havana'da dogar.Babasi Ispanyol ordusunda
cavustur,annesi ise sömürge adalardandir.15 yasinda siir yazmaya baslayan genc Jose 16'sina geldiginde "Özgür Vatan"adli bir gazete cikarir.Ispanyol sömürgecilerine karsi bagimsizlik savasina katildigi icin 17 yasinda tutuklanir ve 6 ay kürek cezasi verilir.Cezasindan sonra
Neruda'nin sehrine sürgüne yollanir,o artik Madrid'te sürgündedir.

Madrid'te Zaragosa üniversitesinde hukuk,felsefe ve fiziloji egitimi görür.1874'te ani bir kararla tüm Latin Amerika ülkelerini kesfe cikar.Yasaminin tümünü sürgünlerde gecirir.1878'de Ispanyollarla Küba toprak sahipleri antlasinca savas sona erer ve genel afla özgürlügüne
kavusur,ayni yil evlenir,bir kiz,bir oglu vardir.1880'de Küzey Amerika'ya göcmen emekci olarak göc eder.Yillarca siir,makale,kitap yazan
Jose Marti ayni zamanda da bir sosyalist dava adamidir,burada ki siyasi calismalarini illegal sürdürür.Ve bu calismalardan dolayi bir kac kez
tutuklanir.Bu tutuklanmalardan sonra New-York sehrine yerlesir,burda "LA NICION" gazetede köse yazarligi yapar.Ünü tüm kitaya böylece
yayilir


Vatan icin duyulan sevgi
Toprak ana icin duyulan ya da cignedigimiz cimenlere karsi
Beslenilen gülünc sevgi degil
Onu ezenlere karsi beslenilen yenilmez nefret
Ona saldiranlara karsi beslenilen ebedi hinctir diyecek kadar vatan ve ülke kokar siirleri.

Küba devrimci partisi 1892'de bu dizelerde ki kurulur.Jose Marti bir emekci gibi hemen örgütlü mücadeleye katilir,hemen bir yayin organi
olan "Vatan" adli gazeteyi cikarmaya baslar.1895'te küba halkini özgürlük icin özgürlük davasina sahip cikmaya davet eder-Monte Kristo
Bildirisini kaleme alir ve bu bildirgeyle emekci sanata ve edebiyata sinirsiz katkilar sunar.Iste bir sairin siiri yaratma bicimini bu katildigi
özgürlük düsünde armak gerekiyor.

Ben aydinlik ve özgürlük delisiyim
Varsin hainler gizlensinler,soguk bir tas altinda
Dürüstce yasadim ben,karsiliginda
Yüzüm dogan günese dönük ölecegim der...

1895'te son kez Küba yurtseverleri Ispanyol beylerine karsi hazirliklara baslarlar.Jose Marti önderliginde örgütlenen bagimsizlik savasimi
Subat 1895'te patlak verir,ayni zaman da ic tartismalar alevlenir,eylemci olan Jose Marti zaman harcamaz,her renkten gruplari harekete
gecirir,hatta anarsist akimlarla da ortak hareket eder.Anarsist önder Creci bu ugurda yasamini yitirir.19 Mayis 1895'te Ispanyol sömürgecileriyle girdigi bir muharebede yasamini yitirir Jose Marti.

Kisa ömrü boyunca siirleri hala güncel ve emekcidir.

Mahsum dram..1869'da
Mahvolan dostluk ,otobiyogrofi.1882
Basit siirler 1891
Özgür siirler 1913'te basilir...


berdan ildan.daima bizimlesin Jose Marti

Komser Memo


Fasist Hitler bozmalarinin Arnavutluk,u isgaline karsi bütün enerjileriyle
carpisan,direnen Arnavutluk halk,bir süreci bizlere aktariyor bizlere buda haksiz
Fasist sömürgeci isgallere karsi savasmak mesrudur.Komser Memo,da "Simsek
Müfrezesini ekseninde gelisen,direnis,yoldaslik,fedakarlik ile fasizme karsi ezilen
halklarin nasil baski ve zülme karsi da ortak savasimini ögreniriz bu romanda.
Komser Memo Kavaci köyünde yetismis,emekci bir ailenin ferdidir.Fasist isgale
karsi yürütülen mücadeleden dolayi okuldan atilir."Üniversitelerde ki sadece halay ve
türkü söyledikleri icin Mersinde Üniversiteden atilan ögrenciler gibi"
Bundan sönraki mücadelesi isgale karsi Arnavutluk,un bagimsizligi icin partiye
üye olur ve Memo,nun görevi partizan güclerinin etkili oldugu Gur-Kusar bölgesinde
ki "Simsek Müfrezesi"ne Komiser olarak parti tarafindan atanir.Ancak önemli
bir sorun vardir,bölgede daha önce atanan siyasi komiserler Müfrezenin Komutani
Rapo onlari geri göndermistir.
Biraz Rapo,yu tanitayim;Rapo Gur-Kusar bölgesinde yetismis,bölgeyi avucu ici gibi
bilen ve ayni zamanda isgale karsi ilk direnen öncülerden biridir de.Bölgede ki yoksul
köylüler üzerinde de etkisi derindir.Esi dogum sirasinda ölmüs,cocugunu dogar dogmaz
birakip Emperylizmin en gerici aygiti fasizme karsi daglara cikmis,duygusal,iyi bir emekci,
mücadeleye sonsuz bagli biri.Rapo okuma-yazmasi yok,küfürbaz,kadin savascilara ikinci
sinif müamelesi yapan,sekter,feodal biri.Partinin ihtiyaclarina göre degil,kendi ihtiyaclarina
göre is yapmayi esas alan biridir iste Repo silahlarin gölgesinde olaylari degerlendirir.
Memo ile Ropa arasinda ki siddetli idolojik degisim mücadelesi hem fasizme karsi savasirlar
hemde degistirmek icin mücadele eder Komser Memo.

Kurtulus icin Parti tarafindan kurulan köy komitelerini örgütlemek,siyasi-askeri,ideolojik
seviyesini yükseltmek icin is Komser Memo,ya düsmektedir.emekcilerin kendi kavgalarina
katila bilmesi icin örgütlü ve kollektif olmayida bize tasir romanda.Köylülere davranislarinda ki
saygi,sade konusmasi,mutavaziliglede,ikna gücü israri okumaya degerdir bu romani.
Komser Memo köylülerin tuz sorununa yaklasimina inisiyatif koyarak sikintilari partiyi
meseleyi nasil ele aldiginin somut kanitidir.
Fasizm isgal ortamindan cikari olan yerli isbirlikci tefecinin halki aldattigini görünce mallarina
el koyarak halka dagitir"Tuz"
Fasist isbirlikci gücler "Simsek Müfrezesinin" durumuyla ilgili ajan-muhbirlerini devreye koyarak
beraber Lajizada köyüne operasyon cekerler.Hatirlarsiniz bir zamanlar köylere operasyona cikan
askerler bizim Corafyamizda konusmayan Kürtlere diski yedirmisti o simdi derin devletin örgütlüyücüsü"
.....Köylüler sanki dillerini topraga gömmüslerdi asla hic bir sey söylemediler.Ondan sonra
zülüm baslar,isbirlikci salih ve fasist Almanlar on köylüyü ayirdilar,tarlanin önünde ki misirlarin
önüne dizdiler,onlara dediler ki konusmazsaniz kursuna dizileceksiniz....Lojizada yigit on köylüsü
sustular,harman yerinde topraga düstüler bu emekci cocuklari..Bizde de her toplu mezar,sanki
bize birseyler cagristirmali ortak rengi direnenlerin.

*****

Memo bir catismada yaralanir tedavisi icin kentte kaldigi sürede kendisini ameliyat eden
doktoru ve kizi Alma ile ressam oglu Andrea,yi örgütlemesi ise örgütlenme iliskisine örnek
olmali her sey örgütcüsünü bekler bazen.Memo her anini partinin ve bölgege komitesinin
ihtiyaclari cercevesinde yorumlar.Doktoru örgütlemesi partizan hastanesine bir katki ve
yoldaslarini kurtarma girisimidir.Alma ve Andrea ise"Simsek Müfrezesinde"gerilla olurlar
fasizme karsi.
Tedavisi tamamlanan Memo hizla kaldigi yerden devam eder.Repo,yla kiyasiya
mücadele yürütür.Memo savas yöneten partidir der,el konulan mallara parti ihtiyaclari
noktasindan bölge ihtiyaclari acisindan parti karar veriri.Müfrezeye katilmak isteyen
kadin partizanlara karsi sekter davranir.Her kesin kendisinden emir aldigi sef tipi
örgütleme yaratmis,birlik komutanlarinin islevini hice sayiyor,yedek komutan yetistirmeyi
yok sayiyor.Rapo toplumu degistirirken kendini degistirmeyen,direnerek partiyi tökezlettiginin
farkina varmiyor.Bu tutum da israr partizanlara ve halka cok kayiplar verdiriyor.
Memonun Repo,ya gösterdigi sabir,emek,kazanma,degistirip-dönüstürme mücadelesi
yoldaslik baginin nedenli güclü oldugunu gösteriyor bize canini halkin ve yoldasin icin
verme
Ve
Repo Müfrezeye konusmasini merak ediyorsaniz verecegi söylevi kendiniz okumanizi
tasviye ediyorum.Okumak bilgidir,bilgi ise Karer,ce paylasmaktir.


berdan ildan

Parti Sirri


Bulgaristan,da yoksul ve okuyan,arastiran,ögrenmeye tutkuyla sevdalanan
ama belirli bir siyasal birikimi olmayan 15 yasindaki bir delikanlinin Partizan olma
sürecini anlatiyor bu kitap.
Balkanlarda fasizmin ayak seslerini duyumsayan bir coban ve partizanlari
tanimaya calisan,yardim eden bir genc.Bir gün kaldiklari külübeye bir öncü partizan
gelir.Bu gelis cobanin arkadasinin yasaminin dönüm noktasi olur ve o günden sonra
fasizme karsi direnen partizanlara yardim eder.Görevi ise partizanlar kuryelik yapmaktir.
Ama cok meraklidir,sorulari cogaltir ve iyidir gercekleri kavramak icin.Ama fasizmin isgali
kosullarinda sir saklamak ve gizlilikte esastir.Cünkü düsman ve ajan isbirlikciler istikbaratlari
geliskindir ve partizanlarin güvenligi önemli ve degerlidir.Bu saldiri yöntemlerinden bir tanesi
ise ihanetin en geliskinidir AJANLASTIRMA...
Ve bir sözlü tartismada partizan söyle der...Yanliz polisten degil.ajan ve isbirlikcilerden
korunmali ve bu sirri hic ama hic kimseye söylememelisin ve Parti sirrini ele veren kisi halkina
ile vatanina ihanet eder.Seni asarlarsada bu parti sirrini korumalisin.Kimseye bir sey sorma ve
söyleme.Seni lime lime etselerde söyleme ve sus ve yasamina bu cümleler önderlik etmeli der...


Ve yeni görevi genclik örgütlenmesidir ve 13 yoldasiyla beraber tutsak edilir.
Ve yoldas dedigi biri fasizmle anlasarak ihaneti secer.Bu ihanet sinif kinini biler genc
partizanin.Cünkü o devrim yemini etmistir partisine ve halkina bagli kalacagina ve söylenecek
her sey partisine ve halkina,yoldaslarina iskence olarak geri dönecek oldugunu.
Ve onüc kisi kursuna dizilmek icin duvara dizilir ve o yarali kacmayi basarir ve partizanlarla
bag kuracakmidir,ne yapmalidir mi,ve parti sirri her sir gibi gizli kalmaliydi...Yar yayinlari


Berdan Ildan.Umutlu kalin...

Korkaklik ruhunu satmaktir;ancak direnis ise Kahramanliktir


Illegal yasam calismasi nedir ? Illegal calisanlar nasil insanlar?Neden gizli calismak
zorundalar.Nasil yasarlar.Duygu ve düsünceleri nelerdir.Bu sorunun cevabini Demircioglu
kitabinda ayrintilariyla okuya bilirsiniz.Kitapta ki Hüseyin Demircioglu tüm yönleriyle anlatilmakta
ben ise size Hüseyin,e Hitler Fasizmi Döneminde yazilan,YER ALTINDAN NOTLAR.Erich Hanke,ni
kitabini Hüseyini anlatir gibi okuyun.
"Illegal calisma ölüm.aclik,savasim,zindan.sevdiklerinden ayrilma degildir...En yüksek
halka ve davaya baglilik temelinde donanmis ve son derece iyi örgütlenmis ve gizli polis ile
ajan.isbirlikci cetelere ragmen basariyla gerceklesen örgütlenme faliyetlerinin bütünüdür
Illegal calisma sanati.Halka karsi gizli degil,sömürü ve zülüm düzenine karsi illegal calisma.
En büyük zorluklarin üstünden gelecek olan bu cekirdek örgütlenme devrime baglilikta
her seyi göze alirlar bunun binlerce kanitini sunarim okuyanlara.
******
Erich Hanke 1911,de Berlinde dogar.Insaat duvar ustasidir.17 yasinda politik calismaya
katilir.19 yasinda Almanya Komünist Partisine katilir.Berlin ve cevresinde cesitli parti örgütlerinde
calisir ve yöneticilik yapar.Ilk olarak Kasim 1932,de gözaltina alinir alinisini söyle anlatir...
"Ne ise yariyor su senin politik calisman.Senin durumun iyi neden.Evin,isin araban ve bahcen
var...Sen bugüne kadar ki politik yasami kitaplardan ögrendin.ancak sinif düsmanlarini baskalarindan
duydun,simdi ise ben bu yasamla karsi karsiyayim,simdi direnme ve karsi koyma zamanidir der zülüm
edenlere-
Ve öyle yapar serbest birakilinca yeniden kaldigi yerden devam ede,eksikliklerini
daha iyi kavrayarak atilir bir adim öne
Ve burjuvazi yeni hükümeti Kurmakla Hitleri görevlendiri ve fasizim citayi yükseltir.AKP(Almanya
Komünist Partisi) bu kirli ittifaka karsi Almanya isci sinifini genel grev-genel direnise cagirir.
Sosyal demokratlar ve sendika yöneticileri AKP,nin birlesik cephe cagrisina ve genel grevi
engeller.Ilk önce komunistleri götürdüler,sonra sosyal demokratlari,sonra Yahudileri,Cingeneleri,sonra
ortalikta sesi duyacak kimse yoktu der bir bilim adami.
Onbinlerce komünisti hasp eden Fasizm sonra,diyer tolumsal kesiler yönelir
toplama kamplarina atilir,iskence görür,binlercesi öldürülür.
Hanke illegal calismada yapilmamasi gereken hatalar sonucu yakalanir ve 9 yil
sürecek olan cezaevi yasami baslar.Kizil ordunun 8 Mayis,ta Berline girmesi sirasinda
cezaevinden kacar,parti calismalarina yeniden baslar.
Hitler fasizmi döneminde azgin yok etmeye karsi,az sayida komünistin
insancil kavagasini anlatan yeralti yasamindan notlari söyle.
*Örgütlenme
*Fabrikalarda hücreler kurma
*Bildir,Afis,gösteri,basim,matbaa vd.yaraticiligi anlatiyor bu kitap.Gizlilik kurallarina
uymanin öneminede vurgu yapiyor.ama korkakca geri cekilmeyle degil,sabirli,sakin,düsünceli
"korkaklik bulasicidir....Ama Cesaret ve Fedakarlikta Bulasicidir ve sayisiz
Hüseyin,leri anlatir biz insanlara....

Berdan ildan

Safakca siirler


Safak Tamer siirleri alkolizm,umutsuzluk degil emekci vardiyalara sesleniyor,o siirlerin de gercek yasamlar ve olaylardan özgürlük düsleri kuruyor. Safak Tamer;alinteri,göz nuru,tersane havtalarinda,deri havzalarinda,iskence de,kampüslerde,daglardan seslenir,umudun menekselerini,acelyalarini,newrozlarini,techirleri naksediyor siirlerinde. Kimi kez iskencede,kimi kez sehpada,kimi kez barikat baslarinda,kim kez kürt halkinin zilgitlarinda,kimi kez kalbinin tam orta yerinde haykirir Sarabi bir tat var gecede usul usul yudumluyoruz kapimizi caliyor deniz coskuyla kucaklasiyoruz diyor ki ; yüreklerimiz daha engin be cocuklar ucsuz maviliklerden utangac gülümsüyoruz Neoliberal kapitalizm kosullarinda bireyin diz cökmesi,bireyi anlatan roman nasil satilmissa,romanin simgesi paraysa,siirin alanida daraltilmistir der sair.Günümüz siiri inancsizligi,rantciligi,umutsuzlugu,hiclesmeyi siiridir.12 Eylül siirleridir kast ettigim, Ama direnenlerde var, kendini his ettirir,saksida boy verir,basaklasir safaklar

Nazim,H.Hüseyin,A.Arif,Neruda,N.Siyahikan,E.Gökce vd.gibi.Ama emekci sairleri gibi,onun direnmesinde gizli safaklar.Su dizeler gibi Cikagelirsiniz sarsiliriz cehennem mezarlarda depremlerle cikagelirsiniz aralanir gecenin perdesi firari dügünler kurulur ellerimize cikagelirsiniz savrulur harmani acilarin okyonuslar dolusur gönlümüze cakagelirsiniz halay tadi gözlerinizle sesimizi sunariz size Bir hergep direnisidir yeniden sahlanan,böyle anlasilmalidir Safak Tamer`in siirleri.Cocuklara sorun beni/yarali kuslara/zindan avlularinda duyun sesimizi/direncli fabrikalardan/barikat boylarindan/az sonra ölecekmisiz gibi/bin ömür yasadik biz/ve üstelik/ az sonra ölecekmisiz ne gam/varsin hüznü damitsin yildizlar demis sair. Direngecli,umutlu ve devrimcidir gelecege dair söyledikleri safakca,acili ve sancilidir yarinlara yürüyüs sapina kadar der Iskencelerden,zindanlardan,mezarliklardan gecmektedir isyana duranlarin yolu ama umut daima vardir yarali bir kusun türküsünde göcüge tutsak madencinin yüreginde umut daima vardir umut mavi bir isik demetiri der sair.umut daima vardir Safak Tamer devrimci bir tutukludur,kavganin sairidir o,F tipidir safak vakti carmiha gerilen ve o kavga neferidir hergeptir o yüreklerimizi isyana sürükleyen. Saatim yoktu bu yil telasli bir yildizdan duydum vaktin yeni yil mustuladigini iki sicak damla koca bir caglayana dönüstü kalbim siire kostum ölmüsüm meger susuzluktan sonra.... Ve Safak Tamer bu iste simdi kelepceli bir tutkudur F tipi hücrelerin de.

berdan ildan

22 Aralık 2008 Pazartesi

Ölümü ektim randevu yerine


Her gün seninle zindanlarda "zeybek oynuyorum" can yoldaşım.

Geceyi aydınlatan newroz atesi gibi izini,izimizi sürüyorum.Zilan bu ya;nereden gelip,nereye gittiği belli olmayan bir Kelebek gibi, Munzur suyu misali bir süt gibi apak,Abi-Hayat diyor ya Deniz Gezmis iste öylesine.

Sonra ışık demetleri, sahilde yakamozlar, seranomi söyler tel örgülerin dışında o asiti kızı

Gözpinarlarim da tarihin zapt edilemez direngenliği, yorgun düsen düşüncelerim nizamiye kapısında voltaya ilesmis bedenim yanınızda.

Açılır açılır en umutsuz yerin de kırmızı gül demet demet.

Bir güvercin gibi iceri süzülüyorum,önümde görüş kabini, sonra bayanlar koğuşu, açılır bir bir zülüm kaleleri, hani bir söz var ya Sevgili Erol her söz gerçeklerde gizlidir, yoğunlaşan kalem,yazilan pervane,sansürsüz cümleler ve dizeler.

Yakamoz yoldaşça sevişmeler zamanı zindanlar.

Doyumsuz heyecan, kelepçeli eller sorguda, bazen elektrik akımları düzenlenir düşlere, akımlar da Zelal ve Asme gelir gözlerimize, Munzur, Gözeler, Hergep, Cewlik Murat suyu ve Dicle sonra Firat seni.

Çözümlemek için üc mum yaktım
biri azadi
biri dixazin
biri asiti
yine biri var ki Erol Zavar.

Direncin ve umudun sesleri doldurdu Hergep'te ki ve zindanda ki tarihe,bir anekdot düştü

O sesler havar, havar

Her zaman yanında olacak,sana merhaba diyecek insanlar.merhaba EROL ZAVAR

Erol Zavar kanser tedavisi dışarıda yapılmalı ve hasta tutuklular serbest bırakılsın. Erbakan'a kiyak, Erol Zavar'lara ölüm reva görülmesin.

Berdan İldan

Soluk soluga Gazi


O gün sabah erkenden randevuya gitmek icin ciktim,cikmadan önce eski masanin üzerine kisa bir not düstüm"gelmezsen sakin merak etme"
camurlu patikadan duraga indim.Ilk gelen münubise bindim,icimde bir hüzün vardi,nedeni neydi acaba,olagan bir sey mi var olacakti o gün.
Randevu yerine gitmeden önce,temiz olmaliydim,epey dolandiktan sonra bulusma yerine bir iki dakika kala iceri girdim.Fuat yoldasta yeni
gelmis oralet iciyordu,bir cayda ben söyledim,son gelismelerle ilgili epey konustuk.Yogun saldiri hazirliklari vardi düsmanin.Buna yönelik
alincak önlemleri ve güvenlik sorunu üzerine neler yapmamiz üzerinde cokca durduk.Yarin sabah yeniden bulusmak icin vedalastik.

Bulundugumuz bölgede tanidik bir arkadasimiz vardi,epeydir görüsmüyorduk.Cok özel islerimizi bu arkadasla hallediyorduk.Bize en cok
özel durumlarda yardimci olan bir arkadasti.Ali Haydar'la evlerini boyamistik.Aksam oldu,haberleri dinliyoruz tarih 12 Mart 95,saat 8;30
Gazi mahallesine bir kahvaneye saldiri olmus Halil dede adli biri ölmüstü.Tüm hazirliklar tamamdi.Soluk soluga barikat atesi,dayanisma.
paylasma,fedakarlik,isbölümü,sevgi,ask,direnis iste ask hali soluk solugada okumanizi tasfiye ederim.Eger bir gün bende yazarsam ki
yaziyorum Sami Özbil'i cephesinden yazacagim benim denklemimi.Sinan ve Inci yasami,örgütlü direnci soluk soluga da ögertiyorlar.


berdan ildan.

Vasiyet


bir gün olacak
bu bizim topraklarda hürrriyet
her cicek renginde
günes ülkemiz dogacak

gün gelecek
cocuklari günes ülkesinde
vatanlarina dönerek
rojbas diyecekler
bir Cumartesi sabahi Galatasaray meydaninda

bir gün cika gelecekler
ellerine kina yakacaklar genc kizlarin
patlayan elektirik akimlardan siyrilarak
birlikte halay cekecekler türkü söyleyip
hemde gözyasi akitmadan bu kez

direnci kusanmis daglardan inecekler
bir newroz sabahi
nefreti biratiye dönüstürecekler
vatansiz ülkenin cocuklari
kocaman gözleri
ellerinde kir ciceklileriyle
umud damitacaklar beyaz tülbentleriyle

simdiler
hainlerin gözlerine kurtlar üsüsmüs
kimileri satmis gemileri
elde barut kalmamis
simdiler topal Osman rolü
carmiha germis öbürü Pir'i
hem de harac mezat
zaman ne cok öldürüyor
icimiz de ki özgürlügü
icimiz de ki ask halini

iste döneklik böyle basliyor

gözyasi sakliyor dokuz köy
günes ülkesinde
bir yildiz topraga naksediyor
sessiz ve sakin
bir yudum ask hali simdi
acilara tutunmus bir ülke
topraga ekilmis tohum
sevdaya bir adimlik yol

iste özgürlük ise böyle bir sey

kim anlatabilir ki özgürlük cümlesini
yitik ülkenin cocuklari
savasan düsleri
ekilecek kalbimin tohumlari
bir baska bahar filizlenecek
gözlerinde günes ülkemin

uyandiralim dokuz köyün kutsal topragini
cem tutalim azadi icin
ates yakalim dokuz tane
oniki kutsal dua okuyalim
bileyelim öfkemizi sinsi haramzadelere
cicekleyelim topragi gökyüzüne
bu ülkemin vasiyetidir diye


berdan ildan.22.12.2008

Ezilenlerin Yilmaz Güney'i


Yilmaz Güney.Sinema oyuncusu,senaryo yazari,montaj ustasi,isikci,romanci ve devrimci.

Türkiye ve Kürdistanin yetistirdigi sayili devrimci aydinlardan bir tanesi,inanclarina devrime
sevdali bir Kürt,Bir Cukurovali,Bir devrimci.

Devrimci eylem hattini devrimin bir araci haline getirmeyi görev bilen Cirkin Kral.1 Nisan
1937,de Adana,ya 37 kilometre uzaklikta simdi sürgünde ki Kürtlere kapilarini acan Yenice
köyünde gülerek yasama merhaba der.Yedi cocuklu Nazim,in irgat Hamid,in oglu.Siverek
zaza,larindandir.Annesi Güllü ise Mus,lu bir Kürt,tür.Cibran asiretinden olan babasi kan davasi
sonucu,anasi ise Car ordusunun askerlerinde kacip.Irgat kenti Cukurova,ya yerlesirler.

Kürt emekci bir ailenin yedinci cocugu Yilmaz Güney kendini Cukurova'liya küfretmek mahsustur
der ya sair tipki Yasar Kemal gibi.Tüm toplumsal damarlardan beslenir Toroslar,Cukurova.
Isyan,i,direnisi,ögrenmeyi,dövüsmeyi tek basina,tek basina zindanda yatarken,tek basina
demis A.Arif.Calismaya 5-6 yaslarinda irgatlik yaparak baslar.tarlalarda,circirda,sonra ciraklikta
yapar bakkalin yaninda.

Yılmaz Güney hep küçüklüğünden beri,haksızlıklara,yoksullugun acılarını böylece yavaş yavaş
kavrar ve gözlemleri ona kıvamına geldiğinde pratik-teorik programatik taslağını oluşturmaya
yardımcı olur.Çevresinde olağan karşılanan şeyleri,sürekli gözleyen,araştıran,sorgulayan kişiliği
onu ezilenlerin safında yılmadan mücadele etmesini içselleştirmiştir.

On dört yasında And film ve Kemal film şirketlerinde dağıtım isimde çalışarak.sokak sokak.kent kent
filim gösterir.O yıllar sinema tek seçeneğidir yoksulların, Nebahat Cehre eski esi o günleri söyle
anlatır.Izledigi filmlerden notlar alir ve söyle der bu kadar sessiz derinden gözlem yapan bir insan
asla tanımadım.

1953-54.te Ispanya ic savasini dizeleri Nazım,in şiirleriyle tanışır.1955.te liseyi bitirir öyküler
yazar,Bir gün,Nasir,Onüc,Salkim adli dergilerde ilk denemesi"Ölüm beni cagiriyor"Ezilmenin sonu yok"
ayni yil Onücte "Üc Bilinmeyenli Esitsizlik Sistemleriyle sosyalime atifta bulunur Cukurova'li Kürt Yilmaz
Güney.

1956 Ankara Hukuk Fakültesi,ne girer.Ama iki ay sürer ögrencilik yasami. Adana'ya yolculuk yapar.
Dar film,de calismaya baslar.1957,de Istanbul Beyoglu,nun yolunu tutar,Dar film,de muhasebede
calisir ve Iktisat Fakültesine kaydolur.Yasar Kemal,e yollari Cumhuriyet Gazetesinde kesisir, muhabirlik yapar
Yasar Kemal.

Yilmaz Güney,e agabeylik yapar ve sinema sektörüne girmesine ön ayak olur.
Ve Ala Geyik,Karacaoglan,in kara sevdasi filmlerine senaryolara yardim eder burada Atif Yilmaz,la
tanisir.

1958-61 yilinda Atif Yilmaz,in dört film,de yönetmen yardimciligi yapar ve 1956,da hakkinda
acilan bir dava sonucu "Komunizim propagandasi yapmaktan" 1,5 yil hapse,6 ay sürgün ve kamu
hizmetlerinden men edilir yil 1961,dir.Film setinde gözaltina alinir ve zindanlarin Boynu Bükükler,i
Nevsehir Cezaevinde yazar 1961-62.Bu ilk romani 1972,de Orhan Kemal Roman ödülünü alir.
Cezaevinde ciktiktan sonra Konya,ya sürgüne gider,issizdir.Fedailik yapar pavyonda,gözüpek ve
namus iscisidir Yilmaz Güney.1963,te tekrar istanbul.a gider ama ondan önce pratikte yaptiklari
dilden dile dolanir ve yer altida ki kabadayilar saygida asla kusur etmezler.1963,te zorunluluk
onu bu sehre tasimistir aslinda bir baska dünyayi aramaktadir Yilmaz Güney.Asil soy adi Pütün,dür
sonra hep Güney olarak bilecegiz.Ikiside Cesurdu film,iyle oyunculugu göze carpar 1963-68,de
oyuncu olarak o Yesilcamin Cirkin Kral,i olur

Kamali Zeybek
Parasiz Mahkumlar
Daglarin Krali Kocero
Halime.den Mektup Var
On Korkusuz Adam
Her Gün Ölmektense
Kasimpasali
Kasimpasali Recip
Ücünüzü Mihlarim
Sokakta Kan Var
Cirkin Kral
At Avarat Silah
Tilki selim
Bir Cirkin Adam film,lerinden bazilari.Bu filimde mert,namuslu anadolu delikanlisini anlatir.
o seyredenler Yilocular ve Cunocular diye bölünür emekci kitleler.
Köroglu
Dadaloglu
Haydutlarin Kanunu düzey yakalar Yilmaz Güney yasami allak bullaktir Konyada evlenir
Elif adinda bir kizi var yil 3 Agustos 1963,te.

1967,de Kamali Zeybek Film cekimleri sirasinda bu calkantili dönemde Nebahat Cehre ile
evlenir iste At Avrat Silah dendimi bu evlilik akla geliyor.
Seyit Han film,iyle en iyi ödülü alir ve söyle der bir cirkin kraldim diye.
Ve 1968,de er ve sürgünde askerlik yapar,ama bos durmaz sinemaya devam eder


Ve umut Güney,in Umudu anlatir Arabaci Cabbar ile ezilenlerin yoksulugunu,acilarini,
sömürüye karsi öfkelerini Umudunu anlatir Yilmaz Güney.Umut Türkiye,de yasaklanir
ve sürgüne yollanir Fransa,nin Gronoble kentinde yapilan film senliginde "Büyük Özel
Juri Ödülünü" Elia Kazan,la paylasir.
Türkiye Zindanlarini dolasti Nazim,ca.
Aci
Agit
Baba
Umutsuzlar ve Cezaevleri öyküleri basladi.Kayseri,Ankara,Izmit,Topbasi,Sagmalcilar,
Imrali ve Ispata.
Soba
Pencere Cami
Iki Ekmekte Istiyoruz ve Ogluma Öyküler,i cezaevinde sinemaya ve edebiyata basladi


Siyasal tavrini 1978 yilinda cikardigi GÜNEY dergisiyle acikladi.Otobiyografisinde ceza
evinde bir kültür-sanat dergisi cikardim der.Türkiye ve Kürdistan devriminin yolunu
arastirir. Yilmaz Güney proleteryanin politik iktidarini esas alan bir sanat anlayisinin
tavizsiz savunucusudurda bu dava,kavga adami Iparta zindanlarindayken 12 Eylül
karanlik günleri baslamistir.Toplam 40 yil ceza isteniyor Güney dergisinde cikan
yazilardan dolayi ve Güney imzasi.

11 Ekimde yurt disina cikar ve söyle der.bir dönem ülkemden gecici olarak ayriliyorum
der.Ve gecici olarak ayrildigi sürgünde Cezaevinin hastaligi olan kansere yakalandi.
YOL
Sürü ile devam eden emekci proleter aydin Yilmaz Güney YOL ile Gosta Gavras,in Kayiplari
anlatan Cannes Film senliginde birincilik ödülünü paylasan YIlmaz Güney
9 Eylül 1984,te Duvar,in insasinin Kenti Pariste 47 yasinda bir daha ayrilmamak üzre yolumuzu
aydinlatiyor.
Son günlerinde söyle diyordu üc ay daha ayakta kalsam yeter,daha cok isim vardi.diyerek
devrime,sosyalizme ve ezilenlere eksik biraktigim isler vardi dedi...

Dogum günün kutlu olsun yoldas YILMAZ GÜNEY
DAIMA BIZIMLESIN....

Berdan ildan

O duvariniz viz gelir viz

20 Aralık 2008 Cumartesi

Gökkusagi A rh (-)


Bütün renkler A rh (-)
Gökkusaginin tüm renklerinin kardeslestigi A rh (-)
noktasinda
günesli masmavi bir ülke
olacak

Ve orada tüm renkler A rh (-) var edecek
bütün düsman dillerde türküler
söyleyecegiz

Senin O rh
benim A rh
digerlerinin baska olmasina ses
cikartmayacak

Gökkusaginin haps edilmedigi
tüm renkler özgür olacak
seni kirmizi
seni yesil
seni sari

Heybesinde berivanin A rh (-) olacak
ve tüm cocuklar
gülecek
diyecekler ki gökkusagi renginde bir
dünya
istiyoruz
muhakkak istiyoruz...b.ildan

Tüm hücrelerim gökkusagi mevsimindedir bilesiniz


berdan ildan..Bütün renkler A Rh(-)

Yildiz


Yildizlari tut kalbinde
avucla güvercinleri ana
üzerine ört dicleyi,firati
bak sevdaya bir adimlik yol

Yildizlara her baktiginda
vurulmus cocuklari düsün anne
yön verir yaralarina
üzerine ört simdi gözyaslarini

Yildizlara tutun
salincak kur düslere ana
beyaz tülbentini maviliklere sür
bu adare safakta

Yildizlara bir kelebek gibi uc
azadi diyebilmek icin anne
omuz basindan tut korkunun
cesaret ver ölüme
yasatmak icin

Yildizlar selam durmus
bak vardiyalar halay basi
dokuz köye dokuz karanfil ek ana
bir söz tut azadi olsun
ama gözyasi akitmadan son kez bu gece

berdan ildan..sokak siirleri

Türküsü hala okuyanlarin dilinde


Eugene Pottier,ezilenlerin ölümsüz sanatcisi,sömürü ve zülme karsi direnis,barikat türkülerini dünya ya
isik hiziyla yayan sair.

Ümitten,safaktan ve türkülerin ahenginden korkanlarin ise en cok ürperdikleri türküleri yazan bu sairden
korkmuslardir.O ezilenlere söyle seslenmis
"Uyan artik uykudan uyan/uyan esirler dünyasi diye haykiriyordu."Tanri,aga,pasa ve sultan seni nasil kurtarir/
bizi kurtaracak olan kendi kollarimizdir...diyordu onyillar önce.
Ve birlikte nasirli eller elele,omuz omuza,kardescesine haykiriyordu.
Zülmü rüzgarlara savur
kollarinin bütün gücüyle tavi gelen demire vur
Bu kavga en sonuncu kavgamizdir artik
enternasyonelle kurtulur insanlik....

Onun türküsü hala okuyanlarin dilinde,emekcilerin birlesik kardeslesmesini haykiriyor,simdi bu sese irkci ve savas
seslerinin Mezapotamya halklarini yok etmeye hazirlandigi su günlerde o sese daha cok gereksinmemiz var.
Yoldas Lenin 1923'te günlük Pravda'da söyle yaziyordu.

"Ünlü isci ezgisi Enternasyonel'in sözleri bütün avrupa dillerine cevrilmisti.Hem sadece Avrupa dillerine degil,bulundugu
ülke neresi olursa olsun,yazi ne sürüklerse sürüklesin,ülkelerinden uzaklarda dilini bilmedigi bir yerde ne kadar yabancilik
duyarsa duysun,bilincli bir emekci ünlü Enternasyonel ezgisiyle bir cok halkla kardelik gelistirebilir.Bütün ezilen ülkelerin
emekcileri,mücadelenin öncüsü olan emekci sairi ezgisini kendisine rehber edinebilir.Ve bu türkü ezilenlerin kardeslesmesini
en cok ihtiyac duydugumuz su günlerde grevde olan,sokaklari kusatan irkci ulumalara rehberdir.

Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson
inci disli zenci kardesim
kartal kanatli kanaryam
türkülerimizi söyletmiyorlar bize
görmekten,duymaktan,dokunmaktan korkuyorlar
korkuyorlar Robson
safaktan korkuyorlar

Yagmurda cirilciplak yikanir gibi aglamaktan,
simsiki bir ayvayi disler gibi gülmekten korkuyorlar.
Sevmekten korkuyorlar,bizim Ferhat gibi sevmekten..
Sizinde bir Ferhatiniz vardir,elbet Robson;adi ne ?
Tohum ve topraktan korkuyorlar.

Ne iskonto,ne komisyon,ne vade isteyen bir dost eli
sicak bir kus gibi konmamis ki avuclarinin icine.
Ümitten korkuyorlar Robson,ümitten korkuyorlar
ümitten
Korkuyorlar kartal kanatli kanaryam
türkülerimizden korkuyorlar.Mavi gözlü dev Nazim Usta.
Pottier,1848 Devriminde Paris barikat baslarinda dögüsenler arasinda havanin buz kestigi günlerde ezilenlerin türküsünü
söylüyordu.Ömrü mücadele ve yoksulluk icinde sürdü.1871 Paris Komünü günlerinde barikatlarda halay cekiyordu.Bu
komün sonrasi günlerde ezilenlerin temsilcisi olma onuruna kavusturdu onu isciler ve baldiri ciplaklar.Yenilgiden sonra
sürgün günleri basladi Amerika'da.1871'de giyabinda yargilandi ve ölüme mahkum edildi.

Ölüme mahkum edildigi Haziran günlerinde su ünlü dizeleri yazarak ezilenlerin türküsünü tüm kitalara yaydi.
Ozan dokuz yillik sürgünden sonra yurduna döndü.Ve yeni kurulmus olan Isci Partisi'ne girdi.Ilk siir kitabi
1884'te yayinlandi.Ikinci kitabi 'Devrim Türküleri' ise ölümünden hemen sonra yayinlanir.

Eugene Pottier 'Türküsünü asla yitirmeden' yasayip ölmeyen ve hala türküsü okuyanlarin dilindedir.
Kasim ayi 1887'de yoksulluk icinde onurlu bir sekilde aramizdan ayrildi.
Emekcilerin ardindan türküsünü milyonlara birakti.Emekcilerin yilmaz savascisini türkülerle hala aniyoruz,türküsünü
duyan düsmanlari hala Halklarin Enternasyonalis Kardeslesmesinini türküsünden korkuyorlar.

Pottier'in ölüm gününde son sözü yine Lenin yoldas'a birakalim..

"8 Kasim 1887 günü,Parisli barikat savascilari Pottierin cenazesini,kursuna dizilen komüncülerin gömüldügü
Pere-La Chaise Mezarligina götürdüler. Polis provakasonlarina ragme emekcilerin omuzlarinda kipkizil bir mesale
ve dillerinde Enternasyonelle ugurlanir..
Yoksulluk icinde öldü.ama arkasinda ölümsüz bir anit birakti.O emekcilerin davasinda bir kardeslesmedir Enternasyonelce.

Berdan Ildan..

Özgürlük ugruna düsenler ölmez


Vaptsarov emekci ve parti isciligine basladigi 1932'den fasizmin katlettigi 1942'ye kadar sira neferi,emekci sair
o ne önde
ne arkada
sirada
siramizdaydi
ve yanindakinin kanli basi
omuzuna düsünce
ona sira gelince
sayisini saydi...
söz istemez
yasli göz istemez
celenk melenk lazim degil
susun !
sira neferi uyusun..siirini Nazim usta sanki Vaptsarov icin yazmis izlenimi uyandirdi ben yazarken.Vaptsarov emekci ve
sair kimligini örgütlü yasamda icsellestiren partili bir sanatci.Onun emekci karekteri yaratici olmasini kosullandirmistir.
Emekcilerin devrimci sairi Vaptrasov"Bir kör ve Yiginlar" siirlerinde emekci yoksullarin mücadelesine ve kurtulusuna
olan inanci bulmak mümkün.O kapitalist barbarligin tüm acimasizligini diger emekci kardesleri gibi omuzlarinda his
eden bir ozandir.


Ezilenlerin hayatini,fabrika dislileri arasinda seyretmedi asla,o her zaman emekcilerin yanibasinda omuz omuza ön
saflarda mücadele etti.Bu emekci ozanimizinda hayatinin özgürlügüydü de.Onun siirlerini her satirini okudugunuzda
zihninizin tasarimlarinda emekci ruhsal sekillenise dönüsür.Emekcilere milyonlara yazik demiyor,siirlerinde sinifin
sefil yasamlarina,bas egmezliklerine,halk degimiyle yol da gösteriyor Vaptsarov.


Siirlerinde her daima emekcilerin kurtulusuna giden yolu gösterir,emekcilerin gercekci sosyalist,devrimci ve partili
sanatcidir,siirleri kendi gibi emekcilerin elinde maddi bir güctür,burjuva yasamin cürümüs meta sairlere nasir
elleriyle dizelere söyle yazar
inancimiz
zirhla kaplidir gögsümde
ve bu zirhla isleyecek
kursun icat edilmemistir yazdiginda.Siirlerinde de ki gerceklik,alcak gönüllülük,romantizm,kahramanlari emekci calisanlardir.
Dünya renkliligi,emekci yurtseverligi,hayatin sorunlarina insani sasirtacak kadar yakindir.On her siiri büyük bir davaya siirsel
yanittir.
Sanatci yönü hic bir zaman bir ayricalik olarak görmemistir,Vaptsarov hem fabrika isciligi ile hemde devrimci bir parti üyesi
olarak kavganin kutup yildizidir diyebilirim.Vaptsarov hep özgürlük mücadelesinin siirlerini yazdi,bir eylem adamidir
kursunun öldüremedigi sair ozan,emekci ve komünist parti üyesi.
Bazi devrimci yazarlar Bulgaristan'da ki fasist rejimin baskisina,zor kosullara dayanamayip yazmaktan vaz gectigi,bütün
güclerin yer altina cekilerek savasimina cekilirken,her seye karsi Vaptsarov son saatlerine kadar bile emekcilerin kurtulusu
icin,bu kavganin sira neferi oldugunu unutmadi.Kursuna dizilmeden bir kac saat önce yoldaslarina ve esine iki siir
ulastirmis."Kavga amansiz ve Veda" bu iki siir yasama ve emekcilerin özgürlügü mücadelesine duydugu güveni yansitir
daha kursuna dizilmemistir.


O siirlerinde burjuva musvettesi sairler ve yazar gibi af dilemedi,postallar altinda baskaldiriyi yegeyledi.geceleri kurtlar
gibi uluyanlarin önünde,gündüzleri yilanlar gibi sürünenlerin önünde onurluca direndi,direnisi ve siirleri bize miras
kaldi.Vaptsarov yasamin ortasinda,arkasinda ve önünde mücadeleci ruhunu siirlerinde görmekte mümkün iste
yukarida yazdim "Inanc" kursuna dizildigi gün yazmis ozan,sanki kursuna dizilecegini biliyorcasina yazmis.
.

Vaptsarov diyince benim aklima emekcilerin özgürlesme mücadelesinin ozani kursunun öldüremedigi sair.Sürgün,aclik
ölüm,zindan ve kursunlar kar etmedi...
Kavga amansiz ve kati
kavga dedikleri gibi destansi
ben düstüm
yerimi baskasi alacak...
o kadar..
Burada,bir kisinin lafimi olur ?
kursuna dizilis
dizildikten sonra kurtlar
O kadar yalin ve akla yatkin
Ama birlikte olacagiz firtinada/halkim,cünkü sevdik seni..der kursunun öldüremedigi VAPTSAROV

Vaptsarov,1942 yili Adar'da esir düser.23 Temmuz'da bes yoldasiyla birlikte fasisit namlular tarafindan kursuna dizilirken
söyle haykirir"Özgürlük Ugruna Düsen Ölmez"

berdan ildan.

Mavi gözlü dev


Nazim son kez cezaevinin penceresinden Sinop aciklarina bakti.
Karsisinda kocaman bir günes,sonsuz mavilikli ve kirmizili gökyüzü ve ucsuz bucaksiz
deniz ve yine deniz.
Bügün cezaevinin ziyaret günüydü,hani diyor ya sair,bügün beni ilk defa disari
cikardilar,gökyüzünün bu kadar ahenkli oldugu bilemeden diye,Avluda meydancilar bahsisi
topluyorlardi gelen ziyaretcilerden,tüm hahkumlar telasliydilar,Nazim usta ise heyacanliydi.
Dokuzuncu kogustan Kemal Tahir ziyaretcin var.
Ustura Kemal
Sair Ahmed Arif.
Haydi cabuk len !
Aramizdan ayrilisinin 44.ci yili,devrimci ozan Nazim Hikmeti saygiyla aniyorum.
Siirleriyle ezilen dünya halklarina yapitlariyla yol göstermis büyük usta,1902.de
Selanikte dogar sair.Kücük yaslardan beri siir yazar.Ama gercek kimligini sürgünde
oldugu Moskova önlerinde ögrenir,siiri dünya görüsleri degisir,özelikle Mayakovski ,Gorki
gibinin ozanlarin etkisiyle,siirlerine ezilenlerin cephesinden bakar.
Halikin acisina,öfkesine,sevincine,hasretine tercüman olur yazdiklariyla ozan.
Hangimiz ilk önce
nasil
ölürsek ve nerede ölürsek,ölelim
seninle biz
bir birimizi
ve insanlarin en büyük davasini sevebildik
-dövüstük ugruna-
yasadik diyebilir.der Sosyalizme ve ezilenlerin kuracagi yeni dünyaya atifta bulunur.
Baski ve siddetin yogunlastigi dönemlerde Pir sultan gibi saha kalkar ozan
ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak
nasil
cikar
karanliklar
aydinliga der.
Uzun yillar zindanlarda,Cankiri,Sinop,Bursa,14,yil zindanlarinda yatmistir.Onun bas
egmezliginden korkanlar ülkemizin egemen fasit-gerici temsilcileri Nazim,in siirlerine sahip
cikarlar utanmazca.
Daha dün onu vatan hainligiyle suclayanlar bu gün onu yeniden kefs ederler, iki
yüzlüce bu sadece ve sadece Nazim severlerin,büyük insanligin mücadeleri sonucudur
Ustaya vatan haini diyenler ve isbirlikcilere söyle seslenir hala
Vatan cifliklerinizse
Vatan sose boylarinda gebermekse acliktan
Ödeneklerinizse,maaslarinizsa vatan
Vatan kurtulmaksa kokusmus karanliginizdan
ben vatan hainiyim
diye haykirir Nazim Hikmet vatan hainligine devam ediyor hala .

Ulastigi degerler bakimindan yüzyilimizin önemli ozanlarindan biri olarak tipki Neruda
Makovski,Lorca,Brecht,Enver Gökce,A.Arif gibi kutup yilidizimizdir Nazim Hikmet
Yoldaslar;nasip olmazsa görmek o günü
ölürsem kurtulustan önce yani
alip götürün
Anadoluda bir köy mezarligina gömün beni.Bu Anadolu köyü Karer, Nazim ustayi
bekliyor.
Nazim Hikmet Ölümsüzdür ve bu köy mezarligi neden Karer olmasin

Berdan ildan..

19 Aralık 2008 Cuma

Kayip kentin yakisiklisi Hasan Ocak


"Biz asla yenilmeyecegiz.Aci yenilmez.Aciya cop,gözalti,panzer,tutuklanma islemez" diyenlerin hikayesi bu.

Yasam bazen cogu zaman insana akil almaz gelebilir.Her duygu,gözyasi o kadar gercek ki,büyük bir eyleme dönüsebilir ve
buna hiziniz yetmez.Bu gercek o kadar ciplaktir ki,o kadar hüzünlüdür.Alibeyköy cemevinin avlusu o kadar genistir ki bu
gercekleri görmek icin.

Yaslari o kadar genc ve fütürsüz cocuklar,o bos avluda top oynuyorlar,topun pesinden hep birlikte kosarken bile birlikte
türkü söylüyorlar.Onlar sevgilerini birlikte ve türküleri hep ayni agizdan haykirmalari seviyorlardi.

Bir ana haykiran türkülere eslik ediyordu
saclari isyan ve munzur
Halayin basina gecti ve ez kine dedi
elinde kina vardi
ellerine kina yakti o cocuklarin

Sasip kaldigimiz günlerdi,o günler.O ana acilar,yasanilan sevinclere ortak olmustu,süretinde acilar asili kalmisti o gün Gazi
mahallesinde.

Gözleri ogullari ve kizlarini arayan
kapi calindi
Günlerden Newroz'du

Seslendi Emine ana,günlerden Mayis'ti

Bu bir ana'nin ogula sevdasiydi.21 Mart 1995'te basladi.O gün Emine ana'nin yasami tamamen degisti.

Telefon calar.
-Arayan Hasan'dir,kizkardesinin yas günü icin eve balik alip gelecegini söyler
-Emine ana tamam ogul der,bende hazirlik yaparim der ve telefon kapanir

Saatler ilerler,hazirliklar tamamdir..

Ben Hasan'la bulusacagim yere erken varirim,karsidan önceden tanidigim Y.gelir ,telasli.
Ne oldu dedim,bir sorun mu var,aglamaklikliydi sanki kötü gidecek bir seyi söylemek istiyordu ama,ihtimal vermiyor du.

Saatler hem randevü yerinde,hemde Ocak ailesinde ilerledi,aksam oldu bizim görüsmemize Hasan Ocak gelmedi,ne de
Aysel kardesinin dogum günü kutlandi.

-Hasan randevuya muhakkak gelirdi,kardesinin dogum gününe de gelirdi,bir aksilik olsa evi muhakkak arardi.
-Ama biz randevuya gelmeyince hemen harekete gectik.
-Onun icin seferber olduk.Tüm kanallari devreye soktuk,hastaneler,emniyet müdürlükleri,savciliklar,valilik,akla gelebilecek
tük devlet kurumlarina basvurular yapildi.

BIZDE BÖYLE BIR YOK.

Hasani bulma mücadelesi böyle basladi.

Teslim olmaktir ölmek
Yasamak Hasanca direnmektir.

Hasan Ocak adi yavas yasas süzüldü Newrzca sohbetlere,sonra evlere bir ates parcasi gibi kivilcim sacti ve niyayet akillara
kazindi.Gözaltinda bir uslanmaz bir cocuk o KAYIP

Hasan Ocak kim ?
Kimdir Kaybedilenler ?

Hasan Ocak kacirildiginda tam yirmidokuz yasindaydi.Yirmi dokuz defa özgürdü yasaminda.12 Eylül karanlik dönemlerinden
gecmis,gözaltilarinda meydan okumus bir genc dersimli seyid riza'nin torunu.

O hic bir zaman gülüslerini ve direncini asla tartismadi asla,Ve her zaman nasil kazaniriz diye düsündü ta ki o
randevu öncesi bulusmaya kadar.

-Saat 13 Mart.0.6....semti o görüsmede Gazi Halk ayaklanmasinin stratejisini planliyor ve o barikat günlerinin örgütleyecisi ve
eylemcisidir artik.

Hasan Ocak her sözü ve düsüncesi serhildanlarin mücdeleyicisiydi.Halk komitesi insiyatifinde bana söyle dedi;
-Cik suraya bir siir oku,sonra su taleplerimizi anlat
-Bir bir dediklerini yerine getirdim-

Besikler verimisim nuha
hamaklar,salincaklar,havva anan dünkü cocuk sayilir Anadoluyum ben taniyormusun...diye

Tüm gözler ve binler beni dinliyor ve ayaklama,ve barikat günleri basliyor Gazi mahallesinde.

Hasan taniyanlar cok iyi bildigi gibi.Onu taniyanlarin,onun yasaminin tüm degisim ve dönüsümlerin kavgaya ve özgürlüge ile
iktidara yürümenin adidir.

Hasan Ocak ve tüm kayiplarin Gazi caddelerinde gecisi ve savasmasi hem devrimcilerin,hemde karsi devrimci güclerin ve isbirlikcilerin
hafizalarinda tazedir.

Emine ve Baba Ocak'in deyimiyle Hasan bir barikat arifesinde ellerine kina yakilan bir türküdür.

O bize söyle sesleniyor.Ölülerimiz bizi uyariyor



berdan ildan...Kayip kentin yakisiklisi;HASAN OCAK

18 Aralık 2008 Perşembe

Bugün Aralik Anne


Bu Aralik gününde
sinirlari asarak gel
görüs günüme anne
mektuplari sansürlü
görülmüstür damgalidir ya
yillarca
ölmeden önce son kez anne

Bu Aralik günün de anne
yagmurla gel
koynunda bizim oralarda ki
kurutulmus ciceklerde olsun
anne

Bu Aralik gününde anne
topraginda tutsak edilmis
sen anne yikilan evlerin esiginde
saha kalkan bir yumruk gibisin
anne

Bu Aralik günün de anne
dilinde sakli özgürlügü
sana sevdali ogul ve kizlarina
bugün anne bugün
bahari getir anne
koynunda ülkemizde olsun
anne


berdan Ildan.19 Aralikta yitirdiklerimize

Akarsudur Neruda


Onlar öldürüldü senin gibi,
Onlarin da adi Antonyo idi.
Balikci ve denizciydiler
Hepsi de etiyle kaniyla Sili'li
Yel vurdu yüzlerine
Acilar damgasini vurdu,
Sehit etti pampa
Yurdumun duvarlari önünde
Yesil kollu irmagin ötesinde
Billurlasmis gördüm kani
Basak altinda.Nitrat altinda
Halkimin damlayan kanini gördüm
Ve ates gibi tutusuyordu.
Her damla.der Umudun cangil günlerinin,yüzyilik Nazim usta ve Ahmed Arif gibi.
Sili'nin özgürlük sairlerinden.

Neruda 1904 yilinda Güney Sili'de yük treni bir emekci proleteryanin oglu olarak
dünyaya gelir.Asil adi Neftali Ricardo Reyes Basoalto'dir.Kendi gibi sair olan
Cekoslokvakyali sair olan Jean Neruda'dan etkilendigi icin ismini Poblo Neruda
olarak degistirir.10 yasinda siir yazmaya baslamis.15 yasinda ise ülkesinin yerel
bir gazetesinde edebiyat eklerini düzenlemis.20 yasinda ise edebiyat yarismasindan
burs kazanir ve üc yil Fransizca egitimi alir.Daha sonra ise gazetecilik yapmaya
baslar Sili Neruda.

Neruda'nin ilk siir derlemesi 1923 yilinda yayinlanir.Ertesi yil"Yirmi Ask Siiri ve
Umutsuz Bir Sarki"isimli kitabi tüm Latin Amerika'da ezilenlerin sesi solugu olur,
rekorlar kirar.Ve o günden sonra ezilen Latin halklarinin sesi ve yüregi olur
Neruda.Güney Asya'da ve Meksika'da konsolosluk görevlerinde bulunur.1949 yilinda
Sili Komünist Partisi'nden milletvekili secilir.Ezilenlerin temsilcisi oldugundan
dolayi 1948 yilinda Nazim Hikmet gibi vatan haini ilan edilir,aranir duruma düser.

Yurdundan ve halkindan gecici olarak ayrilmak zorunda kalir Neruda.Arjantin,Bati
Avrupa,SSCB ve Cin'de yasar.
1950 yilinda sürgünde yazdigi"Evrensel Bir Sarki" adli siiriyle Amerika halklarini
umutlarini anlatir'1952,de Sili'ye geri döner.1953'te Stalin ödülü,1971'de Nobel
ödülü alir.1973'te kansere yakalanir Neruda.Kanli Sili diktatör fasist Pinochet iktidara
arkadasi,yoldasi,kardesi Allende'yi askeri darbeyle iktidara geldiginde sanki
fasist Pinochet,in katledecegini Onlarin adi Antonyo idi dediginde 23 Eylül 1973
69 yasinda Santiagoda gözyaslarimizda iz birakti.
Takma adlarim Reyes,Catrileo;Arellano,Rodriguez'di
Unuttum gercek adlarimi
Meselerden fidanlardan dogdum
hisrdayan agaclardan/bir soy adiyla beraber
Battim cürüyen yapraklarin arasinda:
bu yeni dogan bebek dibe cöktü/yenilgisinde ve dogumunda/kesilen ormanlarin
ve coktandir aglayan yoksul evlerin
Dogmadim ben onlar yaratti beni/bir anda bir ad verdiler bana/her ailenin soy adini
koru diye cagrildim,sonra erik agaci diye/cam ve sonra bugday
bundan ötürü cok enginim ve cok cüceyim/cok varsil ve cok yoksulum
cünkü asagidan/topraktan geldim ben/...diyecek kadar alcak gönüllüdür
emekci Neruda.

Neruda halkin ozani.Ispanyol yoksullarinin gercek yasamina kesitler sundu
siirleriyle bizlere.Cümleler halkinin dili ve sesi oldu.umudun,askin
kayiplarin sairidir Neruda.
Neruda sicak bir ekmek gibi yoksul sofralarimiza katik oldu yine bu
karanlik Eylül günlerinde dünyayi aydinlatan asi düs gönderdi *Cangil,lardan
Neruda Venceremos'u Siwan Perver'den dinleyin derim bir kez daha...
Neruda Vive..Neruda yasiyor..

Berdan ildan

Madimakta semah Metin Altiok


Elim sakalimda,trassiz yüzüm,okumaktan gözlerim bozulmus.Aklima su Temmuz bir arifesinde "yol bozuk,bozuk"türküsü geliyor.


Gülüseyisin gülümseyisime bulasiyor.Semaha dönüyor sen ve ben olan.





Dalgin dalgin voltaliyorum,gözlügün geliyor aklima sahi ne oldu ona ?.Bir anekdot düsüyor senden usuma


"Ömrümce kendimi hep sözde buldum


Söz cehennemimdi yanip kavruldum"





Senin yanip döne döne semaha döndügün o gün,ben polisler tarafindan seni katledenleri protesto ederken vuruldum,hem de


seni yakanlari koruyan o polisler tarafindan Mecidiyeköy'de.





"Ama gitmektir benim


yenilmezligim dünyada


Ve ben durmaz giderim


Bu can tende durdukca





Ve seni anlata bilmek seni,göz yaslarim arasinda,ne anlata bilmek,ne de umutsuzluk,her canda seni anlata bilmek seni.





Metin abi,sevgili egitmen.umudun sözlerini yazan sair.Katlimada ilk kurtulan ilk hece siirlerini naksedecegiz sana





"Yüzümde gezginci bir adam hali:


Sazi ve heybesiyle,


Kücük bir garaj kahvesinin önünde


Bekleyen biri gibi.





Ay dokunmus omuzuma bir aksam vakti


O günden beri bakislarinda


Bir otobüs penceresinde hizla gecisi"





Atesin koru gibi,prometheusum benim,isminin bas harflerini ögreniyor simdi cocuklar sorguluyarak.Üc saz teli koptu bu aksam


Mayis'in savki vurdu sakaklarima.





Milyonlar 500 bin güvercin ucuracaklar bu gün,bir tanesi sana gelecek,gagasinda zeytin dalli ve mektuplu.





Suskundu sokaklar,ellerinde derin devletin pasaportu vardi cakallarin,hüznü damitan o gün,topraga semah döndün metin abi.


Aciydi konup dergaha aldin sazi eline Pirsultaca türküler ve siirler okudun


Asiyor bak


bir duvari


ayaydinlik


bu ge


gu ce


lu de


gülümsüyordun





Caresilikten degil,umuttan aglayasi geliyormu emekcice düsüneler,iste bizimde o gün sokagimiza siirlerle özgürlük gelecek.Asil


yangin Sewas yüregim benim.Ülkem umud simdi.





Iste budur bu satirlarin son dörtlügü


"simsiki tutmak avucunda atesi ve semah dönmek,inadina semah.


Metin Abi Kavaklar adli siirini Cewlik'te egitmenlik yaparken yazdi.Sezen Aksu yorumlamisti.

Cewlik seni ve Sivas Katliamini Unutmayacak.


berdan ildan..

Azadi


kanatlanir ucsuz bucaksiz
sokaklarda
topraga durur bir de
basaklar

ölümsüzlesir her cinar
zamani
ve yasamla
ve ölümle kucaklasir
gözyaslari

uzaklara varir
bir deprem gibidir
öfkeler

sevdaya durur yildizlar kayarken
bir cocuk yeniden dilek tutar
o kutsal dagda

mavi gözlü cocuklar emzirir
yasli memelerden
yasatmak icin mavi gözlü
a cocuklari

ve üzülüyorsak bir ogul gibi
bilin ki
sevmemiz hesapsizdir ,kitapsizdir siirlerimiz.
hep kosar Karer'in cinarlari
ta oraya
özgürlüge

berdan ildan

Zeliha Karasungur


Günün tam kızıl ortasıydı. . .

Adımını atmaktan vazgeçip birden durdu. Dağların heybeti gibi kocaman gözlerini yamaçların kıyısında gezdirdi. Sanki onun durmasıyla orada bulunan her şey sessizliğe büründü. Yüreğinde depremleri, açlık günlerini, terk edilen köyleri ve mezraları, ve yakılan o evi düşündü bir bir.

Daha gencecikken her yanı orman kokardı; ayaklarının heybetiyle dolaşırdı, ormanları ve dağları.

Sığmadı yüreği göğüs kafesine, gururlandı. Çok iyi bilirdi acıyı, hasreti bir de oğul demeyi. Yüzünde ki gülümseme, yüz hattında ki çizgilerin dili olsa da bir nefeslik anlatsaydı yasadıklarını. Kimse de sormadı Zeliha anaya. Sonra başındaki siyah alyazmasını başından asla çıkarmadı. Kim bilir belki de yas tutuyordu. Usulca çömeliverdi adımını attığı o yere. Elinde bir demet kir çiçekleri vardı. Oturduğu yerden toprağı okşar gibi sevecen, şefkatli elledi. Belki de zamansız çömelivermişti; otlar sarmıştı o yeri. Gözlerinden dökülen yaşlar umudu suladı omzundan süzülerek. Bir avuç gözyaşı... Aldı toprağı nasırlı ellerine. Ve gözyaşları arasında anılara daldı. Çok şeyler akıp gitti, düşlerinin altından. Başını cevirdi Hesarbaba'ya. Kızıl bir rüzgar savurdu, siyah saçlarını yaylayarak. Pınarları kurumuştu. Sadece umut düşledi, yanan ve patlamaya hazır bir volkan gibi.

Yaylada sac ekmeği yaparken eteklerinde dolanan iki çocuğunu anımsadı. Viran düşmeden ocağına, çocuklarının düşleri çınladı kulağında. Bir yarım ay gibi, gülümseme dudağının yanına ilişiverdi.

Her ana gibi Zeliha ana da çok zorluklarla büyütmüştü çocuklarını; baskı, zülüm, yokluk çocuklarının gülüşlerini duyunca unutuyordu tüm yasadıklarını. Bir başak gibi serpilip büyüdüler çocukları Bir gözü diğer gözünü kıskanırdı oğullarına kızlarına bakınca...

Bir gözü, bir sabah kucaklayıp Zeliha anacığını, özgürlüğü aramak için kendini dağ doruklarındaki newrozlara vurdu. "Gitme gözüm!" diyemedi, öyle fütursuzca bakmıştı ki, gözlerine, pınarları kuruduğundan avuçlayamadı gözyaşlarını.

İki gözünü de güneş ülkesinin zozanlarına uğurlamıştı. Çok zaman, yıllar, aylar geçti ve yıllarca eşikte çocuk gülüşlerini bekledi. Ne gelen var, ne soran...

Bir sabah dağlarda newroz gülüşlü kızlar ve oğullar halaya durdular, her yer
renk renk çiçekler; Newroz ile Mayıs halaya durmuşlardı. O sabah herkes uyurken, kapı hızla çalındı. fırladı yatağından bir ceylan gibi. Kapının dışındaki bir köylüsüydü elinde bir demet çiçekle. Hiç bir şey sormadı, o Mayıs’ın ikinci gününde.

O günden sonra başında o siyah egali, onurlu durusuyla, hep oğullarını ve kızlarını düşündü.

Bu nasıl bir onurdu ki iki dağ arasına sığan. İki fidan gördü, eğildi alınlarına bir öpücük kondurdu ve doğruldu, Zeliha ana. O gün kimsenin ağıtlarla çocuklarını uğurladığını görmedi.

Bu bir ömürlük güneş ülkesi sevdasıydı. Nasırlı elleriyle son defa yokladı fidanlarını, sanki iki kıpkızıl karanfil açtı avuçlarında, kokladı.

Sessiz türküsü Hesarbaba'da güle döndü.

Biz kendi halimizce Bedrettiniz
delicesine semah dönüyoruz
agitlar
türküler
siirler okuyoruz newroz gülüslü analara

insan iki sekilde yasar
ya siradan
ya da bize gercekleri animsatir bu yazilanlar gibi

insan iki sekilde yasar
ya kenarindan,kiyisinda bir karpostalin
ya da Zelixa Karasungur gibi
kivilcimlar sacar günes ülkesine

daima bizimlesin Zelixa ana.

Berdan İldan